Prof. Sevgi'den dekanlığa: Hep birlikte güleriz
Korona virüsü nedeniyle ekonomik tedbirler alan Okan Üniversitesi'nin emekli profesörleri ücretsiz izne çıkartmasına tepki gösteren Prof. Levent Sevgi hakkında disiplin soruşturması başlatıldı. Mühendislik Fakültesi Dekanlığı, Sevgi'nin bu durumu sosyal medyada duyururken kullandığı bazı ifadeler üzerine kendisinden yazılı savunma istedi. Sevgi savunmasında "Yaptığım kara mizah. Kara mizahı soruşturma konusu yaparsanız birlikte güleriz" dedi.
DUVAR - Korona virüsünü gerekçe göstererek emekli profesörleri ücretsiz izne çıkartan ve araştırma görevlilerine daha düşük maaş teklif ederek kadro değişikliği isteyen Okan Üniversitesi yönetimine tepki gösteren Mühendislik Fakültesi'nde görevli Prof. Dr. Levent Sevgi hakkında disiplin soruşturması başlatıldı. Soruşturmaya gerekçe olarak Sevgi'nin bu uygulamaları sosyal medya hesabından anlatırken kullandığı 'hukuksuz' ve 'yasal olmayan' ifadeleri gösterildi. Sevgi, savunmasında “Bilime ara verdik, iki ay dükkan kapalı diyorum, hoşunuza gitmeyebilir ama biz buna mizah diyoruz. Kara mizah...” diyerek hakkında başlatılan soruşturmaya tepki gösterdi.
DİSİPLİNE GİDEN SÜREÇ...
Okan Üniversitesi Rektörü Mustafa Koçak, emekli olan profesörlere bir yazı göndererek korona virüsü nedeniyle ücretsiz izne çıkartıldıklarını iletti. Üüniversite yönetimi ayrıca araştırma görevlileri için de ücretsiz izin ve kadro değişikliği girişiminde bulundu. Bu uygulamalar üniversite yönetimine tepkilere neden oldu. Bu tepkiyi gösterenlerden biri de akademiye yıllarca emek veren Mühendislik Fakültesi Profesörü Levent Sevgi idi. Sevgi, uygulamaları sosyal medya hesabından paylaşarak konuyu Meclis Başkanlığı'na, YÖK'e ve Cumhurbaşkanlığı'na taşıdı.
Bu gelişmelerin ardından Mühendislik Fakültesi Dekanlığı tarafından 24 Mayıs'ta Sevgi hakkında disiplin soruşturması başlattı. Dekanlık, Sevgi'ye ilettiği yazıda, “Üniverstenin bu uygulaması hakkında 'hukuksuzluk'’ ve 'yasal olmayan'’ gibi nitelemeler kullandığınız paylaşımlarınızı sosyal medya hesaplarınızdan 11 Mayıs, 15 Mayıs, 17 Mayıs tarihlerinde kamuoyuna duyurmanızla birlikte öğrencileri ve çeşitli kuruluşları üniversiteyi dava etmeye teşvik ettiğiniz de görülmüştür” diyerek yazılı savunmasını istedi. Sevgi, 'dayanaksız, yersiz ve kasıtlı olarak suç isnadında bulunmak' iddialarıyla hakkında başlatılan soruşturmaya akademide yaptığı çalışmalardan örnekler vererek yanıt verdi.
SAVUNMADAN: HUKUKA AYKIRI
Sevgi, savunmasında kendisine bildirilen soruşturmanın usul bakımından yanlış olduğunu belirtti. Sevgi, dekanlığa, “Savunma isteyen bir disiplin yazısında, yazınızda yer alan şekliye 'kurumu aşağıladınız', 'kasıtlı olarak suç isnadında bulundunuz', 'suçunu işlediğiniz anlaşılmıştır' gibi kesin hükümler içeren ifadeler kullanılmaz, kullanılmamalı. Kullanılırsa bu durum ilgilinin savunma hakkını formaliteye dönüştüren, daha soruşturmanın başında soruşturmaya gölge düşüren bir sonuç doğurur ki; bu üniversite disiplin soruşturması ciddiyeti ile bağdaşmaz” dedi.
