İzmir'de AİHM kararına ilk kez uyuldu
DGM'lerde yargılanmış birçok kişinin yeniden yargılama başvurusunu AİHM kararına rağmen reddeden İzmir 8'nci Ağır Ceza Mahkemesi bir İBDA-C sanığının infazı durdurma ve yeniden yargılama talebini kabul etti. Mahekeminin kararında gerekçe olarak 28 Şubat döneminde mahkemelerin üzerindeki baskılar gösterildi. Hukukçular, "Yeniden yargılama kararı doğru ancak mahkemenin gerekçesi yanlış. AİHM kararına uyarak diğer hükümlüler hakkında da benzer kararlar verilmeli" diyerek tepki gösterdi.
DUVAR - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) döneminde hüküm giymiş olanların yeniden yargılanmaları yönünde geçen yıl karar vermişti. Bu kararın ardından mahkemelerden pek çok hükümlüyle ilgili yeniden yargılanmaları yönünde kararlar çıkmış, mahpuslar tahliye edilmişti. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi ise 25 yıldan uzun süredir tutuklu olan Ramazan Kızıldağ, Dilaver Keklik, Zeki Bayhan ve Vahdettin Budak adlı hükümlülerin de aralarında bulunduğu pek çok kişinin tahliye taleplerini gerekçesiz reddediyordu. Mahkeme yeniden yargılama kararını ilk kez verdi; 1996'da 'Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan hüküm alan İBDA-C sanığı Yılmaz Dalyan'ın infazı durduruldu.
MİRZABEYOĞLU KARARI DELİL OLARAK SUNULDU
DGM dosyalarına bakmakla yetkili olan İzmir 8’nci Ağır Ceza Mahkemesi bu ana kadar birçok infaz durdurma ve yeniden yargılama taleplerini geri çevirdi. 25 yıldan uzun süredir tutuklu olan Ramazan Kızıldağ, Dilaver Keklik, Zeki Bayhan ve Vahdettin Budak adlı hükümlülerin tahliye talepleri yerel mahkeme tarafından reddedildi. Mahkeme, Bayhan ve Keklik'in dosyalarını DGM kararının esas alarak onayladı. Mehmet Fehmi Işık adlı mahpusun ise hem yeniden yargılama talebi hem de infazın durdurulma talebi reddedildi.
Mahkeme, verdiği ret kararlarının ardından, 28 Şubat döneminde ismini duyuran İBDA-C sanığı Yılmaz Dalyan'ın avukatının başvurusunu kabul etti. Dalyan'ın avukatı mahkemeye yaptığı başvuruda İBDA-C diye bir örgütün varlığıyla ilgili tartışmaların bulunduğunu , 28 Şubat dönemi yargılamalarının 'hukuka ve toplum vicdanına aykırı' olduğunu öne sürdü. Avukat mahkemeye yeniden yargılama ve infazın durdurulması için örgütün lideri olarak bilinen Salih Mirzabeyoğlu'nun İstanbul 14'ncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen beraat kararını da delil olarak sundu.
MAHKEME: YARGI ÜZERİNDEKİ BASKI TARTIŞILDI
8. Ağır Ceza, avukatın bu delilerini haklı bularak Yılmaz Dalyan hakkında yargılamasının yeniden yapılmasına ve Dalyan'ın aldığı hükmün infazının durdurulmasına karar verdi. Mahkeme, 'yurtdışına kaçabileceğini' göz önünde bulundurarak Dalyan hakkında adli kontrol kararı verdi.
Mahkeme verdiği bu kararın gerekçesinde ise 28 Şubat yargılamalarına işaret ederek şöyle dedi: “Yargılamanın kamuoyunda 28 Şubat süreci olarak bilinen bir zaman diliminde yapıldığı, bu dönemde yargı üzerindeki baskı iddialarının medya gündeminde yoğun olarak tartışıldığı gibi hususlar dikkate alındığında hükümlü müdafinin yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne...”
