'Kimse artık arkamda devlet var diyemiyor'
Bugün 1 Mayıs. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Birleşik Metal İşçileri Sendikası, Petrol- İş Sendikası, Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası yaşanılan şu günleri Gazete Duvar’a anlattılar.
DUVAR - Devlet mekanizmalarının, kurumlarının varlık nedenlerinin sınandığı günlerdeyiz. Hayatın her alanında izi olan emekçilere canları tehlikede olsa dahi seçenek bırakılmadığı görüldü. Çalışmaya devam ettirildiler. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Birleşik Metal İşçileri Sendikası, Petrol- İş Sendikası, Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası gelecek için bugünlerin ne anlam ifade ettiğini Gazete Duvar’a anlattılar.
‘İŞÇİLERDE BİR AYDINLAMA AÇIĞA ÇIKMAYA BAŞLADI!'
Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nın Gebze’de 7 bin üyesi bulunuyor. 2 No’lu Şube Sekreteri Engin Kulu, “Bu 1 Mayıs, 1977’den beri kutladığımız en kötü 1 Mayıs” diyerek başlıyor sözlerine:
“Bu süreçten en çok da işçiler etkilendiler. Ölümler yaşanıyor. Milyonlarca insan işsiz kaldı. Güvencesiz bırakıldı. Yaşananlara baktığınız zaman gördüğünüz şey sistemin tamamen emekçilerin üzerinden kendini yürütmesi. Hepimiz aynı gemideyiz masalları okunurken sermayeyi devam ettirecek ekonomik paketler açıklanıyor. Bir tarafta böyleyken diğer tarafta emekçilere ilişkin tek bir açıklama yapılmadı. Ne değişti? Kimse artık benim arkamda devlet var diyemiyor. Bir ay çalışmasam devletim bana bakar diyemiyor. İşçilerde bir aydınlanma açığa çıkmaya başladı. Sadece devlet değil patronların da bu süreci karşılayacak tutumda olmadığını gördüler. Korkuyla çalışmak zorunda bırakıldılar. Bakıyoruz, sokaklar dolu. İşçiler ekmek peşinde, çalışmaya devam etmek zorunda. Bir gün çalışmazsa hem kendisinin hem ailesinin aç kalacağını biliyor. Sendikalı iş yerlerinde hak kayıplarına karşı bir şekil mücadele yürütülebiliyor. Onun haricinde milyonlarca insan örgütsüz bir şekilde patronun ve devletin gücü altında bu dönemden sağ çıkmaya çalışıyor.”
“Ne anlaşıldı? Neoliberal politikalar işçiyi, örgütlüyü darmadağın etmiş. Sendikal olarak işçi örgütlülüğünde zayıf olduğumuz eleştirisini kendimize yapabiliriz. Sendikalı üye sayısına baktığınız zaman mücadeleyi ileri taşıyacak bir yerde değil. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak denen bir süreçte eskisi gibi olmayacağına ilişkin emekçilerde bir bilinç yaratma gibi bir sorumluluğumuz var. Tekrar hatırladığımız şey bu oldu.”
‘YURT DIŞINA EKİPMAN GÖNDERİLMESİ BU DÖNEMİN TRAJİKOMİK OLAYLARINDAN BİRİ’
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın 20 bin 374 üyesi bulunuyor. Eş başkanı Gönül Erden anlatıyor:
“2020 bütün bir dünya için başka bir yıl oldu. Kapitalizmin çok açık teşhir olduğu, insanlığa artık bir şey var etmediği ortaya çıktı. Sistemin kendisi tartışılır hale geldi. Özellikle sağlık politikaları herkesin gözü önünde çöktü. Artık herkes yeni dünyayı, yeni yaşamı inşa etmeyi konuşuyor. Her şey bu kadar açık ortadayken bundan sonrasının ne olacağını da toplumsal muhalefet, örgütlü mücadele gösterecek.”
“Dediğiniz gibi tek bir olayla anlatmak zor. Bugünlerden çok şey akıllarda kalacak. Cumartesi, pazar sokağa çıkma yasağı ilan edip hafta içi sanki bulaş riski taşımıyor gibi iş yerlerini açan zihniyet akıllarda kalacak. Yine bizzat Sağlık Bakanlığı, 65 yaş üstü risk grubudur deyip sokağa çıkma yasağı ilan etti. Keza kronik hastalar, engelliler için Cumhurbaşkanlığı tarafından genelge yayınlandı. Risk grubudur, idari izinlidir diye. Sağlık Bakanlığı kendi iş kolu için bunların hiçbirini uygulamadı ve bu gruptaki insanları çalıştırmaya devam etti. Sağlık alanında kaybettiğimiz 30 sağlık emekçisi arkadaşımızın ikisi kronik hastalardı, biri engelliydi. Bu da akıllarda kalacak. Çok şey var. Kişisel koruyucu ekipman sorunu bu kadar yoğun yaşanırken, arkadaşlarımıza günlük cerrahi N95 maskelerinde bir tane veriliyorken ve pek çok yerde bu ekipmana ulaşamazken yurt dışına ekipman ihracatının yapılması bu dönemin trajikomik olaylarından biri.”
“Evet… Tam da böyle bir dönemde 1 Mayıs’a gidiyoruz. Mücadele kararlılığının bir ifadesi olan bir gün 1 Mayıs. Kaybettiğimiz arkadaşlarımız için yarın 12:30’da bir dakikalık saygı duruşunda bulunacağız. Bulunduğumuz her yeri 1 Mayıs alanına çevireceğiz. Balonlarımızı uçuracağız, dövizlerimizi asacağız, 1 Mayıs marşlarımızı söyleyeceğiz. Dediğim gibi 2020 başka bir yıldı. 1 Mayıs’ı da daha kararlı mücadele etme günü olacak.”
