Mahpus gazeteci dayanışma bekliyor
Gazeteci Ziya Ataman 3 yıldan uzun bir süredir tutuklu. Hakkındaki suçlamaları reddeden Ataman’ın yanı sıra avukatı Barış Oflas da savcının elinde somut bir delil olmadığını söylüyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan Ataman’ın bağırsakları ise doktorlara göre “iflas etmiş” durumda.
DİYARBAKIR - Geçtiğimiz günlerde HDP Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, Van M Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Ziya Ataman için soru önergesi verdi. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün cevaplaması istemiyle verilen soru önergesinde Kaçmaz, Ataman’ın cezaevi personeli ve yönetimi tarafından maruz bırakıldığı iddia edilen hak ihlallerini soruyordu.
Ataman’ın yaşadığı mide ve bağırsak rahatsızlığı nedeniyle yediklerine dikkat etmesi gerektiğini, bu konuda idareye dilekçe ile başvuru yaptığını fakat diğer tutsaklara verilen yemekleri yemek zorunda bırakıldığını ifade eden Kaçmaz, Ataman’ın yemekte çıkan taş nedeniyle dişini kırmasını da Meclis gündemine taşıdı.
Kaçmaz, soru önergesinde Ataman’ın bazı gardiyanların hakaretlerine maruz kaldığına, ailesinin bu konudaki şikayetlerinin ise sonuçsuz kaldığına da değiniyordu.
Kaçmaz, hazırladığı soru önergesinde Bakan Gül’e şu soruları yöneltmişti:
- Van M Tipi Cezaevi’nde yaşanan bu haksız ve hukuksuz uygulamalardan Bakanlık olarak haberdar mısınız?
- Söz konusu uygulamalarla ilgili cezaevi yönetim ve personellerine Bakanlığınızca verilmiş herhangi bir talimat var mıdır?
- Van M Tipi Cezaevi’ndeki tutsaklara hakaretlerde bulunan gardiyan grubu kimlerden oluşmaktadır? Bu gardiyan grubu kimler tarafından oluşturulmuştur? Bahsi geçen gardiyan grubuyla ilgili yapılan şikâyetlerin kabul görmemesinin sebebi nedir?
- Tutsaklar tarafından istenen gazetelerin kendilerine verilmemesinin sebebi nedir? Tutsaklara hangi gazeteler verilmektedir?
- Van M Tipi Cezaevi’nde yaşanan hak ihlallerine ilişkin Bakanlığınız herhangi bir araştırma yapacak mıdır?
UNUTULAN SORU
Milletvekili Hüseyin Kaçmaz, kendisine iletilen sorunla ilgili haklı sorular sormuş. Adalet Bakanı soru önergesini ne kadar ciddiye ve gündemine alır, bilemeyiz. Ama Meclis pratiğinden tecrübe edilen, maalesef etkili bir soruşturmanın hemen yapılamayacağı yönünde.
Öte yandan Kaçmaz’ın sormayı unuttuğu ya da soru önergesinin konusu olarak görmediği soru ise şuydu: Gazeteci Ziya Ataman 3 yıldan fazla bir süredir neden cezaevinde?
Gazeteci Ziya Ataman’ın sağlık durumunu soru önergesinden kısmen öğrenmiş olduk. Bu konuya daha sonra geri döneceğiz. Ancak Ziya Ataman neden içeride ve bu konuda kendisi neler söylemiş bugüne kadar, önce buna bakmakta yarar var.
HAPİSTEKİ ZİYA’YI AKRABASINA SORDULAR
29 yaşındaki gazeteci Ziya Ataman, 10 Nisan 2016’da Van’da haber takibi yaparken gözaltına alındı. Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı’nda (DİHA) çalışıyordu. Gözaltına alındıktan bir gün sonra tutuklandı.
