Çorlu davası: Bu garibanın burada işi ne!
Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren kazasının ikinci ve üçüncü duruşmaları geride kaldı. En alt kademe personelin yargılanmasını, “Bu garibanın burada işi ne” sözleriyle eleştiren acılı aileler, bir sonraki duruşma için sanık sandalyesinde TCDD yönetimini görmek istediklerini söylediler. Facia davasının dördüncü duruşması 10 Aralık 2019 tarihine ertelendi.
ÇORLU - Çorlu’da 7’si çocuk 25 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazasının ardından yaklaşık bir yıl sonra başlayan yargılamada ikinci ve üçüncü duruşma, yoğun güvenlik önlemi altında mahkeme salonuna dönüştürülen ‘Çorlu Halk Eğitim Merkezi’nin konferans salonunda yapıldı.
Sanıkların savunmalarıyla geçen yaklaşık 12 saatlik ikinci duruşmada sanıkların ve sanık avukatlarının ifadeleri, TCDD’nin üst düzey yöneticileri ile Ulaştırma Bakanlığı yetkililerini işaret etti. Üçüncü duruşmada ise yakınlarını kaybedenler ile kazaya doğrudan tanık olanlar kaza gününü ve sonrasında yaşananları göz yaşları içerisinde anlattılar.
‘NE İÇİN YÜRÜYOR BUNLAR KIZIM?’
8 Temmuz 2018’de çocuklarını, eşlerini, kardeşlerini, anne ya da babalarını uğurladıkları evlerinden sabahın erken saatlerinde çıkan aileler salı günü (10 Eylül) yapılan duruşma öncesi Santral Park’ta bir araya geldi. Küçük tebessümlerle birbirine sarılan “dava arkadaşları” saatler 08.30’u gösterdiğindeyse akan trafiği arasından hep bir ağızdan dillendirdikleri sloganlar eşliğinde yürüdüler. Çocuklarını kaybeden iki anne, Mısra Öz Sel ve Zeliha Bilgin el ele tutuşarak duruşma salonuna doğru yürüdü. Yolun hemen kenarında, “Ne için yürüyor bunlar kızım?” diyen bir yaşlı teyzeye, “Çocukları için adalet arıyorlar” yanıtı, sloganların arasında fısıltı gibi duyuldu.
CHP, HDP ve TİP milletvekillerinin yanı sıra 20’ye yakın baronun temsilcileri acılı ailelerle birlikte duruşma salonu olarak belirlenen halk eğitim merkezine yürüdü ve duruşmayı takip etti. Davayı AK Parti ve MHP'den herhangi bir milletvekili izlemedi.
‘MAHKEME BİZİM İÇİN SOKAKTA BAŞLADI’
İlk duruşmada mahkeme heyetinin çekilmesiyle ailelerin göz yaşlarını döktüğü adliyenin bahçesini, onlarca polis memurunun varlığıyla andıran bu yeni duruşma salonunun içerisinde her şey nizamiydi. Kimin nereye oturacağının büyük büyük kağıtlara işlendiği salonda uyulması gereken kuralların altı mahkeme heyeti tarafından kalın kalın çizilerek sözlü olarak da hatırlatıldı. Projeksiyonla sahnenin duvarına “Adalet Mülkün Temelidir” yazısı da yansıtılmıştı.
Ailelerin duruşma öncesinde ihtiyaçlarını gidermek için girmek istedikleri binaya alınmasını engelleyen polis amiri, “Mahkeme duruşmanın yapıldığı yerle sınırlı değil, bu kapıdan itibaren başlıyor” sözlerine karşılık bir kişi, “Mahkeme bizim için sokakta başladı” yanıtını verdi. İkili konuşmalarda da ailelerin ortak söylemi, mücadele edilmeseydi duruşmaların daha da ileri bir tarihe erteleneceği ve daha küçük salonlara sığdırılacağı üzerineydi. “Davamızı unutturmaya çalışıyorlar ama biz buna müsaade etmeyeceğiz” diyen aileler büyük bir metanetle iki gün boyunca duruşmayı takip etti.
‘EN ALTTA ÇALIŞANIN BURADA İŞİ NE?’
Salı günü yapılan ikinci duruşmada ilk ifade veren sanık TCDD’de müdür unvanına sahip Tufan Kurt bu zamana kadar sorumluluğu çerçevesinde tüm gereklilikleri yerine getirdiğini söyledi. Kurt ifadesi sırasında TCDD’nin işleyişine dair eleştirilerini sıraladı, taleplerinin geçmişte nasıl kabul edilmediğini özellikle kazanın ardından gündeme gelen yol bekçileri personeli üzerinden anlattı. Kurt’un her sözünün ardından salonda en az bir kişinin yüzünde tebessüm oluştu. Ailelerin aylardır söylediği, Anayasa Mahkemesi önünde söylemelerinin engellenmeye çalışıldığı sözleri TCDD’de halen çalışmaya devam eden bir müdür söylüyordu. Yaptığı yazılı başvurulara ilişkin “Bu başvuruları yapanları çok sevmezler” diye konuştu. Kurt, kazanın nedenini yağmura bağlayan hükümet yetkililerine belki de cevap niteliğinde, “Meteorolojiden bilgi almıyorduk” dedi.
