'19 Ekim, kayyımdan vazgeçmek için bir şans'

İçişleri Bakanlığı, belediye başkanlarını görevden uzaklaştırarak kayyım atadığı HDP’li üç büyükşehir belediyesine ilişkin 19 Ekim’de yeni bir karar verecek. Bakanlığın atamasını “hukuksuz” olarak niteleyen HDP yöneticileri 19 Ekim’e kadar hem Meclis’te hem de sokakta protestolarına sürdüreceklerini ifade ederken, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eş Başkanı Selçuk Mızraklı, “Demokrasiyi güçlendirmek adına çabalarımız devam edecek” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - İçişleri Bakanlığı’nın 19 Ağustos tarihinde Mardin, Diyarbakır ve Van büyükşehir belediye eşbaşkanlarını görevden uzaklaştırıp yerlerine kayyım atamasının üzerinden 45 gün geçti. Geçici tedbir kapsamında yapılan görevden uzaklaştırmalara ilişkin 19 Ekim’de İçişleri Bakanlığı, uzaklaştırmanın devam edip etmemesine yönelik yeni bir karar verecek.

Kayyım atanan üç büyükşehir başta olmak üzere Türkiye’nin farklı noktalarında kayyımları protesto eden ve atılan adımı “hukuksuz” olarak niteleyen HDP, 19 Ekim’e kadar hem sokakta hem de Meclis çatısı altında eylemlerini sürdürecek.

‘KAYYIMLAR AİT OLDUKLARI VALİLİK BİNALARINA GERİ ÇEKİLMELİ’

HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran.

Geride kalan 45 günde belediye eş başkanlarının görevden alınmalarına gerekçe gösterilen soruşturmalar kapsamında kamuoyuyla herhangi bir belge ve bilginin paylaşılamadığını ifade eden HDP Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Sözcüsü, Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, “İçişleri Bakanlığı bu görevden uzaklaştırmaları tamamen politik bir amaç doğrultusunda, halkın iradesini yok sayarak gerçekleştirdiği geçen sürede ortaya çıktı” dedi.

Kayyım atamalarına ilişkin idare mahkemelerine 2 Eylül tarihinde yapılan yürütmeyi durdurma başvurularında herhangi bir kararın mahkemelerce verilmediğini hatırlatan Başaran şunları söyledi:

“19 Ekim bu haksız hukuksal karardan, uygulamadan vazgeçmek için İçişleri Bakanlığı’na bir şans. Bu yaptıkları hatadan dönmeleri, toplumsal tepki çeken ve açıklayamadıkları bu süreci düzeltmek için 19 Ekim bir şans. Bu uygulamanın hukuki olduğuna dair tek bir bilgi kamuoyuyla paylaşılamadı. İlk günden bu yana örgüte para aktarıldığına dönük bir propaganda yapıldı. Bunun yalan olduğunu ilk günden bu yana söylüyoruz. Bu yalana dair tek bir belge ortaya konulmadı. Kendileri de yaptıkları işin hukuki olmadığı konusunda tolumu ikna edemediler. Bu hukuksuzluktan ve toplumun iradesini yok saymadan derhal vazgeçmeleri gerekiyor. 19’unu bile beklemeye gerek yok. Şu anda ortaya çıkan tabloda belediye başkanlarımız görevlerine iade edilip, kayyımlar da ait oldukları valilik binalarına geri çekilmelidirler.”

‘MECLİS’TE HER FIRSATTA GÜNDEME GETİRECEĞİZ’

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç.

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç da verilen tatil arasının arından yasama faaliyetlerine başlayan Meclis’te de kayyım atamalarına karşı tepkilerini her fırsatta dile getireceklerini anlattı. Saruhan Oluç ise şunları söyledi:

“Biz Meclis’te her fırsatta kayyımlar meselesini gündeme getireceğiz. Hem genel kurulda hem de komisyonlarda bu meseleyi dile getireceğiz. Ayın 19’unda olumlu bir sonuç çıkması için de uğraşacağız. Biz bunu halkın iradesine yönelik büyük bir siyasi darbe olarak niteliyoruz. Dolayısıyla bunun birinci dereceden muhatabının da yine halkın oylarıyla seçilmiş Meclis olduğunu düşünüyoruz. Meclis’te de bu konuda bir adım atılmasının, tutum alınmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu konuyu gündemde tutmaya devam edeceğiz.”

