TBB'nin 4 yöneticisinden tepki: İtaatkâr barolar yaratma arzusu asla kabul edilemez

TBB Yönetim Kurulu Üyeleri Hüseyin Özbek, Asude Şenol, Eyyüp Sabri Çepik ve Filiz Saraç, iktidarın baroların yapısını değiştirmeye çalışmasının, savunmanın bağımsızlığını ortadan kaldıracağını belirtti. Avukatların açıklamasında, “İtaatkâr barolar ve barolar birliği yaratma arzusu asla kabul edilemez” denildi. TBB'den yapılan açıklamada ise 4 üyenin açıklamasının TBB'yi bağlamadığını ifade edildi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - AK Parti, meslek örgütlerinin seçimini ve faaliyetlerindeki değişimi hedefleyen yasa değişikliğini yeniden gündeme getirdi. Haziranda çalışmaya başlayacak Meclis’in ilk gündem maddesi olması beklenen değişiklik hem baroların hem de Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) yönetim sisteminde değişiklik öngörülüyor.

TBB Yönetim Kurulu Üyeleri Hüseyin Özbek, Asude Şenol, Eyyüp Sabri Çepik ve Filiz Saraç, yaptıkları ortak açıklama ile söz konusu değişikliğin savunmanın bağımsızlığını ve gerçek anlamda avukatlığı ortadan kaldıracağını vurguladı.

Açıklamada, "TBB Yönetim Kurulu Üyeleri olarak böyle bir çalışma ve gelişmeden, ancak şimdi ve bu şekilde haberdar olmamız, yapılmak istenen esaslı değişikliğin meşruiyetine gölge düşürdüğü gibi, bizler için kabul edilemez bir vahamete de işaret etmektedir" ifadelerini kullandı.

'HAZIRLIKLAR BÜYÜK ÖLÇÜDE TAMAMLANMIŞ'

TBB yöneticileri açıklamada, “Yürütme erkinin bir unsuru olan Adalet Bakanlığı’nın, avukatların konum ve statüsü ile avukatlık meslek örgütlerinin oluşum ve işleyişini esaslı şekilde değiştirecek şekilde, Avukatlık Kanunu değişikliği hazırlıkları içinde olduğunu kaygıyla öğrenmiş bulunmaktayız. Yine bu konudaki hazırlıkların büyük ölçüde tamamlanmış olduğunu, TBB Başkanı’mızın, 8 Mayıs tarihinde bireysel olarak yaptığı sosyal medya açıklamasıyla öğrenmiş bulunmaktayız. TBB Yönetim Kurulu Üyeleri olarak böyle bir çalışma ve gelişmeden, ancak şimdi ve bu şekilde haberdar olmamız, yapılmak istenen esaslı değişikliğin meşruiyetine gölge düşürdüğü gibi, bizler için kabul edilemez bir vahamete de işaret etmektedir” denildi.

'AVUKATLAR, BÖYLE BİR TABLOYA ASLA RAZI OLMAYACAKLARDIR'

Türkiye’de yargı bağımsızlığının "tam anlamıyla bir beka sorunu haline geldiği" vurgulanan açılamada, şu ifadelere yer verildi:

“Savunma mesleğinin ve baroların kurumsallıklarının, inisiyatif alanlarının daha ileri götürülmesi gerekirken daraltmaya yönelik bu girişim karşısında barolarımız hiç kuşkusuz gereken duyarlılık içinde olacaklardır. Unutulmamalıdır ki barolar, avukatların meslek örgütüdür. Avukatlara dayanmayan baro tasarımı levhadan ve şekilden ileri bir anlam ve işlev taşımayacaktır. Böylesi bir anlayış Türkiye’nin saygınlığını gerek vatandaş gözünde gerekse uluslararası alanda ciddi ölçüde zedeleyecektir. Yargı bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü, insan hakları mücadelesini, ülkeleri için, çağdaş uygarlık düzeyini aşma idealini görev emri kabul eden avukatlar, böyle bir tabloya asla razı olmayacaklardır.”

'BAROLARIN DAVA AÇMA HAKKI YASAKLANIYOR'

Tasarlanan değişikliklerin savunmanın bağımsızlığını ve gerçek anlamda avukatlığı ortadan kaldıracağı ifade edilen açıklamada, değişikliği öngörülen özellikle hususlara dikkat çekildi:

- "Avukatlık Kanunu uyarınca Barolar ve TBB’nin, 'Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak' hak ve görevi bulunmaktadır. Bu görev ve hak çerçevesinde TBB ve Barolar, hukukun üstünlüğü ve insan hakları ihlalinin söz konusu olduğu durumlarda, davalar açma ve açılmış davalara katılma hak ve yetkisine sahiptir. Hazırlanan taslakta ise '… ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak' ibaresinin çıkarılması öngörülmekte ve bununla da yetinilmeyip dava açma hakkı bir başka hükümle açıkça yasaklanmaktadır. Böyle bir hak ve yetki ayıklaması, Avukatlık hizmetinin kamusal niteliğine aykırı olduktan başka, yargının kurucu unsuru savunma mesleğini sıradanlaştırmaktan başka bir sonuç vermeyecektir."