TCDD’nin en alt kademesinde çalışan sanık Celaleddin Çabuk ise ifadesinde emir almadan hareket etmediğini, sorumluluğunda olan işçilerle ne yapılması söylenirse onu yaptıklarını anlattı. Aileler ifadelerinde Çabuk’u işaret edip, “En altta çalışan bu garibanın burada işi ne” dedi. Sanık sandalyesinde emir almadan çalışmadığını söyleyen Çabuk, aileler arasında üst kademedekilerin burada olması gerektiği söylemini güçlendiren figür oldu.
İHMAL VE HÂLÂ DEVAM EDEN RİSKLER SANIKLARIN İFADELERİNDEYDİ
Sanık ifadelerinin ardından tamamlanan ikinci duruşma sonunda konuştuğumuz aileler mahkemeden buruk bir mutlulukla ayrıldı. Ailelerin, kazanın ilk gününden itibaren üst kademedekilerin davaya dahil edilmesi talebi doğrudan sanıkların söyledikleriyle güçlendi. Mahkemenin bu beyanları dikkate alarak diğer sorumlulara ilişkin adım atacağına dair inanç güçlü olmasa da hâlâ TCDD içinde çalışan görevlilerin bunları dillendirmesi aileler için önemliydi. İhmalin nasıl göz göre göre geldiğini, TCDD’nin işlettiği trenleri kullananları bekleyen risklerin görünürlüğü açısından hem öğretici hem de ihmalleri gözler önüne seren bir duruşma geride kaldı.
KAZADAN 13 AY SONRA AİLELER MAHKEME HEYETİNE SESLENDİ
Facianın çarşamba günü (11 Eylül) yapılan üçüncü duruşmasında yaşamını yitirenlerin yakınları ve kazadan yaralı kurtulanlar bir yıl aranın ardından ilk kez mahkemede konuştu. Çocuklarının parçalanan kıyafetlerini hakime gösteren anneler, sesleri titreyerek konuşan ve ağlamamak için direnen babalar, altı aylık torununun ve çocuğunun acısıyla “Yavrum sadece bunları yargılama” diyen büyükannelerin hepsi üçüncü duruşmada “TCDD’nin üst düzey yöneticileri yargılanmalı” dedi.
Tiyatro oyunu ya da sinema filmi izlemeye gittiğiniz büyük bir salonu gözünüzün önüne getirin. Buradan farklı olmayan duruşma salonunu dolduran yüzün üzerinde kişinin tek tek konuştuğunu ve “Buradakiler yetmez biz asıl sorumluların yargılanmasını istiyoruz” cümlelerini tekrar tekrar işittiğinizi düşünün. Bu kadar acı cümleler içerisinden sıyrılan taleplerin ardından taşın dile geleceğini düşünür insan. Ailelerin tanık oldukları, yaşadıkları acıların aynı anda iki duruşmada dillendirilmesi mahkeme heyetine büyük bir sorumluluk yükledi. Fakat ailelerin taleplerinin karşısında mahkeme heyetinin, sanık yönünden dosyayı genişletme adına bir adımı söz konusu olmadı. Avukatların sanıkların tutuklanması ve TCDD’nin üst düzey yöneticileri hakkında suç duyurusunda bulunulmasına yönelik talepleri mahkeme heyeti tarafından kabul edilmedi. Davanın dördüncü duruşmasıysa 10 Aralık 2019 tarihine ertelendi.
‘HERHANGİ BİR ŞOVUN OLMADIĞINI İKİ DURUŞMA GÖSTERDİ’
Çorlu tren kazası davasının iki gün üst üste yapılan duruşmalarında siyasetçiler de mağdur ailelerin yanında yer aldı. Dava kapsamında ifade veren dört sanığın anlattıklarının oldukça önemli olduğunu belirten CHP Parti Sözcüsü ve Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, AK Parti ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla Çorlu tren kazasına yönelik araştırma önergesinin reddedildiğini hatırlatarak şunları söyledi:
“Sanıklar kendilerinin ihmal içinde olmadıklarını söylüyorlar ama ‘ihmalin sorumlusu kim’ diye sorulduğunda herhangi bir cevap vermiyorlar. Bu davanın büyük bir ciddiyetle takip edilmesi gerekiyor. Çok ciddi bir ihmal olduğu açık seçik ortada. Meclis’te de Çorlu tren kazasının tüm detaylarıyla araştırılmasını istemiştik. O dönem hem AK Partinin hem de MHP’nin oylarıyla bu araştırma kabul edilmemişti. Hatta buna şov denmişti. Burada herhangi bir şovun olmadığını bu iki duruşma gösterdi. Bu devletin işlettiği demir yoluna canını emanet eden insanlarımızın canlarının korunmasında gerekli önlemlerin alınmasında eksik kalındığı, hem sanık hem de tanık ifadelerinden ortaya çıktı. Bundan sonraki aşamada da mağdurların yanında olacağız. Buradaki ihmallerin ortaya çıkarılmasını ve bir daha bu ülkede bu tür ihmallerin yapılmaması için tüm gerekli adımları atacağız.”
