CHP: İndirim ve afta öncelik siyasal suçlar olmalı
AK Parti ve MHP’nin 90 bin kişinin tahliyesini sağlayacak infaz kanunu teklifi bu hafta Meclis Genel Kurulu’nda görüşülerek yasalaşacak. CHP şerhinde teklifte tutuklularla ilgili hiçbir düzenleme yer almaması eleştirildi, indirim ve afta önceliğin siyasal suçlara verilmesi istendi. Terör suçlarında şiddetin ölçü alınması istenen şerhte, 3 yıla çıkarılan denetimli serbestlikte istisna suçların kapsamının da gazeteciler ve akademisyenleri kapsayacak şekilde genişletilmesi istendi.
ANKARA - İnfaz oranını bazı suçlarda yarı yarıya indiren, denetimli serbestlik süresini geçici olarak 1 yıldan 3 yıla çıkaran ve açık cezaevlerindeki hükümlüleri salgın süresince izinli olarak tahliye eden teklifin görüşmeleri bu hafta Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanacak. Meclis Adalet Komisyonu’nda 18 saat süren görüşmenin ardından AK Parti ve MHP oylarıyla kabul edilen teklife CHP şerh düştü.
CHP şerhinde toplumun genelini ilgilendiren ‘ceza indirimi’ ya da kapsamı itibariyle “af” özelliği taşıyan bir yasama faaliyetinde toplumsal konsensüs aranması gerektiği belirtildi. Bugüne kadar çeşitli adlar altında 100’ü aşkın af düzenlemesi hayata geçirildiği, bunun 6.5 yılda bir af anlamına geldiği belirtilen şerhte son getirilen teklifin de “kısmi af” niteliğinde olduğu belirtildi. Teklifle çeşitli istisnalar konularak 90 bin hükümlünün tahliyesinin amaçlandığına dikkat çekilen şerhte, “Cezaevlerinin doluluğunu gerekçe göstererek yola çıkılan ve ‘eşitlik ilkesi’ni yok edercesine gerçekleştirilecek bir düzenlemenin, hukuki açıdan sorunlu olmasının yanı sıra toplumsal açıdan da ciddi sorunlar doğuracağı kesindir” denildi.
CHP şerhindeki bilgilere göre Türkiye genelinde 355 ceza infaz kurumu var. 2020 yılın içinde de 61 ceza infaz kurumu faaliyete geçirilecek. Hükümlü ve tutuklu sayısı da 2002 yılında 59 bin 429 kişiden 2019 yılında 282 bin kişiye çıktı. 2020 yılının ilk üç ayı ile birlikte hükümlü ve tutuklu sayısının 300 bin kişinin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Bu cezaevindeki doluluk oranının yüzde 120’lerin üstüne çıkması anlamına geliyor.
Cezaevindeki sorunların dünyayı saran Covid-19 virüs salgını da eklenince daha kaygı verici boyutlara ulaştığı belirtilen şerhte, “Temel çözümlere yönelik yıllarca atılmayan adımlar, geldiğimiz aşamada adeta çıkmaz sokakta çözüm oluşturulmasına neden olunmaktadır. Ancak uygulanacak hiçbir çözüm hukuk ilkelerini yok saymamalı, toplumsal vicdanda onarılmayacak yaralar açmamalıdır” denildi.
“Siyasallaşmış bir yargı sisteminde cezaevlerini boşaltmak soruna kalıcı bir çözüm olmayacaktır” vurgusu yapılan şerhte muhaliflerin, gazetecilerin tutukluluğuna dikkat çekildi, yargının siyasallaşması eleştirildi. Şerhte CHP’nin itirazları şöyle sıralandı:
TUTUKLU-HÜKÜMLÜ AYRIMI ANAYASAYA AYKIRI: Yasa teklifinde tutuklu ve hükümlüler arasında keskin bir ayrım yapılması, gerçek suçlular- siyasi (sanal) suçlular arasında ayrımcılık, terör suçlarının tümden kapsam dışı tutulması Anayasa aykırılıkların başında gelmektedir. Yargıçlar, tutuklama kararını, kimi zaman siyasal baskılar ve özellikle aynı zamanda parti genel başkanlığı yapan Cumhurbaşkanı’nın baskısı sonucu vermektedir. Bu dış baskı, özellikle fikir suçluları, siyasal suçlular ve kimi terör suçluları için geçerlidir. Bütün bu nedenlerle, mahpuslar lehine yapılan bir infaz düzenlemesinin ilk ve öncelikli muhatabı tutuklular olmalı; özellikle suçüstü hali olmayan adi suçlular başta gelmek üzere, bütün tutukluların tahliyesi öngörülmeliydi.
İNDİRİM VE AFTA ÖNCELİK SİYASAL SUÇLAR OLMALI: “Düşünce suçları”, siyasal niteliklidir. Söz, yazı, slogan, afiş, pankart, gösteri ve yürüyüşler, protestolar, örgütlenme özgürlükleri… ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ buna tipik örnektir: Hakaret, adi suç (TCK 125); ama ‘cumhurbaşkanına hakaret’ (TCK 299), siyasal suçtur. Bu nedenle, indirim ve afta öncelik siyasal suçlara tanınmalı; zaten demokratik hukuk devletinde, şiddet çağrısı içermedikçe ve ırkçı söyleme dönüşmedikçe düşünce suçuna yer yoktur. Buna karşılık, TMK md.7/2 ve 6/2 ile TCK md.220/6 uygulamasıyla yakın geçmişte düşünce suçu ihdasına yönelik birçok davaya tanıklık edilmiştir. AKP önerisi, siyasal suçlular ve adi suçlular ayrımını derinleştirmektedir.
