Diyarbakır’da ‘onurlu barış’ mitingi
HDP’nin “Onurlu barış için demokratik çözüm” başlığıyla Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlediği mitinge binlerce kişi katıldı. Hükümetin savaş politikalarını eleştiren siyasetçiler, barış için mücadele edeceklerinin mesajını verdiler.
DİYARBAKIR - Kimliklerimi ve çantamı kontrol eden genç polise, “Bu sıcakta miting mi?” dedim. Mitingi o düzenlemiyordu elbette. “Git yapanlara sor” demesini bekledim bu nedenle. Ama polis, muhtemelen gün boyu sıcakta beklediği için, “Yapılmaz abi” diye karşılık verdi. Rastgele sormuştum, polis de gayri ihtiyari cevap vermişti. Güldüğümü görünce o da gülümsedi ve çantamı bana uzatarak geçebileceğimi söyledi.
Miting için hazırlanan platforma ulaşmak için uzun bir yol yürümüştüm. Yol değil ama sıcak yorgun düşürmüştü beni. Bir ağaç gölgesinde oturup soluklandım. Gazeteci arkadaşlarımdan biri gelip oturdu yanıma. Tişörtünden ter fışkırmıştı. "Abi bu sıcakta miting mi?" diye sordu. Aynı soruyu bir polise sorduğumu söyledim ve bu kez arkadaşımla birlikte güldük.
Platformun arkasında siyasetçiler, belediye başkanları, gazeteciler ve polisler vardı. Polisler, darbe girişiminden önce gazeteci ve siyasetçilerin arasında dolaşmazdı. Sahneden fotoğraf ve görüntü çekmezdi. Diyelim alanda atılan ‘sakıncalı’ sloganlar konusunda tertip komitesini uyarmak için bir iki polis gelir, uyarısını yapıp geri çekilirdi. Siyasetçiler ve tertip komitesi polisle iç içe miting takip etmezlerdi, tartışma çıkardı. Aradan geçen zaman içinde herkes yeni duruma alışmış görünüyor. Boyunlarında taşıdıkları kartlar olmasa polisleri tanımak mümkün olmayacak, o kadar yan yanalar herkesle.
Soluklandıktan sonra ilk dikkatimi çeken bu oldu. Sonra alana kulak kabarttım. Sahnenin önünde mitingi izleyenlerin enerjisine de sıcağa karşı dayanıklılıklarına da hayran kaldım. Ellerinden parti bayraklarını düşürmediler, konuşmacılara sloganlarla destek oldular, müziklere halaylarla eşlik ettiler. Güneşin enerjilerini tükettiği katılımcıları az önce görmüştüm. Ağaç gölgelerine ya da duvar diplerine sığınmışlardı. “Partimizin mitingidir, geldik” diyorlardı. Önemli kısmı konuşmaları da oturdukları yerden dinlediler ve alkışlar ile sloganlara eşlik ettiler.
Leyla Güven’in gelmesi platformun arkasında bir hareketliliğe neden oldu. Arkadaşları vardı kolunda Güven’in. Yaklaşık 200 gün açlık grevinde kalmıştı. Toparlanmış görünüyordu ama eski sağlığına kavuşması için biraz daha zamana ihtiyaç vardı.
SİYASETÇİLER VE EMEKÇİLER KONUŞTU
İlk konuşmayı HDP İl Eşbaşkanı Hülya Alökmen Uyanık yaptı. Alökmen, mitingin ev sahibiydi ve katılan herkese teşekkür ederek başladı konuşmasına. HDP’nin “Onurlu barış için demokratik çözüm” başlığı altında gerçekleştirdiği mitinge çevre illerden de katılım olmuştu. Alökmen, onlara da teşekkür ederek, barış talebi için alanda bulunduklarını söyledi. Meydandaki pankartlarda da barış talebini dile getiren sloganlar vardı.
Alökmen’in ardından konuşan Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nden Trabzon’a gelen ve yanlarındaki Kürdistan yazılı atkı nedeniyle linç girişimine maruz kalan turistlere değindi. Saldırıyı kınayan Çiftyürek, “Ortadoğu’da, Kürdistan’da yıllardır savaş devam ediyor. Bu savaş Kürt halkı ve Kürdistan halkı için büyük engeller çıkardı. Kerkük’e, Kobanê’ye, Şengal’e işgal politikaları sürüyor. Acımız, sevincimiz birdir. Amed’in, Qamişlo’nun, Rojava’nın başarısı bizimdir. Buna sahip çıkalım” dedi.
ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tumuklu, konuşmasına Suruç’ta hayatını kaybeden 33 kişiyi hatırlatarak başladı “Biz 3. cepheyiz. Sayın Öcalan söyledi, bu cephe özgürlük cephesi, bu cepheyi birlikte kurduk, birlikte geleceğe taşıyacağız. Direnişleri sokakta birleştireceğiz. Biz kazanacağız” sözleriyle tamamladı.
‘SAVAŞA KARŞI BARIŞI SAVUNUYORUZ’
Mitinge KESK ve DİSK’e bağlı sendika temsilcileri ve üyeleri katılmıştı ve onlar da savaşın öncelikle emekçi insanları mağdur ettiğine dikkat çektiler. Emek örgütleri adına konuşan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, “KESK olarak yıllardır savaşa karşı barışı savunuyoruz. Bir hırka, bir lokma anlayışıyla, barış mücadelesi vermeye devam edeceğiz. Halkların bir arada yaşamı bugün en önemli talebimizdir. Bizler kamu emekçileri olarak en başından beri barışın tesis edilmediği bir ülkede demokrasinin gelişemeyeceğini söyledik” diye konuştu.
‘ÖCALAN KONUŞURSA BARIŞ GELİR’
DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Aslan, konuşmasında iktidarın tecrit politikasına değindi ve “Halkın barış talepleri karşısında AKP, tecridi dayatıyor. Eğer çatışmasızlık başlayacaksa tecrit bir an önce sonlanmalıdır. Sayın Öcalan Türkiye’nin demokratik barışı için görüşlerini her daim dile getirdi. Sayın Öcalan konuşursa bu topraklara barış gelir. Bizim buradan çağrımız tüm Türkiye halklarına sorumluluk almaları yönündedir. Tüm halklar Sayın Öcalan’ın taleplerini dikkate almalıdır ve bu talepler etrafında kenetlenmelidir” dedi.
‘DEMOKRATİK CUMHURİYET İÇİN’
Barış için herkesin sorumluluk alması gerektiğini vurgulayan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “2013-2015 yıllarında yanlış yaptık. Hep İmralı ile yapılan görüşmelere baktık. Bütün sorumluluğu İmralı’ya bıraktık. İstedik ki bütün sorunu Sayın Öcalan çözsün. Oysa hep beraber mücadele etsek, örgütlü bir irade göstersek hepimiz, tüm halklar olarak barış içinde yaşayabiliriz. Her sıkıştığımızda mücadele hep Amed’den büyüdü. Şimdi bir kez daha tarihi bir eşikteyiz. Savaşa karşı barış iradesini ortaya koyacağız. Demokratik cumhuriyet için ayağa kalkma zamanı” ifadelerini kullandı.
‘SÖYLEYECEK ÇOK ŞEY VAR, TAKATİM YOK’
“Amed seninle gurur duyuyor” sloganlarıyla platforma çıkan ve “Gönül çok şey söylemek istiyor ama çok takatim yok” diyerek konuşmasına başlayan DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven, açlık grevi günlerini hatırlatarak, bu süreçte yaşamını yitiren 9 kişinin adlarını saydı. “İmralı’nın kapısını açan bu arkadaşlarımızdır. Onlara minnettarız” diyen Güven, “Sayın Öcalan’ın mesajları açık ve nettir. İlk mesajında ‘Leyla Güven ve arkadaşları barış çalışmaları için hazır mı’ diye sordu. Biz hazırız. Bundan sonra barış çalışmalarını, barış mücadelesini yürüteceğiz” diye konuştu.
Güven, “Bir kez daha karşınıza çıkacağıma inanmıyordum ama bugün buradayım. Bundan dolayı çok mutluyum” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
‘ERDOĞAN’LA GELDİLER, ONUNLA GİDECEKLER’
En uzun konuşmayı galiba HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli yaptı. Temelli, birçok soruna değindi. Temelli’nin konuşmasından bazı başlıklar şöyle:
TOLEDO YAPACAĞIZ DİYENLERİ UNUTMAYACAĞIZ: Bunlar tarihi, kültürü yıkmakla meşguller. Bizler de tarihimize, kültürümüze sahip çıkacağız. Hep beraber yaşayacağız, demokratik cumhuriyeti birlikte inşa edeceğiz. Tüm bu yok saymalara rağmen yan yana geleceğiz ve demokrasiyi de barışı da biz inşa edeceğiz. Sanki bizim hafızamız kuş beyinli hafızası. Bizim hafızamız fil hafızası, fil. Biz asla unutmayız. Sur’u Toledo yapacaklarını söyleyenleri unutmayacağız. Onlar işçiye, kültüre, tarihe, Kürde, Türk’e, sana, bana düşman. Erdoğan’la geldiler, Erdoğan’la da gidecekler. Savaştan başka bir şey bilmiyorlar. Sürekli sınır ötesi operasyonlar. Sonra da kalkıp çözüm adına ahkam kesiyorlar. Siz çözüm mü istiyorsunuz? O zaman Suriye halklarına saygı göstereceksiniz. Ortadoğu’da barış, Türkiye’de barış diyeceksin. Ancak o zaman çözüm sağlanır.
