Taşgetiren: Cumhurbaşkanı kendi etki alanını daraltmıyor mu?
Karar'dan Taşgetiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'açıkça taraf olmak' durumunda kaldığını belirtti. AK Parti'deki ayrışmalara karşı Erdoğan'ın meydanlara inmesinin 'yetki alanını daraltacağını' anlattı.
DUVAR - Karar yazarı Ahmet Taşgetiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile 'Cumhurbaşkanı'nın yüzde 50 artı 1'in peşine düştüğü'nü anlattı. Mevcut durumun Cumhurbaşkanı'nı 'bir kesimin lideri, diğer kesimin karşıtı' haline getirdiğinden bahseden Taşgetiren AK Parti içindeki ayrışmalara karşı Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'milletin birliğini temsil' için çalışması gerektiğini belirtti.
Taşgetiren'in yazısının ilgili kısmı şöyle:
Tarihi süreçte Cumhurbaşkanı'nın rolü
Normalde Cumhurbaşkanı anayasal tanımlamada “milletin birliğini temsil ediyor.”
Peki olan ne?
Olan, Cumhurbaşkanı’nın bir partinin liderliğini yapması, parti adına yüzde 50 artı 1’in peşine düşmesi, bunun için kitlelerin duygularını bir mecrada toplamak üzere karşıtlıklara vurgu yapması, yani açıkça taraf olması.
Amerika’ya, Rusya’ya, yani bir dış güce karşı taraf olmakla, içerde bir toplumsal oluşumu ifade eden partilere karşı taraf olmak arasında tabii ki fark var. Bu durum, “Cumhur-başkanı” da olsanız, kaçınılmaz olarak sizi bir kesimin lideri, diğer kesimin karşıtı haline getirir.
Şu andaki durum budur.
Bundan ayrı şu anda bir başka durum daha ortaya çıkmıştır. O da Cumhurbaşkanı’nın lideri olduğu partinin bünyesindeki ayrışmalardır. Bu olgu da Cumhurbaşkanı’nı parti içinde taraf haline getiriyor. Diyelim Cumhurbaşkanı’nın, Ahmet Davutoğlu’nun tasfiyesinde rol üstlenen Pelikan grubunun karargahını ziyaret etmesi, kuşkusuz bir tercihi yansıtıyor.
Parti mücadelelerinde bunlar çok normal karşılanabilir. Ama bunun ülke için hayat – memat meselesi olduğu durumlarda gerekli olan “cumhurun liderliği”ni gölgeleyeceği açıktır.
Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meydanlara çıkıp Davutoğlu ya da Gül – Babacan hareketine karşı kampanya yürüteceği konuşuluyor. Bunun ilk işaretleri “Davaya ihanet” ile “Ümmete yönelik bölücülük” ile geldi bile. Öte yandan CHP, HDP, İyi Parti ve Saadet’e karşı zaten kampanya yürütüyor.
Bu durumda, Cumhurbaşkanının kendi etki alanını daralttığı, milli meselelerin bile parti yaklaşımına indirgendiği bir sonuç ortaya çıkmaz mı?
Benim kanaatim şu: Cumhurbaşkanının “milletin birliği”ni temsil hüviyeti üzerinde çalışmak lazım. Bunun için parti ile ilişkisi, parti adına kampanyalara katılıp, diğer partilerle polemiğe girmesi ya da parti içindeki farklılaşmalarda taraf olması hallerinin masaya yatırılıp sağlıklı hale getirilmesi lazım.
“Ortak akıl” diye bir kavramı vardı Ak Parti’nin. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bunu “Türkiye’nin ortak aklı” haline getirmek gerekiyor. Nasıl olacak o?