Ataman, tutuklanma sürecini, yaklaşık 1 yıl önce Mezopotamya Ajansı’nda yayımlanan mektubunda şöyle anlattı: “Tutuklanmam çok acayip oldu. Savcı adli kontrol şartı ile beni bırakmak isterken kapıda beliren istihbarattan 3 kişi mahkemeye sevk edip tutuklanmamı istedi. Adli kontrol şartı verdikten sonra birden karar değiştirmelerindeki sebebin ne olduğunu söylediğimde ise cevabı alamadım. Mahkemede ise bu durumu izah etmeme rağmen hâkim duymazlıktan geldi.”
Ataman, “örgüt üyesi” olmakla suçlandı. Devletin bilgilerini de sızdırmış. Bu suçlamalara Türkiye gündemini biraz takip edenlere hiç yabancı gelmeyecektir. Ama şu suçlama ilginç: “Örgütten kaçan birini tutuklayarak örgüte götürmek.” “Bu nasıl olur” diye sormak istiyor insan, değil mi? Ataman da duruşmada sormuş zaten. Nasıl sormasın, bu suçlamalar nedeniyle müebbet hapis cezasıyla yargılanıyor.
Ataman, “Madem kaçan birini tutuklayıp götürmüşüm, kimi, nerede ve ne zaman götürmüşüm?” diye sormuş. Sorduğuyla kalmış. Çünkü duruşma başkanı, “Ben sorarım, sen cevap verirsin” diyerek kestirip atmış, susturmuş müebbet hapisle yargılanan Ataman’ı.
Ataman, yazdığı mektupta, tutuklandıktan sonra hakkında suç üretildiğini örneklerle anlatıyor. Örneğin bir akrabasının evine baskın yapılıyor ve “Ziya nerede?” diye soruluyor. Akrabasının ifadesi alınıyor. Ancak söz konusu akraba daha sonra savcılığa dilekçe veriyor ifadeyi işkence altında imzaladığını ileri sürüyor. Aynı beyanı katıldığı mahkemede de tekrarlıyor. Ancak mahkeme heyeti bu beyanı dikkate almıyor ve savcı, ağırlaştırılmış müebbet istiyor Ataman için. Ortada somut bir delil yokken.
‘SOMUT BİR DELİL YOK’
Avukat Barış Oflas da müvekkili Ziya Ataman’ın dosyasın da somut hiçbir delil olmadığını belirtiyor. Ataman’ın 3 yıldır hukuksuz bir şekilde tutuklu yargılandığını söyleyen Oflas, “Somut bir delil olmadığı için Ataman’ın tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz. Çünkü müvekkilimin ciddi sağlık sorunları mevcut ve cezaevi koşullarında gerekli tedaviyi göremiyor” diyor.
Oflas, müvekkilinin sağlık durumu ve cezaevinde tedaviye erişimi hakkında şu bilgileri verdi: “Ziya’nın bağırsak rahatsızlığı var. Cezaevine girmeden önce de bağırsak rahatsızlığı bulunmaktaydı. Ancak dışarıdayken bağırsak tedavisi kontrol altında olduğundan durumu stabildi. Cezaevine girdiğinden beri cezaevi koşulları, stres, sıkıntı ve tedavi koşullarının etkin olmaması sebebiyle bağırsak rahatsızlığı oldukça ileri bir düzeye ulaşmış durumda. Cezaevinde sağlığa erişim hakkı engellenmiş durumda. Çünkü düzenli bir şekilde hastaneye götürülmüyor, ilaç verilmiyor ve hastalığı kontrol altına alınmıyor. Ziya’nın kendi deyimiyle ‘bağırsakları iflas etmiş’ durumda.”
