İşkence iddiası 'kaba ve yaralayıcı' bulunduğu için araştırılmadı

Afyon'da 2017'de işkence gören M.B.'nin anlattıkları araştırma komisyonu kurulması istemiyle Meclis Başkanlığı'na sunuldu. Meclis Başkanlığı'ndan işkencenin detayları 'kaba ve yaralayıcı' olduğu için ret yanıtı geldi. Önerge sahibi HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu, "Makata jop sokmanın kibarca anlatımı nasıl olabilir? Size yapılan işkenceler, çırılçıplak soymalar, dayak, hakaret, küfürün eşinize de yapılacağı kibarca nasıl ifade edilir? Eğer burası hukuk devletinden çıkmışsa, devlet olmaktan çıkmışsa bu konuların üstü kapatılmaya çalışılır" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Afyon'da 2017 yılında evlerinden gözaltına alınarak işkence edilen karı koca emniyette karşılaştıkları kötü muamelenin Meclis'te duyurulmasını istedi. Afyon TEM'de kendisine elektrik verildiğini, birkaç kez ne olduğunu bilmediği içecek içerildiğini söyleyen M.B.'nin yaşadıklarının araştırılması için HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu devreye girdi. Gergerlioğlu, konuyla ilgili olarak Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. Ancak Meclis Başkanı Mustafa Şentop, bahsi geçen işkence için, 'Kaba ve yaralayıcı' diyerek önergeyi iade etti. Gergerlioğlu önergenin bu şekilde iade edilmesine tepki göstererek, "İşkenceyi, makata jop sokmayı kaba ve yaralayıcı olmadan nasıl anlatabiliriz ki?" diye sordu.

'ELEKTRİK VERDİLER...'

Afyon'da ailesi ile yaşayan M.B. Özel bir kurumda asgari ücretle çalışıyordu. 2017 Ekim ayında akşam saatlerinde evlerine polisler gelerek eşiyle birlikte gözaltına alındı. M.B.'nin anlatımına göre Afton TEM'de kendisine işkence edildi. 'FETÖ'cü olduğu gerekçesiyle gözaltına alındığını söyleyen M.B. Emniyet'te yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Beni Emniyet'te 3'ncü kata çıkardılar. İçeriye girdiğimizde beni odaya getiren polis, 'Amirim M.B. bu' dedi. Amirim denen kişi odadakilere dönerek, 'Bu benim kim olduğumu bilmiyor herhalde ama ben onu nasıl konuşturacağımı bilirim' diyerek yüzüme sağlı sollu yumruk atmaya ve küfretmeye başladı. Sonra bana sorgu için yukarı çıkacağız dediler. Koluma bir polis girdi ve beni duvarlara çarpmaya başladı. Bu şekilde TEM şubeye çıktık. TEM şubenin kapısının önüne geldiğimizde içerden bir kişi kafama bir şeyler kapatıp gözlerimi de bağladı. Üzerime kaç kişi olduğunu bilmediğim ama en az 4 veya 5 kişi olduğunu tahmin ettiğim bu kişiler tekme tokat dövmeye başladılar. Bu durum 15 dakika devam etti. Üzerimde iç çamaşırım kalacak şekilde soydular ve bana zorla bir şeyler içirdiler. Elektrik vermeye başladılar. Elektriği sırtımdan ve kalçalarımdan veriyorlardı. Bir yandan da başımdan aşağıya su döküyorlardı. Çıplak ve ıslak bir vaziyette bana elektrik vermeye devam ettiler. 30-45 dakika kadar işkenceye maruz kaldım.”

'SANA NE YAPTIYSAK EŞİNE DE YAPARIZ'

M.B. şöyle devam etti: “Bu vaziyette iken bir kişi başıma gelmiş uzun olan saçlarımı birbirine bağlamış ve parmaklarını saçlarıma geçirerek kafamı kaldırıyor ve yere çarpıyordu. Yüz üstü yatan benim arkamdan tenasül uzuvumu ve testislerimi tutarak sıkmaya ve arkaya doğru asılmaya başladı. Odaya bir kişi girdi ve üzerime oturarak, 'Bak akıllı ol eşini de getirdik. Sana ne yapmışsak ona da aynısını yaparız, ona nasıl elektrik vereceğimizi ve neler yapacağımızı sen düşün' dedi. Ben de ne isterseniz söyleyeyim dedim. O ara içeriye savcının girdiğini söylediler. Benim odadaki durumumu görünce beni yerden kaldırmalarını, üzerimi giydirmelerini ve yan odaya getirmelerini söyledi. Beni yan odaya sürüklediler. Bu haldeyken bana yine zorla iki defa bir şey içirdiler. Kendisinin savcı olduğunu söyleyen kişi, 'Hadi konuş' dedi. Bende konuşacak takatim kalmadı deyince kendisi bana, 'O zaman daha 30 gün buradasın' dedi. Bana verilen elektrikten sırtım ve kalçam acıyordu. O gece nezarethaneden sorgu için çıkarıldığım halim ile sorgudan sonra getirildiğim halin kamera görüntülerine bakılabilir. O geceki farklı iki halim nezarethanedeki nöbetçi memuruna sorulabilir. İşkenceler sonucu vücudumda ortaya çıkan durumları gören nezarethanedeki kişiler bunlara şahitlik yapabilir. Orada işkence, kötü muamele ve hakaret eden memurların suç ve suç delilleri karartılmadan, üzeri örtülmeden bulunmasını ve adalet önüne çıkarılmalarını talep ediyorum.”