'BU GEREKÇEYLE TAHLİYE OLMAZ'
Daha önce DGM'de hüküm alan birçok müvekkiliyle ilgili yeniden yargılama talep eden avukat Türkan Aslan Ağaç ise Dalyan'la benzer gerekçeler olmasına rağmen birçok başvurusuna ret yanıtı aldığını hatırlatarak verilen kararla ilgili şunları söyledi: "Bu karar incelendiğinde, İzmir DGM'de 1995 yılında İBDA-C operasyonlarında gözaltına alınıp tutuklanan Yılmaz Dalyan'ın TCK 146/1 maddesi kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edildiği, kararın Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği anlaşılmakta. Yılmaz Dalyan isimli bu kişinin avukatı aracılığı mahkemeye sunduğu başvuru dilekçesinin dayanağını özellikle 28 Şubat 1997 yılı sürecinin yargı üzerindeki olumsuz etkileri olduğu ile avukat yardımı olmaksızın işkence ile alınan ifade iddialarına dayandırmış. Buna ilişkin İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Salih İzzet Erdiş ve Sadettin Ustaosmanoğlu hakkındaki 22.07.2014 tarihli yeniden yargılama kararı da emsal olarak gösterilmiş. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yeniden yargılama talebinin kabulünün gerekçesinin hukuki olduğundan söz etmek elbette mümkün değil.
Çünkü Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 311. Maddesi'nde sayılı bulunan yeniden yargılama nedenlerinin hiçbirisinde mahkemenin sunduğu bu gerekçeyle tahliye söz konusu değil. Bu hukuki olmayan gerekçeye dayanarak İBDA-C hükümlüsünün infazının durdurulması ve tahliye edilmesini de şaşkınlıkla karşıladığımı ifade etmek isterim. Çünkü üç yılı aşkın bir süredir AİHM'nin ihlal kararlarına dayanarak 22, 25 ve 27 senedir cezaevinde bulunan dört müvekkilimin tahliyesini aynı mahkeme gerekçe göstermeden reddetmekte."
'HUKUKİ OLARAK AÇIKLAMAK MÜMKÜN DEĞİL'
Türkan aslan Ağaç, mahkemenin işaret ettiği '28 Şubat sürecinde yargı üzerinde baskı olduğu' gerekçesi hakkında ise şöyle konuştu: "Bu gerekçe mahkeme tarafından yeniden yargılama nedeni olarak kabul edilmiş. Oysa bu tespiti içeren mahkeme ya da yüksek yargı kararı bildiğimiz kadarı ile yok. Ancak DGM'lerin tarafsız ve bağımsız mahkeme olmadığına ilişkin kamuoyundaki yaygın düşüncenin dışında bir de AİHM ve Anayasa Mahkemesi'nin vermiş olduğu sayısız ihlal kararı bulunmakta. Bu kararlar mahkemeleri bağlayıcı nitelikte olmasına rağmen yeniden yargılama ve infaz durdurma talepleri aynı mahkeme tarafından reddedilmekte."
'Yargıda çifte standart' olduğuna vurgu yapan Ağaç bunun nedenlerini de şöyle açıklıyor: "Üzerinde konuştuğumuz İBDA-C dosyasıyla ilgili verilen başvuru dilekçesinde İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nin başka bir İBDA-C dosyası da emsal olarak gösterilmiş. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi bu kararı emsal olarak değerlendirip ve yeniden yargılamaya ve infaz durdurmaya karar verdi. Buna benzer üç başvuruyu biz geçtiğimiz aylarda aynı mahkemeye yaptık. Benzer diyorum çünkü biz ilk derece mahkemesi kararına dayanarak değil, AHİM kararlarına dayanarak başvuru yaptık. Şöyle ki Vefa Kartal ve Ramazan Kızıldağ/Türkiye kararına dayanarak DGM'de aynı dosyada yargılanan Mehmet Yavuz isimli hükümlü için, Dilaver Keklik/Türkiye kararına dayanarak da Abdulbari Yıldırım ve Yusuf Aydın isimli hükümlüler için İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesine başvuru yaptık. AİHM kararının birlikte yargılaması yapılan kişilere sirayet ettirilmesi gerektiği tarafımızdan hukuki gerekçeleri ile açıklanmasına rağmen üç başvurumuz da reddedildi. Bu nedenlerle iki durum kıyaslandığında mahkemenin farklı yaklaşımını hukuki olarak açıklamak mümkün değil. Uygulamadaki farklılıklar ancak yürütmenin siyasi tercihinin yargıya yansıması ile açıklanabilir."