Yetkin yazdı: AK Parti'den çatırtı sesleri geliyor
Ali Babacan’ın istifasını başkalarının izleyebileceğini yazan gazeteci Murat Yetkin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan inkar etse de AK Parti’den çatırtı sesleri geliyor. Süreç güç kaybıyla sonuçlanacak gibi görünüyor" dedi. Yetkin, Erdoğan'ın başkalarının önünde inkâr etse de Bahçeli desteğiyle kurduğu yüzde 50 kutuplaşmaya dayanan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin işlemediğini gördüğünü ifade etti.
DUVAR - Gazeteci Murat Yetkin, Ali Babacan’ın AK Parti kurucu üyeliğinden istifası üzerine yazdığı 'Erdoğan inkâr etse de AK Parti’den çatırtı sesleri geliyor' başlıklı yazsında , "Babacan'ın istifasını başkaları izleyebilir. Süreç güç kaybıyla sonuçlanacak gibi görünüyor" dedi.
Merkez Bankası Başkanı'nın görevden alınmasının da bir yanıyla AK Parti içinden gelen çatırtı sesleriyle ilgili olduğunu ifade eden Yetkin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AK Parti'den ayrılarak parti kurma çalışması yapanlarla ilgili 5 Temmuz'da kendisine yöneltilen soruya verdiği “Benim partimin içerisindeki muvazzaf milletvekillerimin arasında böyle bir şey söz konusu değil. Partimle ilişkisi olmayanların böyle bir çalışması varsa o da ayrı konu. Biz de bu haberleri sizlerden duyuyoruz” yanıtını hatırlattı. Yetkin şöyle devam etti:
"Satır aralarını tercüme edersek, Erdoğan önce AK Parti kurucularından ve yıllarca ekonomiyi emanet ettiği Ali Babacan ile yıllarca dış politikayı emanet edip, sonra parti genel başkanlığı ve başbakanlığı devrettiği Ahmet Davutoğlu’nu “muvazzaf milletvekili” olmadıkları, yani 2018 listesine almadığı içi “parti içi saymıyor. Sonra da “partimle ilişkisi olmayalar” kategorisine dışlıyor. Oysa her ikisi de bilindiği kadarıyla halen AK Parti üyesiydi, en azından 8 Temmuz öğle saatlerindeki istifasına dek Babacan öyleydi. (*)
“Haberleri sizden duyuyoruz” kısmına hiç girmeyelim; 23 Haziran seçimi öncesinde TRT’nin CHP’nin Kürt politikası konusunda görüşüne başvurduğu Osman Öcalan’ın terör cinayetleri nedeniyle kendi hükümeti tarafından kırmızı bültenle arandığından da haberi olmadığını söylemişti. İstanbul’da 23 Haziran seçim tekrarını CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun açık farkla kazanmasını da galibiyet saymamıştı Cumhurbaşkanı, 26 Haziran’da AK Parti grubuna hitabında.
Artık gerçekten inkâr psikolojisi içinde olduğundan mı, yoksa taraftarlarının bu iletişim çağında “yok öyle bir şey dediğinde aynen inanacağını mı düşündüğü için Erdoğan’ın partisinden gelen çatırtı seslerini duymazdan geldiği, diğer partililerden de aynısını beklediği görülüyor.
Bunun sebebi 23 Haziran seçimlerinde İstanbul’da aldığı yenilginin gerçekten ağır ve hazmedilmesi zor bir yenilgi olması.
Zaten AK Parti içindeki hareketlenmede İstanbul yenilgisinin payı halen isyan hareketinin başını çekenlerce de inkâr edilmiyor.
Davutoğlu ve Babacan’ın en önemli siyasi ortak paydası, Erdoğan’ın MHP lideri Devlet Bahçeli sayesinde 2017 referandumu yoluyla geçilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine karşı olmaları, parlamento ve kuvvetler ayrılığının güçlendirilmesini istemeleri.
Birkaç yıldır geri plana itildikten sonra parti içi muhalefetin hareketlenmesiyle yeni kurulan Yüksek İstişare Kuruluna üye alınan Bülent Arınç dahi AK Partinin gidişine eleştirel yaklaşıyor. (Bu arada, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ardından oluşturulan kurullardan sonra Cumhurbaşkanlığı sisteminde oluşturulan kurullarının başına da çoğunlukla bir “Yüksek”sıfatı getirilmesi de dikkat çekici.) Arınç, “Rüzgârımızı, heyecanımızı kaybettik” diyor, Erdoğan’ın artık etrafındakileri yeterince dinlemeden kararlar aldığını iddia ediyor. Onun bulduğu çare, Babacan ve Davutoğlu’nunki ya da muhalefet liderlerininki kadar radikal değil. O koltuğa pekala kendisinin de oturabileceğinden hiç söz etmeden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti Genel Başkanlığından ayrılmasının daha iyi olacağını söylüyor.
Arınç, Babacan hakkında “FETÖ irtibatı” iddiasıyla açılan soruşturmanın eğer tehdit olarak düşünülmüşse, parti kuruluşunu hızlandıracağını söyledi o mülakatta. Ertesi gün, 5 Temmuz’da soruşturma kapatıldı.
Erdoğan, AK Parti bünyesinden yeni bir parti(ler) çıkarma çalışmalarını “boş çuvala” benzetiyor, bu girişimlerde bulunanların da öncekiler gibi tarih olacağından söz ediyor.
Öte yandan bu çalışmalara katılmasını istemediği kişilere kurullar oluşturuyor, bakanlık sayısının artırılacağı bilgisinin yayılmasına izin vererek gitmeyip kalanlar için imkânlar çıkabileceği imasında bulunuyor. Ama başkalarının önünde inkâr etse de Bahçeli desteğiyle kurduğu yüzde 50 kutuplaşmaya dayanan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin işlemediğini görüyor. AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’in Cumhurbaşkanlığı sistemine dair konuların sonbahardaki Kızılcahamam toplantısında ele alınabileceğine işaret etmesi bunun ilk somut göstergesi oldu.
İstanbul seçim yenilgisi Erdoğan’ın hem icraat üzerinde, hem de parti üzerinde güç kaybetmesiyle sonuçlanacak gibi duruyor. Ne kadar güç kaybedeceği ise inkâr siyasetini ne kadar sürdüreceğine bağlı biraz da…
(*) Yazı Babacan’ın istifası ile birlikte 8 Temmuz 13.45 itibarıyla güncellendi.