'ADALETE TESLİM EDİLMELERİNİ İSTİYORUM'

M.B. şu an Afyon Cezaevi'nde tutuluyor, eşi ise bir süre tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. M.B.'nin eşi de kendilerine bunu yaşatanların yargılanmasını istiyor: “Aynı gün ben de eşimle birlikte gözaltına alındım. İşkenceye kendi gözlerimle şahit oldum. Eşim perişan olmuştu. Bana ve eşime 'Bu sırada neredeydin, ne iş yaptın? Sen bu işlerin içinde misin? Nasıl bir örgütsünüz, yapısı nasıldı?' gibi sorular sordular. Eşim bir pansiyonda asgari ücretle çalışıyordu. Bizim bu tarz işlerle işimiz olmaz dememize rağmen bizi dinlemediler. Şu an eşimin sağlığından endişe duyuyorum. Eşimle telefonda konuştuğum zaman durumunun kötü olduğunu biliyorum. Bize bunları yaşatanların adalete teslim edilmesini istiyorum.”

ÖNERGE İADE EDİLDİ

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, UYAP kayıtlarına geçen işkence ifadelerini Meclis gündemine taşıdı. Gergerlioğlu, son dönemde emniyette işkence olduğu iddiaları için Araştırma Komisyonu kurulmasını talep etti. Ancak bir süre sonra bu önerge Meclis Başkanı Mustafa Şentop tarafından iade etti. Önergenin iade gerekçesi olarak anlatılanların 'Kaba ve yaralayıcı' olduğu ifade edildi.

'EĞER BİR HUKUK DEVLETİYSE BU KONULAR AYDINLANIR'

Gergerlioğlu önergenin iade edilmesine tepki gösterdi. Bir hukuk devletinde vatandaşa yapılan kötü muamele, işkence, kaybedilme kaçırılma gibi olayları araştırmanın hukuk devletinin en önemli görevi olduğunu hatırlatan Gergerlioğlu şunları söyledi: “Eğer ki orası bir devletse, bir hukuk devleti ise bu konular aydınlanır. Eğer burası bir hukuk devletinden çıkmışsa, devlet olmaktan çıkmışsa bu konuların üstü kapatılmaya çalışılır. İşkence bir insanlık suçudur ve zaman aşımı yoktur. Bize 3.5 yıl önce uğradığı işkencelerle ilgili başvuran şahsın başvurusunu bir araştırma önergesi ile TBMM'ye sunduk. Ama İç Tüzüğün 67'nci maddesine göre kaba ve yaralayıcı ifadeler olduğunu iddia ettikleri bu önergemizi kabul edemeyeceklerini, düzenlememiz gerektiğini söylediler. Ancak biz şahsın ifadelerini tırnak içine alarak bu önergeyi vermiştik ve tek bir yorum katmamıştık. Şahıs kendisine yapılan işkenceleri nasıl anlatsın? Evinin kapısı kırılarak tekme tokat dövülerek gördüğünü iddia ettiği işkenceleri nasıl anlatsın? Gözaltı merkezinde elektrik verildiğini makatına jop sokulma tehdidinde bulunulduğunu, karısına da aynı muameleler yapılacağı iddialarını başka nasıl gündeme getirsin? Bunları tırnak içine alarak araştırılması gerektiğini söylemişiz. Bundan daha doğal normal olan şey nedir? Ama bu ülke normal bir ülke olmadığı için, Meclis Başkanlığı işkenceyle ilgili bir önergeyi araştırmak istemediği için hep bu taktiklere başvuruyor."

'CEZASIZ BIRAKMA GİRŞİMİDİR'

Gergerlioğlu, "Bu ilk değil sanırım son da olmayacak" diyerek şöyle devam etti: "Bundan öncesinde 108 gün boyunca ağır işkencelere uğradığını anlatan ve kaçırıldığını belirten Zabit Kişi isimli bir şahsın da iddialarını araştırma önergesi olarak Meclis'e sunduğumuzda yine sözde kaba ve yaralayıcı ifadeler olduğundan dolayı önergemiz reddedilmişti. Ben sorarım: Makata jop sokmanın, kibarca anlatımı nasıl olabilir?. Ben sorarım: Size yapılan işkenceler, çırılçıplak soymalar, dayak, hakaret, küfürün eşinize de yapılacağını kibarca nasıl ifade edebilirim? Bir vatandaş bunları güvenlik görevlilerinden gördüğünü söyleyerek başvuruyor biz de bunu milletvekili olarak millet adına millet meclisine soruyoruz. Karşılaştığımız cevap bu! 21. yüzyılda bir utanç cevabı bu! Meclis Başkanlığı'nın bu cevabı, bir sümen altı etme girişimidir. İşkencenin cezasız bırakılma girişimidir. Biz şunu tekrar söylüyoruz. İşkence iddiaları araştırılsın eğer bu işkence iddialarının doğru olmadığı ispatlanırsa gelsin bunu açıklasınlar. İddialar son derece ciddi şahitli raporlarla desteklenmiş durumda. Biz de bunların araştırılmasını istiyoruz. Bundan daha doğal ne olabilir! Ancak Türkiye öyle bir noktaya geldi ki milleti temsil eden Milletin Meclisi'nde vatandaşın uğradığı işkenceyi bile araştırma istemeyen bir noktaya gelindi."