İnfaz yasasında eşitlik çağrısı

Diyarbakır'daki sivil toplum kurumları çağrı yaptı: Kanun önünde eşitlik=infazda eşitlik sağlansın.

Google Haberlere Abone ol

DİYARBAKIR - Amed KESK Şubeler Platformu, Amed TMMOB İl Koordinasyonu, Diyarbakır Barosu, Diyarbakır DİSK Bölge Temsilciliği,

Diyarbakır Diş Hekimleri Odası, Diyarbakır Hak İnsiyatifi Temsilciliği, Diyarbakır Mezopotamya Psikologlar İnsiyatifi, Diyarbakır SHUDER Şubesi, Diyarbakır Tabip Odası, Diyarbakır TİHV Temsilciliği ve İHD Diyarbakir Şubesi, infaz yasasında eşitliğin sağlanması için ortak açıklama yaptı.

Açıklamada Covid-19 salgınının Türkiye’de de hızla yayıldığına dikkat çekildi ve şöyle denildi:

Mevcut veriler ışığında cezaevlerine bakıldığında, yaklaşık 300 bin tutuklu/hükümlü bulunduğu, tutuklu ve hükümlülerin sağlıklı beslenme, hijyen gibi temel ihtiyaçlardan bile yoksun olduğu, bir hekime ulaşmalarının bazen ayları bulduğu bilinmektedir. Cezaevleri yapısı gereği güneşi görememektedir. Havalandırma ve toplu olarak kullanılan alanlar yetersiz, kişisel alan bölümleri (koğuşlar) ise son derece kalabalık ve kapalı yerlerdir. Yeterli ve dengeli beslenememe nedeniyle tutuklu ve hükümlülerin bağışıklık sistemi de son derece zayıftır."

BM’NİN ÇAĞRISI

Açıklamada salgının görüldüğü birçok ülkede hükümetlerin cezaevlerinde ayırımsız tahliyeler başlattığı da vurgulanarak şöyle devam edildi: “Nitekim Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT) ve BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği üye devletlere ‘cezaevlerindeki insan sayısını azaltmaları için acil harekete geçme’ konusunda çağrıda bulunarak; ‘hükümetler şimdi, her zamankinden çok daha fazla, yasal bir temel olmadan hapsedilen, siyasi mahkumlar ve sadece eleştirel ya da muhalif görüşler ifade ettikleri için hapsedilenler dahil her bir kişiyi serbest bırakmalıdır’ şeklinde tavsiyede bulunmuştur. Tüm bu talep ve tavsiyelere rağmen ülkemizde ise iktidarın başlattığı çalışmada siyasi tutuklu/hükümlüler kapsam dışında tutulmak isteniyor. Terör suçlusu olarak kategorize edilen bu kişiler; gazeteci, akademisyen, milletvekili, belediye eşbaşkanı, hukukçu, sendikacı, öğrenci kısacası fikirlerinden dolayı hapsedilen muhalif kişilerden oluşmaktadır. Yani, ‘terör suçlusu’ olmak bir yana, uluslararası hukuk kriterlerine aykırı Terörle Mücadele Kanunun, katı ve taraflı uygulanmasının mağdurudurlar.

Bizler dışarıda bütün imkanlara sahip olmamıza rağmen bu salgınla baş edemezken, yukarıda çok az kısmını saydığımız zor ve kısıtlı koşullar da olan tutuklu/hükümlülerin salgından korunmalarını beklemek mümkün değildir. Kaldı ki cezaevlerinin iç denetimi günde üç vardiya çalışan ve günlük yaşamlarını sürdüren infaz koruma memurlarınca yerine getirildiğini hatırlatarak, muhtemel bir salgın durumunda büyük bir trajediye yol açacaktır.”

'300 BİN YURTTAŞIN CAN GÜVENLİĞİ'

“Henüz resmen teyit edilmese de cezaevlerinde virüsün pozitif çıktığı yönünde bazı haberler yer almaktadır. Bu durum ürkütücüdür. Bu söylentiler sayıları 300.000’i bulan tutuklu ve hükümlü ailelerini ve yakınlarını da ciddi şekilde endişelendirmektedir.

Cezaevlerinde bulunan 300 bin yurttaşın can güvenliğinin devletin sorumluluğunda olduğunu hatırlatır; Anayasa ve yasalarla güvence altına alınan eşitlik ilkesi gereğince infaz yasasında bir ayrıma gidilmeden, kanun önünde eşitlik=infazda eşitlik sağlamasını istiyor ve talep ediyoruz." (DUVAR)