‘BİR ADIM BİLE ATMADILAR, ATMAYACAKLAR’
Petrol- İş Sendikası’nın Türkiye’de 40 bin üyesi bulunuyor. Gebze Şube Başkan Yardımcısı Şiwan Kırmızıçiçek, Gebze’de 3 bin üyeleri olduğunu belirtiyor:
“Türkiye’de ilk vakanın çıktığı günden itibaren bazı tedbirler alınmaya çalışıldı. Özellikle ‘Evde kal Türkiye’ çağrıları yapıldı. Bu durum işçi sınıfını teğet geçti. Sokağa çıkma yasağı ilan edilse bile işçileri kapsamadı. Sermayenin işçi sınıfına bakış açısını bir kez daha görmüş olduk bu vesileyle. Bize neyi gösterdi? Sermayeden ‘talep’ anlamında bekleyeceğimiz bir durum söz konusu olmadığını. Çünkü bir adım bile atmadılar, atmayacaklar. Bu gün gibi ortada. Bakıyorsunuz sermaye bunla ilgili uzun vadeli tedbirler alıyor, planlar yapıyor bizlerin de bir planı olması gerekiyor. Şu an sendikalar ise bir afallama dönemi yaşıyor. İlk defa başlarına böylesi bir süreç geliyor. İşçiye yol göstermemiz lazım. Böylesi süreçlerde ben nasıl hareket etmeliyim gibi… Nasıl? Klasik mücadele yöntemlerinin değiştirilmesi lazım. Yeni mücadele pratikleri geliştirip tez elden hayata geçirmemiz gerekir diye düşünüyorum. Şu an görünen şu, bunu özeleştiri olarak söylüyorum, devlet- sermaye belirli kurallar belirliyor. Biz de o kuralların dışına çıkmama gibi bir davranış içindeyiz. Ciddi anlamda bir çabamız söz konusu değil maalesef. Bunun kesinlikle aşılması gerekiyor. Hayatların söz konusu olduğu bu süreçte sendikalar başarılı olamıyorsa, daha ne zaman başaracaklar?”
“İşçilerin canı umurlarında değil. Neler yaşandı… Gebze Trelleborg fabrikasında iki arkadaşımız pozitif çıktı. Fabrikada üretimi durdurmaları için iş verenle temasa geçtik. Bütün arkadaşlara test yapılması için girişimlerde bulunduk. İşveren bekleyelim, görelim şeklinde yaklaştı. Sendika olarak kendimiz işçi arkadaşlarımızı hastaneye götürdük. Salgın var evet ama sokakta, fabrikalarda işçiler her yerde. Her yer 1 Mayıs alanı. İşçilerin kalbi nerede atıyorsa taleplerimizi, sloganlarımızı yükseltmemiz gerektiğini düşünüyorum. Son olarak söyleyeceğim bu.”
‘MADENCİLİK GÖZDEN IRAKTA YAPILIR, ORALAR DA TEST DE YAPILMIYOR’
Devrimci Maden Arama ve İşletme İşçileri Sendikası (Dev Maden- Sen) Genel Başkanı Tayfun Görgün, her alanda fırsata çevrilen salgına bir yenisini daha ekliyor: 1 Mayıs kutlamaları.
“Dünya çapında ilk kez işçiler kendi istekleriyle kitlesel 1 Mayıs’tan vazgeçti. Fakat ilginçtir Türkiye’de salgın fırsatçılığının 1 Mayıs üzerinden yapıldığını da gördük. Valilikler, İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla beşer kişilik basın açıklamasına izin verdiler. Biz Ulus’ta bütün kurallara uyarak yapacağımız 1 Mayıs anması için başvurduk. Valilik 30 Nisan için en fazla beş kişinin katılacağı bir anma yapabileceğimize ilişkin yanıt verdi. Oysaki zorunlu olmayan iş kollarında bile üretim devam ediyor. İşçiler zaten dışarıda. Ceplerini para doldurma meselesinde hiçbir sınırlama yok ama 1 Mayıs için böyle bir sınırlama getiriyorlar. Böylesine çifte standart… Israr etmedik 1 Mayıs için. Böylesi bir dönemde doğru olmazdı ama olsun seneye daha büyük bir 1 Mayıs yaparız. Bunun acısını çıkartırız. Şimdi omuz omuza olamasak bile evimizden, balkonlarımızdan yan yana olduğumuzu göstereceğiz.”
“Madencilik doğası gereği kırsal alanda, gözden ırakta yapılan bir sektör. Çalışma koşulları bakımından fiziki mesafenin kurulması derseniz imkânsız… Biz dedik ki; salgın ortadan kalkana kadar altın, gümüş neyse stoklar kullanılsın, ücretli izin verilsin fakat bu böyle yapılmadı. Bazı madenlerden kötü haberler alıyoruz ama saklanıyor. Örneğin Soma’da Zonguldak’ta ve bazı havzalarda durumun çok kötüye doğru gittiği bilgilerini alıyoruz. İş verenler üretime ara verdik diye demeç veriyor. Vermediler. Sadece Soma’da üç vardiyayı altıya çıkardılar. Bununla servis ve yemekhaneyi seyrelttiler ama üretim durmadı. Gözden ırak dedim, evet. Oralar da test de yapılmıyor. İnsanların buralarda madencilik dışında iş bulma imkânı olmadığı için hasta olsa bile söylemekten çekiniyor ta ki yatağa düşene kadar. Söylerse işten çıkartılır varsa yıllık izinden kullandırılır yoksa ücretsiz izin sonra da işten atmanın bir yolunu bulunur. Bunu biliyor işçi. İşinden olmamak için söylemiyor.”