DAMATLAR ZENGİN OLSUN DİYE: Siz halklara ne verebilirsiniz savaştan, düşmanlıktan başka. Biz Kıbrıs için de demokratik barışı öneriyoruz. Kıbrıs’ta da, Suriye’de de, Türkiye’de de savaş politikaları son bulsun istiyoruz. İşimizi aşımızı elimizden aldılar, bizi yokluğa, yoksulluğa boğdular. Biz işimizi istiyoruz, aşımızı istiyoruz, barış istiyoruz. Bu savaş yoksulluktur, bu savaş zulümdür. Savaş politikalarına son verme zamanıdır. Bu savaş ancak ‘damada’ yarar. Başka kimseye de yaramaz. Damat zengin. Ya diğer damatlar? Diğer damatlar yoksul, halk yoksul, işçi yoksul. Ormanlarımızı yakıyorlar, Hasankeyf’i, on bin yıllık tarihi yakıyorlar. Ne vicdan kalmış bunlarda ne de tarih bilinci. Baraj yapacak, ne için? Yandaş mütteahhitler, damatlar ve saray zengin olsun diye. İşte bütün bunlara son vereceğiz.
TÜRKİYE’DE DE İKTİDAR OLACAĞIZ: Bu ülke faşist zihniyetten kurtulsun diye, bu ülke savaştan, yoksulluktan, kötülükten kurtulsun diye HDP yürüyor. Tüm halkları ve tüm inançları ile demokrasi ittifakında bir araya geleceğiz. Ortak iyiyi var etmek için yürüyeceğiz. Radikal demokrasinin gereği ne ise sokağımızdan, evimizden onu hayata geçireceğiz. Hep birlikte yarınımızı, geleceğimizi inşa edeceğiz. Yan yana geleceğiz ve demokratik bir anayasa yapacağız. Herkesin kendini içinde bulduğu, herkesin içinde olduğu bir anayasa yapacağız. Bunu yaparken yol temizliği de yapacağız. Sebahat özgür kalsın diye, Selahattin, Gültan, İdris arkadaşlarımız özgür kalsın diye direneceğiz. Direneceğiz ve biz kazanacağız. Arkadaşlar, inanın, mutlaka biz kazanacağız. Amed’de, Kars’ta nasıl iktidar olduysak Türkiye’de de iktidar olacağız. Bu yolun sonu özgürlüktür, bu yolun sonu barıştır.
HALAY ÇEKEN GENÇLER YÜRÜDÜ
Sezai Temelli’nin konuşması bittikten sonra, deyim yerindeyse, miting alanını gençlere bıraktık. Konuşmaların, verilen mesajların ardından, miting programı Koma Azad’ın konseri ile devam ediyordu çünkü ve sıcak havada saatler süren mitingden sonra ancak onların halay çekmeye takati kalmıştı. Mitingin konusu barıştı ve HDP’nin programına göre aynı miting başka bölgelerde de gerçekleşecekti. “Onurlu barış için demokratik çözüm” içinde bulunduğumuz siyasi koşullar düşünüldüğünde iddialı hatta cüretkar bir talepti. Bu talep için mücadele etmek gerekiyordu. Sıcağa, tatil zamanına ve pazartesi gününe rağmen İstasyon Meydanı’nda toplanan binlerce kişi, barış için mücadele etmeye hazır oldukları mesajını verdiler.
Yüksek Kahve’de mitingde verilen mesajları düşünürken, konserin ardından yürüyüş başlatan bir grup genç sloganlar atarak Koşuyolu Parkı’na doğru ilerliyordu.
Temelli: Alparslan'a kadar gidin Kürdistan'ı, Kürtleri öğrenin