Temelli: Demokratik anayasa sürecini başlatmalıyız
Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nin kongresine katılan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, HDP’nin de kongre sürecinin başladığını duyurdu. Temelli, “Demokratik anayasayı bir uzlaşı zemininde, toplumun tüm kesimlerini buluşturan bir yerden örme sürecini başlatmalıyız” dedi.
ANKARA- Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Ezilenlerin Sosyalist Partisi'nin (ESP) Ankara'da Yeni Sahne’de düzenlenen 3’üncü Olağanüstü Kongresi’ne katıldı.
Temelli, burada yaptığı konuşmada HDP’nin de kongre sürecini başlattığını ifade ederek, “Çalıştaylarımız, konferanslarımızla kongre iklimindeyiz. Kongrelerimiz örgütsel yapımızla politik mücadelemizin buluşması açısından büyük önem taşıyor. Örgütsel yapımız ve politik mücadelemizin, bu diyalektiğin açığa çıkması, anlamlanması, yeniden yorumlanması önümüzdeki süreçte büyük önem taşıyacak” dedi.
‘KONFER DİZİMİZİN EN ÖNEMLİ GÜNDEM MADDESİ BİLEŞENLERİMİZ’
Temelli’nin konuşmasının satır başları şu şekilde oldu:
ÖRGÜTSEL YAPIMIZIN GÜÇLENMESİYLE MÜMKÜN: Politikanın, güncel siyasetin girdaplarına sıkıştığı, adeta kayıkçı kavgalarına tutsak olduğu yerden, payandalaşmış zihniyetten, kutuplaşmış anlayıştan kurtulması lazım. Bu da ancak örgütsel yapımızın güçlenmesiyle mümkün. Bu amaçla bir konferanslar dizisi gerçekleştiriyoruz. Bu konferanslar dizimizin en önemli gündemi de bileşenlerimiz.
BİLEŞENLERİMİZDEN ALDIĞIMIZ GÜÇLE BUGÜNLERE GELDİK: Bileşenlerimizden aldığımız güçle hem fikri anlamda hem de mücadele hattındaki buluşmalarımızla HDP bugüne geldi. Bugünden yarına bileşenlerimizle öreceğimiz bu süreç büyük önem arz ediyor. Çünkü artık biz değiştireceğiz. Hem Türkiye hem Ortadoğu siyasetinin en önemli hamlesi, müdahalesi bizlerle gelecek. Bunu başarabiliriz ama bunu gerçekleştirmenin değişmez koşulu örgütsel yaşamımızı yeniden yapılandırmak, bu sürece uygun bir örgütsel hamleyi gerçekleştirmek. Bunu da bileşen hukukumuzu güçlendirerek yapabiliriz.
ÖRGÜTSEL HAMLEMİZİ İHMAL ETMEMELİYİZ: Bugüne kadar örgütsel yapımızdaki aksaklıkların en temel nedeni belki de içinde bulunduğumuz politik konjonktürdü. Son 4 yıla dönüp baktığımızda, faşizmin kurumsallaştırma çabalarının ne denli büyük saldırıları gerçekleştirdiğini düşündüğümüzde örgütsel yapımızda ihmal ettiklerimizin gerekçelerini dile getirebiliriz. Ama bütün bu mücadele sürecinde örgütsel hamlelerimizi ihmal etmememiz gerektiğini de öğrendik. Buradan çıkardığımız derslerle geleceği hep birlikte, bileşenlerimizle, birey temsiliyetlerimizle, toplumsal temsiliyetlerle HDP çatısı altında örgütleyerek bir arada var edeceğiz. Bu rejime itirazımızı örgütleyeceğiz. Bu rejim krizini emekçilerin, kadınların, Türkiye halklarının, Kürt halkının var ettiği çözümlerle aşacağız.
