Ankara'da belediyede kadro tartışması
Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne ait BELPLAS şirketinde yöneticilerin İYİ Partililerden seçilmesine Mansur Yavaş müdahale etti. Müdahale istifaya yol açtı.
DUVAR - Mansur Yavaş'ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesi sonrası BELPLAS şirketinin yönetim kurulu üyeliğine getirilen İYİ Parti Genel İdare Kurulu Üyesi Faruk Köylüoğlu, danışmanlarını da İYİ Partililerden seçti. Yavaş'ın kadrolara itiraz etmesi nedeniyle Köylüoğlu görevinden istifa etti.
Faruk Köylüoğlu, belediyenin yol çizgilerini üreten ve ilaçlama işlerini yapan BELPLAS şirketinin Yönetim Kurul Başkanı oldu. Köylüoğlu, seçimlerde Mansur Yavaş için çalışan İYİ Parti eski il yöneticilerinden Nafiz Atak, Nadir Çetinkaya, Evrim Kızıldemir’in de aralarında bulunduğu kişileri danışman olarak görevlendirmek istedi. Bu görevlendirmeyi Mansur Yavaş kabul etmeyince Faruk Köylüoğlu da yönetim kurulu başkanlığı görevinden istifa ettiğini duyurdu.
Köylüoğlu yaptığı açıklamada, "İstifa gerekçem liyakata olan inancımdır. İYİ Parti kadrolarında, görevini layıkıyla yerine getirecek profesyoneller var. Ve kendilerini tanıdığım için, tercihimi bu yönde yapmak istemem de gayet doğaldır. Ölçü, partili kimliği değil, başaracaklarına olan inancımdır. İstifam, Sayın Mansur Yavaş’ın bizim için bir kıymet olduğu gerçeğini değiştirmez” dedi.
Köylüoğlu’nun açıklaması şöyle: “Bir şirketi ya da kuruluşu yönetmek, profesyonel bir bakış ister. Profesyonelliğin aradığı ilk kriter ise “liyakat”tir. Ben bir iş insanıyım. Kendi şirketimde uyguladığım ve sonuç aldığım profesyonelliği, devlet kurumunda görev aldığım taktirde de uygulamak istemem gayet doğaldır. Yönetim Kurulu Başkanı olarak hedefim, yakın tanıdığım ve liyakatine inandığım isimleri göreve getirerek, BELPLAS şirketini geliştirmek ve Ankaralılara kazandırmaktı. Dolayısıyla, BELPLAS’taki yenilenme çalışmalarında öncelikli tercihim, liyakatine kefil olduğum insanlardı. İYİ Parti kadrolarında, bu liyakata sahip birçok yol arkadaşımız var. Ancak tercihin ilk sebebi, partili sıfatları değil, profesyonellikleridir. Dolayısıyla bunun particilikle, partizanlıkla bir ilgisi yoktur. Bu tercihin, yıllardır devlet yönetimine hakim olan ve mücadele ettiğimiz ‘partizanlık’ ile karıştırılmaması gerekir. ‘Sorumluluk’ alan tüm yöneticilerin, liyakatine inandıkları kadrolarla çalışmak gibi bir hakkı var. Bu aynı zamanda da başarının anahtarıdır. ‘Başaramayacaksam’ o koltukta oturmanın anlamı olmadığına inanırım. Ankaralılara verilmiş sözümüz var ve bu sözü yerine getirebilmek için de öncelikle doğru isimlerle, doğru yöntemlerle çalışma gerekliliğine inanırım. Yetkisiz sorumluluğun da, başarının en büyük düşmanı olduğu gerçeğini bilirim.” (HABER MERKEZİ)