'Sistemi sorgulamaya başlıyorsun ama bir yere varamıyorsun'
Öğrenci Faaliyeti’nin yayınladığı videodaki üniversite öğrencilerinden biri olan 22 yaşındaki Bünyamin Utuş, İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde İlköğretim Matematik öğretmenliğinde okuyor. Şu an Şanlıurfa’da. Ailesinin yanında. Haftanın 6 günü kurulan pazar yerinde çalışıyor. Sadece pazartesi günleri uzaktan eğitimi takip edebiliyor. O da interneti çektiği kadar. Bilgisayarı yok. Şöyle diyor: “Kendini, sistemi sorgulamaya başlıyorsun. Düşündükçe de bir yere varamıyorsun. İster istemez psikolojik olarak seni bozuyor. Gerçekten iştahını bile kesiyor."
DUVAR - 22 yaşındaki Bünyamin Utuş, İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde İlköğretim Matematik öğretmenliğinde okuyor. Şu an Şanlıurfa’da, ailesinin yanında. 13 Mart’ta kaldığı yurttan apar topar çıkarıldı. Üç gün kadar otobüs bileti bulamadığı için arkadaşlarında kaldı. Normal zamanda 150 lira olan biletini 210 liraya aldı. Çoğu eşyasını yurtta bırakmak zorunda kaldı. Onu aradığımda Şanlıurfa’da haftanın 6 günü kurulan pazar yerinde çalışıyordu. Dört kardeşler. Üçü üniversitede okuyor, biri sınava hazırlanıyor. İlkin hal hatır sorduk. Akabinde İstanbul’da kaldığı Kredi Yurtlar Kurumu’ndan ayrılışından bu yana geçen günleri henüz pazar yeri kalabalıklaşmadan konuştuk:
11 Mart’ta ilk virüs vakasının haberini aldıktan sonra 13 Mart’ta üniversitelerin tatil olduğu haberi geldi. Sonra yurtları boşaltmanız gerekiyor diye bir mesaj geldi. Evlerinize gidin denildi. Apar topar boşaltmak zorunda kaldık ama otobüs bileti bulamadık. Bir sürü şahsi eşyamız yurtta. Hala kalan eşyalar hakkında bilgimiz yok. Cuma günü yurttan çıktım. Pazar akşamı bilet bulabildim. O süre zarfı içinde arkadaşlarda ya da tanıdıkta kalmak zorunda kaldım. 150 liraya aldığım bilet 210 lira oldu. Şu an Urfadayım. Ailemin yanında. Buraya gelirken hiçbir tedbir alınmadı. Ben otogardan çıktım. Direkt eve geldim. Belki bende virüs vardı. Buradaki pazar esnaf için de hiçbir önlem alınmadığı için buraya da bulaştırmış olabilirim. Bir maske dağıtıyorlar. Müthiş bir insan kalabalığı var. Pazarda başka üniversitelerden gelmiş birkaç arkadaşım daha var. Onlar da çalışmak zorunda.
Çalışmak zorunda olan üniversiteliler: Hayat eve sığmıyor | Salgın nedeniyle sokağa çıkmanın riski olduğu günlerde geçinebilmek için çalışan üniversiteliler, "Karnımızı doyurmak için çalışıyoruz, verdikleri burs yetmiyor" diyerek duruma tepki gösterdi. #VirüslüSistemiDeğiştir pic.twitter.com/t3srWt0oBC
— Öğrenci Faaliyeti (@ogrncifaaliyeti) April 8, 2020
Uzaktan eğitime bu arada devam edebiliyor musun?
Uzaktan eğitime giremiyorum. Sadece Pazartesi öğleden sonra imkânım olabiliyor. O da pazarda olduğumdan dolayı internetim bazen yetiyor bazen yetmiyor. Sanırım sınavlar da online olarak yapılacakmış. Haftaya başlayacakmış. Onun hakkında da hiçbir bilgimiz yok. Sınav nasıl yapılacak? Nelerden sorumlu olacağız? Büyük sorun bizim için.
Okulu dondurmak gibi bir planın var mı?