‘BAŞKANLARIMIZ GÖREVE DÖNÜNCEYE KADAR TEPKİLER DEVAM EDECEK’

Kayyım atamalarına ilişkin HDP’nin ilk günden bu yana izlediği stratejiyi, “Hükümet meşru yollardan elde edemediği her şeyi gayrı meşru yollarla elde ediyor” söylemi üzerinden inşa ettiklerini ifade eden HDP Sözcüsü Günay Kubilay, Türkiye’nin farklı noktalarındaki ‘Demokrasi Nöbetleri’ni sürdüreceklerini söyledi.

HDP Sözcüsü Günay Kubilay.

Günay Kubilay şöyle konuştu: “Demokrasinin yerine darbeci bir zihniyetin ikame edildiği bir sürece girdik ne yazık ki. Giderek bu olağan bir siyaset tarzı haline geldi. Başta Kürt halkı olmak üzere kimsenin seçme ve seçilme hakkı kalmadı. 19 Ağustos’tan itibaren başta bu kayyım atanan üç büyükşehir olmak üzere meşru ve demokratik bir demokratik direniş süreci başlatmış olduk. Demokrasi nöbeti adı altında eylemler devam ediyordu ve bu batıya doğru genişlemeye başladı. Bundan sonra da devam edecek. 19 Ekim bir eşik olacaksa biz bu süreci genişleterek, büyüterek ve aktif destek veren demokrasi güçleriyle süreci sonuna kadar götüreceğiz. Eş belediye başkanlarımız göreve dönünceye, belediyeler halka tekrar iade edilinceye kadar demokratik zeminde yapılacak tepkilerle bu süreç devam edecek."

MIZRAKLI: HUKUKİ ZEMİNİ SONUNA KADAR KULLANMAK ZORUNDAYIZ

2 Eylül tarihinde İdare Mahkemesi’ne yapılan yürütmeyi durdurma başvurusunda İçişleri Bakanlığı’nın mahkemeye yanıt vermesi gereken son tarihin 11 Ekim olduğunu belirten Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı, “Hukuk önünde haklı olduğumuzu düşünerek başvurumuzu yaptık ve sonucunu bekliyoruz” dedi. İdare Mahkemesi’nin kendileri açısından olumsuz bir karar vermesi durumunda süreci Danıştay’a taşıyacaklarını söyleyen Mızraklı şöyle konuştu:

Görevden alınan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı.

“Bu konudaki hukuki zemini sonuna kadar kullanmak zorundayız. Bir, işin meşruiyeti açısından bu gereklidir. İki, sorumlu olduğumuz kamuoyunun hakkını, iradesini korumak açısından bu gereklidir. Üçüncüsü ulusal ve ulusalararası kesimlerden herkes bize dönüp ‘Bunu son kerteye kadar niye taşımadınız’ diye soracaktır. Siyaset kurumunun da kendi içinde yoğun tartıştığı bir başlığı konuşuyoruz. Siyaset kurumu bunu hukuki bulmuyor, anti demokratik buluyor. Eğer böyle bir zemini bugün kaybedecek olursak idarenin kazanacağı yeteneğin herkes açısından çok yıkıcı olacağına, sadece burayla sınırlı kalmayıp başka zemine kayabileceğine ilişkin hepimizin öngörüleri var. Kendi hukukumuzu savunmak değil yurttaş hukukunu korumak açısından da bu çabanın gösterilmesi gerekiyor.

Diyarbakır’da kayyımları protesto edenlerin tuttuğu ‘Demokrasi Nöbeti’nin çok önemli olduğunu vurgulayan Mızraklı sözlerine şu şekilde devam etti:

“Diyarbakır’da o alanda biriken insanların sayısal özelliğinden çok belki de duruşları Türkiye kamuoyu açısından daha değerli. Bir itirazda bulunuyorlar ve yurttaşlık hukukum gasp edildi diyorlar. Böyle bir durumda egemenliğin asıl sahibinin iradesini bir tarafa koyup da siz kalkıp idare vasıtasıyla bu tür işlemleri tesis etmeye başladığınız zaman bu aynı zamanda da ileriye dönük idari patolojiye dönüşüyor. Türkiye’nin farklı hatlarındaki hem siyasi hem de sosyal aktörlerle demokrasiyi güçlendirmek adına çabalarımız devam edecek.”