Kayyımlar ve hafızayı silme operasyonu

31 Mart seçimlerinden sonra kayyımların belediyeleri yönetirken yaptıkları harcamalar çok konuşulup tartışıldı. Ancak kayyımlar, aynı zamanda, sosyal, siyasal ve kültürel bir hafıza silme operasyonuna da imza attılar.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Yerel seçim kampanyası boyunca Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bölge belediyelerine atadıkları kayyımları savunduklarına ve “Bizim adaylarımızı seçmezseniz kayyım atarız” mealinde sözlerine sıkça denk geldik.

Ayrıca İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 12 Mayıs’ta Trabzon’da yaptığı konuşmada, “Önümüzdeki beş yıl aynı şekilde devam edelim. Çok net söylüyorum, orada HDP’nin belediyesi filan kalmaz” demişti.

Soylu’nun bu sözleri bir yanıyla 31 Mart yerel seçimlerinden sonra belediyelere yeniden kayyım atanacağına yönelik hazırlıkların zaten yapıldığını gösteriyor. Öte yandan belediyeler beş yıl daha kayyımla yönetildiğinde HDP’nin biteceğini öngörüyor ki bu da kayyımlar aracılığıyla bölge illerinde sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda bir değişimin hedeflendiğini ifade ediyor. Şöyle de denilebilir: Kürtleri hafızasız bırakarak Kürt halkıyla birlikte diğer halkların diline, kültürüne, tarihine sahip çıkan bir politika yürüten HDP’den uzak tutmaya çalışmak.

KAYYIMLARDAN ÖNCE

2016’da belediyelere atanan kayyımlar tam da bunu yapmaya çalışmıştı. Çok dilli bir belediyecilik anlayışına sahip olan DBP’li belediyeler, kadın ve kültür sanat kurumlarıyla da dikkat çekiyordu. Ancak belediyelere kayyım atanınca bu kurumların tümü ya kapatıldı ya da personelin işine son verilerek işlevsiz hale getirildi. Kimi kurumlar ise içeriğinden uzaklaşarak Kuran kursu vermeye başladı.

DBP’li belediyelerin kültürel alanlara yaklaşımını ve bu konudaki çalışmalarını özetlemek gerekirse;

DBP’li belediyeler, kültürel kırım kıskacında olan Kürtlerin ve bölge halklarının (Süryaniler, Ermeniler, Mihelmiler vd) umudu oldu. Çünkü DBP’li belediyelerin temel ilkesi bütün kültürlerin korunması ve geliştirilmesiydi. Bu anlayışla kültür sanat çalışmalarını başat çalışma olarak esas aldı. Tek dil ve kültür üzerinden kendini kurgulamış devlet geleneğine karşı, kültürel zenginlik ve kültürel çeşitlilik prensibinden ödün vermeden çalışmalarına başladılar.

Devraldıkları belediyeler, öncesi itibarıyla ne teknik açıdan ne de zihniyet açısından buna hazır değildi. Hatta devlet bu temelde kendini örgütlemiş ve bölgedeki belediyeleri özellikle bazı imkanlardan mahrum bırakmıştı. Bu nedenle DBP’li belediyeler, devrim niteliğinde çalışmalar yaptı demek mübalağa olmaz.

Diyarbakır’dan başlayarak belediyesini kazandıkları her yerde kültür-sanat festivalleri yapmaya başladı. Amed Kültür Sanat Festivali, Amed Film Günleri, Van Kültür Sanat Festivali, Munzur Doğa ve Kültür Festivali, Şırnak Berxbir (Koyun Kırpma) Festivali, Muş-Varto Girê Koxê (Koğ Tepesi) Festivali, Batman Kültür Sanat Festivali ve Yılmaz Güney Film Günleri gibi festivaller geleneksel hale getirildi.

Dönemsel kültürel ve sanatsal etkinliklerin yanı sıra DBP’li belediyeler tarafından farklı kültür ve dillerin geliştirilmesi amacıyla kültür sanat merkezleri de açıldı. Yüzlerce sanatçı, edebiyatçı ve entelektüel bölge halklarıyla buluşturuldu. Sinema Günleri, Film Festivalleri ve Edebiyat Günleri çalışmalarıyla halkın bu yönlü talep ve ihtiyaçlarına cevap olunmaya çalışıldı. Dil koruma ve geliştirme şube müdürlükleri kurularak asimilasyonun hedefinde olan bölge dillerinin geliştirilmesi, kullanılması ve yaygınlaştırılmasının önünün açılmasını sağladı.

Bütün bu çalışmalar, asimilasyon politikalarına karşı hafızayı canlı tutmak amacını taşıyordu.

KAYYIMDAN SONRA

Belediyelere kayyım atandıktan sonra durum tam tersine döndü. Belediyelere kayyım olarak atanan valiler ile kaymakamların ilk müdahale ettiği alanlar, sosyal ve kültür-sanat alanları oldu. Festivaller iptal edildi, tiyatrolar ve sanat kurumları işlevsiz hale getirildi, parkların Kürtçe olan isimleri değiştirildi, heykeller tahrip edilerek kaldırıldı. Çokdilli kreş çalışanlarının işlerine son verildi; Kürtçe dil eğitimi peyderpey kaldırıldı ve kreşlere din eğitimi getirildi. Çok dilli ve çok kültürlülük ilkesi ile çalışan belediyelerin kendi çalışanlarına yönelik verdiği Kurmancî ve Zazakî dil kursları kayyımlar eliyle iptal edildi.

