DEVA: Cezaevlerinde yoğunluk azaltılmalı
Korona virüsüne karşı cezaevlerinde alınan tedbirlerin yetersiz olduğunu belirten Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) atılması gereken adımlara dair açıklama yaptı. DEVA’nın açıklamasında, “Cezaevlerinin bu şartlarında yaygınlaşan salgın karşısında mahpusların sağlıklarını ve yaşamlarını korumak adeta imkânsızdır, bu sebeple cezaevlerindeki yoğunluğun azaltılması zorunludur” denildi.
ANKARA - Eski Bakan Ali Babacan liderliğinde kurulan Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) korona virüsü salgınında cezaevlerinde acil alınması gereken önlemlere dair açıklama yaptı. Salgın karşısında en fazla risk oluşturan alanların başında cezaevlerinin geldiğini ifade eden partinin açıklamasında, "Avukat görüşmesi ve ziyaretçi yasağı yanında cezaevi personelinin izolasyonunu sağlama amacı ile sınırlandırılan koruma tedbirleri doğal olarak çok yetersiz kalmakta, mahpuslar ve aileleri haklı olarak endişe duymaktadırlar" denildi.
Cezaevlerinde bulunan 40 binden fazla tutukludan, "terör örgütü kuruculuğu ve yöneticiliği, cebir, şiddet ve silah kullanmakla ilintili terör örgütü üyeliği, şiddeti teşvik eden veya savunan terör örgütü propagandası suçları ile mükerrer suçlar, adam öldürme, nitelikli yaralama, kadına yönelik şiddet, cinsel saldırı, cinsel istismar, uyuşturucu ticareti" gibi suçlar dışında kalanların adli kontrol ve diğer tedbirlere başvurularak acilen tahliye edilmesini talep eden DEVA’nın açıklamasının satır başları şu şekilde:
İNSAN ONURUNA YAKIŞIK OLMASI GEREKİR: Cezaevlerinin olağan kapasitesinin 115 bin, artırılmış kapasitelerinin 220 bin civarında olmasına rağmen; yaklaşık 300 bin mahpus yanında 150 bine yakın cezaevi personelinin bulunduğu ortamlarda sosyal mesafe sağlamanın olanaksız olduğu izahtan varestedir. Cezaevlerinin fiziki yapısı, maddi koşulları ve uygulanan muameleler bir bütün olarak insan onuruna yakışır nitelikte olması gerekirken, 8 kişilik koğuşlarda 20 kişinin yaşamaya çalıştığı örnekler hayli fazladır.
DEVLET ÖNLEMLERİ ALMAKLA YÜKÜMLÜ: Cezaevlerinin bu şartlarında yaygınlaşan salgın karşısında mahpusların sağlıklarını ve yaşamlarını korumak adeta imkânsızdır, bu sebeple cezaevlerindeki yoğunluğun azaltılması zorunludur. Bu süreç, son dönemde gündemde olan İnfaz Yasası değişikliği dışında, kendi zorunlu koşulları içinde değerlendirilerek yürütülmelidir. Devlet, cezaevleri gibi devletin denetimi altındaki yerlerde bulunan insanların vazgeçilmez ve ertelenemez hakları olan sağlık ve yaşamlarının güvence altına alınmasından sorumludur ve yeterli önlemleri almakla yükümlüdür.
ACİLEN TAHLİYE EDİLMELERİ GEREKİR: Salgının tehdit ettiği riskli kişi grubunda olan; terör örgütü kuruculuğu ve yöneticiliği, cebir, şiddet ve silah kullanmakla ilintili terör örgütü üyeliği, şiddeti teşvik eden veya savunan terör örgütü propagandası suçları ile mükerrer suçlar, adam öldürme, nitelikli yaralama, kadına yönelik şiddet, cinsel saldırı, cinsel istismar, uyuşturucu ticareti gibi suçlar dışında kalan; hastalar, 60 yaş üzerindeki yaşlılar, engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyen kişiler, gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren 3 yıl geçmemiş bulunan kadınlar ve çocukların şartla salıverme, infaza ara verme gibi yasal düzenlemelerle öncelikle ve acilen tahliye edilmeleri gerekir. Cezaevlerinde bulunan 40 binden fazla tutukludan; söz konusu suçlar dışında kalanların adli kontrol ve diğer tedbirlere başvurularak acilen tahliye edilmeleri gerekir.
KAPSAM DIŞINDA KALANLAR İÇİN TEDBİRLER ALINMALI: Eşitlik ilkesi gereğince bu kapsam dışında kalan tüm mahpusların; sağlık hizmetlerine ve sağlıklı/vitaminli gıdaya erişimlerinin sağlanması ve cezaevlerinin Fiziki ortamının kişisel mesafeyi koruyacak şekilde şekillendirilmesi yönünde tedbirlerin acilen alınması gerekir. (DUVAR)