Kanal İstanbul Çalıştayı: Balık nasıl bir şeydi diyeceksiniz
Kanal İstanbul Çalıştayı’nda konuşan uzmanlar: "36 bin 453 hektarlık alan yapılaşmaya açılacak. 201 bin ağaç kesilecek. Balıklara ne olacak derseniz? O neydi, nasıl bir şeydi diyeceksiniz. Nüfus 2 milyon artacak. Terkos ve Sazlıdere su kaynaklarına ölümcül darbe olacak." İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Doğanay Tolunay’ın Kanal İstanbul’un ekosistemi etkileyeceği konusundaki eleştirilere karşı “Popülasyonu taşıyacağız” önerisini sunan ÇED raporunu paylaşması salonda gülüşmeler neden oldu.
İSTANBUL - Kanal İstanbul’la ilgili konunun uzmanlarının sunumlar yapacağı Kanal İstanbul Çalıştayı, bugün Kongre Merkezi’nde başladı. 8 konu başlığıyla, 40 konuşmacının yer aldığı oturumlar eş zamanlı gerçekleştirildi.
“Çevresel Boyut, Su ve Ekoloji” başlıklı oturumun moderatörü İBB Park Bahçe ve Yeşil Alanlar Daire Başkanı Prof. Dr. Yasin Çağatay Seçkin’di. Oturumun konuşmacıları Doç. Dr. Ahsen Yüksek, Prof. Dr. Cemal Saydam, Prof. Dr. Derin Orhon, Prof. Dr. Doğanay Tolunay, Dr. Sedat Kalem ve Selahattin Beyaz oldu.
‘MARMARA DENİZİ’NE NÜFUS BASKISI ARTAR’
İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Bölümü’nden Ahsen Yüksek, Marmara Denizi’nin önemi üzerine konuştu. Marmara Denizi’nin bir boğaz sistemi olduğunu ve koruma altındaki türlerin kritik alanda olduklarını belirtti. Yüksek, Marmara’nın üretkenliğinin akıntı sistemi ile sağlandığını ve Kanal İstanbul projesiyle bunun bozulacağına dikkat çekti: “Bu sistemin üzerinde insan baskısı var. 2015’ten itibaren Çınarcık Çukuru’nda sülfirid ölçmeye başladık. Yani yaşamsal faaliyetler durdu. Balık boyutları ve popülasyonları küçüldü.”
Kanal İstanbul projesiyle oluşacak kıyı tahribatından bahseden Yüksek, “Marmara’nın kuzeyindeki nüfus artarsa, denizde zaten yüksek olan azot ve fosfor yükü daha da artar, dip suyundaki oksijen seviyesi azalır. Bu denizin ölmesi demek” dedi.
‘ÇÜRÜK YUMURTA KOKUSU SARAR’
Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Cemal Saygın, halihazırda zaten Marmara’daki oksijen oranının kritik durumda olduğunu söyledi. Marmara Denizi ölürse ne olur? Saygın şöyle anlattı: “Organik madde yine oksijen kullanarak parçalanmaya devam eder ama bu sefer oksijeni sülfattan alır ve geriye de çürük yumurta kokusu kalır. Bu bir kere oluşur ise bir daha geri dönmez. İzmit Körfezi derin çukurunda olduğu gibi… Karışımın olduğu her yerde bu su yüzeye çıkar ve milyonda bir bile olsa bu kokuyu duyarız. Boğaz boyunca; Bebek, Kuleli önlerinde, Ahıkrapı açıklarında ve jet akımın o gün olduğu bölge civarında lodos esince tüm İstanbul’da, poyraz esince tüm Marmara’da.”
Saygın, projenin sonuçlarından birini ise şu sözlerle anlattı. “Balıklara ne olacak derseniz? O neydi, nasıl bir şeydi diyeceksiniz.”
‘KARADENİZ’E 38 KM SAHİL ŞERİDİ DOLDURULACAK’
Yakın Doğu Üniversitesi İnşaat ve Çevre Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Derin Orhon, ÇED çalışmalarını “Bir yanlışlar komedyası” olarak değerlendirdi. “O derinlikte o çok titizlenen petrol tankerlerinin geçmesi mümkün değil. Sadece askeri gemiler geçebilecek” dedi.
Orhon, milyarlarca metreküp hafriyat çıkacağını ve bu hafriyatın dolgu olarak kullanılmasının yasaya aykırı olduğunu söyledi: “Dolgu yasaya aykırı. Hafriyat atıkları denizlere, göllere, akarsulara atılamaz.”
