Yargı paketi: Haberi de haberciyi de korumaz

Hükümetin muhalefet partilerinin görüşüne sunduğu yargı paketi taslağına göre, Terörle Mücadele Kanunu’nun propaganda suçunu düzenleyen maddesine “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” eklemesi yapılacak. Anayasa ve AİHM içtihatları uygulansa böyle bir değişikliğe gerek olmadığını belirten Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği Eş Direktörü Avukat Veysel Ok, “Bu ibarenin eklenmesi haberi de haberciyi de korumaz” dedi. Düzenlemeye dönük, “Haberde eleştiri sınırını mahkemeler belirleyecek” yorumları yapılırken Cumhuriyet davasında yargılanan gazeteci Akın Atalay ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek de düzenlemeyi “makyaj” olarak nitelendirdi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA – Adalet Bakanlığının Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında hazırlanan ilk paket hükümet tarafından muhalefet partilerinin görüşüne sunuldu. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün, “Özellikle düşünce, ifade özgürlüğünü daha da güvence altına alan düzenlemeler yapıyoruz” dediği 38 maddelik paketin en önemli maddelerinden biri Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) propaganda suçunu düzenleyen 7’nci maddesinde yapılacak değişiklik olacak.

TMK’nın 7’nci Maddesi’nin ikinci fıkrasında yer alan, “Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organlarının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur” ifadelerine yargı paketinin kabul edilmesiyle birlikte, “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” ibaresinin eklenmesi planlanıyor. Bu düzenleme ile yaptığı haberler nedeniyle terör örgütü propagandası suçundan gazetecilere ceza verilmesinin önüne geçileceği iddia ediliyor. Ancak yargılanan birçok gazetecinin avukatlığını üstlenen hukukçular aynı düşüncede değil.

‘HABERE VE GAZETECİLİĞE HAKSIZ YERE DAVAYI ENGELLEYİCİ HÜKÜM DEĞİL’

Sulh Ceza Hakimliği’ne ilişkin eleştirel sözleri nedeniyle “Devletin yargı organlarını alenen aşağılama” suçlamasıyla yargılanıp beş ay hapis cezasına mahkûm edilen Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği Eş Direktörü avukat Veysel Ok’a göre TMK’ya eklenecek bu ifade olası davaların ve cezaların önüne geçemeyecek bir adım. “Böyle bir ifadenin eklenmesi, iktidarda da hukuka aykırı ve haksız dava açıldığına dair fikir oluştuğunu gösteriyor” diyen Ok şunları söyledi:

“Bu haberciliği ve gazeteciliği tamamen koruyacak, habere ve gazeteciliğe haksız yere dava açılmasını engelleyici bir hüküm değil. Çünkü TCK’nın 301. maddesinde “eleştiri amacıyla yapılan düşünceyi açıklama suç teşkil etmez” diye bir ifade var. Ama Türkiye’de ben dahil fikrimizi açıkladığımız, eleştirdiğimiz için ceza alan birçok insan var. Neyin haber, neyin eleştiri olduğu yargıçların, dolaylı olarak da iktidarın inisiyatifine bıraktığımız bir süreç işliyor. Dava açılmasını ve haksız yere cezalandırmaları engellemek istiyorsanız bunu pratikte gerçekleştirmek gerekiyor. Maalesef ki Türkiye’de yargı bağımsızlığı sağlanmadıkça, Hakim ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısı değişmedikçe, yürütmenin yargı üzerindeki eli çekilmedikçe bu tür sorunlarla karşı karşıya kalmaya devam edeceğiz. Haberin ve düşünce açıklamasının ne olduğuna dair karar verenler de iktidar.”

‘HABERİ DE HABERCİYİ DE KORUMAZ’

TMK’ye ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “şiddet, şiddet eylemini övme” gibi kıstaslarına uymakla mükellef olunduğunu belirten Ok, “Bu ibarenin eklenmesi haberi de haberciyi de korumaz. Çünkü bu bir zihniyet meselesi” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Örgüt propagandası suçuna ilişkin AİHM’in ve AYM’nin verdiği onlarca içtihat var. O içtihatlar dikkate alınarak bir madde değişikliği yapılırsa ifade açıklaması ve gazetecilik korunur. O kıstaslar da gayet net. Şiddet koşulu açık ve net orada duruyor. Burada en önemlisi bir şeyin haber olup olmadığına kim karar verecek? Velev ki bu madde geçti ve yargıç, ‘Bu haber değil’ dedi. ‘Bunu örgüt talimatıyla ya da örgüt propagandası amacıyla yaptın’ dedi. Yargılamadaki kısır döngüyü aşmak için yapılması gereken tek şey şu andaki anayasaya uymaktır. Şu andaki mevzuata uymak bile yeterli olur. Bizim yargıçların, savcıların sorunu anayasaya, hukuka uymamaları. Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymayan bir yargıdan bahsediyoruz. Mehmet Altan, Şahin Alpay kararına uymayan bir yargıdan bahsediyoruz. Selahattin Demirtaş için mükerrer soruşturma açıp tutuklayan bir yargıdan bahsediyoruz. Beni şaşırtacak olan şey yargı bağımsızlığını teminat altına almaktır. Yargı bağımsızlığını teminat altına alınırsa o zaman Türkiye’de  bir şeyler değişir. Bu yürütmenin yargıdan elini çekmesini sağlamakla ancak mümkün olur.”