TEDAVİYE ERİŞİM HAKKI
Hasta mahpusların tedaviye erişim konusunda karşılaştıkları sorunların bütün cezaevlerinde benzerlikler gösterdiğini belirten Oflas, açlık grevine katılanların daha sonra düzenli olarak tedavi edilmediğine dikkat çekti. Cezaevi ve hasta mahpuslar konusunda bilgi veren Oflas, “Türkiye’de yakın zamanda aşılan bir açlık grevi süreci yaşandı. Bu hassas süreçte dahi gördük ki tüm grevci tutsaklar hastanelere sevk edilmedi ve bu denli önemli, hassas bir süreçte dahi sağlığa erişimleri konusunda çok geç müdahaleler oldu. Birçok kişiye yanlış müdahaleler dahi oldu. Mesela Ziya açlık grevi eylemcisiydi ve bağırsakları iflas derecesinde kötü olmasına rağmen etkin ve sonuç alıcı bir tedavi görmedi. Sadece Ziya’nın değil, bu sorun tüm cezaevlerinin ortak sorunudur. Cezaevlerinde revirler bulunmakta ancak bu revirler kişilerin hastanelere sevk edilmesi önündeki en büyük engellerden biridir. Çünkü ilk muayenede revir doktorunun hastaneye sevk etme konusundaki olumsuz iradesi söz konusuysa zaten hasta sevk edilmiyor. Ki birçok cezaevinin revirlerinin cihaz ve tedavi koşulları oldukça sınırlıdır. Hasta tutsaklar ilk olarak bu aşamada bir veto ile karşılaşmaktadırlar. Eğer revir doktorundan hastaneye sevk kararı çıkmışsa (ki bu durum çok az karşılaşılan bir durum) hasta tutsak hastaneye sevk edilmeyi günlerce hatta aylarca beklemek zorunda kalabiliyor. Çünkü cezaevi idaresi tarafından hastaneye sevk edilmiyor, sebepsiz bekletiliyor. Bu ciddi bir sorun. Türkiye’deki cezaevlerinde bu sorunun acilen çözüme kavuşturulması gerekir” şeklinde konuştu.
Oflas, hasta mahpuslarla ilgili hukuki durum için ise, “Uluslararası hukukta ve yerel hukukta bir kişi sağlık koşulları açısından cezaevinde hayatını idame edemeyecek durumda ise cezasının infazı durdurulur ve tedavi altına alınır. Herkesin sağlığa erişim hakkı vardır ve geleceği koruma altına alınmıştır” ifadelerini kullandı.
ZİYA’NIN SESİ OLMAK
Doktorlar Ziya Ataman’ın bağırsaklarının iflas ettiğini söylediler. Savcı, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istiyor kendisi için. Ataman’ın avukatı savcının elinde somut bir delil olmadığına ve müvekkilinin sağlık durumu nedeniyle infazının durdurulması gerektiğine dikkat çekiyor. Ataman’ın arkadaşları ise serbest bırakılması için internette imza kampanyası başlattı.
3 yıldan uzun bir süredir tutuklu olan gazeteci Ziya Ataman’ın 24 Eylül’de Şırnak 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşması var. Geçen yıl görülen mahkemede Ataman, “Bir gazeteci olarak tek silahımın kalem olduğunu ve başka da bir silahım olmadığını bilmenizi istiyorum. Bu silah yani kalemin, insanı en çok geliştirecek nesne olduğunu unutmamak gerekiyor” demişti.
Ziya Ataman’ın durumuna dikkat çekmek için sosyal medyadan da bir kampanya yürütülüyor. Kampanyada şu mesajlar veriliyor:
“Benim şahsımda ülkede basın özgürlüğü yargılanıyor. 24 Eylül’de duruşmam var, sesime ses olur musun?”
“3 yılı aşkındır cezaevinde hasta bir gazeteciyi tek bir delil dahi olmadan nasıl rehin tuttuklarını görmeniz için, başta insan hakları ve basın özgürlüğü bağlamında faaliyet yürüten tüm kurum- kuruluşları 24 Eylül tarihinde görülecek duruşmama bekliyorum.”
“Yıllarca sizlere gerçekleri ulaştırmak için gazetecilik yaptım. İşkence altında alınan tanık ifadesi sonucunda savcı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile yargılanmamı istiyor. 24 Eylül’de görülecek duruşmam öncesi sesimi duyurmak için size ihtiyacım var.”