Kesin veriler olmamakla birlikte kayyımlar döneminde 21 kültür sanat merkezi kapatıldı veya tüm çalışanları işten çıkarıldığı için fiilen kapandı. 288 sanatçı ve eğitmenin işine son verildi. Kapatılan merkezlerde eğitim alan 3 bin 366 öğrencinin bu imkânları elinden alındı. 21 festival iptal edildi. 220 bienal, sergi, eğitim, film gösterimi ve tiyatro gibi etkinlik iptal oldu.

HEYKELLER YIKILDI

DBP’li belediyeler tarafından yaptırılan heykeller KHK’ye ihtiyaç duymadan, belediyelere atanan kayyımların inisiyatifiyle kaldırıldılar.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin önünde duran iki Lamassu heykeli, Rojava Parkı’ndaki Roboski Anıtı, Mervani Parkı’ndaki rölyefler, Sur’daki Uğur Kaymaz heykeli kayyımlar tarafından kaldırıldı.

Şırnak'ın Cizre Belediyesi’ne atanan kayyım ilçe merkezinde bulunan Kürt siyasetçi Orhan Doğan’ın anıtını yıktırdı.

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde, Uğur Kaymaz Bulvarı’ndaki Barış Heykeli, polis ve zırhlı araçların eşliğinde yapılan bir gece yarısı operasyonu ile kepçelerle yerinden söküldü. Yerine saat kulesi dikildi.

Ağrı Doğubeyazıt’ta belediye ekiplerince yıkılan Ehmedê Xanî heykeli için kayyım tarafından ‘kazaen zarar verildi’ açıklaması yapıldı. Heykelin onarıldıktan sonra yeniden yerine konulacağı açıklanmış olsa da aradan aylar geçmesine rağmen heykel yerine konulmadı ve Ehmedê Xanî’nin adının yazılı olduğu tabela yerinden söküldü.

PARKLARIN ADI DEĞİŞTİRİLDİ

Belediyelerin bölgenin kültürüyle uyumlu bir şekilde parklara, mahallelere, cadde ve sokaklara verdiği isimler, ırkçı ve ayrımcı isimlerle değiştirildi

Van’ın Çatak Belediyesi’ne atanan kayyım, Tahir Elçi’nin adını taşıyan parkı, Şehit GK Ali Ogün Parkı olarak değiştirdi.

Cegerxwîn Kültür Merkezi’nin de içinde yer aldığı Parkorman’ın ismi, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne atanan kayyım tarafından “15 Temmuz Şehitler Parkı” olarak değiştirildi.

Ceylan Önkol’un adının verildiği park, Lice Belediyesi kayyımı tarafından kaldırıldı.

Diyarbakır Yenişehir Belediyesi kayyımı 11 Ekim’de yaşamını yitirişinin 10’uncu yılı olacak olan Kürt yazar Mehmed Uzun’un isminin verildiği parka müdahale etti. Tepkiler üzerine parka tekrar Mehmed Uzun adı verildi ancak parkın içindeki heykel yerine konulmadı.

KİTAPLAR HEP SUÇLU

Diyarbakır Kayapınar Belediyesi’ne atanan kayyım Cegerxwîn Kültür Merkezi’ndeki kütüphaneden toplattığı kitapları basına sergileyerek, çocuklara Marksizm, Zerdüştlük ve cinsel içerikli eğitimler verildiğini iddia etti. Kitapları ne yaptığı bilinmiyor.

Gürpınar Belediyesi’nin hurdaya çıkarılan halk otobüsünü dönüştürerek açtığı Şair Niyazi Sönmez Kütüphanesi kayyım tarafından kapatıldı. Kayyım, kütüphanede örgüt propagandası yapıldığını ileri sürdü.

Çok dilli masal kitapları, çok dilli çocuk oyunları, anadiliyle yazılmış resimli sözlüklerin olduğu çalışmalar, kurslar ve kütüphaneler gibi kültürel projeleri iptal edildi.

Kayyımların hafızayı silme operasyonuyla ilgili örnekler çoğaltılabilir. Ama bu birkaç örnek bile kayyımların hafızayı yok etmeye dönük olarak ciddi ve oldukça planlı bir çalışma yürüttüklerini gösteriyor.

İKTİDARIN HEDEFİ VE HDP

Bu tehditlere rağmen 31 Mart seçim sonuçları, yaklaşık 2 buçuk yıl kayyımlarla yönetilen Kürtlerin, kayyımları istemediğini gösterdi. HDP’li belediye başkanları kısa sürede kayyımların israfını, usulsüzlüklerini, belediyelere bıraktığı borçları kamuoyu ile paylaştı. Harcamalar o kadar abartılıydı ki magazinsel bir boyut kazandı. Çok konuşulup tartışıldı. Ama öyle anlaşılıyor ki kayyım politikasıyla asıl hedeflenen bu karmaşa içinde gözardı edildi.

Süleyman Soylu’nun sözlerini hatırlayalım: “Önümüzdeki beş yıl aynı şekilde devam edelim. Çok net söylüyorum, orada HDP’nin belediyesi filan kalmaz.” Öyle anlaşılıyor ki Soylu, kayyım marifetiyle beş yıl içinde Kürtlerin hafızasını silmeyi umut ediyor. Birinci kayyım döneminde ulaşılamayan hedefe ikinci kayyım döneminde ulaşılabileceğini mümkün sanıyor.

Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyım atayan iktidarın hedefi esasında hep ayan beyandı. HDP, 31 Mart yerel seçimleri ile iktidarın 2016’daki hamlesini boşa çıkardı. İktidar ise 19 Ağustos’ta Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyım atayarak kayyım politikasına bel bağladığını bir kez daha gösterdi. HDP ve demokrasi güçleri memleketi kayyım politikasıyla yönetme girişimini protesto ediyor. Ama bu politikaya ne kadar dayanacağı, buna karşı nasıl önlemler alacağını ve bir kez daha bertaraf edip edemeyeceğini zaman gösterecek.