Hâkim-savcı sınavında ‘mülakat’ tartışması

Yeni Yargı Reformu ile hakim, savcı alımlarındaki mülakat sınavı tekrar tartışmaya açıldı. Mülakatın alanının genişletilerek devam etmesini savunan da var, kesinlikle kaldırılması gerektiğini düşünen de. 15 Temmuz sonrası süreçte girdiği iki sınavda birinci olmasına karşın bir dakikayı bulmayan mülakatlarda elenen avukat Oğuzhan Mete, “Siz liyakata dayalı alım yapmazsanız yargıyı nasıl düzeltebilirsiniz. Kitabı ortasından okumak gibi düşünün” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Hâkim ve savcı adaylarından birçoğunun yazılı sınavda derece yapmasına rağmen mülakatta elenmesiyle ortaya atılan, ‘mülakatlar üzerinden kadrolaşma’ iddiaları son dönemde en çok tartışılan konular arasında yer aldı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ihraçlardan doğan boşluklar, Adalet Bakanlığı tarafından yeniden hakim-savcı alımıyla doldurulmuş ama bu süreçte mülakata katılabilmek için yazılı sınavdan alınması gereken 70 puan barajı kaldırılmıştı. Böylece sınava giren herkesin mülakata katılmasının önü açıldı.

Yaklaşık 2 yıl süren uygulamanın ardından geçtiğimiz şubat ayında yazılı sınav için 70 puan barajı yeniden geldi. Şimdi Yeni Yargı Reformu ile hukuk alanındaki mesleklere giriş için daha geniş bir sınav yapılması, tartışmalı mülakat sisteminin de devam etmesi bekleniyor. Baro yöneticileri mülakat sisteminin çeşitli önlemler alınarak devam etmesini savunurken, 15 Temmuz sürecinde hakim-savcı sınavlarından yüksek not alan ama mülakatta elenen avukatlar kaldırılması gerektiğini savundu.

FEYZİOĞLU: MÜLAKATLAR DİSİPLİN ALTINA ALINMALI

Cumhurbaşkanlığındaki adli yıl açılışında konuşan TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, avukatların aksine mülakat sisteminin, alanı genişletilerek devam etmesini vurguladı. Yeni Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde yer alan mülakat sistemi hakkında kadroya alınacak kişi sayısının yüzde on veya on beş fazlasının mülakata çağrılması gerektiğine dikkat çeken Feyzioğlu, “500 kişinin alınacağı bir pozisyona, yazılıyı geçen 3000 kişi çağrılmamalı, yazılı sınav anlamsız kılınmamalı. Kadroya alınacak kişi sayısının yüzde on veya on beş fazlası, yazılı puanlarına göre mülakata davet edilmeli. Mülakatlar kamera kaydına alınmalı. İlgili kamu kurumunun web sitesinde isim isim yayınlanarak şeffaflık sağlanmalıdır. Böylece yargı denetimi fiilen mümkün kılınmalıdır” ifadelerine yer verdi.

'MÜLAKAT HEYETİNDE TBB ÜYESİ OLMALI'

Metin Feyzioğlu’nun mülakat önerisine katıldığını ifade eden Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan ise mülakat sisteminin içeriğinin genişletilmesi gerektiğine dikkat çekti. Sağkan, “Mülakatların video kaydına alınması gerekiyor. Bu da olağan bir itirazda kişiye haklılığını ispat edebilme koşulları sunulması lazım. Mülakat heyetlerinin genişletilerek bu heyetlerde Türkiye Barolar Birliği’nden seçilen bir üyenin de olması mülakatlara olan güveni artıracaktır. Bu şekilde belli oranda çözülebileceğini düşünüyorum” dedi.

'15 TEMMUZ SÜRECİNDE KADROLAŞTILAR'

Ankara Baro Başkanı Erinç Sağkan

Hâkim-savcı mülakatları üzerinden tartışılan ‘kadrolaşma’ iddiaları için 15 Temmuz sürecinde yaşananlara bakmak gerektiğini belirten Sağkan, bu süreçte yargıya çok ciddi zararların verildiğini savundu. 15 Temmuz’un ardından görevden alınan binlerce hakim-savcı boşluğunun liyakat ve başarıdan uzak bir değerlendirme ile doldurulduğunu iddia eden Sağkan, “Ocak 2017 yılında KHK ile yazılı sınavdaki 70 barajını kaldırdılar. Bu süreçte Tamamen mülakat ile hâkim savcı alımı gerçekleştirildi. Yeterli sayıda hâkim-savcı alındıktan sonra 2018 yılında 70 barajını geri getirdiler. Bunun ne anlama geldiği çok açık: Biz istediğimiz kişileri almak istiyoruz ama o kişiler 70 barajını aşamayabilir. Bu yüzden biz bunu kaldırıyoruz demektir” ifadelerine yer verdi

'LİYAKAT VE BAŞARI ESAS ALINMADI'

Bu süreçte yapılan hakim-savcı alımlarında liyakat ve başarının esas alınmamasının Türk hukuk sistemini tıkama noktasına getirdiğini savunan Erinç Sağkan, şöyle konuştu:

“Daha önce hakim-savcı mülakatı geçtikten sonra 2 sene staj görüyordu. Bu stajı 1 ila 3 ay ile sınırladılar ve bu kişileri görev yerlerine gönderdiler. Eskiden hakim ve savcıların büyükşehirlere atanması için ciddi bir taşra geçmişi olması gerekiyordu; bunu da kaldırdılar. Şu anda gencecik hakim ve savcıların taşra tecrübesini almadan büyükşehirlere atandıklarını, dava dosyaları içinde boğulduklarını ve çok ciddi hatalara sebebiyet verdiklerini görüyoruz. Bu süreç hala devam ediyor. Hakim-savcı alımlarında yaşanan bu sıkıntının çözümü için ivedilikle çok ağır ve ciddi meslek içi eğitim verilmesi gerek.”

