'Bize 'onlar' demediğiniz zaman herkes gibi olabileceğiz'

Dünya Engelliler Haftası’nda engelliler sorun ve taleplerini anlattı. Bir devlet okulunda rehber öğretmen olan Ç.A. engelli bireylerin başkasına muhtaç olmadan yaşamasını sağlayacak politikalar üretilmesini istedi. Görme engelli olduğu için azledilmek istendiği durumlar yaşadığını anlatan avukat Hasan Puluç, “Günlük hayatta yoksun kaldığım 'adaleti' adliye koridorlarında sağlamak için mücadele veriyorum” dedi. Bedensel engelli C.A.: “Bizlere, 'onlar” demediğiniz zaman herkes gibi olabileceğiz."

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Engelli bireylerin sorunları hakkında farkındalık oluşturmayı amaçlayan Birleşmiş Milletler, 10 – 16 Mayıs tarihlerini Engelliler Haftası olarak kabul etti. Toplumsal yaşamda karşılaştıkları ayrımcılık ve sorunlar nedeniyle pek çok alanda ötekileştirilen engelli bireyler, sağlık sistemine erişimden eğitime, istihdamdan ruhsal sorunlara kadar bir dizi problem ile baş etmeye çalışıyor.

ENGELLİ BİREYLERE İLİŞKİN GÜNCEL VERİ YOK

Türkiye’de engellilerin işgücüne katılma, istihdam ve işsizlik oranlarına ilişkin güncel bir veri bulunmazken, engelli bireylerin Türkiye nüfusunun yüzde 12.29’unu yani yaklaşık 10 milyonunu oluşturduğu tahmin ediliyor. Engelliler Konfederasyonu Başkanı Mustafa Özsaygı, 2011 yılında yapılan son açıklamada nüfusun yaklaşık yüzde 7'sini oluşturan engelli bireylerin aradan geçen 9 yılda hızla arttığına dikkat çekti. Özsaygı, “Ülkemizde engellilere yönelik mevzuat dağınık bir yapı arz etmektedir. Bunun düzeltilmesi gerekiyor” dedi.

'UZAKTAN EĞİTİM GÖRME ENGELLİ ÖĞRETMENLERE UYGUN OLUŞTURULMUYOR'

Engelli bireylerin “sıradan” olabilmek adına verdiği mücadelenin en büyük örneklerinden biri doğuştan göz tansiyon hastası olup, 3 yaşında görme yetisini tamamen kaybeden 33 yaşındaki Ç.A. Şu an bir devlet okulunda rehber öğretmeni olarak görev yapan Ç.A., korona virüsü salgını nedeniyle okulların kapatılması ile uzaktan eğitim sistemi üzerinden ders veriyor.

Uzaktan eğitim sisteminin görme engelli öğretmenlere uygun oluşturulmadığını ifade eden Ç.A., “Teknolojik altyapının engelli bireyler dikkate alınarak hazırlanması gerekiyor. Uzaktan eğitim sistemi görme engelli öğretmenlere uygun oluşturulmuyor. İlk etapta sisteme girme konusunda zorlandık. Bakanlık ile yazışmalar sonrası sistem bizlere uygun hale getirildi. Ama bizler talepte ve istekte bulunmadan altyapının bizlerin de içine katılarak hazırlanması gerekiyor. Ama bizler hep unutuluyoruz. Online canlı derse başladım. YSK’ye hazırlanan öğrencilerim ile sınav sistemine dair dersler yaptık. Ama görme engelli bir Türkçe öğretmeni materyal kullanacağı için bu sistem içinde sorun yaşayabilir. Hizmet içi uzaktan eğitim programlarında da sorunlar yaşıyoruz. Bu sistemin engelli bireylere uygun hale getirilmesi gerekiyor” dedi.

'DENEME SORULARINI ARKADAŞLARIMIN OKUMASI İLE ÇÖZÜYORDUM'

Gaziantep’ten İstanbul’a uzanan eğitim mücadelesinin de zorluklar ile geçtiğini belirten Ç.A., o günleri şu sözler ile özetledi:

“Ben hiç görmedim; ama dert anlatmak, paylaşmak, insan psikolojisi –eksikliğimden olsa gerek- hep ilgimi çekti. Çok çalıştım; ilkokulu görme engelliler okulunda, liseyi ise normal lisede yatılı okudum. Sorular elinizde ama okuyamıyorsun. Sesli kaynak yetersiz olduğu için arkadaşlarımın soruları okuması ile denemeleri çözebiliyordum. Muhtaçlık durumu en berbat durum. Bazen reddedildiğim de oluyordu; ama hiç yılmadım. 2009 yılında Marmara Üniversitesi Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümünü kazandım.