ÜÇÜNCÜ YOLU ÖRGÜTLEME ZAMANI: Bu tekçi anlayış, 4 yıldır dayattığı mutlak tecrit koşularıyla demokratik siyaseti tasfiye ederek, tüm özgürlükleri kısıtlayarak, var ettiği baskı rejimiyle, Ortadoğu halklarına dayattığı savaşla faşizmi kurumsallaştırmaya çalışıyor. Bugün 23 Haziran ve 31 Mart seçimleriyle belki de en güçlü itirazı var ettik. Türkiye halklarını bu gergin siyasete mahkum eden bu zihniyete en güzel cevabı verdik. Siyasete müdahale ettik. Bu, kutup siyasetine bir yanıttı. 3'üncü yolu var etme çabasıydı. Şimdi bunu örgütleme zamanı. Tekçi anlayışa karşı çokluğun örgütlenmesi, çoğulculuğun siyasal anlayışta buluşması ancak mücadelemizle mümkün. Bunu başarabiliriz.
DEMOKRATİK ANAYASA ZEMİNİNİ KURMALIYIZ: Aslında tüm toplumsal kesimlerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların, işçilerin bir araya gelerek radikal demokrasi anlayışımızla, emeğin, kadınların, ekoloji mücadelesinin anayasa yapım sürecini başlatmaktır. Tüm toplum kesimlerinin bu müzakereci anlayışla bu ceberrut iktidara karşı mücadele edeceği zeminleri yaratmaktır. Demokratik anayasayı bir uzlaşı zemininde, toplumun tüm kesimlerini buluşturan bir yerden örme sürecini başlatmalıyız. Bu, tekçi anlayışa bir itirazdır. Bu, 1924 Anayasası'ndan beri bize dayatılan Türk-İslam sentezine bir itirazdır. Şimdi bu itirazı sokakta, mahallede örgütleme zamanıdır. Biz buna inanıyoruz. Dolmabahçe Mutabakatı’nda çerçevelediğimiz, Sayın Öcalan'ın son mesajlarıyla yeniden anlamlandırdığı ve çağrısını yükselttiği yerden demokratik anayasa müzakere zeminini kurmalıyız.
GEÇMİŞİN PARLAMENTER SİSTEMİNE ÖYKÜNEN ANLAYIŞI DA KABUL ETMİYORUZ: Bizim bir itirazımız var. Bu anlayışı kabul etmiyoruz. Bu anlayışın sürdürülmesine yönelik geçici çözümleri ya da geçmişin parlamenter sistemine öykünen anlayışı da kabul etmiyoruz. Yerel demokrasi ile güçlendirilmiş, tüm halkların kendi haklarıyla var olabildiği bir yeni siyaseti var etmek istiyoruz. Parlamenter sistem geçmişin anlayışı ile kendini tekrar edecekse buna da itirazımız var. Yeni bir parlamenter sistemden bahsediyoruz. Yerel demokrasi ile güçlendirilmiş, halkların kendi kaderini tayin etme anlayışına saygı duyan, özerk demokratik anlayışı kurum kuruluşlarında hayata geçirmeyi var eden bir anlayışla yaklaşıyoruz. Bu sadece Türkiye için değil tüm Ortadoğu halkları için de barışın yolunu açacak bir adım olacaktır.
G-20 TOPLANTISINDA KAPİTALİZMİN SEFALETİNİ İZLEDİK: G-20 toplantısında kapitalizmin sefaletini bir kez daha izledik. G-20’nin dünya halklarına vaat ettiği tek şey savaştır, S-400'lerdir, F-35'lerdir. Bu savaşa son vermenin yolu barışı örgütlemekten geçiyor. Ortadoğu halklarının geleceğine Ortadoğu halkları karar vermelidir. Ortadoğu halklarının geleceğini yok eden bu emperyalist zihniyete karşı barış mücadelesini bulunduğumuz her yerde yükseltmeliyiz. Demokratik bir cumhuriyetin inşası için, Ortadoğu’da barış için mücadelemizi çok daha güçlü bir şekilde sürdüreceğimize inanıyorum. Biz kazanacağız, mutlaka kazanacağız. (DUVAR)