Rabia Naz'ın babasından Nurettin Canikli'ye üç soru
Şaban Vatan, kızı Rabia Naz Vatan'ın ölümüyle ilgili adalet mücadelesini sürdürüyor. Baba Vatan, yetkililere çağrıda bulunurken olayın araştırılması için tarafsız bir komisyon kurulmasını istiyor. Vatan, olayda ismi geçen AK Parti'li Nurettin Canikli'ye de üç soru sorarak bu soruların yanıtını istiyor.
DUVAR - Giresun Eynesil'de önce 'intihar etti' denilen daha sonra da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Kurumu'nun 'araba çarptı' dediği 11 yaşındaki Rabia Naz Vatan'ın babası Şaban Vatan, adalet mücadelesini sürdürmeye devam ediyor. Baba Vatan, kızının ölümünün aydınlatılması için elinden geleni yapıyor, sesini duyurmaya çalışıyor ve yetkililere ulaşamaya çalışıyor. Kızının ölümü için 'İntihar değil, cinayet' derken tek istediği, ölümünde ismi geçen kişi veya kişilerin mahkeme önüne çıkartılması.
Şaban Vatan'la ilgili en son önceki gün olayda ismi geçen AK Partili Milletvekili Nurettin Canikli, suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Şaban Vatan'la kızının öyküsünü, öne sürdüğü iddiaları konuştuk...
'EMNİYET OLAYI İNTİHARA YÖNLENDİRİYOR'
Rabia Naz Vatan'ın ölüm sebebi emniyet kayıtlarında, 'beşinci kattaki evinden atlayarak intihar etti' olarak geçiyor. Yine emniyetin hazırladığı raporda, 'Annesi kızınca Rabia Naz'ın psikolojisinin bozulduğu ve pencereden atlayarak intihar ettiği' belirtildi. Bir başka iddia ise Rabia Naz'ın okuduğu kitaplardan etkilendiği... Olaydan önce Rabia'nın ruh halinden biraz bahsedebilir misiniz, Rabia hangi kitapları okuyordu, annesi ile ilişkisi nasıldı?
Rabia Naz tamamen hayat dolu, bizi bile yönlendirebilen hayat dolu bir çocuktu. Rabia sürekli okuyan bir çocuktu. Hayat dünyası okumaydı. Okumayla beraber etrafındaki herkese mutluluğu, yaşamı, güzelliği, umutları sunabilen bir çocuktu. Bana empati kurmasını öğreten Rabia Naz oldu. Empati kelimesi nedir bilmiyordum. Annesi ile diyaloglarını ben bile kıskanıyordum. Annesi onun saçlarını kuaföre gitmiş gibi kendisi yapardı. Bizim bir oğlumuz ve kızımız vardı. Oğlum çok sessiz. Topluma girmeyi sevmez. Ama Rabia kendini ileri atacak, gittiği yerde birinci olacak ve idol olacak bir yapısı vardı. Ebevynlerin hepsi çocuklarının yaramazlıklarına tepki gösterir. Bu nasıl bir değerlendirme? Böyle bir algı oluşturdular. 27 Şubat'ta İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile görüştüğümde bana sorduğu soru şu oldu: Rabia hastaymış! Basit kist vardı kızımda. Çocuğun psikolojisinin bozuk olduğunu göstermek için hasta olayına döndüler.
'İNTİHAR SORGULAMASI YAPILDI...'
Kızımla dışarı çıktığımda hemen 'kitapçıya gidelim' derdi. Kitabın içeriğine bakar öyle alırdık. Alişan Kalpaklıkaya'nın 'Bunları Kimselere Anlatamamıştım' adlı bir kitabını aldım. Okudu. Rabia Naz okuduğu kitabı kırıştırmayan bir çocuk. Hep ayraç kullanan bir çocuktu. Okuduğu kitabı 53'ncü sayfada bırakmaz asla. Kitabı sonuna kadar okurdu. Hiçbir zaman bize intihardan bahsetmedi. Olaydan bir gün önce okula gitti. Rabia Naz'ın öfkelendiği bir durum varsa kağıdı, kalemini alır günlüğüne boşaltır. Savcılık dosyasında kızımla ilgili 'şüpheli ölüm' diye geçiyor. Emniyet kendisi bizatihi olayı intihara yönlendiriyor. Emniyet gittiği yerde intihar sorgulaması yaptı, cinayet sorgulaması yapmadı.
Günlükten bahsettiniz... Rabia günlüğünde neler yazmıştı?
Günlüğünde psikolojisinin bozuk olduğuna dair hiçbir şey yazmadı. Örneğin Kanada'ya gitmiş bir arkadaşı vardı. İsmi Ayşe. Onu özlediğini yazmış. Arkadaşından birine kızmış mesela... Bunu günlüğüne şöyle not almış: En sevdiğim arkadaşım Eylül'dü. Bana yanlış yaptı. Rabia Naz 'Herkes beyazı sever kimse siyahı sevmez. Ama ben siyahı seviyorum. Siyahın ne güzellikleri olduğunu kimse bilmiyor ki...' diyordu.
