Adalar'daki atların yaşam tehlikesi sürüyor
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Adalar'daki faytonculardan satın aldığı 1225 at ahırlarda tutuluyor. İddiaya göre yalnızca haftada bir kez yarım gün dışarı çıkarılan atlar hareketsizlikten ölüyor. Atların ayakları şişiyor ve bağırsakları düğümleniyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ise iddiaların doğru olmadığını ve atlara mevcut imkanlar doğrultusunda en iyi şekilde bakıldığını ifade ediyor.
DUVAR - Adalar'da, geçtiğimiz yılın aralık ayında halk arasında at vebası olarak da bilinen ruam hastalığı görülmüştü. İstanbul Valiliği tarafından hastalığın yayılmasını önlemek için 20 Aralık 2019’da alınan kararla, faytona at bağlamak üç ay süreyle yasaklanmıştı. Yasakla beraber Burgazada, Heybeliada ve Büyükada’daki atlar ahırlara kapatıldı ve ruam tespit edildiği gerekçesiyle 105 at itlaf edildi. Ancak atlara yapılan testlerin sonuçları at sahiplerine ve kamuoyuna açıklanmadı.
Ruam hastalığının ortaya çıkmasından kısa bir süre sonra, 16 Ocak 2020 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi önemli bir karar alarak Adalar’da fayton kullanımını yasakladı. Fayton plakalarını ve atları sahiplerinden satın alacağını duyuran İBB, her bir fayton plakası için 300 bin TL, her bir at içinse 4 bin TL ödeme yaptı. İBB’nin 28 Şubat’ta yaptığı açıklamaya göre toplam 1225 at satın alındı. Atlar şu anda Büyükada’da bulunan 3 farklı ahırda tutuluyor.
Adalar’da yaşayanların kurduğu sivil inisiyatiflerden biri olan Adaların Atları Platformu, Büyükada’daki ahırlara giderek atların durumunu düzenli olarak takip ediyor ve kamuoyuyla paylaşıyor. Martta Heybeliada'daki 145 atı daha satın almasıyla birlikte toplam 1370 ata sahip olan belediyenin 31 Mart'ta kendilerine "Elimizde 1167 at var" açıklaması yaptığını belirten platforma göre bir ayda 200'ün üzerinde at öldü. Faytonlardan özgürleştirilen atların ahırlarda hapsedildiğini belirten platforma göre atlar ahırlarda bağlı kalmaya devam ederse yeni ölümler kaçınılmaz olacak.
KAMPANYA BAŞLATILDI
Geçmiş tecrübelerinde ve strateji planında at bakmak ya da at çiftliği kurmak gibi bir planı bulunmadığını belirten İBB, 12 Mart’ta atları sahiplendireceğini duyurdu. Atların, tarım ve hayvancılığın desteklenmesi kapsamında yetiştiricilere, kamu kurum ve kuruluşlarına, yetiştirici birliklerine bedelsiz verilmesi öngörülüyor. Platformun at camiasından aldığı duyumlara göre atlar, Adana’dan gelen kasaplara verilebilir ya da Covid-19’a karşı aşı geliştirme çalışmalarında kullanılmak üzere Ankara’ya gönderilebilir.
Change.org üzerinden bir kampanya başlatan platform, atların adalarda kalmasını; sağlıklı, güvenli, denetimli bir şekilde çalışma ve yaşama şartlarının önce Adalar’da sağlanmasını istiyor. Kampanya metninde şu ifadeler yer alıyor:
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi, atları satın almakla üstlendiği sorumluluğu yerine getirmeli. İBB, sahipli atları halkın parasıyla satın aldıktan sonra, atlara bakmaya parası olmadığını söyleyemez. Atların bedavaya ada dışında yerlere sahiplendirilmesinin, atlar açısından iyi olduğunu düşünemeyiz. Artık İBB’ye ait olan atlar Adalar’da kendi geçimlerini temin edecek şekilde çalışabilir. İnsanlar için olduğu gibi hayvanlar için de uygun şartlarda çalışmak zulüm değildir. “Eski” sahiplerince çoktan emekli edilmiş atlar çalışmadan da burada yaşayabilir, atların yeni sahibi İBB bu imkânı da sağlayabilir ve sağlamalıdır.”
