Kayyım, sinemacıyı ‘süpürgeci’ yaptı

Siirt Belediyesi basın biriminde 6 ay önce işe başlayan Mersin Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü mezunu Şerif Polat, belediyeye atanan kayyım tarafından Temizlik İşleri Müdürlüğü’nde süpürgeci olarak görevlendirildi. Görev yerinin değiştirilmesini mobbing ve cezalandırma olarak değerlendiren Polat, “Bu şekilde istifaya zorluyorlar” dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Siirtli Şerif Polat, 29 yaşında. “Haylaz” olarak tanımlıyor ilk gençliğini ve “15 yaşımda haylazlıklarım nedeniyle iki lise değiştirdim” diyor. Ailesi, uslanır umuduyla İstanbul’a, ağabeyinin yanına gönderiyor Polat’ı. Bir süre tekstil atölyelerinde çalışıyor ve liseyi dışarıdan bitiriyor. Üniversite sınavına giriyor ve 2010 senesinde Mersin Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’ne yerleşiyor.

Polat, üniversite yıllarını, “Bu dönemde ağırlıklı olarak sinema ile ilgilendim ve yaptığım kısa filmler takdir topladı. Filmlerim birçok festivalde gösterildi ve yarışmalardan ödülle döndü. Keyifli bir dönemdi yani. Rahat bir tempom olmasına rağmen okulu normal sürede bitirip mezun oldum” sözleriyle anlatıyor.

Ama bizim Şerif Polat’la konuşmamızın nedeni, ne yazık ki sinema ve yaptığı filmler değil. Yaklaşık 6 ay önce Siirt Belediyesi’nde çalışmaya başlayan Polat’ın görev yeri, belediyeye atanan kayyım tarafından değiştirildi. Yeni işi, Temizlik İşleri Müdürlüğü’nde “süpürgeci”. Görev yerinin değiştirilmesini mobbing olarak değerlendiren Polat, tepkisini sosyal medyada dile getirdi.

Önceki dönem HDP’li belediyelere kayyım atandığında belediye çalışanlarının bir kısmı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile bir kısmı da sözleşmeleri yenilenmeyerek işten çıkarılmıştı. Salgın sürecinde 3 ay boyunca işten çıkarmanın engellendiğini hatırlatan Polat, kayyımın çalışanları bu şekilde istifaya zorladığını ileri sürdü.

Şerif Polat’ın karşı karşıya kaldığı sorun aslında kayyım atanan bütün belediyelerde yaşanıyor. Bu nedenle Siirt Belediyesi’nde yaşananları, kayyım atanan diğer belediyelerin pratiği olarak da okumak mümkün.

Belediyeden önce bir iş deneyiminiz olmuş muydu? Hiç gazetecilik yaptınız mı mesela?

Hayır, hiç gazetecilik deneyimim olmadı ama iletişim fakültesi mezunu olduğum için çok da uzak değilim. Gerçeği yakın olmak için buna da gerek yok ya, Türkiye’de yaşıyor olmamız yeterli. Yaşadıklarımız bizi hem hukukçu hem de gazeteci haline getirdi. Okulu bitirdikten sonra, her Radyo, Televizyon ve Sinema mezunu gibi, İstanbul’un yolunu tuttum. Aydın Doğan Vakfı’dan kazandığım ödül sonucunda CNN Türk’te hak kazandığım staj da o dönemin yazına denk geliyordu. Staj, sakalımı problem ettikleri için sadece bir gün sürdü. Sakalımı tercih ettim. Yaklaşık bir yıl freelance bir şekilde post-prodüksiyonda asistanlık yaptım. Bu süreçte kurgu bilgimi pekiştirdim. Ama işin sürekli olmaması ve benim evhamlı yapım yan yana gelince İstanbul çekilmez hale geldi ve İstanbul’dan ayrıldım. Van sürecim oldu. 2016 yılında Van Büyükşehir Belediyesi’nin kültür merkezi Nuda Kültür Merkezi’nde Sinema Eğitmeni olarak çalıştım. Yaklaşık 9 ay çalışabildim. Oturmamış olan kurum sistemi (yeni bir kurumdu ve birçok eksik vardı) ve yöneticilerin politik/ideolojik mobbingi yüzünden istifa etmek durumunda kaldım. Ben işi bıraktıktan 1 ay sonra hukuksuz bir şekilde Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyım atandı, kurum kapatıldı ve çalışan arkadaşlarımız işinden edildi. 2017 yılına kadar alanım dışında çeşitli işler yaptım ve bu süreçte yüksek lisans eğitimime başladım.

Siirt Belediyesi’nde çalışmaya başlama süreciniz nasıl gelişti?

Ders dönemini bitirmiş ve tez dönemine girmiştim. Bu süreçte hem iş hem tez ikisini beraber götürebilirim diye düşünüyordum. Siirt Belediyesinin işçi alım ilanını görüp başvuru yaptım. Yapılan mülakat sonucunda işe alınmaya hak kazandım. CV’mi esas alınarak basın biriminde görevlendirildim.