‘BU MAKYAJIN ÇOK ETKİLİ OLACAĞINI SANMIYORUM’

Cumhuriyet davasında Yargıtay kararı sonrası cezaevinden çıkan gazeteci Akın Atalay’a göre bu düzenleme “makyaj” anlamına geliyor. Söz konusu düzenlemenin olası davalar ve cezaları engellemeyeceğini belirten Atalay değişikliğe ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bir toplumda hukukun egemenliği var mı yok mu, mevzuata, yazılı metinlere bakılarak karar verilmez. Fiili kararlara, uygulamaya bakılarak bu değerlendirme yapılır. Uygulamadan memnun olmadıklarını söyleyip bunu değiştirmek istiyorlar. TMK 7’nci maddeye bu ifadeyi ekleyerek bir şeyleri düzeltmek mümkün değil. Çünkü bu kanunları uygulayan savcılar ve yargıçlar maalesef ve maalesef siyasi iklime göre karar veren insanlar. Siyasetin yargı üzerinde isteyerek yaptığı bir egemenliği var. Kendi görüşleri, tercihleri ve iktidarın sürmesi doğrultusunda yargıyı bir araç olarak kullanıyorlar ve bundan şikayetçi değiller. Fakat sorunlar biriktikçe, toplum ‘artık yeter biraz özgürlük’ dedikçe böyle bir gösteriş yapıyorlar. Bu makyaj. Bu makyajın çok etkili olacağını sanmıyorum.”

Türk Ceza Kanunu’nun 26’ıncı maddesinde yer alan “Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez” ibaresini hatırlatan Atalay şöyle devam etti:

“Gazetecinin haber yapma hakkını kullanması da suçun oluşumuna engeldir.  Bunu uygulamayan diğer değişikliği neden uygulasın? Türk Ceza Kanunu’nda, genel hükümlerde, haber verme hakkının hukuka uygunluk sebebi olduğu yazılı. Bunu uygulamayan neden 7’nci maddeye koyulan ibareyi uygulasın? Dolayısıyla bunun çok anlamlı bir değişiklik olmadığını düşünüyorum.”

‘SARAY NE DÜŞÜNÜYORSA ONA GÖRE KARAR VERECEKLER’

CHP Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek de söz konusu düzenlemeyi “makyaj” olarak nitelendirdi. Hayata geçirilmesi planlanan değişikliği, “Muğlak bir düzenleme” olarak tanımlayan Erkek şunları söyledi:

“Adil yargılanma, ifade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldıran kanun değişiklikleri olumludur ama gelen taslak metine baktığımızda olumlu düzenlemeler olsa da bu reform değil. Bunlar makyaj düzenlemeleri. TMK 7’nci Madde 2’nci Fıkrasına yapılacak eklemede haberin eleştiri niteliğine kim karar verecek? Hangi yargı karar verecek? Talimat Saray’dan nasıl gelirse veya Saray ne düşünüyorsa ona göre karar verecekler. Bu eleştiri değil propaganda amacıyla yapılmıştır, diyecek yine ceza verecek. Son derece muğlak bir düzenleme.”

HAKİM, SAVCILAR: HSK BÖYLEYKEN KİMSE BİZDEN KAHRAMANLIK BEKLEMESİN

Yargı reformu için hukuk devletinin tesis edilmesi gerektiğini bunun da ancak anayasayla olacağını belirten Erkek sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“HSK’yi bir kişinin belirlediği bir sistemde yargı reformundan bahsedilemez. Hakim ve savcılarla biz her gün görüşüyoruz. HSK bu haldeyken ‘Kimse bizden kahramanlık beklemesin’ diyorlar. Anayasa Mahkemesine üye olarak bugün AK Parti’de milletvekilliği yapmış kişiyi atıyor. Bir siyasi partinin genel başkanı bu atamayı yapıyor. Bir siyasi partinin genel başkanı HSK’yı tek başına belirliyor. Bu tabloda getirilen düzenleme için yargı reformu denilmesi komiktir. Bu reform değil. Reform için bağımsız ve tarafsız yargı, hukuk devleti tesis edilmesi gerek. Bunun için de anayasa değişikliği lazım. HSK bu durumdayken istediğine ceza verecek istemediğine vermeyecek.”