‘İSA APAYDIN’IN BİR SONRAKİ DURUŞMA BURADA OLMASI GEREKİYOR’
Çorlu tren faciasında eşi Emel Duman’ı kaybeden ve kazadan yaralı olarak kurtulan 10 yaşındaki oğlunun tedavisi devam eden Erkan Duman iki gün süren duruşmaları şu sözlerle değerlendirdi:
“Bu davada biz kürek işçisinin yargılanmasını ya da ceza almasını beklemiyoruz. Gerçek sorumluların yargılanıp ceza almasını istiyoruz. Ben demiryoluyla ilgili bir şey bilmem. Ama vatandaş olarak sorumluların daha üst kademedeki insanlar olduğunu biliyorum. Biz yolda kediyi alıp kenara koyuyoruz ama görevlilerin tek derdi kazanın ardından taş taşıyıp yolu açmak olabiliyor. İnsan kurtarmak gibi bir dertleri yok. Hava durumunu televizyondan takip ettiklerini söyleyen görevlileri bu salonda dinledik. Sanıklar da sorumlunun genel müdürlük olduğunu açık açık söyledi. Burada artık mahkeme heyetinin vicdanının devreye girmesi gerekiyor. Kitaba göre hareket edersek dönemin TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın’ın bir sonraki duruşmada burada olması gerekiyor. Adalet kimi insanlarının vicdanına kalmış durumda.“
‘BİR SONRAKİ DURUŞMADA TÜM YETKİLİLERİ KARŞIMDA GÖRMEK İSTİYORUM’
Çorlu’daki faciada 16 yaşındaki kızı Sena Köse ve iki yeğenini kaybeden Aysun Köse iki günlük duruşmanın ardından daha umutlu olduğunu söyledi. Yaşananları tekrar tekrar dinlemenin iyi gelmediğimi fakat adalet mücadelesini sürdüreceklerini belirten Köse iki günlük duruşmayı şu sözlerle değerlendirdi:
“Herkes müebbet de alsa değişen bir şey olmayacak biliyoruz ama başka annelerin evlatlarına zarar gelmemesi adına mücadele içindeyiz. İki günlük duruşmanın sonunda bazı şeylerin biraz daha iyileştirildiğini hissettim. Mahkemenin katı tutumu az da olsa yumuşamıştı. Başladığı gibi devam ederse sanık sayısının artması noktasında umudum oluşmaya başladı. Sadece bu dört kişinin karşımızda olmasını başından bu yana kabul etmedik. Bir yıldır acımızı yaşıyoruz ama her şeyin detayını biz de araştırıyoruz. Bir yıldır dedektif gibi biz de çalışıyoruz . Bir sonraki duruşmada daha yetkili ve sorumlu kişileri mahkeme salonunda görmek istiyorum. Özellikle bu yolun yapımında çalışan mühendise kadar herkesi karşımda görmek istiyorum.”
‘SORUMLULUĞU BULUNANLAR YARGILANMIYOR’
Hem sanık beyanlarının hem de mağdur ifadelerinin yaşanan olayın vahametini ortaya koyduğunu belirten mağdur avukatlarından Gökmen Yeşil geride kalan iki duruşmaya ilişkin şunları söyledi:
“Hem sanıkların beyanları hem de ailelerin anlatımları birbirini çeşitli anlamlarda destekler nitelikte yaşanan olayın vahametini ortaya koyuyor. Ön görülebilir nedenlerle 25 kişi öldürülmüş ve hala bu katliamda sorumluluğu olanlar hiç yargılanmıyor. Yargılananlar da aynı görevlerine devam ediyorlar. Kaza olduktan, onuncu dakikadan sonra ilk talimat taş yükleyin ve delilleri kapatın oluyor. Devlet demiryollarıyla bağlantılı şaibeli kişiler gece yarısı bilirkişi olarak atanıyor. Gelinen aşamada bu mahkemenin pratiği ne olur bilemiyoruz ancak hem ailelerin anlatımı hem de sanıkların beyanları birçok gerçeği gün yüzüne çıkarıyor. Başta dönemin TCDD Genel Müdürü İsa Apaydın olmak üzere bir takım sorumluların yargılanması gerekiyor. Mahkeme heyetinin bunları gördüğünü düşünüyoruz.”