Siirt Belediyesi’nde çalıştığınız birimde aldığınız görev neydi? Çalıştığınız süre içinde neler yaptınız?

Çalıştığım birimde görevim ağırlıklı olarak sosyal medya için video içerikleri oluşturmaktı. Fiilen videographer, resmiyette ise büro işçisi diyelim. Bunun dışında belediyenin işleyişindeki rutini takip edip (fotoğraf, video) arşivliyordum. Kayyım atanmadan önce belediyeye bağlı Berfin Kadın Danışma Merkezi’yle birlikte karantina sürecinde evde kalan kadın ve çocuklara yönelik video içerikleri üretiyorduk. Bunun dışında belediyenin kültür birimiyle Siirt’in tanıtımına katkı sunacak projeler geliştiriyorduk. Arkadaşlarla birkaç görüşme alabildik ancak sonrası malum…

Şerif Polat

KAYYIM GELDİ DRONE UÇTU

Kayyım atamasından önce belediyede çalışma koşulları genel olarak nasıldı? Ayrıca belediye dışından bir baskı vs hissediliyor muydu?

Benden önce belediyede video içerikler üretilmiyordu. Kısıtlı bir video arşivi vardı ve bu da genelde belediye başkanlarının önemli anlardaki reaksiyonlarını içeriyordu. Yeni bir alan açmıştık ve doğal olarak belli zorlukları vardı. Severek yaptığım ve hakim olduğum için bunlar pek gözüme gelmiyordu. Birimde kullanılmayan ekipmanları değerlendirmeye başladık ve edit için bir bilgisayar satın aldık. Zamanla işleyiş oturmaya başlıyordu.

Şöyle bir örnek vereyim. Video içeriklerinin rutinini değiştirdiği için ben ilk geldiğimde drone’u da kullanmak istemiştim. Ama bunun emniyet tarafından yasaklandığını öğrendim. Her yerde uçurulmayacağını biliyorum, belirli hallerde güvenlik nedeniyle alınmış bir karar. Ama bir kamu kurumuna da mı yasak? Ya da bu yasağın istisnai halleri yok mu? Eğer bu şehir Siirt’se istisnai haller de rafa kaldırılıyor! Buna karşın kayyım geldikten birkaç gün sonra belediyenin dron'u semalardaydı. Bu küçük bir örnek. Öncesinde zaten HDP’li belediyelere kayyım atanmıştı. Siz kayyım atanmayan HDP’li belediyelerden biri olsaydınız bu durumun yaratmış olduğu baskıyı ensenizde hissetmez miydiniz?

'YA ÇÖP YA EV SEÇENEĞİNİ ÖNERMİŞLER'

Sizce neden çalıştığınız birimden alınıp süpürgeci görevine verildiniz?

Nedeninden ziyade nedensizliğinin olması gerekiyor bu kararın. Çünkü imzaladığımız iş sözleşmesinin 6.8. maddesi görev yerinin değiştirilmesine “benzerlik” şartını getiriyor. Yani madde işçiyi bürodan alıp sahaya, eline kamera yerine süpürge veremezsin diyor.

Siirt Belediyesi’nde Temizlik İşleri Müdürlüğü sürgün birimi olarak adlandırılıyor. Bu bir tür mobbing. Bu şekilde işi kendimiz bırakmamız ve haklarımızdan imtina etmemiz amaçlanıyor. Keza kazanmış oldukları haklardan vazgeçip işi bırakan kişiler de oldu. Belirtmek gerek belediyeler kamuya hizmet kurumlarıdır. Hiçbir görüşün, yapının üzerinde hak iddia edebileceği kurumlar değildir.

Bir önceki kayyım döneminde Siirt’te kayyımla çalışmış ve fikirsel olarak HDP’den farklı düşünen kimi işçiler de bu uygulamaya maruz bırakılmış. O kişilere “ya çöp ya ev” seçeneğini önermişler. Bu kişiler şimdi kayyım tarafından terfi ettiriliyor. Bana karar sözlü olarak bildirildikten sonra Temizlik İşleri Müdürlüğü’nde muhatabım olan yetkili kişi de bu şekilde cezalandırılmış ve kayyım tarafından terfi ettirilmişti. Nedeni ne olursa olsun bir insanı bu şekilde cezalandırmak yanlış.

Sizin gibi başkalarının görev yeri de değişti mi?

Benimle aynı gün Temizlik İşleri Müdürlüğüne gönderilmiş iki kişi vardı. Biri 4 yıldır büro içerisinde evrak işleriyle ilgileniyor. Diğeri de vasıfsız işçi olarak benimle aynı gün işe başlayan bir arkadaş. Bu iki kişi de benim gibi süpürgeci olarak görevlendirildi. Bunun dışında üniversite tahsilini tamamlamış ve benim lise arkadaşım olan ve benimle aynı gün işe başlayan bir arkadaş var. Sabah tesadüfen denk geldim, bizim eve yakın bir parkta sulama görevlisi olarak görevlendirilmiş!

