Kadıoğlu: Afet kanunu değiştirilmeli
Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Türkiye'de 'afet bölgesi' kavramının kafa karıştırıcı olduğunu ve kanunun eski olduğunu söyledi. Kadıoğlu "Afet kanunu değiştirilmeli" derken, Doç. Dr. Bülent Özmen de afet, imar, yapı kanunlarının bütünlüklü olarak ele alınıp yenilenmesi gerektiğini ifade etti.
DUVAR - İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetim Araştırma ve Uygulama Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Türkiye'de afet hukukunun zayıf olduğunu ve bu konuda yeterli çalışmanın yapılmadığını söyledi. Kadıoğlu, afet kanununun değiştirilmesi gerektiğini belirtti.
'MEVCUT KANUN ÇOK ESKİ'
Kadıoğlu, afet kanununa bakılarak Elazığ depreminin ardından bir yerin afet bölgesi ilan edilmesi konusunda ilgili çevrelerde kafa karışıklığı yaşandığını, herkesin bu konuyu farklı yorumladığını aktardı. Kadıoğlu, 1959'da çıkarılan 7269 sayılı "Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun"un çok eski olduğunu ifade etti.
Anadolu Ajansı'na konuşan Kadıoğlu, "afet bölgesi ilan edilmesi" meselesinin günün şartlarına uygun şekilde yeniden görüşülmesi gerektiğini vurguladı ve şunları kaydetti:
"Bir an önce yasa koyucular ve teknik adamların bir araya gelip afet bölgesi ilanı konusunu dünyadaki örneklerini de inceleyerek yeniden düzenlemesi gerekiyor. Bu konu açıklığa kavuşturulmalı ve yeni bir yasal düzenleme yapılmalı. Kafa karışıklığını ortadan kaldırmak için 1959 yılında çıkan bir kanunun günün şartlarına uydurulması lazım. Afet bölgesi ilan edilmesi durumunun, deprem, çığ düşmesi, sel gibi büyük/küçük her afet için aynı derecede geçerli olmaması lazım. Örneğin 'afet bölgesi 1', 'afet bölgesi 2' şeklinde seviyelendirilebilir. Öte yandan, deprem sonrası afetzedelerin de bazı yasal hak talepleri oluyor, bu gibi konularda da sıkıntı yaşanıyor. Bunlar da yeni düzenlemenin içinde olmalı."
'AFET BÖLGESİ TERİMİ BİLİM ÇEVRELERİNDE DE TARTIŞILIYOR'
Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezinden Doç. Dr. Bülent Özmen de Türkiye'deki her büyük afet sonrası, bölgenin afet bölgesi ilan edilip edilmemesinin bilim dünyası da dahil olmak üzere hemen her çevrede tartışıldığını söyledi. Özmen, tartışmaların kanunun amacı ve madde gerekçeleri bilinmeden yaşandığını söylerken, Elazığ depremi sonrasında da aynı şeylerin olduğunu ifade etti. Özmen, "Bu konu, yasanın 2. maddesiyle düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, olmuş veya muhtemel afetlerin etki alanı ilgili bakanlıklarca tespit edilir, şehir ve kasabalarda meydana gelen ve gelebileceklerin sınırları imar planına, imar planı bulunmayan kasaba ve köylerde de harita ve krokilere işlenmek suretiyle afete maruz bölge olarak cumhurbaşkanınca kararlaştırılır ve bu suretle tespit olunan sınırların ilgili valiliklerce mahallinde ilan olunması gerekmektedir" diye konuştu.
'AFET BÖLGESİ KANUNU YAPI YASAĞI GETİRMEK İÇİN'
Özmen, "afete maruz" kararı alma işleminin, bölgede yapılacak tüm yapılara bazı özel koşullarla izin vermek veya bu bölgelere yasanın 14. maddesi gereğince "yapı ve ikamet yasağı getirmek" amacı taşıdığını vurguladı. Özmen, yasada afetin genel hayata olan etkisini belirleme görevinin ilgili bakanlıklara verildiğini ifade etti ve bu yönetmeliğin "Afetlerin Genel Hayata Etkililiğine İlişkin Temel Kurallar Hakkında Yönetmelik" başlığı ile 1968'de yürürlüğe girdiğini dile getirdi.
'YARDIM İÇİN AFET BÖLGESİ İLAN ETMEYE GEREK YOK'
Afetin genel hayata etkisine yönetmeliğe göre karar verildiğini söyleyen Özmen, "Dolayısıyla olmuş veya muhtemel bir afette 7269 ve 4123 sayılı yasalar gereğince yapılması gereken yardımların yapılabilmesi için bölgenin afete maruz bölge olarak ilan edilmesi gerekmemektedir. AFAD tarafından, meydana gelen olayın bölgenin genel hayatına etkili olarak belirlenmesinden sonra yasaların öngördüğü her türlü yardım yapılabilmektedir" dedi.
'7269 SAYILI KANUN YENİLENMELİ'
Deprem açısından afete maruz bölge kararının 1996'da deprem bölgeleri haritasıyla getirildiğine ve yasanın 3. maddesi gereğince bu bölgelerde yapılacak resmi ve özel yapıların tabi olacağı teknik şartların "Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik" ile belirlendiğine işaret eden Özmen, "1996'da yayımlanan bu harita, bilimsel gelişmeler ışığında yürürlükten kaldırılmış ve yerine 2019'da yeni deprem tehlike haritası yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla 7269 sayılı Kanun'un da mutlaka günümüz koşullarına göre yenilenmesi gerekir" ifadelerini kullandı.
Özmen, söz konusu kanun ile 3194 sayılı İmar Kanunu, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu gibi afetle ilgili kanunların da bütünlük halinde ve birbirindeki eksiklikleri tamamlayacak şekilde yeniden ele alınması gerektiğine dikkat çekti.
7269 sayılı Kanun'un hem çok eski hem de daha çok müdahale ve iyileştirme çalışmalarına yönelik olması nedeniyle yenilenmesi gerektiğini ifade eden Özmen, "Afet yönetimi çalışmalarında asıl önemli olan, afet olmadan önceki çalışmalar yani afet risklerinin azaltılması çalışmalarıdır. 7269 sayılı Kanun'da afet risk azaltılması çalışmalarına yeteri kadar yer verilmemiş. Ayrıca, bu kanun sadece bazı afetleri içeriyor. Yeni düzenleme, bütün afetleri kapsayacak şekilde olmalı" şeklinde konuştu. (AA)