'BASTON KULLANMA EŞİĞİNİ GEÇMEMİŞ OLSAYDIM İSTANBUL’DA ZORLANABİLİRDİM'

İstanbul’da ilk dönemlerinde trafik çok yoğun, insanlar kalabalık. Burası beni yutar, yapamam dedim. Bilmediğim bir şehir, yollar, caddeler yabancı... Ben ilk kez lise son sınıfta baston kullanmaya başladım. Baston kullanma eşiğini o zamanlar geçmemiş olsaydım İstanbul’da zorlanabilirdim. Gerçi hala baston kullanmayı kabullenemedim ama... İstanbul’da sesli kayıt kaynakları yeterli sayılırdı. Bir de burada derslerde bana yardımcı olan kuruluşlar, dernekler vardı. Belki de İstanbul dışında başka bir yerde okusaydım, bu kadar şanslı olmayacaktım. Mücadele ile geçen 4 yıl sonunda 2013 yılında üniversiteden mezun oldum.”

'ÖĞRENCİLERİM YETİŞKİNLERDEN DAHA ÇABUK KABULLENDİ'

İstanbul’da 4 yıl çalıştıktan sonra 2017 yılında Gaziantep’e atanan Ç.A., meslek hayatına, “Bu halde nasıl yapacaksın?” sözleri ile başladığını anlattı. Ç.A.: “Mesleğe ilk başladığım zaman endişeliydim. Psikososyal bir kaygım oluştu. İlk defa görme engelli birini görüyor gibi bu işi nasıl yapacağımı sordular. Herkes gibi, sıradan biri olduğumu kabullenmek zordu onlar için. Öğrenciler yetişkinlerden daha kolay kabullendi, ayrımcılık yapmadı. Mesleğe başladıktan bir yıl sonra okulla sevgi evlerine ziyarette bulunmuştuk. Bir meslektaşım koluma yanlış bir şekilde girdi, uyardım. Ben uyarınca, “Bir daha yardım da etmem, koluna da girmem” dedi. O an çok üzülmüştüm. Şu an her şey biraz daha yolunda. Artık ben de çevrem de alıştı. Ama engelli bireylerin başkasına muhtaç olma durumunu minimuma indirmek için politikalar düzenlenmeli. Yardım yapmayın, bağımsız hareket edebilmeleri ve hayat becerileri kazanabilmeleri için adımlar atılmalı."

'KÖR' OLDUĞUM İÇİN BENİ AZLETMEK İSTEDİ

Antalya’da avukat olarak görev yapan görme engelli Hasan Puluç ise, engeli nedeniyle meslek hayatı boyunca yaşadığı sorunları şu şekilde anlattı:

“Mesleğe başladığım ilk yıllarda adliye binasında odaları bulmakta güçlük çekiyordum. Odaların üzerinde kabartmalı yazı olmadığı için -ki hala yok- zorluk çekiyordum. Zamanla yolları, teknikleri öğrendim. Görme engelli olduğum için sorun yaşadığım davalar da oldu tabi ki. Bir gün hiç unutmuyorum: Araba hırsızlığından bir şüpheli yakalanmış. Onu savunmam için barodan beni atadılar. Şüpheli ile ön görüşme yapmak için gittiğimde, “kör” olduğum için beni istemediğini, kör olmayan bir avukat gelmesini söyledi. Ben de eni istemediğine dair dilekçe yazmasını ve tutanak tutulmasını söylemiştim. Günlük hayatta yoksun kaldığım “adaleti” adliye koridorlarında sağlamak için mücadele veriyorum” dedi.

'ENGELLİ BİREYLER SADECE MAYIS VE ARALIK AYLARINDA HATIRLANIYOR'

Bedensel engeli nedeniyle çocukluğundan bu yana yürüyemeyen 21 yaşındaki C.A da ne eğitim hakkından ne de istihdam koşullarından yararlanabildi. Eğitim hayatını liseye kadar sürdürebilen C.A., şunları söyledi: “Artık annemin sırtından inmem gerekiyordu. Sonrasında eve kapandım. Herkesten, her şeyden nefret ettim. Arkadaşlarım benden uzaklaştı. Sonrasında ailemin de desteği ile durumumu kabullendim. Ailemin yardımı ile ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum, dışarı çıkabiliyorum. Onlar olmasa tekerlekli sandalyeye bile oturmam güç. Bizlerin tek başımıza hayatlarımızı sürdürebileceğimiz çalışmalar yapılmalı. Ailem şu an yanımda, ya bir gün yalnız kalırsam ne olacak. Engelli bireyler yılda sadece mayıs ve aralık aylarında hatırlanıyor. Ama her gün bizim sorunlarımız var. Bizlere, 'onlar' demediğiniz zaman herkes gibi olabileceğiz."

Korona virüsü salgını ile birlikte de enfeksiyona açık hale geldiklerini de belirten C.A., “Zaten sosyal çevresi zengin olan bir insan değildim. Şimdi tüm gün evde olup, kimseyle görüşmemek yalnız hissettiriyor ama geçeceğini biliyorum” diye konuştu.