Okulu dondurursam yarı yıl daha uzamış olacak. Maddi imkanım yok aslına bakarsanız. 4 yıllık okul 4,5 yıl olacak sanırım. 4 kardeşiz. Kızkardeşim üniversitede. Ondan bir küçüğü de üniversitede. Erkek kardeşim sınava hazırlanıyor. Tek çalışan benim. Çalışmak zorunda hissediyorum kendimi. Çünkü babam yetemiyor. Hepimizi birden okutamaz. Şu virüs döneminde hele hiç yetemiyor. Gelir yarı yarıya düştü, gider gitgide artıyor. 6 kişiye bakmak da kolay değil şu dönemde. Ayrıca bir gelirimiz, desteğimiz yok. İstanbul’da da part time çalışıyordum. Buna rağmen burs alamıyorum. Öğrenim kredisi almak zorunda kaldım. Şu an hayata -30 bin lirayla başlıyacağım, o da başlayabilirsem hani… Atanabilirsem. Hani o 4 sene içinde eğitimimizden ziyade eğitimimizden sonraki hayatı düşünmekle geçiyor. İş bulabilecek miyiz? Aldığım kredi toplamda 26 bin 400 lira. İşe başladığımızda bizden kesilecekmiş. İş bulamazsam ilk iki yıldan sonra faiz de binecek. İlk maaşımı kendi ihtiyaçlarıma harcamak isterdim.
Ayı nasıl kapatıyordun?
Aldığım kredinin 340 lirasını yurda yatırıyorum. Yemeğin 9,5 lirasını devlet karşılıyor ama geri kalanı ben tamamlıyorum. Yemeklerin fiyatı pahalı olduğundan dolayı 9,5 lirayla bir çeşit yemek alabiliyorsun. Bu da seni doyurmuyor haliyle. Ayda yurda yatırdığım para yemek dahil 600 lirayı buluyor. Bu yüzden part time ayrıca çalışmak zorunda kalıyorum. Zeytinburnu’nda kahvaltı salonunda çalışıyordum. Organik ürünler satan bir kahvaltı salonu hani… Orası kapanınca eve dönmek ve burada pazarda çalışmak zorunda kaldım. Sürekli borç, sürekli borç. Borcu borçla kapatıyordum. Arkadaşlardan, çalıştığımız iş yerinden… Ödeyemeyince başka bir arkadaşa gidiyorsun ondan borç alıyorsun bu sefer diğerinin borcunu ödüyorsun. Ondan zaman istiyorsun. Bu borç dönüp dolaşıp devam ediyor.
Önümüzdeki aylar için başka planın var mı? Okul devam edebilecek mi?
Şu anki planım maalesef ki örgün eğitime geçene kadar pazarda çalışmak. Okul gidebilir bu arada. Evde kalıp, uzaktan eğitimle derslerime çalışsam ki bunun için bana internet yardımı verilmedi. Ayrıca benim tabletim veya bilgisayarım yok. Telefonla girmeye çalışıyorum. O da çoğu zaman çekmiyor. Acayip şekilde internet tüketimi var. Uzaktan eğitim için harcadığım fatura bedeli 95- 120 lira arası bir ücret. O da yetmiyor. 4 ders görüyorum. 12 ders görmek zorunda olan arkadaşlar nasıl yetişecek buna?
Kaç yaşındasın? Virüsten öncesi nasıldı?
22 yaşındayım. Omzumda bir yük. Bundan önceki hayatım da rahat değildi ama virüsten sonra… Ben 7 yaşından beri zaten pazarda çalışıyorum. Ortaokulda da çalışıyordum. Lisede de çalışıyordum. Hani üniversiteye giderim, devlet destek çıkar, biraz rahatlarım dedim. Üniversitede daha kötü bir duruma düştüm. En azından ortaokulda, lisede çalışırken kazandığım banaydı ama şu an kazandığım bana değil devlete. Benim şu an ulaşamadığım 2- 3 kitabım var. Fiyatları yüksek olduğundan dolayı PDF’lerini bulmaya çalışıyorum ya da alan arkadaşlardan rica edip bakmaya çalışıyorum. Alacağım 3 kitap 350- 400 tutuyor.
Şu konuştuklarımızdan sonra sormak tuhaf ama nasıl hissediyorsun? Güç olarak ne durumdasın?
İyi hissedemiyorsun. Çünkü şöyle bir şey. Sen üniversiteyi kazanmışsın. Hayatının en güzel dönemlerinde bu kadar yükün altına girdiğin zaman ister istemez hayatı sorgulamaya başlıyorsun. Kendini sorgulamaya başlıyorsun. Sistemi sorgulamaya başlıyorsun. Düşündükçe de bir yere varamıyorsun. İster istemez psikolojik olarak seni bozuyor. Gerçekten iştahını bile kesiyor. Görseniz yani bir deri bir kemik kalmışız diyebilirim. Yine de her şeye rağmen çalışmaya devam ediyoruz. Salgın, savaş… Hiçbir şey etkilemiyor bunu.