'İstanbul'da küçük bütçelerle güzel şeyler yapılabilir'
Şehir plancısı Tayfun Kahraman, toplu taşımayı rahatlatacak projelere öncelik verilmesi gerektiğini ifade ediyor. Prof. Dr. Murat Cemal Yalçıntan ise “Büyük projeler çok yapıldı, bütçenin büyük projelere gitmesi taraftarı değilim” diyor ve semtlerden, mahallelerden başlamak gerektiğini söylüyor.
30 Mart 2014 yerel seçimleri döneminde, “İstanbul’u alan Türkiye’yi alır” cümlesini, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dan duymuştuk. Cümle zaman içinde farklı şekilde hem Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından hem de yakın zamanlarda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından zikredildi.
Buradan kaynaklı seçim de tek seferde bitemedi. Millet İttifakı'nın CHP'li adayı Ekrem İmamoğlu, 31 Mart'ta yapılan yerel seçimlerde 13 bin 729 oy farkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. Ancak Yüksek Seçim Kurulu 6 Mayıs'ta seçimi iptal ederek, 23 Haziran'da seçimin yeniden yapılmasının kararını verdi. İmamoğlu bu kez 800 bini aşkın oy farkıyla seçimi kazandı. Şimdi ise İstanbullular kendilerine sunulan vaatlerin gerçekleşmesini bekliyorlar.
Safi beton dökülmüş Taksim meydanı için ne yapılabilir? İstanbul’un yaşanılabilir bir şehir haline gelmesi için öncelik sırası neye, nelere verilmeli? Üç gün sürecek yazı dizisinde şehir plancılarıyla, mimarlarla, kentleşme üzerine çalışan uzmanlarla konuşacağız.
‘TOPLU TAŞIMAYI RAHATLATACAK PROJELER DÜŞÜNÜLMELİ’
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden Tayfun Kahraman, öncelikle toplu taşımayı rahatlatacak projelere öncelik verilmesi gerektiğini ifade ediyor. Metrobüs alt yapısının geçici olarak iyileştirilmesi daha sonrasında ise yeniden yapılması gerektiğini dile getiriyor. “İstanbul’un ana güzergahı olan E- 5 üzerinde faaliyet gösteren metrobüs alt yapısının iyileştirilmesi ve geçici rahatlama için ucuz, konforlu, güvenli ve kapasitesi çok daha yüksek olan araçların kullanılması gerekiyor. Burada asıl ihtiyacı duyulan bir raylı sistem yani metro.”
Kahraman, örneğin Kabataş İskelesi ve Kabataş Transfer Merkezi’ne müdahale edilmesi gerektiğini söylüyor ve şöyle açıklıyor: “Kabataş Meydanı ve Transfer Merkezi Projesi’ne Temmuz 2016’da başlanmıştı. Projeye başlandı fakat yarım kaldı. Bu durum o bölgede araç trafiği açısından hem de toplu taşıma kullananlar açısından büyük bir yığılmaya neden oluyor.”
‘UZMANLARDAN ÖNCE İSTABULLULARA SORMAK GEREKİYOR’
Taksim Meydanı şu anki beton halinden kurtarılabilir mi? “Evet, çok rahatlıkla kurtarılabilir” diyor Kahraman. “Şu andaki projede insanlar Gezi parkına giderken duvarlarla karşılaşıyorlar. Park ve meydan birbirinden ayrılmış durumda. Uzmanlardan önce katılımcılara yani İstanbullulara sormak gerekiyor. Özellikle Gezi direnişi sonrasında, ‘Ben yaptım, oldu’ şeklinde bir müdahale gerçekleştiremezsiniz.”
Kahraman, 2. köprünün daha çok kullanılmasıyla birlikte İstanbul’un ulaşım çerçevesinin değiştiğine dikkat çekerek Esenler Otogarının işlevsiz bir yerde kaldığını belirtiyor: “Otogar ve benzeri yerler için büyük kompleksler yerine daha küçük, ihtiyaca dönük olacak şekilde yeniden yer seçilebilir. Sadece Esenler Otogarı için değil Harem Otogarı için de benzer bir şey söyleyebiliriz.”
‘KÜÇÜK BÜTÇELERLE GÜZEL ŞEYLER YAPILABİLİR’
Yine Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden Prof. Dr. Murat Cemal Yalçıntan, öncelikle “Büyük projeler yapıldı ve işin açıkcası bu projelerin konuşulması sıkıcı bir hal aldı. Bütçenin büyük projelere gitmesi taraftarı değilim” diyor ve semtlerden, mahallelerden başlamak gerektiğini ifade ediyor.
Yalçıntan, işlevsiz çok alan olduğunu ve bu alanların park ve çocukların oyun oynayabileceği alanlara dönüştürülmesi gerektiğini söylüyor. “Spor ve kreş çok önemli. İmamoğlu, proje ve planlar içinde kreşlerden bahsetmişti. Bunun dışında İstanbul sporsuz bir şehir. Semtlerde spor alanları yok. Çocukların top oynayabileceği, yüzebileceği yerler yok.”
Yalçıntan, İmamoğlu’nun kendi açıkladığı projeler içerisinde önceliklerini “Yeşil koridorlar” ve “kreşlere” vermesi gerektiğini vurguluyor: “Yeşil koridorlar, spor, yürüyüş gibi aktiviteler için imkanlar sağlayacaktır.”
“Dünyanın en büyük yüzme havuzuymuş? İçine girip yüzemedikten sonra ne işe yarar? Bu şehirde 15 milyon insan yaşıyor ve bu insanların erişemediği bir sürü aktivite var ve o aktiviteleri sağlamak gerekiyor insanlara.”
‘KATILIMCILIK ÇERÇEVESİNDE ANKARA’DA ATAK BAŞLADI’
Yalçıntan, İmamoğlu’nun “Katılımcı yönetim” mottosunu hatırlatıyor: “Katılımcılık çerçevesinde Ankara’da atak başladı. Burada da herkesin fikrini alabildikleri imkanlar yaratılabilir. Bu fikirler bir yerde toplanıp, komisyondan geçirilebilir. Çok küçük bütçelerle güzel şeyler yapılabilir.”
‘TAKSİM MEYDANI İÇİN YARIŞMA YAPILABİLİR’
Yalçıntan, artık yırtıp atılamayacak projeler için ise engelenebilir, kontrol edilebilir taraflarına dikkat etmek gerektiğine dikkat çekiyor: “Üçüncü havalimanı sahasının birilerinin hayal ettiği gibi yeni büyüme alanları haline gelmesini engellemek lazım. Nihayetinde oralar bizim orman alanlarımız, su havzalarımız.”
Yalçıntan, Taksim meydanı gibi yerlere düşünülecek projeler için konuya bağlı olarak uzmanlık alanlarına göre peyzajcılar, mimarlar, şehir plancıları başka uzmanlar da dahil olmak üzere fikir yarışmaları yapılabileceğini söylüyor: “Artık kaliteye ihtiyaç var ve bu ancak fikirlerin ortaya koyulduğu yarışmalarla elde edilebilir.”