Cumhuriyet'çiler cezaevine giriyor: Üstünlerin hukuku savunuldu
Cumhuriyet gazetesi davasında beş yılın altında ceza alan sekiz kişi önümüzdeki günlerde yeniden hapse girecek. Avukatlar ise infazın durdurulması gerektiğini savunuyor.
DUVAR - Cumhuriyet gazetesi davasında beş yılın altında ceza alan isimlerinin İstinaf mahkemesince onanmasının ardından cezaevine girmeleri bekleniyor. Gazetenin eski çalışanlarından Musa Kart, Kadri Gürsel, Güray Öz, Hakan Kara, Önder Çelik, Emre İper, Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör cezaevine girecek. Gazeteciler cezaevine girmeden önce bugün avukatlarıyla birlikte İstanbul Barosu'nda açıklama yaptı.
Açıklamaya Bülent Utku ve Kadri Gürsel katılmazken Musa Kart, Güray Öz, Hakan Kara, Emre İper, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör, avukatları Duygu Yarsuvat, Bahri Belen, Fikret İlkiz, Tora Pekin, Abbas Yalçın, cezası 5 yılın üstünde olan Yargıtay'a başvuran Akın Atalay, Murat Sabuncu, Aydın Engin ve Orhan Erinç katıldı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, Evrensel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, RSF Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, TİP Milletvekili Barış Atay da açıklamaya katıldı.
MUSA KART: ÖZÜR BEKLİYORUM
Toplantıda ilk olarak gazetenin eski karikatüristlerinden Musa Kart konuştu. Kart, 40 yıldır karikatürist olduğunu söyleyerek, "Her şeye rağmen tercihimin doğruluğundan kuşku duymadım. Ben bir özür bekliyorum. Ülkede korku iklimi yaratmak için bizleri cezaevine attıklarını artık herkes biliyor. Arkadaşlarımın yerel mahkemede yaptıkları tarihi savunmalarla hakkımızdaki suçlamaları çürüttü. Evet ne yazık ki bu dönem duruşmasız, savunmasız olarak anılacak. Haksızlık yapmayalım duruşmasız, savunmasız yargılamak mizah değilse nedir? Bizler Cumhuriyet'e, demokrasiye, laikliğe, hukuk devletine, birlikte yaşam isteğine inanan insanlarız. Meslek haysiyetlerini her şeyin üstünde tutan arkadaşlarımızla birlikte başımız dik tekrar cezaevine gireceğiz. En başından beri yanımızda duran herkesi kucaklıyorum" dedi.
'ÜSTÜNLERİN HUKUKU SAVUNULDU'
Cumhuriyet gazetesinin eski çalışanlarından avukat Mustafa Kemal Güngör ise Cumhuriyet davası için, "Hukuku katleden bir dava" dedi ve ekledi: "34 yıllık bir avukat olarak bu davada yargılandım. Hukuku katleden bir kararla karşı karşıyayız. İktidarın özellikle 2010 Anayasa referandumunda kullandığı bir cümle vardı: Üstünlerin değil hukukun üstünlüğünü sağlayacağız. Ama burada üstünlerin hukuku savunuldu. Bu hukuki değil, siyasi bir dava. Diğer basına ve gazetecilere, toplumun diğer muhalif kesimlerine gözdağı veriliyor. Kimse yazmasın kimse eleştirmesin diyorlar. Bunlar yapılırsa da yargı hemen devreye giriyor. İddianame ve mahkeme kararına göre üye olmadan bilerek isteyerek terör örgütüne yardım etmişiz. Hemde 3 örgüte birden. Bu suçu nasıl işlemişiz? Bir bütün halinde Cumhuriyet'te çıkan haberlerle. Aslında bizi yargılayanlar, yargılatanlar da böyle bir suçu işlemediğimizi çok iyi biliyorlar. Ama garabete ve vahamete bakın ki yargılananlar, fetö gerçeğini 40 senedir anlatan, yöneticileri uyaran bizler olduk."
'SİZE DIŞARIDA BİZE İÇERİDE KOLAY GELSİN'
Güngör, bu cezalarla basın özgürlüğünün yok edildiğini söyleyerek şöyle devam etti: " İnanın hukuku katleden bu karar karşısında ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Zavallı ve güzel ülkem için üzülüyorum. Bu davada baştan sona kadar basın ve ifade özgürlüğü yok edildi. Ceza sorumlululuğun şahsi ilkesi yok edildi. Sadece hukuka değil Anayasa, yasaya aykırı olarak cezaevine gireceğiz. Yerel mahkeme Cumhuriyet gazetesi çalışanlarını suçlu buldu. Bölge Adliye Mahkemesi mahkumiyet kararımızı onadı. İki satırlık kararla istinaf talebimiz reddedildi. Devlet bize yıllar sonra 'pardon' diyecek. Böyle adalet olur mu? Hızlı yargılama esasmış, Yargıtay'ın iş yükü çokmuş... Bizlerin yükü, hayatı çalınanların yükü ne olacak? Bütün bunları İstinaf dilekçesinde de belirtmiştik. Ama hukuk sistemi bizi dinlemedi. Bize içeride size dışarıda kolay gelsin. Hoşça kalın!"
'GAZETEMDE TAKDİR EDİCİ BİR DAYANIŞMA FOTOĞRAFI OLMADIĞINI SÖYLEYEBİLİRİM'
Konuşmalar son bulduktan sonra gazeteciler, basının sorularını yanıtladı. Musa Kart, 'Cumhuriyet'in yönetimi değişti hala destek görüyor musunuz' sorusuna şu yanıtı verdi: "Medya olup bitenleri yansıtmak konusunda çok olumlu rol oynamıyor. Bizim davamızın da hak ettiği koşulda yansıtılmadığını düşünüyorum. Gazetemle ilgili olarak da şunu söylemek isterim: Kabul etmek lazım bir ölçüde mevcut gazete yönetiminin de sorumluluğu var. Takdir edici bir dayanışma fotoğrafının ortaya çıkamadığını söylemekte yarar görüyorum."
