Osman Kavala'nın 707 gündür süren tutukluluğuna devam kararı
Osman Kavala'nın ağırlaştırılmış müebbet cezası istemiyle yargılandığı davanın üçüncü duruşmasında mahkeme, çizerler tarafından salonun resmedilmesini yasakladı. Duruşmada, Osman Kavala'nın savunmasının ardından 707 gündür süren tutukluluğuna devam kararı çıktı.
DUVAR - İş insanı Osman Kavala'nın tutuklu olarak yargılandığı Gezi Davası bugün Silivri Cezaevi Yerleşkesi'nde yapıldı. Aralarında Kavala’nın da bulunduğu 16 kişinin “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet talebiyle yargılandığı Gezi Davası'nın üçüncü duruşmasında sanıkların tutukluğunun devamına karar verildi. Dava 24/25 Ekim tarihlerine ertelendi.
Gezi Parkı eylemleri döneminde finansal destek sağladığı iddiasıyla yaklaşık iki yıldır tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala bugün bir kez daha hakim karşısında. Silivri Cezaevi yerleşkesinde üçüncü duruşması yapılan davada Kavala hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor.
Duruşma salonlarında görüntü almanın yasaklanması sonrasında çizerler tarafından duruşma salonlarında yapılan çizime de yasak geldi.
Nurtopu gibi bir yasagimiz daha var. Mahkeme cizeri olarak katıldıgımız gezi davası ndan mahkeme baskanının talimatıyla salon dısına cıkarıldık. Yarım kalan cizimim... #gezidavası #GeziyiSavunuyoruz pic.twitter.com/GLDIspqjCC
— Tarık Tolunay (@tariktolunay) October 8, 2019
MLSA tarafından yapılan paylaşımlara göre mahkeme başkanı ile Osman Kavala arasında geçen diyaloglar ise şöyle
MB: Soros, vakfa nasıl kaynak sağlıyordu?
OK: Açık Toplum Vakfı (ATV), sivil toplum projelerini destekliyordu. Projeler değerlendiriliyor. Ona göre destek veriliyordu.
MB: ATV'nin eş güdümlü çalıştığı dernek var mı?
OK: Eş güdümlü yok.
MB: Anadolu Kültür'ün kuruluşunda yer aldınız mı?
OK: Evet.
MB: Açık Toplum var bir de...
OK: Açık Toplum'da daha sonra yer aldım. Önce Anadolu Kültür'ü kurduk. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde kültürel projeler gerçekleştirdik. Bunlar tamamen bağımsız kurumlar. Sonra ATV kuruldu.
MB: Gezi olayları sırasında çekim yaparak, videolar yaparak bu vandallığa anlam yükleme çabanız oldu mu? Böyle düşünüyor musunuz? Gezi olaylarının ülkenin önünü açacak hareket ettiği, çevre duyarlılığının ötesinde bir çalışma içine girdiğiniz iddia edilmiş. Buna ne diyeceksiniz?
OK: İddianamede bir film projesinden bahsediliyor. Anadolu Kültür'deki arkadaşlarımızın üzerinde çalıştığı bu film gerçekleşmiş değil. Olsaydı bugün sanat ürünü olacaktı. Biz toplumsal olaylara ilişkin sanat ürünlerini destekliyoruz. Ama propaganda faaliyetimiz olmadı. Sanatın propaganda aracı olarak kullanılması zaten bizim kuruluş amacımıza uymuyor.
MB: Açık Toplum'dan Anadolu Kültür'e ne kadar kaynak sağladınız?
OK: Bununla ilgili bilgi vermiştik. Yanlış rakam vermek istemiyorum. Yeniden isterseniz veririz. Bilgiler şeffaf.
MB: Çiğdem Mater görüşmelerinde Geziyle ilgili 15 dakikalık görüntüyü Saraybosna'ya götürüp gösterdiğiniz söylenmiş.
OK: Götürmedim. Ama eğer bu film çekilseydi zaten yine festivallerde gösterilecek bir sanat filmi olacaktı.
MB: Açık Toplum Vakfı ile Anadolu Kültür üzerinden yapılan çalışmalar, baraka toplantıları, garajistanbul toplantıları... Bu kadar derinlemesine çalışmalar çevre duyarlılığını aşıyor mu, aşmıyor mu?
OK: Bu toplantıları fonlamadık. Bunlar safsata.
MB: Görüşmede "Yakında bu ivme düşebilir" demişsiniz. Siz bu vandallığın, Gezi olaylarının ivmesinin düşmesini istemiyor musunuz?
OK: Ben bunu derken şiddet içerikli olayları düşünmedim bile.