Orhan, yapılması planlanan dolgunun 38 km'lik eşsiz doğal güzellikteki Karadeniz kıyısını mahvedeceğini belirterek Kanal İstanbul'un neden olacağı sonuçları kısaca şöyle anlattı:
“Tarım alanları ve yer altı sularının tuzlanmasına neden olacak. 140 milyon metrekare tarım alanı yok olacak. 23 milyon metrekare orman yok olacak. Nüfus 2 milyon artacak. Terkos ve Sazlıdere su kaynaklarına ölümcül darbe olacak. İstanbul’un çok kısıtlı kaynakları var ve buradaki nüfusu bu kaynaklara ortak edeceğiz.”
‘100 MİLYON KAMYON HAFRİYAT DOLDURULACAK’
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Doğanay Tolunay, “ÇED’i hazırlayanlar dahi ne kadar alanda çalışacaklarını bilmiyorlar” dedi.
Tolunay, Kanal İstanbul’un sonuçlarını “3 milyar ton hafriyat yani 100 milyon kamyon doldurulacak. 36.453 hektarlık alan yapılaşmaya açılacak. 201 bin ağaç kesilecek. Sadece kanalın olduğu arazide kullanım değişikliğinden 700 bin ton CO2 eşdeğeri sera gazı salımına neden olacak” sözleriyle anlattı.
Tolunay’ın Kanal İstanbul’un ekosistemi etkileyeceği konusundaki eleştirilere karşı “Popülasyonu taşıyacağız” önerisini sunan ÇED raporunu paylaşması salonda gülüşmeler neden oldu.
Tolunay, 25 metre derinliğe kadar ağır metal analizleri yapılmadığına dikkat çekerek “Yüzeye bakılarak ölçümler yapıldı” dedi.
Doğal Hayatı Koruma Vakfı’ndan Dr. Sedat Kalem ise “Kanal olursa, İstanbul’dan vazgeçmemiz lazım. Dünya bir yok oluş sürecinin eşiğinde. Her damla su, her karış verimli toprak değerli. Bunu bilerek hareket etmemiz gerekir” dedi.
Kanal İstanbul İttifakı: Kusura bakma, yaptırmayacağız
NACİ GÖRÜR: DEPREM KANALI CİDDİ ŞEKİLDE ETKİLER
Çalıştayın "Afet Riski ve Depremsellik” başlıklı oturumun moderatörlüğünü İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Tayfun Kahraman yaptı.
İTÜ, Jeoloji Mühendisliği Bölümü Bilim Akademisi Kurucu üyesi Prof. Dr. Naci Görür konuşmasına “Kanal depremi etkilemez ama deprem kanalı ciddi şekilde etkiler” diyerek başladı.
Görür, kanal projesiyle ilgili “Marmara’nın altındaki fayın kırılacağını düşünüyoruz. 7.6’ya kadar yolu var. Bunu ilan etmişiz. Depreme hazırlanılacağı yerde kanal projesini tartışıyoruz” dedi.
Görür depremle ilgili endişelerini şöyle anlattı: “Kanalın altında canlı fay yok deniliyor ama Marmara kısmında acaba yok mu? Küçükçekmece’nin açıklarında ana faya gelen fayların olduğunu tespit ettik. Bu bize ne gösteriyor? Kanalın bağlandığı yer faylarla kesilmiş. Kıta sahanlığındaki fayların tekrar harekete geçmesi halinde, kanalın Marmara kesiminde ciddi tahribat, yıkım ve Karadeniz’de sel basmasına neden olur."
Görür, 'Kanal nasıl bir jeolojik yapı üzerinden geçiyor?' sorusuna da yanıt verdi: “Son derece çürük, kil, yumuşak, akan bir zemin. Mühendislerin korktuğu bir zemin diyelim. Yeraltı suları açısından en sulak, en iyi yerlerden geçiyor. İçinde yer altı kayaları bulunduran kayaları düşünün. Kanal kazılmaya başladığında heyelanlar olacaktır. Özellikle Büyükçekmece ve Küçükçekmece arasında. Bu dediğim de deprem olmadan gerçekleşecek. Bugün bile heyelan var o bölgede. Kanalın tabanı güçlendirilse bile depremde zarar görebilir.”
‘ÇED RAPORU ÇEKMECE GÖLÜNDEKİ FAYLARDAN BAHSETMİYOR’
İstanbul Teknik Üniversitesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nden emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, Marmara’da son 1987 yılda 37 adet tsunami olduğunu belirtti. Önümüzdeki 30 yıl içinde 7 ve üzerinde deprem olma olasılığının yüzde 65 olduğunu hatırlattı. Ek olarak yakın zamanda yapılan araştırmayı paylaştı: “Küçükçekmece Gölü tabanında üç aktif fay bulundu. ÇED raporunda bununla ilgili hiç bir bilgi yok.”
“Her gün bir kez 10.96 ton’luk ANFO (Amonyum Nitrat ve Fuel Oil) patlatılacak. Bir patlamada 57 bin ton civarında hafriyat çıkacak” bilgisini veren Eyidoğan son olarak “Eğer 75 milyarınız varsa daha öncelikli sorunlara harcanmalı” dedi.