Kayyım atandıktan sonra belediye çalışanları işlerini kaybetme korkusu yaşamaya başladı, diyebilir misiniz? Böyle bir izlenim edindiniz mi?

Elbette. Bir önceki kayyımla (bu Siirt’e atanan ikinci kayyım) çalışmayan birçok kişi işini kaybetme kaygısı taşıyor. Önceki kayyımla çalışan birçok kişi bu durumunu güvence olarak sayıyor. Hala bizimle aynı dönemde alınan birçok kişinin bu tarz kaygıları var. Burada muhatabınız devlet erkinden biri olunca işler daha karmaşık hale geliyor ve insanlar olağan bir şekilde suskunluk sarmalına giriyor. Üzerine bir de ülkedeki işsizlik durumu eklenince kimse konuşmak istemiyor. Hukuksuz mu? Cevap belli: “Ben ekmeğime bakıyorum abi”. Karnı doymazsa ne yapacak? Hadi kendimi geçtim. 3-5 çocuğu olan ne yapsın? İşte bu yüzden konuşmamak zorunda.

Önceki kayyımlar döneminde birçok insan ya KHK ile ya da sözleşmeleri yenilenmeyerek işten çıkarıldı. Yeni kayyımlar, işten çıkarmak yerine, çalışanların görev yerini değiştirmeyi tercih ediyor gibi görünüyor. Bu tercih, insanları işten çıkarmak için bir taktik mi sence?

Türkiye’de korona virüsü salgını nedeniyle özel sektöre üç ay süreyle işten çıkarma yasağı getirildi ve Cumhurbaşkanı’nın bunu 6 aya kadar uzatabilme yetkisi var. Taktikten ziyade bu durumun önlerinde engel oluşturduğunu düşünüyorum. Şimdilik mobbing zorunlu bir seçenek. Bu yasak ortadan kalkınca gerçek niyetlerini ancak görebiliriz diye düşünüyorum.

'SİİRT BELEDİYESİ'NİN BİRÇOK YERİNDE TÜRK BAYRAĞI ZATEN ASILIYDI'

Kayyım belediyeye nasıl bir düzen getirmeye çalışıyor?

Yönetim ve müdürler komple değişti. Bu bir anlamda bu düzende olağan karşılanabilir. Çünkü belediyelerde her gelen yeni parti “bize oy vermeyenlere de hizmet edeceğiz” deyip kendi kadrosunu ve ideolojisini tesis etmeye çalışıyor. Ama kayyım atama durumu farklı, bu bir parti değil, devletin kendisi ve kayyım atamak artık onun pratiği değil kalıcı bir politikası. Ülkede 4 yıldır kayyım atama politikası mevcut.

Kayyım atanır atanmaz özellikle takip ettim sosyal medya hesaplarını. Kayyım yönetiminin ilk işi twitter hesabına Türk bayrağı yerleştirmek oldu. Ardından da belediyeye dev bir Türk bayrağı… İl Emniyet Müdür Yardımcısı bayrak asılma anlarını milliyetçi bir şarkı ile birlikte paylaştı hesabından. Ondan sonra valiliğin hesabına baktım, valiliğin hesabında Türk bayrağı yok! Ee, kayyım olarak atanan bu kişi yıllardır vali değil mi yoksa? Hassasiyet her yerde geçerli olur. Farkındayım, bu öyle bir şey değil. Mesaj açık net, ‘teröre karşı, bayrak’. Bu arada HDP’li Siirt Belediyesi’nin birçok yerinde Türk bayrağı zaten asılıydı, bu hassasiyetleri sosyal medya paylaşımlarına da yansıyordu. Bu şekilde HDP’nin bu bayrağı temsil etmediği algısı oluşturulmaya çalışıldı. Halk tarafından %48 oy ile desteklenmiş ve ‘sehven, devletin idaresi dışında kalmış’ bu kurumda ‘devletin gücü’ bayrak göstergesiyle yeniden tesis edilmişti.

Valiliğin basın müdürü belediyeye de basın müdürü olarak görevlendirildi, İl Milli Eğitim Müdürü, yeni Kültür ve Sosyal İşler müdürü olarak görevlendirildi. Diğerlerini saymaya gerek var mı? Yani özcesi Siirt’teki bürokratlar artık iki kurumu aynı anda yönetiyor.

Sizin hakkınızda alınan karar uygulanacak gibi görünüyor. Bu durumda ne yapacaksınız? İstifa mı edeceksiniz yoksa ne iş olursa yaparım deyip süpürgeci olarak devam mı edeceksiniz? Bu arada eski işinizde kalmak için mahkemeye başvurmak gibi bir seçeneğiniz var mı?

İstedikleri şey zaten bizi bu tür yöntemlerle istifa ettirmek. İşveren sözleşmedeki nakil yetkisini keyfi bir şekilde uygulayamaz ve kararda iyi niyet aranır. Aksi halde bu karar işçiyi bağlamıyor. Sözleşmenin feshi durumunda ise işçi, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle işe iade ve tazminat hakları elde etmiş olur. Bu haklarımdan yararlanmayı elbette düşünüyorum.