MB: "Bu hareketi genişletmek, derinleştirmek için ne yapabiliriz" cümlenize karşı "Gezi Parkı çevre duyarlılığıdır, ötesi yoktur" diye bir karşı cümleniz var mı?
OK: Gezi olayları Temmuz'dan sonra forumlara dönüştü, buralarda çevre meseleleri ve yerel yönetim konuları tartışıldı
MB: Bu direnişlerle ilgili Almanlar, Amerikalılar sizden bilgi alıyor. Siz kimsiniz ki sizden bilgi alıyorlar? İddianame sanki sizi temsilcileriymiş gibi gösteriyor
OK:Temsilcisi olsam talimat verirler. Bu bağımsız tarafsız biri olarak benim görüşlerime başvurduklarını gösteriyor. Benim sorgum emniyette yapıldı. Sizin şu an sorduğunuz hiçbir soru bana yöneltilmedi. Savcıyla görüşemedik, mahkemede de sorulmadı. Bu sorular bana sorulmadan hakkımda iddianame hazırlandı.
MB: İddianame size tebliğ edildi ama, ne var bunda?
OK: Tebliğ edildi ama hazırlanmadan önce bana sorulması uygun olurdu.
CAN ATALAY: HSK DOĞAL HAKİM İLKESİNİ ÇİĞNEDİ
Duruşmada mahkeme heyeti Osman Kavala'nın ardından Mimarlar Odası avukatı Can Atalay'ı dinledi.
Mahkeme Başkanı'nın Garaj İstanbul'da yapılan toplantıdaki konuşmaları sorması üzerine Can Atalay, "Hangi konuşmalar?" diye sordu Başkan ise "Onu sonra söyleyeceğiz." yanıtı verdi.
Can Atalay: Şu an itibariyle HSK doğal hakim ilkesine aykırı işlem yapmıştır. Anayasa md 36'ya aykırıdır. Ama sorularınıza cevap vermeye çalışacağım. Bu toplantıya davet edildim, yargı süreci Taksim Dayanışma hakkında bilgi verdik. Bizim açımızdan çok da nemli bir toplantı değildi. Kollukta çağrılana kadar hatırımızda değildi. Sorulunca hatırladım.
MB: Topluluğa hitabınız var: "Yarın önemli bir gün, bugün buradayız ama yarın ağaçları sökmeye teşebbüs edebilirler" demişsiniz. Eylemcileri megafonla yönlendirenin siz olduğunuz söyleniyor. "Her yer taksim her yer direniş", "Katil devlet hesap verecek", "Katil polis hesap verecek" dediğiniz iddiaları var.
CA: Sorunuzun ikinci bölümü Gezi'nin 1. yıldönümüyle ilgili dolayısıyla olayla alakası yok.
MB: Amiyane deyimle küllere üflemeye çalıştığınız söyleniyor.
CA: Biz küflere üflemeye falan çalışmıyoruz. Görevimizi yapıyoruz. Sorunuzun ilk yarısı ise hükümet Taksim'deki son toplanma alanına yeşil alana bina yapmaya karar verdi. İtiraz ettik, dava açtık. Plana ve ilk derece kurul reddetmesine rağmen yüksek kurul kararıydı. İBB'nin adına yayalaştırma projesi dediği şeyde yaya kaldırımı yapmayı unuttuğu için 27 Mayıs akşamı Askerocağı Caddesi'ndeki ağaçları sökmeye başladı. O sırada bu salonda avukat olarak görev yapıyordu. 28 Mayıs'ta beraber mesai harcadığım arkadaşlarıma öyle şiddet uygulandı ki öğle arasında çıkıp oraya gittim.
İlk giren kişiler sivil, polis ya da zabıta değildir. Bu sözler, bu itirazın dillendirilmesidir. Polise mukavemet olarak değerlendirilebilecek hiçbir şey yoktur. Yargıtay içtihatında etkin direniş, polise mukavemet eylemi yoktur. 31 Mayıs akşamına kadar böyle. 31 Mayıs akşamı ise başka. Bizim açımızdan Gezi Direnişi üçe ayrılır. 27 Mayıs'a kadar gelen süreç. Dava açtık, imza topladık, yasal hakkımızı kullandık. 27 Mayıs akşamı bizim itiraz ettiğimiz plan ve projeye aykırı uygulama yapıldı haklı olarak itiraz ettik. 31 Mayıs akşamı ise başka bir şey yaşandı Sayın Yargıçlar. Türkiye'de itirazı olan herkes itirazını alıp geldi.
MB: "Biz bu kapkaççı devlete kapkaççı hükümete karşı direniyoruz" demişsiniz.
CA: Benim üslubun değil.
MB: Sizin.