65 yaş yasağı: Ölüme yakınız duygusu ruhsal travmayı tetikleyebilir

Korona virüsü nedeniyle 65 yaş üstü vatandaşlara sokağa çıkma yasağı getirilmesinin ardından sosyal medyada ileri yaştaki yurttaşlarla ilgili yapılan paylaşımlar tepki çekiyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre sokağa çıkma yasağı yaş ayrımcılığına dönüştü. Bu durumun kişide ruhsal travmaya neden olabileceğini belirten Tarhan, çekilen videoların ise “suçüstü” duygusu oluşturabileceğini söyledi. Uzman Klinik Psikolog Elif Arpacı ise, 60 yaş üzeri yurttaşların korona virüs tehlikesini tam olarak anlamlandıramadıklarını belirterek, “Ölüme yakınız” duygusunun ruhsal travmayı tetikleyebileceğini söyledi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Korona virüs salgınına yönelik alınan tedbirler kapsamında risk grubunda bulundukları açıklanan 65 yaş ve üstü yurttaşlar ile kronik rahatsızlığı bulunan kişiler için 21 Mart'ta sokağa çıkma yasağı getirildi. Ancak hiçbir sosyal güvencesi olmadığı için 65 yaşın üzerinde çalışmak zorunda olan, düzenli doktor kontrolüne gitmek durumda kalan çok sayıda vatandaş bu yasağa uymakta zorlanıyor.

YAŞ AYRIMCILIĞI VE ETİKETÇİ SÖYLEMLER

Sokağa çıkma yasağı ile 65 yaş ve üstü yurttaşları virüsün etkilerinden korumak hedeflenirken, farklı sebeplerle sokakta bulunan yaş almış yurttaşlar da nefret söyleminin odağı oldu. 65 yaş ve üzeri yurttaşların sokakta bulunduğu anların videolarının sosyal medyada paylaşılmasıyla da yaş ayrımcılığı hat safhaya ulaşırken “etiketçi” söylemler de artı. Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Uzman Klinik Psikolog Elif Arpacı ile dalga geçmeye kadar uzanan bu durumun 65 yaş ve üzeri yurttaşlarda yaratacağı etkiyi ve “kurban etme” psikolojisinin sonuçlarını konuştuk.

'65 YAŞ ÜSTÜ KİŞİLER VİRÜS YAYIYOR ALGISI YARATILDI'

Prof. Dr. Nevzat Tarhan

Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a göre sokağa çıkma yasağı, bir kesimi virüsün etkilerinden korumayı hedeflerken, bir yandan da yaş ayrımcılığına dönüştü. Bunun da toplumda o kesime karşı “damgalanma” duygusu yarattığını ifade eden Tarhan, “Biz bu uygulama ile 65 yaş ve üzeri vatandaşları toplumdan izole ettik. Onları virüsten korumak isterken, virüsü onların yaydığına dair bir kanaat oluşturulmasına neden olduk. Yaş almış vatandaşlar da korona virüsün etkilerini ve sonuçlarını tam olarak kavrayamadan dışarı çıkmaları yasaklandı. Bu durum onlarda karamsarlık, azizlik ve güçsüzlük gibi duyguları beraberinde getirdi ve depresyonu da tetikledi. Aynı zamanda ölüme yakın oldukları gibi bir duyguya da neden oluyor. Mesela emekli bir albay bu olay çıktığında tüm yakınlarını arayarak “hakkınızı helal edin” dedi. İleri yaş grubunu böyle bir psikoloji içerisine soktular. Yaşlıların küsmesine neden oldu. Bu uygulama ileri yaş grubunun psikolojik durumunu düşünmeden, araştırmadan yapılan bir uygulama” diye konuştu.

'İLERİ YAŞTAKİ KİŞİLERDE SUÇÜSTÜ DUYGUSU OLUŞTURUYOR'

Sokağa çıkma yasağının sadece ileri yaştaki kişilere uygulanmasının sosyal medyada o kesime karşı “incitici”, “utandırıcı” paylaşımlara yol açtığını ifade eden Tarhan, “Bu kişilerde suçüstü duygusu oluşturuluyor. Bu bir dalga konusu yapıldı. Kırılgan yapıdaki yaşlılara bu uygulama üzerinden evlerde bile “ihbar ederiz seni” gibi yapılan şakalar onlar üzerinde psikolojik sonuçlara neden olacak. Virüsten koruyalım derken ruhsal travmaları tetikleyebilecek bir durum oluştu. Bu yüzden kalp krizi geçirebilir insanlar. Onların ruhlarını yaraladı bu durum. Gençler de bu durumu hoyratça kullanıyor. Ayrıca çalışmak zorunda olan birçok kesim hala sokakta geziyor. Taşıyıcı olup bulundukları evlerdeki yaşlılara bulaştırma olasılıkları var. Bu durum bu şekilde çözülmez. Şu an sokakta birçok taşıcıyı dolaşıyor. Acilen sokağa çıkma yasağı genellenmeli. Sorun, yaşlıları toplumdan izole ederek çözülmez” ifadelerine yer verdi.

'YAŞLILARI KORUMAK İÇİN ATILAN ADIM ONLARDA RUHSAL YARALANMAYA NEDEN OLABİLİR'

Uzman Klinik Psikolog Elif Arpacı ise, 60 yaş üzeri yurttaşların korona virüs tehlikesini tam olarak anlamlandıramadıkları için kendilerine getirilen sokağa çıkma yasağını da “ayrıştırıcı” ve “incitici” olarak görebileceklerini söyledi. Gençlerin de bu durumu sosyal medyada görünür olmak amacıyla kullandıklarını ifade eden Arpacı, “Yaşlıları korumak adına atılan bu adım onlarda bir ruhsal yaralanmaya yol açabilir. Yalnız yaşayan, internete, televizyona herkes kadar ulaşamayan bu kesim için bu uygulama ve getirdiği sonuçlar yıkıcı olabilir. Yetkililer tarafından yapılan, “yaşlılar ölüyor” algısı yaratan açıklamalar yaşlılarda “Ölüme yakınız” duygusu yaratarak kaygı ve depresyon belirtilerini tetikleyebilir” dedi.

'65 YAŞTA 'YAŞLILAR ÖLÜYOR', GENÇLERDE 'BİZE BİR ŞEY OLMAZ' ALGISI YARATILIYOR'

Yetkililerin “yaşılar ölüyor” bakışına yol açan açıklamaları da gençler üzerinde “bize bir şey olmaz” algısı yarattığını belirten Arpacı, şöyle konuştu:

“Gençlerde bu hastalığa yakalansalar bile atlatabileceklerini düşünüyorlar. Yetkiler tarafından daha şeffaf açıklamalar yapılırsa gençlerdeki bilincin de oturmasına yardımcı olur. Bu da yaşlıların virüs yaydığını değil de virüsten kendilerine göre daha çok etkilendikleri için dışarı çıkmamaları gerektiğini anlamalarına yardımcı olacaktır. Gençler risk grubu olarak hastalıktan az etkilenebilir belki ama dışarıda dolaştıkları sürece taşıyıcı olup evlerinde bulunan ailelerine bu hastalığı bulaştırabilir. O zaman da ileri yaştaki insanları sokağa çıkarmamanın anlamı kalmıyor. Yani ileri yaştaki insanları eve kapatmak onları riskten korumuyor.”