Tutuklandığından bu yana hakim yüzü görmedi
Hak savunucusu Selma Altan 4 ay önce silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasıyla tutuklandığında 70 yaşındaydı. 10 Nisan'da 71'ine girecek. Kendisiyle birlikte tutuklanmış olanlardan mahkemesi görülen tüm sanıklar tahliye oldu. Selma Altan ise İzmir'de değil İstanbul'da gözaltına alındığı için hala tutuklu. Davasına hangi mahkemenin bakacağı bile belli değil. Yakınları cezaevlerindeki virüs riski nedeniyle bir an önce serbest bırakılmasını istiyor.
İSTANBUL - Adalet Bakanlığı'nın 2020 verilerine göre, Türkiye’de 355 hapishanede 282 bin 703 mahpus bulunuyor. 220 bin kapasiteli cezaevlerinde 290 bine yakın mahkum olduğu biliniyor. Korona virüsü salgınında riskli yerlerin başında cezaevleri geliyor. Kapasitesinin çok üzerinde doluluk oranlarına sahip olan cezaevlerine virüsün sıçraması durumunda kontrol edilemez sonuçların doğacağı düşünülüyor. 60 yaş üzeri ve kalp, hipertansiyon, diyabet, kanser hastaları, kronik rahatsızlıkları olan hastalar salgına karşı en çok korunması elzem kişiler.
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’ne (CİSST) yapılan başvurular üzerine hazırlanan raporda öncelikli şu ifadeler yer alıyor: “Mahpuslar, koğuşların kalabalık, yatakların ise birbirlerine yakın mesafede olduğunu ve bu yakınlıkta uyumak zorunda kaldıklarını bildirmiştir. Sosyal mesafe koyamadıklarını, ortak alanlar ve yemekhanelerde çok fazla mahpusun bir araya gelmek zorunda kaldığı da aktarılan bir diğer sorun.”
Ressam Sevinç Altan, ablası Selma Altan’ın 10 Nisan’da 71 yaşına gireceğini söylüyor. Şakran Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan Altan’ın ciddi sağlık sorunları var. Selma Altan, Ege Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER) çalışanıydı.
‘MUALLAKTA BİR YARGI SÜRECİ YAŞANIYOR’
Sevinç Altan, ablası Selma Altan’ı şu sözlerle anlatıyor: “Hapishanelerdeki mahpusların hakları için çalışıyordu, onlara ve yakınlarına yardım ve destek gayretindeydi. Bu, suç addedildi. Tutuklandığından bu yana hiç hâkim yüzü görmedi. Dosyası oradan oraya dolaşıp duruyor. İzmir, İstanbul’da gözaltına alındığı gerekçesiyle yetkisizlik kararı vererek İstanbul’a gönderdi, İstanbul da yetkisizlik kararı verince Yargıtay’a gitti dosya. Şu anda hangi mahkemenin yargılayacağının belli olmadığı muallâkta bir yargı süreci yaşanıyor. "Kendisiyle birlikte tutuklanmış olanlardan mahkemesi görülen tüm sanıklar tahliye oldu. Tutuksuz yargılanması için tüm başvurularımız cevapsız kaldı.”
‘AYRIM YAPMADAN BÜTÜN TUTSAKLAR BIRAKILMALI’
“Endişeli ve öfkeliyiz tabii” diyor Altan. “Hapishanelerdeki sağlık koşullarının salgın başlamadan da kötü olduğunu biliyorduk. Ancak salgınla birlikte durumun daha da ciddileştiğinin ve bu koşulların büyük felaketlere yol açabileceğini konuşuyoruz şimdi. Zaten türlü baskılarla boğuşarak, ağır stres altında yaşamlarını sürdürmeye çalışan mahpusların, azami gayretle kendi imkânlarını zorlayarak sağlamaya çalıştıkları hijyenle, yetersiz, kötü bir beslenme ile bu virüse dayanmaları mümkün değil.”
Altan son olarak, “Korumakla yükümlü olduğu insanlara bir şey olursa, bunun sorumluluğu devlette, Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nda olacaktır” diyor ve ayrım yapmadan hele ki şu günlerde bütün tutsakların düşünülmesi gerektiğini vurguluyor.
Avukat Şule Recepoğlu, müvekkili Selma Altan’ın 12 Kasım 2019 tarihinde “tedavi ve ameliyat olmak” amacı ile geldiği İstanbul’da kızına ait eve yapılan bir sabah operasyonu ile gözaltına alındığını, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde bir gün gözaltında tutulduktan sonra İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’ne getirildiğini aktarıyor.
‘YARGI PAKETİNİN BEKLENMESİ AYRICA YAŞAM HAKKI İHLALİDİR’
Recepoğlu, Selma Altan’ın yargılanma sürecinin çetrefilli bir hale gelişini şu sözlerle anlatıyor: “İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı iddianame İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi yetkisizlik kararı verdi. Dosya İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi' ne gönderildi. İstanbul 26. Ağır Ceza 24.02.2020 tarihinde dosyanın İzmir 16. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi. Her iki mahkeme arasındaki görev uyuşmazlığı nedeni ile dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmesine karar verildi. Dosya şuan Yargıtay C. Başsavcılığı'nda 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere bekliyor.”
Recepoğlu, salgın nedeni ile 20 Mart'ta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan "yaş ve sağlık sorunlarını" gerekçe göstererek tahliye talep ettiklerini belirtiyor: "Şu an tahliye talebimize ilişkin karar bekliyoruz. Mevcut düzenlemeler ile bile uygulayıcıların bu konuda karar vermesi için yargı paketini beklemesi ayrıca bir yaşam hakkı ihlalidir. Bugün sınır tanımayan bir virüs ile karşı karşıyayız. Hiçbir saikle artık kişiler arasında ayrım yapmanın zamanı değildir. Uygulamaları o politik, bu muhalif, bu adli tutuklu ve hükümlü diye ayırmamız hiçbir insani değerle açıklanamaz.”
‘İDAM SADECE KANUN MADDESİ OLARAK KALDIRILDI’
Recepoğlu, son olarak “Adli Tıp'ın ‘cezaevinde kalamaz’ raporlarına rağmen politik saiklerle birçok siyasi tutuklu ve hükümlü cezaevinde tutuluyor” diyor: “İdam sadece kanun maddesi olarak kaldırıldı. Yoruma açık düzenlemelerle, uygulayıcıların inisiyatifine bırakılmış uygulamalarla birçok tutuklu ve hükümlü ağır hastalıklarına rağmen tecrit koşullarında yaşamını idame ediyor. Hastanelere götürülmeyerek tedavileri mümkün kılınmıyor. Bu uygulamalar çoğu zaman ölümle sonuçlanıyor. İki kolu olmayan ya da tekerlekli sandalyeye mahkum, yaş sebebi ile de cezaevinde kalmaması gereken, daha ağır hastalıkları olan kişiler, ‘toplum güvenliğini tehdit ediyor’ gerekçesi ile cezaevlerinde tutuluyor.”
Not: Selma Altan, Sabiha Gökçen Havalimanı'nda yaşanan kaza sonrası ihmalleri anlattığı için işinden çıkarılan pilot Bahadır Altan’ın ablası. Bahadır Altan'ın, ablasıyla ilgili yazdığı satırları şuraya bırakıyorum: https://gazetekarinca.com/2020/03/papatya/