'SEÇİLEMEYENLERİN DE SEÇİLMESİ HEDEFLENMEKTEDİR'

- "Baro organlarının seçiminde, yanlış bir adlandırmayla 'nisbi temsil' adı altında, seçilme yeterliğinin altında oy alan grupların da temsilci bulundurması (bir anlamda seçilemeyenlerin de seçilmesi) hedeflenmektedir. Mevcut Kanuna göre kural olarak adaylıklar bireyseldir. Seçilme yeterliliğine sahip her avukat bireysel olarak her organ için aday olabilir. Ne var ki uygulamada, isteyenler gayri resmi birliktelikler oluşturup liste halinde de seçime girebilmektedir. Ancak oy sayımında liste olgusu hiç hesaba katılmaksızın, ilgili organ için en çok oy alan kişiler seçilmektedir. Getirilmek istenilen değişiklikle, her bir gruba bu kez resmi bir sıfat ve statü tanınacaktır. Ayrıca, örneğin on kişilik yönetim kuruluna en çok oy alan ilk on kişi değil de onuncu kişiden daha az oy alanlar seçilebilecek; diğer bir anlatımla bu suretle seçilecek o kişiden daha çok oy alanlar seçilemeyecektir. Kuşkusuz böyle bir uygulama, demokrasilerin en önemli unsuru olan seçme ve seçilme hakkına ağır bir darbe vuracak; yüzlerce yıllık gelişim sürecinden sonra, demokrasinin tanımının yeniden yapılmasını zorunlu hale getirecek ucube bir sisteme vücut verecektir.

'HER BİR BARO VE TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ’NDE TARİKAT, CEMAAT YARATILACAK'

- "Bu sistemin yaratacağı bir diğer yıkıcı sonuç ise şudur: Her bir Baro ve Türkiye Barolar Birliği’nde; tarikat, cemaat, etnik, mezhepsel, hemşerilik gibi temeller üzerine inşa olunacak çok sayıda hizipler yaratılacak ve bu hiziplere siyasal parti çağrışımlı resmi sıfatlar yapıştırılacaktır. Böylesi bir bölünme ve parçalı yapılanmanın; savunma örgütlerinin gücünün yok edeceği ve dolayısıyla bundan yargı bağımsızlığının, hukukun üstünlüğü anlayışının ve demokrasinin son derece olumsuz etkileneceği çok açıktır."

'ÜYE SAYISI 30 OLAN BARO 3 DELEGE, 2000 OLAN 4 DELEGE GÖNDERECEK'

- "Öngörülen bir diğer değişiklik, Avukat mevcudu çok olan baroların oy oranlarını düşürmeye yönelik olarak tasarlanmaktadır. Buna göre, üye sayısı toplamı 30 olan bir baronun TBB’ne göndereceği delege (oy) sayısı 3 olacak; üye sayısı 2.000 olan bir baronun delege (oy) sayısı 4 olacaktır. Buna göre bir tarafta her 10 avukata tanınan 1 oy, diğer tarafta her 500 avukata tanınan bir oy hakkı seçim sonucunu belirleyecektir."

- "Demokratik seçim ve yönetim anlayışını, böyle bir tablonun neresinde aramak gerektiği, çetin bir soru olarak karşımızdadır! Her bir Avukatın iradesi eşit oranda değerlidir ve önemidir. Bu kabul, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Anayasadaki yurttaşların eşitliği ilkesinin de kaçınılamaz bir gereğidir. Dolayısıyla az mevcutlu veya çok mevcutlu baro üyesi olmak, bir avukatın seçme hak ve yetkisinin, herhangi bir gerekçeyle, diğer bir avukattan 50 kat daha değersiz kılınmasını hiçbir şekilde sağlayamaz. Hele de böylesi bir değişikliğin ifade edilemeyen gerekçesi, demokratik ilkelerin kafasını yarma, gözünü çıkarma pahasına, arzu edilen sonucu (itaatkâr Barolar ve Barolar Birliği) yaratmaya yönelik kurallar koyma arzusu ise bu hal asla kabul edilemez."

TBB: MUHALİF 4 ÜYENİN TBB ADINA AÇIKLAMA YAPMA YETKİSİ YOKTUR

Türkiye Barolar Birliği (TBB), TBB’nin 4 yöneticisi tarafından yapılan açıklamanın resmiyetinin olmadığını kaydetti. Yapılan açıklamada, “İddia konusu bu açıklamanın, konu Yönetim Kurulu’nda görüşülürken muhalif oy vermiş 4 üyenin TBB’yi hiçbir şekilde bağlamayan muhalefet gerekçeleri olduğu anlaşılmıştır. TBB yönetim kurulunda azınlık oyunu vermiş olan bu üyelerin TBB adına açıklama yapma yetkisinin olmadığı açıktır” denildi.