600 yıldır ibadet var, ibadethane statüsü yok
İstanbul Anadolu Yakası’ndaki Göztepe'de bulunan Şahkulu Sultan Dergahı, 600 yıldır Alevilerin ibadethanesi. Aleviler altı asırdır burada ibadet etse de, kurumun ibadethane statüsü bulunmuyor. Aleviler; camilere, kiliselere, havralara ve sinagoglara tanınan hakkın kendilerine tanınmaması nedeniyle cemevlerini büyük maddi zorluklarla boğuşarak ayakta tutabiliyor.
İSTANBUL - İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nin 16 Ocak tarihli oturumunda, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İYİ Parti'nin teklifi ile komisyona sevk edilen cemevlerine ibadethane statüsü verilmesine dair önerge oylandı. İstanbul'daki 93 cemevini ilgilendiren teklif, meclisin AK Parti ve MHP'li üyelerinin hayır oyu vermesiyle oy çokluğuyla reddedildi.
Oylama öncesi söz alan CHP Grup Başkanvekili Doğan Subaşı, cemevlerinin ibadethane olduğuna hükmeden AİHM, Danıştay ve Yargıtay kararlarını hatırlattı. AK Parti Meclis Grup Başkanvekili Tevfik Göksu ise ibadethane statüsünün İBB Belediye Meclisi’nin görev ve yetki alanında olmadığını belirterek “Cemevlerinini ibdadethane olarak tanıyıp tanımama konusu teogların ve hukukun konusudur” dedi.
‘HUKUKU EĞİP BÜKÜYORLAR’
Gazete Duvar’a konuşan CHP Grup Başkanvekili Doğan Subaşı, AK Parti ve MHP'nin dile getirdiği “Bu konu Belediye Meclisi’nin görevi değildir” argümanını hukuki bir mazeret olarak yorumluyor: “Meclisin kararı ya evettir ya hayırdır. Hayır dememek için hukuku eğip büküyorlar ve aman bize siyasi bir eleştiri gelmesin diye düşünüyorlar.”
“Cemevlerinin ibadethane statüsü yasaldır” diyen Subaşı, bunun gerekçesini şöyle açıklıyor: “Bir şeyin yasal olması mutlaka yasayla düzenlenmesi anlamına gelmez. Cemevlerinin ibadethane olduğuna dair Yargıtay’da ve AİHM’de yargı kararları var. Dolayısıyla ‘İbadethane midir değil midir?’ konusu bu yargı kararlarıyla yasallık kazanmıştır.”
Subaşı, önergeyi İBB Belediye Meclisi’ne sunmadan önce AK Parti ve MHP grubuna götürerek onların da desteğini istediklerini fakat olumlu cevap alamadıklarını belirtiyor.
'EŞİT YURTTAŞLIK HAKKINI İHLAL EDİYOR'
Cemevlerinin ibadethane statüsü kazanması için son yıllarda pek çok hukuki ve siyasi girişimlerde bulunuldu. Cami, mescid, kilise, sinagog ve havralara ibadethane statüsü tanınırken, Alevilerin ibadethanesi cemevlerine hukuki statü verilmiyor. Bu sebeple cemevleri dernek, vakıf ya da kültür merkezi adı altında açılıyor. Şahkulu Sultan Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Kandar Yıldırım, bu durumunun Alevilerin eşit yurttaşlık hakkını ihlal ettiğini ve cemevlerine mali zorluklar getirdiğini söylüyor. İbadethane statüsü bulunan dini kurumlar, belediyelerin imar planına dahil ediliyor ve elektrik, su faturası gibi giderlerden muaf tutuluyor.
İstanbul Anadolu Yakası’nda Göztepe semtinde bulunan Şahkulu Sultan Dergahı, 600 yıldır Alevilerin ibadethanesi. Aleviler altı asırdır burada ibadet etse de, kurumun ibadethane statüsü bulunmuyor. Bu sebeple cami, kilise, havra ve sinagoglara tanınan hiçbir hak buraya tanınmıyor. Şahkulu Sultan Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Kandar Yıldırım’ın verdiği bilgiye göre, vakfın bulunduğu yerleşke, devlete bağlı bir vakfa ait ve kirası aylık 13.500 TL: “Biz tarih boyunca inancımızı yerine getirirken ya da hizmetimizi icra ederken devlet desteğinden yararlanmadık. Şu anda da dedelerimizin maaşını devlet ödesin gibi bir düşüncemiz yok. Ama burada kiracı olarak kalıyoruz. Kira vererek ibadethaneyi yaşatmaya ve ibadet hizmetlerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Burası ibadethane olarak kabul edilmiş olsa en azından biz bu kirayı vermeyiz. 50 kuruşa sattığımız mum paralarından tasarruf ederek ya da kişisel bağışlarla ayakta kalmaya çalışıyoruz.”
Kandar Yıldırım, İBB Meclisi’nden çıkan karar için ise “İnanç özgürlüğüne ve eşit yurttaşlığa vurulan bir darbedir” diyor. Yıldırım, Sünni İslam dayatması yapıldığını ve bu inancın dışındaki inançların kabul edilmediğini söylüyor: “Burada atalarımız ibadetlerini yapabilmişler. Zaman zaman baskı görmüşler, kıyımlar yaşamışlar ama hiçbir şekilde ibadethaneyi bırakmamışlar ve hep sahiplenmişler. Bizden onların yolundan gidiyoruz. Bundan sonra da aynı şekilde sahiplenmeye devam edeceğiz.”
YARGI KARARLARI
Cemevlerinin ibadethane olarak tanınması için hukuk mücadelesi yürüten Aleviler, iç hukuk yollarının tükenmesi üzerine 2010 yılında AİHM’e gitti. Cem Vakfı önderliğinde açılan dava 2016 yılında karara bağlandı. AİHM, din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 9’uncu maddenin ihlal edildiğine ve Alevilerin dini ayrımcılığa uğradığına hükmetti. Bu kararla Meclis’e getirilen ve ibadethane statüsü tanınmasını öngeren yasa tasarıları AK Parti oylarıyla reddedildi.
Cemevlerinin ibadethane olduğuna hükmeden başka bir karar da 2015’te Yargıtay tarafından alınmıştı. Elektrik faturalarını ödemediği gerekçesiyle Cem Vakfı hakkında başlatılan icranın sürdürülmesine karar veren yerel mahkeme kararını bozmuş ve cemevlerinin ibadethane olması sebebiyle bu borçtan muaf olduğuna hükmetmişti.
AK PARTİ'NİN SEÇİM VAADİYDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Haziran 2018 genel seçimleri öncesinde AK Parti’nin iktidar olması durumunda ilk 100 günde gerçekleştirilecek icraatlardan birinin de cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi olacağını şu sözlerle duyurmuştu: “Demokrasiyi bir üst lige çıkaracağız. Cemevlerinin hukuki statü sağlayacağız.”