DİSK BASIN-İŞ'TEN AÇIKLAMA
Cumhuriyet gazetesi davası ile ilgili yazılı bir açıklama yapan DİSK'e bağlı Basın-İş Sendikası ise "İstinaf mahkemesi tarafından haklarındaki karar onanan Cumhuriyet gazetesi emekçileri bir süre aramızda olamayacak. Baharın sıcaklığını havalandırmada belki hissedemeyecekler, güneşin altında yürüyüp açan çiçeklerin kokusunu alamayacaklar. Ama biliyoruz ki onlar düşünceleri ile hep özgür olacaklar. Ne onları ne de onlara güvenenleri hapsetmek mümkün olmayacak." dedi. Açıklamada 'Cezaevindeki Gazeteciler' denildiği zaman akla bir istatistik değil, insanların gelmesi gerektiğine vurgu yapılarak, "Hiçbirimiz bir istatistik unsuru değiliz, gazeteciyiz, insanlara gerçekleri aktarmak için bedel ödemeye her zaman hazırız şüphesiz. Sizden adalet istemiyoruz, çünkü biliyoruz ki bu isteğin bir karşılığı yok. Ama emirler yağdırırken karşınızdakilerin insan olduğunu unutmayın. Dostlarımızı hiç bir zaman yalnız bırakmayacağız kapatıldıkları yerde. Onları yeniden kapatıldıkları yerden çekip çıkarmak için elimizden geleni yapacağız." denildi.
DAVADAN....
Avukat Tora Pekin dava süreciyle ilgili bilgilendirmeler yaptı. Geçen hafta Cumhuriyet gazetesi davasında yaşanan son gelişmeler üzerine böyle bir toplantıya ihtiyaç duyduk" diyen Pekin, "Biliyorsunuz istinaf mahkemesi kararı kesinleştirme işlemlerini yaptı. Böylece artık hapis cezalarının infaz aşamasına gelmiş olduk. İstanbul 27.Ağır Ceza Mahkemesi kendi yazışmalarını yapıp kararını infaz savcılığına gönderdikten sonra infazın başlaması an meselesi olacak. Buna göre ceza alan 14 arkadaşımızdan 8'i, Güray Öz, Musa Kart, Hakan Kara, Önder Çelik, Kadri Gürsel, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör ve Emre İper tekrar cezaevine girecek" dedi.
Pekin, "Karara baktığınızda sadece yaptığımız haberler, attığımız başlıklar ve bir kaç köşe yazısının suç delili olduğunu görüyoruz. Bu yayınlarla, diğer deyişle sadece gazetecilik faaliyetiyle üç terör örgütüne birden üye olmamakla birlikte yardım ettiğimize karar verildi. Bağımsız gazeteciliğe, doğru haberciliği duyulan öfkenin bir sonucu olarak verilen cezalardan altı sınırdan uzaklaşıldı, 3 yıl 9 aydan 8 yıl 1 ay 15 güne varan cezalar hükmedildi. Ki uygulamada bunun örneği yok. Bu karara karşı 200 sayfalık bir dilekçe ile itiraz ettik ve duruşma istedik. İstanbul Bölge Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, duruşma istediğini yanıt bile vermedi. İtirazlarımızı da tek bir cümleyle hiçbir gerekçe göstermeden reddetti" diye konuştu.
Türk Ceza Kanunu'nun 220/7 maddesine de kısaca değinen Pekin, "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu maddenin belirsiz olduğunu, bu nedenle yasa niteliği taşımadığının altını çiziyor. Venedik Komisyonu maddenin tamamen kaldırılmasınj eğer bu madde olmazsa en azından ifade özgürlüğü ve toplantı gösteri özgürlükleri için uygulanmaması gerektiğini vurguluyor. Fakat maalesef siyasal iktidarı eleştiren gazetecilerin ve hatta sosyal medyada birkaç satır yazan yurttaşların yazdıkları, çizdikleri, savcı ve yargılarımız tarafından bu kapsamda suç sayılmaya devam ediyor. Hukuken TCK'nun 220.maddesinşn yeniden ele alınmasının zorunluluğunu bir kere daha işaret ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Pekin son olarak şunları söyledi: "Cumhuriyet Davasını hatırlatmak için buradaysak da gerçek de anlatılan Türkiye'de basın özgürlüğünün hikayesidir. IPI tutuklu gazeteci sayısını Şubat ayında 155 olarak verdi. Her gün bir gazetecinin gözaltına alındığı, evinde arama yapıldığı, örgüt üyeliği ya da örgüte yardımla suçlandığını görüyoruz. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü(RSF) son raporuna göre Dünya basın özgürlüğü sıralamasında 157. sıraya demir atmış durumdayız. Medyanın yüzde 95'i iktidarın kontrolü altında. Cumhuriyet Davası ve arkadaşlarımızın olmayan bir suçtan tekrar hapse girecek olmaları bu dehşet verici tablonun ön li bir ayrıntısı sadece. Oysaki Özgür haber, Özgür bilgi, Özgür yorum demokratik toplumun olmazsa olmazı. Bu nedenle kamuoyunu gazeteciliğe ve gazetecilere sahip çıkmaya, siyasal iktidarı da basın ve ifade özgürlüğüne saygı duymaya çağırıyoruz. Gazetecilik suç değildir. "