'YARGI SİSTEMİ TEMELDEN ÇÜRÜK'

Avukat Nükhet Gökçe

Ankara Barosu avukatlarından Nükhet Gökçe, hâkim ve savcılık mesleklerine girişteki mülakat sistemini 3 kez deneyimlemiş bir avukat. Türkiye’de yargı bağımsızlığının temelden çürük olduğunu savunan Gökçe, adli yıl açılış töreninin Cumhurbaşkanı Külliyesi’nde yapılmasının bunun en büyük örneği olduğunu söyledi. 2015-2016 ve 2017 yıllarında adli ve idari yargı olmak üzere 5 ayrı sınava girdiğini hatırlatan Gökçe, yazılı sınavda 2016’da 5 bin 889 kişi arasından 93.82 puanla 3’üncü, 2017’de ise 4 bin 285 kişi arasından 90.68 puanla 14’üncü olduğunu söyledi. Gökçe, “Hepsinde mülakatta elendim. Mülakat salonuna 5 ve 7’şer kişilik gruplar halinde girdik. Kişi başına düşen süre 40 saniyeydi. Bu sürede nasıl karar verebilirsiniz” dedi.

'KAYITSIZ MÜLAKATA DAVA AÇAMIYORUZ'

Türkiye’de hukuk sisteminin çöktüğüne, yargıya güvenin gittikçe azaldığına dikkat çeken avukat Gökçe, bu sebeple 2018’de yapılan hâkimlik-savcılık yazılı sınavına girmediğini söyledi. 2017 yılında 14. olmasına rağmen mülakatta elenmesi üzerine açtığı davanın reddedildiğini anlatan Gökçe, itirazlarına karşın olumlu sonuç beklemediğini söyledi. Gökçe, “Mülakatın kayıt altına alınması gerek. Kayıt olmadığı için hukuksal anlamda hak iddia edemiyoruz. Mesleğinde yetkin olanlar yazılı sınavda yüksek puanlar alıyorlar zaten. Mülakatın kaldırılması yazılı sınavın niteliklerinin artırılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

İKİ YIL ÜST ÜSTE BİRİNCİ OLDU, MÜLAKATTA ELENDİ

Avukat Oğuzhan Mete (solda)

İzmir’de yaşayan avukat Oğuzhan Mete de mülakat sisteminden mağdur olan avukatlardan biri. İlk olarak 24 Haziran 2016 yılında sınava giren Mete, 18 bin 754 aday arasından 98.56 puanla birinci oldu. Mete, 1 dakika süren mülakatta ise elendi. Bunun üzerine 3 Haziran 2017’de bir kez daha sınava giren Oğuzhan Mete, bin 439 aday arasından 96.40 puanla yine birinci oldu; mülakatta yine elendi. 2018 yılındaki sınava girip bu kez 17 bin 935 kişi arasından bin 728. olan Mete, yine elendi.

NEDEN ELENDİĞİNİ SORDU CEVAP ALAMADI

Mülakat heyetine bir önceki yıl birinci olmasına rağmen neden elendiğini sorduğunu ifade eden Mete, “Cevap veremediler. Değerlendireceklerini söylediler, yine elediler. Yazılı sınavdan en yüksek puanı almışım elenmemdeki ölçüt nedir. Zaten kişi başına verdikleri süre 45 saniye civarında. Bu da bir soruyu dahi yanıtlama şansı tanımıyor. Yeni yargı reformunda mülakat sistemi yerini korumuş. Siz liyakata dayalı alım yapmazsanız nasıl yargıyı düzeltebilirsiniz. Kitabı ortasından okumak gibi düşünün ” ifadelerine yer verdi. Mete, bu sistemin düzeltilmesinin tek yolunun mülakat sisteminin kaldırılması olduğunu savundu.

'70 BARAJI KALKTI, 50 ALAN KAZANDI'

Avukat Mahpare Tanın

Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden derece ile mezun olan Antalya Barosu avukatlarından Mahpare Tanın ise, 2016 yılında girdiği sınavda 18 bin 753 kişi arasından 127'nci, 2017 yılında girdiği sınavda 10 bin 430 kişi arasından 205'inci, son olarak 2018 yılında girdiği sınavda ise 17 bin 935 kişi arasından 2 bin 629'uncu olduğunu söyledi. Bir dönem sınavın baraj puanının 70 olduğunu ancak sınava kısa bir süre kala çıkarılan KHK ile baraj puanın kaldırıldığını hatırlatan Tanın, “Bir gecede sınavdan 50 alan kişiler mülakatta kazandı. Benim gibi sınavda 90 puana yakın alan meslektaşlarım mülakatta elendi. O dönemde mülakat sınavına 5 ve 7’şerli gruplar halinde giriyorduk. Kişi başına 30 saniye gibi bir zaman düşüyor. Şimdi soruyorum sınavdan 90 puan alan bir adayı elemedeki nedenleri nedir. Bizim haklarımız ne olacak. Yargı reformu diyorlar. Şeffaf bir şekilde seçilmesi gereken hâkim ve savcıların objektif seçilmediği bir ülkede yargı reformu ne anlam ifade eder” ifadelerine yer verdi.