Sarphan Uzunoğlu: Bu tür jurnalcilik ahlaki normlara sığmıyor
Akademisyen Sarphan Uzunoğlu, SETA'nın yabancı medya kuruluşlarının Türkiye servisleri ve çalışanlarıyla ilgili raporunu değerlendirdi. Raporu eleştiren Uzunoğlu, "Komplo teorileriyle bu medyayı çerçevelemek, ya da insanlara bu tür yayınları ihbar etmeyi salık vermek ve bunu bir sivil toplum aktörü olarak yapmak özgürlükçü demokrasi normlarına tamamen zıt" dedi.
DUVAR - Akademisyen Sarphan Uzunoğlu, SETA'nın hazırladığı "Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları" raporunu eleştirdi. "Komplo teorileriyle bu medyayı çerçevelemek, ya da insanlara bu tür yayınları ihbar etmeyi salık vermek ve bunu bir sivil toplum aktörü olarak yapmak özgürlükçü demokrasi normlarına tamamen zıt" diyen Uzunoğlu, "Bu tür jurnalcilik, ne akademik standarda ne de ahlaki normlara sığıyor. Dahası, yapanın yaranmak istediği kesime de fayda sağlamıyor" dedi.
Lübnan Amerikan Üniverstesi öğretim üyesi Dr. Sarphan Uzunoğlu, SETA'nın "Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları" raporunu Gazete Duvar'a değerlendirdi.
Uzunoğlu, "Türkiye’nin medya sistemindeki aksaklıklar elbette araştırma ve raporların konusu olabilir. Farklı ideolojik yönelimleri olan gruplar elbette bu alanda araştırmalar yürütebilir. Ancak SETA’nın araştırması ne akademik ne de politik olarak, hatta çıkarlarını savunduğunu iddia ettiği kesim için bile, bir şey ifade etmiyor" dedi.
Raporun akademik araştırma niteliğinden uzak olduğunu belirten Uzunoğlu, şunları söyledi:
GİRİŞTEN SONUCU DEK ÖLÜ DOĞMUŞ BİR ARAŞTIRMA: Her ne kadar metnin yalnızca gazetecileri profilleyen kısmına odaklanılsa da girişten sonuca dek açık bir şekilde ölü doğmuş bir araştırma okuyoruz. Araştırmanın daha en başında araştırmaya konu olan öznelerin ortaya çıkış nedeni saçma sapan bir şekilde tanımlanıyor. Oysa bu tür yayıncılara ideolojik olarak da akademik olarak da çok daha farklı ve anlamlı eleştiriler getirilebilir. Girişteki ideolojik kısırlık sonrasında metodoloji aşamasında derinleşiyor. Seçilen olaylar ve ortaya konan analizin subjektif yapısı her ne kadar açık kaynaklı bilgi analiz ettik dense de akademik araştırmanın tüm tonlarından uzak bir nitelik sergiliyor.
ANCAK KÖŞE YAZISI ÇIKABİLECEK DÜZEYDE BİLGİLER KULLANILIYOR: Özellikle polisin ve istihbarat ajanslarının sık sık kullandığı ana çözümleme yöntemi ile oluşturulan şemalar terörist grupları yakalamak için kullanılan şemaları andırıyor. Dahası bu şemaların yapısı da adına araştırma kuruluşu diyen bir kurumun iddiasını yansıtmıyor. Çok basit ve ancak köşe yazısı çıkabilecek düzeyde bilgiler kullanılıyor. Açık kaynaklı bilgi kullanımı herkesin erişebileceği bilgiye erişmekten ibaret değildir. Meta verileri de dahil çok katmanlı bir bilgi kullanımı değil burada söz konusu olan.
MUTEBER GAZETECİLER MEDYANIN DIŞINA İTİLDİ: Diyelim ki “şemalarını” dikkate aldık. Şunu görüyoruz ki bu kurumlarda çalışan gazetecilerin büyük bölümü geçmişte ana akım medyada çalışmış. Buradaki asıl sorun da bu. Ülkedeki elit, muteber gazeteciler şemalarla terörize edilecek kadar medyanın dışına itilmişler.
İKTİDARIN PROBLEMİ KENDİ MEDYASI VE ONUN GÜVENİLİRLİĞİ: Bugün iktidarın problemi halkın “diğer” medyayı izlemesi/okuması/dinlemesi. Bu tür jurnalcilik, ne akademik standarda ne de ahlaki normlara sığıyor. Dahası, yapanın yaranmak istediği kesime de fayda sağlamıyor. İktidarın problemi kendi medyası ve onun güvenilirliği. Konda’nın son araştırması gibi çok sayıda araştırma topluma ve tüm siyasal kesimlere asıl hikayeyi anlatıyor. Mesele yerlilik/uluslararasılık değil. Profesyonel, bağımsız gazeteciliğin yokluğu ve siyasal tıkanıklık artık açıkça cezalandırılıyor.
DEVLETÇİ THİNKTANK ÇOK AMA BÖYLE BİR RAPORU OKUYAMAZSINIZ: Son olarak şunu yinelemekte fayda var. Komplo teorileriyle bu medyayı çerçevelemek, ya da insanlara bu tür yayınları ihbar etmeyi salık vermek ve bunu bir sivil toplum aktörü olarak yapmak özgürlükçü demokrasi normlarına tamamen zıt. Dünyada sağcı/devletçi ya da statükocu thinktank çok. Ama bu kadar meseleyi anlamamış bir raporu Körfez ülkelerinin thinktank kuruluşlarından bile okuyamazsınız. (HABER MERKEZİ)
Yetkin: SETA'nın raporu medyada baskının arttırılması için kışkırtma operasyonu