‘BİR AT, YEDİ GÜNDE YARIM GÜN GEZİYOR’
Platformun üyelerinden Zekiye Kürkçüoğlu, 2007 yılından beri Büyükada’da yaşıyor. 5 aydır hemen her gün atlara bakmak için ahırlara giden Zekiye Kürkçüoğlu, tanık olduğu görüntüleri şöyle anlatıyor:
“Dört ay boyunca ısrarımıza rağmen bir padok yani gezinti alanı açılmadı. Yaklaşık 1,5 ay önce Nisan başında bir gezinti alanı açıldı, ancak atlar burada haftada bir gezebiliyor. Aslında bir at yedi günde yarım gün geziyor.”
Zekiye Kürkçüoğlu’na ahırlara gidip geldiği bu süreçte ölümlere tanık olup olmadığını sorduğumda şu yanıtı veriyor: “Çok gördüm, hala da görüyorum. İlk günler daha kötüydü. Atlara ne olduğunu görmek için illa ahırlara girmenize gerek yok, adanın tepelerinden bir parça bakarsanız atlara ne olduğunu görüyorsunuz.”
‘AHIRLARDA AT UZMANI VETERİNER YOK’
1200’ün üzerinde ata bakmak için 50 seyisin yeterli olmadığını savunan Zekiye Kürkçüoğlu, ahırlarda at uzmanı bir veteriner hekimin de bulunmadığını belirtiyor. “İBB iyi baktığını düşünüyor ama ata dair gerçekten bir fikirleri yok. Üç veteriner vardı, dönüşümlü geliyorlardı. Ancak hiçbirinin ata dair bir deneyimi yok. Hepsi kedi köpek üzerine uzmanlığı olan arkadaşlardı. İBB, ‘Ciddi bir şekilde yem parası veriyorum ciddi bir maliyeti var’ diyor. Hayvanlar gerçekten aç susuz kalmıyor, bu doğru. Ama atlar gezemiyor ve sürekli bağlılar. Hareket etmeyen bir atın yaşayamayacağını başından beri biliyordum, ama şimdi gözümle görüyorum.”
ATLARIN SAHİPLENDİRİLMESİ KABUL EDİLEMEZ
Faytonların kaldırılması sürecini yakından takip eden eden örgütlerden Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM), 14 Mayıs tarihinde bir bildiri yayımlayarak atların son durumuna dair bilgi paylaştı. 43 hayvan hakları örgütünün tarafından imzalanan ortak açıklama, İBB tarafından alınan atların sahiplendirilmesi kararının kabul edilemez olduğu belirtiliyor.
“Atların fayton işkencesinden kurtarılması için mücadele eden bizler, onların daha az görünür ve uzaklarda asla takip ve tahmin edemeyeceğimiz başka sömürü alanlarına gönderilmesini kabul etmiyoruz! Adalarda fayton işkencesinden kurtarılan atların çöp, hurda ve taşıma işlerinde at arabasında sömürülmesine devam etmeyeceğinin garantisi yoktur. İBB’nin bu kararı açıkça atlar, adı fayton olsun, atlı araba olsun, başka şey olsun öldürülene kadar sömürülsün demektir.”
