301 madenci katliamın 5’inci yılında Ankara’da anıldı
Soma'da 301 madencinin yaşamını yitirdiği iş cinayetinin üzerinden beş yıl geçti. Meslek örgütleri Ankara'daki "Madenci Anıtı"nda bir araya gelerek yaşamını yitiren madencileri andı.
ANKARA - Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamı olan, 301 madencinin yaşamını yitirdiği 'Soma Katliamı'nın üzerinden 5 yıl geçti. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Ankara Bölge Temsilciliği, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara Şubeler Platformu, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ankara İl Koordinasyon Kurulu ve Ankara Tabip Odası'nın aralarında bulunduğu meslek örgütleri katliamın beşinci yılında yaşamını yitiren işçileri Ankara'daki 'Madenci Anıtı' önünde andı.
'BU GÖÇÜK HUKUKİ BİR GÖÇÜKTÜR'
"Kaza değil cinayet", "Soma’nın hesabı sorulacak", "İş kazası değil cinayet", "Çalışırken ölmek istemiyoruz" pankartlarıyla anıt önünde bir araya gelen meslek örgütü temsilcileri adına basın açıklamasını DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün okudu. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ın tahliye edildiğini, Gürkan'ın her işçi için yaklaşık 5 gün hapis yattığını hatırlatan Görgün, "Bu göçük, hukuki bir göçüktür, politik bir göçüktür, ekonomik bir göçüktür, ahlaki bir göçüktür. Ülkemizde hukukun çöküşü Soma davasıyla bir kez daha gözler önüne serilmiştir" dedi.
'SOMA'NIN HESABI SORULACAK'
“Soma’yı unutma unutturma”, “Soma’nın hesabı sorulacak” sloganlarının atıldığı anmada meslek örgütleri adına yapılan açıklamanın satır başları şu şekilde:
HUKUKUN GELDİĞİ NOKTAYI GÖZLER ÖNÜNE SERDİ: Davayı Soma'dan kaçıran, katliamda sorumluluğu bulunanları yargılama konusu yapmayan, maden patronu ve yöneticilerini "olası kasıt" üzerinden değil; "bilinçli taksir" ile "cezalandırarak" adeta ödüllendiren yargı sistemi, bir işçi için 5 gün hapis yatmayı yeterli görmüş; ülkemizde "hukuk"un geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne sermiştir.
DENETİMİ YAPMAYANLAR HESAP VERMEDİ: Başından beri madenlerde gerekli denetimi yapmayanlar, Soma'daki öldüren çalışma düzenine izin verenler, güvencesiz ve taşeron çalıştırma biçimlerini egemen hale getirenler sendikalaşmanın önüne engel koyanlar hiçbir biçimde hesap vermemiştir. Aksine bu boyuttaki katliamların "fıtrat" olduğunu ifade ederek, katliamın politik savunusuna devletin tepesinin imzasını atmışlardır. Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik göçükten çıkış için insanı, emeği, doğayı ve yaşamı değil; kanı, gözyaşını, betonu ve yıkımı güvence altına alan bir yol tercih edilmektedir. Bu korkunç tercih, 301 işçinin ölümüne sebep olan maden patronuna yeniden maden işletme hakkı vererek bir kez daha ilan edilmiştir.
KARŞIMIZDA GÖÇMÜŞ BİR DÜZEN VAR: Madenlerdeki taşeron, rodövans, dayıbaşılık gibi güvencesiz çalıştırma uygulamalarını yaygınlaştırmak, madenleri özelleştirmek, kamu denetiminden çıkarmak hata değil, kasıttır. 301 işçi kardeşimiz göz göre göre gelen bir katliam sonucu hayatını kaybetmiştir. Karşımızda insan hayatına karşı büyük bir tehdit haline gelmiş hukuki, politik, ekonomik ve ahlaki olarak göçmüş bir düzen vardır. Soma'nın hesabını er ya da geç soracağız. İş cinayetlerinde yitirdiğimiz kardeşlerimize sözümüz adalet olacaktır. Hedefimiz, bu ülkede çalışırken ölmeyeceğimiz, insanca çalışacağımız, insanca yaşayacağımız güzel günlere ulaşmak olacaktır.