TERÖR SUÇLARINDA ÖLÇÜT ŞİDDET OLMALI: Teklifin, terör suçlularını kategorik olarak, indirim ve iyileştirme veya daha teknik deyimle af dışında tutmuş olması Anayasa’ya aykırıdır. “Terör” suçlarında asıl ölçüt, şiddet öğesi olmalı; şiddet kullanmayan ve şiddete bulaşmayan söz, yazı, slogan ve eylemler, şiddet ve silah kullanımından ayrı tutulmalıdır. Buna karşılık teklif metninde düşünce suçları ve siyasi suçlar gibi çoğu bu kapsamda yer alan terör suçları, bir torba olarak işleme tabi tutularak indirim ve/ya af kapsamının dışında tutulmuştur. Bu şekilde yaratılan istisna, eşitlik ilkesini ve ayrımcılık yasağını ihlal sonuçlarını doğurabilir. Ceza indirimi ve/ya af düzenlemesinde öncelikli olarak şiddet kullanmamış olan siyasal suç ve suçluların, bunlar arasında özellikle “fikir suçları” veya suçluları yararlandırılmalıdır.
AYM AYKIRILIK TEMELİNDE GENİŞLETEBİLİR: Bu yapılmadığı sürece, teklifin bu şekilde yasalaşması, Anayasa’ya aykırı olacaktır. Anayasal uyarınca af düzenlemelerinin 3/5 çoğunlukla yasalaştırılması zorunluluğu da teklifin yasalaşıp uygulamaya konulmasının ardından Anayasa Mahkemesi’nin gündemine gelmesi durumunda, aykırılık temelinde genişlemesini kaçınılmaz kılacaktır.
ALKOLE HÜCRE CEZASI AĞIR VE YANLIŞ TUTUM: Kurum’a alkol sokmak, alkol bulundurmak veya kullanmak fiillerine “kurum araç ve gereçlerine zarar verme, tünel kazmaya teşebbüs, firar etmeye teşebbüs, isyana teşvik” eylemlerinde olduğu gibi hücre cezası verilmesi son derece ağır ve yanlış bir tutumdur. Salt alkol için mahkumun hücreye konulması cezanın amaçsallığıyla da orantılı değildir.
HÜKÜMLÜ OKUDUĞU GAZETE NEDENİYLE CEZALANDIRILIYOR: Basın İlan Kurumu’ndan ilan ve reklam alma kriterine dayalı olarak hükümlülerin haklarına sınırlama getirilmesi, o hükümlünün okuduğu gazete nedeniyle cezalandırılması anlamı taşımaktadır. Basın İlan Kurumu’nun sistematik hale dönüştürdüğü eleştirel gazetecilik yapan yayın organlarına yönelik resmi ilan kesme cezaları göz önüne alındığında, hükümlülerin haber alma hakkının engellendiği tartışmasız şekilde görülecektir.
CEZAEVLERİNDEKİ SAYI İKİYE KATLANACAK: Her türlü suç için 1 yıl olan denetimli serbestlik süresinde yapılan değişiklik ile basit suçlardan kısa süreli hapis cezası alanlar da artık cezaevine girecek. Özellikle sosyal medyada muhalif görüş açıklayanlar ya da iktidarın uygulamalarını, AKP Genel Başkanı ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına eleştirel yorum yapanlara sıklıkla açılan soruşturma ve davalar neticesinde verilen cezaların büyük bir kısmı artık cezaevlerinde geçirilecektir. Yasa teklifinin, cezaevlerindeki doluluk oranını azaltmak ve COVİD-19 salgınına karşı ceza infaz kurumlarında önlem almak yönündeki amacıyla çelişen maddenin uygulamaya konulması durumunda, şu anda 300 bin civarında olan tutuklu-hükümlü sayısının çok kısa bir zamanda 500 binlere çıkması kaçınılmaz gözükmekte.
DENETİMLİ SERBESTLİK MADDESİ PROPOGANDAYI DA KAPSAMALI: Türk Ceza Kanunu 314/3, Terörle Mücadele Kanunu 7/2 nedeniyle düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğü hakkını kullanan çok sayıda kişi cezaevlerinde bulunmaktadır. Türkiye’nin hem demokratikleşmesi hem de uluslararası alanda ‘en fazla gazetecinin cezaevlerinde bulunduğu ülkeler’ arasında ilk sıralarda yer almasından kaynaklı zedelenen algısının düzeltilmesi amacıyla üç yıla çıkartılan denetimli serbestlik süresinin bu kişileri de kapsaması gerekmektedir. Böylelikle düzenlemedeki Anayasa’ya aykırılık giderileceği gibi Türkiye’de, düşünce ve ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğüne yönelik olumlu bir adım atılmış olacaktır.