'KANIT BENİ YÖNLENDİRDİ'
Siz yaptığınız araştırmalar ışığında kızınızın intihar sonucu değil, bir aracın çarpması sonucu öldüğünü savundunuz. Olayın yaşandığı ilk günlere dönelim... Tek başınıza nasıl ve ne gibi araştırmalar yaptınız?
Polisin bana belirttiği duruma göre düşündüm. Bana polis şunu söyledi: 'Üstte ıslak bir sandalye vardı. Onun altına çantasını koymuş. Çantayı biz bulduk.' Rabia da olaydan önce bir etkinliğe katılmak istemişti. Ben de 'kızım elini kolunu kıracağını bir etkinliği nereden buldun?' diye sormuştum. Ama annesi de ısrar edince gitmesine izin vermiştik. Ama öyle bir kursa gitmedi. Ben de olay ilk yaşandığında terasa çıktığını, çatıdaki çanak direğinde denge hareketi yapmaya çalıştı ve aşağı düştü diye düşündüm. Kızım asla intihar etti diye bir kelime kullanmadım. Olaydan 22 gün sonra düşünmeye başladım. Kızımın üzerinde toz vardı. O toz olayı hep aklımdaydı. Eşime bile o tozları sordum. Kızımın üzeri hep tertemiz olurdu. Sonra kızımın çantasını başkaları bulmuş ama polis 'biz bulduk' dedi. 28 Haziran'da kamera kayıtları saklansın dedim. Emniyet müdürü beni darp etmeye çalıştı. Ben iz sürmeye başladım. Daha önceden izlediğim Kanıt dizisi vardı. Burada bir cinayetin nasıl ortaya çıktığı anlatılıyordu. Bu dizi benim olayı takip etmeme yönelik bir yön verdi. Ben de kanıtlara ulaştım. 23 Ekim'de İçişleri Bakanlığı'nın gönderdiği ekipte bazı kişilerin ifadeleri alınıyor ama Coşkun Somuncoğlu (Eynesil eski Belediye Başkanı)'nun, yeğenlerinin ifadesi alınmamış. Eynesil İlçe Emniyeti bu kişinin talimatıyla raporlar verdi. Bunlara tanıklık ettim.
Daha sonra Hacettepe Üniversitesi'nin otopsi raporu çıktı. Hacettepe Üniversitesi raporu her şeyi detaylı yazılmış. Tanık dahi o raporda var. Araç çarpması olduğu belirtilmiş. Topuktaki kırık, omurgadaki kırık... Bunlara yer verilmiş. Yani yüksekten mi düştüğü, araç mı çarptığı belli. Olay yerindeki metruk bina yıkıldı. Oradaki delil yok edildi. 28 Ağustos'ta İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan rapor geldi. İstediğimiz birimden değil. Biz İstanbul Adli Tıp Kurumu İz İzleme biriminden rapor istedik. Nurettin Canikli (AK Parti Milletvekili)'nin talimatıyla basit bir rapor çıktı. Rapor geldikten bir saat sonra Nurettin Canikli önerge verdi. Adrese raporu teslim ettirmiş, ardından da açıklama yapıyor. Biz deli değiliz.
'BAHÇELİ NİYE KONUŞMADI?'
Olayın araştırmasıyla ilgili talebiniz nedir?
Bir araştırma komisyonu kurulsun. AK Parti bu olaya karışmayacak. Diğer tüm siyasi partiler araştırmanın içerisinde yer alsın. Meclis'te kimin oyu fazla biliyoruz. O yüzden AK Parti'nin karışmasını istemiyorum. Çünkü taraflılar. Suskunluklarından belli. Devlet Bahçeli de aynı. Niye konuşmuyor. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan niye konuşmuyor? Diğer bütün siyasi partiler konuştu. Rabia işaretlerini bile sakladılar. Oy çokluğuyla birlikte olayı bitirirler. Tarafsız taraflar olayı belirlesin, incelesin. Dışarıdan incelemeciler gelsin. Devlet makamındaki kurumlara etki yapılıyor. Bu yüzden güvenmiyorum.
CANİKLİ'YE SORULAR...
AK Parti'li Nurettin Canikli dün Twiiter'dan açıklamalarda bulunarak sizin hakkınızda suç duyurusunda bulunacağını söyledi. Daha önce de gerekirse olayın aydınlatılması için 'dokunulmazlığım kaldırılsın' dedi. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Canikli diyor ki 'baba acılıydı ama artık dava açacağım...' Canikli daha önce hakkımda dava açtı zaten. Hakkımda suç duyurusunda bulundu. Gittim ifade verdim. Canikli'ye şu soruları sormak istiyorum: Nurettin Canikli'nin sunduğu komisyonda Giresun'un 3 tane AK Partili vekilin imzası niye yok? Muhammed Vatan (Şaban Vatan'ın kardeşi)'nın eşi Güler Vatan (Muhammed Vatan'ın eşi) ilk verdiği ifadenin tam tersini savundu. Olaydan bir ay sonra Nurettin Canikli, Muhammed Vatan'la yüz yüz niye görüştü, ne konuştular? 31 Mart seçimlerinde Canikli Giresun'a geldiği zaman şu an Giresun Belediye Başkanı olan Aytekin Şenlikoğlu'nun telefonuyla Muhammed Vatan aranıp ne konuşuldu? Bu soruları açıklasınlar. (DUVAR)