‘İMAMOĞLU REHABİLİTASYON MERKEZİ İÇİN SÖZ VERMİŞTİ’
İBB önünde faytonların kaldırılması için nöbet tutan hayvan hakları savunucularının oluşturduğu Yaşam Nöbeti İnisiyatifi de bildiriye imza verenler arasında. 19 Aralık 2019 tarihinde bir gecede 81 atın ruam sebebiyle itlaf edilmesinin ardından İBB önündeki Saraçhane Parkı’nda nöbet başlatan hayvan hakları savunucuları, eylemlerini 44 gün boyunca sürdürmüştü. Yaşam Nöbeti’nden Onur Kavrık, “Taleplerimiz ilk günden beri hiç değişmedi” diyor. Kavrık, İBB’nin hayvan hakları savunucularına verdiği sözü hatırlatıyor:
“Ekrem İmamoğlu 27 Mart 2019 tarihinde imzalamış olduğu ‘Oylarımız Hayvanlar İçin’ kampanyası kapsamındaki ‘Söz Veriyorum’ taahhütnamesinin 15. maddesinde yer alan ‘Atlı faytonları kaldırarak yerine akülü ulaşım araçları koyacağıma, kurtarılan atların etolojilerine uygun, geniş, doğal alanlarda rehabilite edilerek ölene kadar yaşamlarını sürdürmelerini sağlayacağıma’ ifadesinin altına imza atmış ve söz vermiştir. Hem eylem öncesinde, hem de 44 günlük eylem sürecinde ve sonrasında belediye yönetimiyle irtibatımız devam etti. Eylemin ikinci günü Ekrem İmamoğlu ile yaptığımız görüşmeden olumlu sonuç çıkmasa da yapılan çalışmalar ve görüşmeler sonrasında, kamuoyunun da desteğiyle İBB yönetimi faytonların tamamen kaldırılması ve atların rehabilitasyon merkezlerine yerleştirilmesine ikna edilmiştir. Nitekim İBB meclisinde Gülizar Biçer tarafından faytonların tamamen kalktığı ve hiçbir amaçla atlı fayton uygulamasının az sayıda ya da sembolik dahi devam etmeyeceği açıklanmış, grup sözcüleri Murat Ongun ve Tarık Balyalı tarafından atların rehabilitasyon alanlarına gönderileceği kamuya duyurulmuştur.”
Kıvrak, Yaşam Nöbeti temsilcilerinin İBB’ye atların rehabilite edilecekleri merkezler için proje sunduğunu ancak sunulan bu projelerin maddi gerekçelerle kabul edilmediğini söylüyor: “Görüşmeler devam ederken pandemi sürecinde İBB, grup sözcüleri tarafından hem halka hem de tarafımıza yapılmış olan duyurunun aksine atları sahiplendirme eğiliminde bir politika geliştirmiştir. Yıllarca faytonlarda travmatize olan bu hayvanlar derhal rehabilitasyon merkezlerine yerleştirilmelidir. Zira sürecin uzaması bu hayvanların sağlığı açısından risk arz etmektedir. Bu bağlamda İBB ile görüşmelerimiz devam edecektir.”
İBB BAŞKAN DANIŞMANI TONGUÇ ÇOBAN: İDDİALAR GERÇEK DIŞI
İBB ise iddiaları reddediyor. İBB Başkan Danışmanı Tonguç Çoban, atların düzenli aralıklarla padok alanına çıkarıldığını ve bu alanda yeterince hareket etme fırsatı bulduğunu söylüyor. Çoban, “300’ün üzerinde at öldü”, “Atlar kasaplara verilecek”, “Covid-19 aşısı deneylerinde kullanılacak” iddiaları için “Gerçek dışı” diyor.
Gazete Duvar’a konuşan Tonguç Çoban, padok alanının yetersizliği ile ilgili eleştirilere ise şöyle yanıt veriyor: “Yetersizliği doğru ama bu adanın fiziki koşullarından kaynaklanıyor. Alan yetersiz, biz de alan arıyoruz ama kim bize alan veriyor? Biz burada imkanlar çerçevesinde en iyi çözümü sunmaya çalışıyoruz. Atlar imkanlar ölçüsünde 10 dönüme yakın bir yere çıkarılıyor.”
‘KASAPLARA VERİLMESİ SÖZ KONUSU DEĞİL’
Tonguç Çoban, gelen talepler gözden geçirilse de atların sahiplendirme sürecinin fiilen başlamadığına dikkat çekiyor: “Gelen tekliflere bakılıyor çok fazla bir talep de yok zaten pandemi koşullarında. Bizim sahiplendirme koşullarımızda, atlar gittiği yerde mutlaka veteriner bakımında olacak ve İBB’ye atların durumuyla ilgili düzenli raporlarla geri bildirim yapılacak. Asla ne kasaba, ne seruma bunlar söz konusu değil. Bazı üniversitelerin atçılık yüksekokullarında kullanmak için talepleri var. Bazı belediyeler de çocuklara yönelik at sevgisi kazandırmak için kullanabilir. Bazı talepler de tarımsal kullanım çerçevesinde. ‘Tarımsal kullanım hiç olmasın’ bir fikirdir, saygı duyarım. Ama kamu olarak bu konuyu Türkiye’nin kendi mevzuatı içinde değerlendirmek durumundayız. Yoksa benim şahsi fikrim başka.”