Sevgi, dekanlığın, 'dayanıksız, yersiz, kasıtlı suç isnadında bulunmak' iddiasıyla ilgili verdiği yanıtta ise, “İddiamı yineliyorum” diyerek şunları söyledi: “Üniversiteler kamusal hizmet veren kurumlardır. Eğitimin sürekliliği esastır. Vakıf üniversitelerinde çalışan akademisyenlerin üniversite ile aralarındaki sözleşme İdari Hizmet Sözleşmesi niteliğinde. Maaş dışındaki bütün özlük hakları bakımından devlet üniversitelerinde çalışan akademisyenler ile aynı haklara sahiptir. Bu sebepledir ki salgın nedeniyle İş Yasasına eklenen geçici maddenin vakıf üniversitesinde çalışan akademisyenlere uygulanması, somut vakıa özelinde de Okan Üniversitesi tarafından benim 2 ay ücretsiz izne çıkarılmam hukuka aykırı.”
Sevgi, 'hukuka aykırılık' iddiasını da şöyle temellendirdi: “Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 24.05.2013 tarihinde İstanbul 1. İş Mahkemesi’nin işe iade kararını, akademisyenlerin sürekli ve düzenli nitelikteki kamu hizmetinde çalışan kişiler olmaları nedeniyle statü, hak, yetki, göreve alınma, işten çıkarılma uyuşmazlıklarının idari yargıda çözülmesi gerektiğini söyleyerek oy birliği ile kabul etmiştir.”
“Bütün çabam üniversitenin prestijini ve akademik onurumuzu korumaktan ibarettir” diyen Sevgi, savnmasında 3 madde sıraladı:
• Üniversiteler kamu hizmeti görmektedir ve istihdam edilen akademik personelin iş sözleşmeleri İdari Hizmet Sözleşmesi niteliğindedir.
• Devlet ya da vakıf üniversitelerinde uyuşmazlıkların çözümünde adres İdari Yargıdır.
• Sözleşmelerin somut ve yasaya uygun bir neden gösterilmeden sona erdirilmesi bilimsel özgürlüğü ve mesleki güvenceyi zedeler, akademik faaliyeti aksatır; bu nedenle Anayasanın 130. maddesine aykırıdır.
'BUNU ANIMSATMAK GÖREVİMİZ'
Sevgi savunmasında şöyle devam etti: “Öğrencileri ve üniversite ile işbirliği yapan kurumları üniversiteye karşı dava açmaya teşvik etmek dediğiniz şey bizim için bir hak arama mücadelesi, görev ve sorumluluktur. Fikirlerin kamuoyu ile paylaşılması, konu ile ilgili kamuoyu yaratma çabaları da hak arama mücadelesinin bir parçasıdır. Hukuka aykırı olduğuna inandığım üniversitenin idari işleminin içeriğinin ve sonuçlarının tartışılması, yani bir fikrin, bir hakkın hatırlatılması ne zaman beri kışkırtıcılık addedilmekte? Akademisyenlik, ilköğretim okullarında olduğu gibi ders vermek ve sınav yapmakla sınırlı değildir. Hukuksuz bir biçimde ücretsiz izne çıkarılmaları sonucu doğabilecek tüm aksamalardan elbette bu işlem sahibi kurum yetkilileri sorumlu. Bunu anımsatmak ise yine akademisyen olarak bizim görevimiz.”
'KARA MİZAHI SORUŞTURMA KONUSU YAPARSANIZ BİRLİKTE GÜLERİZ'
“Sosyal Medya hesaplarımda konu ile ilgili yazdıklarımı sert bulabilirsiniz, üslubumu beğenmeyebilirsiniz” diyen Sevgi savunmasını şöyle sürdürdü: "Örneğin, 'bilime ara verdik, iki ay dükkan kapalı' diyorum. Hoşunuza gitmeyebilir ama biz buna mizah diyoruz. Kara mizah. Takdir edersiniz ki bu da bir disiplin soruşturmasına konu edilemez, ederseniz komik olur, birlikte güleriz.”
Sevgi savunmasında araştırma görevlilerinin karşılaştığı baskıları da dekanlığa iletti. Sevgi'ye bir araştırma görevlisi tarafından iletilen şikayette şu ifadeler yer aldı: Üniversite bizi idari kadroya geçiren sözleşmeleri imzalamaya, imzalamazsak işten çıkarmaya zorluyor. İdari kadroya geçmek, bilimsel çalışmalarda ismimizin yer alamaması, ÖSYM ve MEB sınavlarında gözetmenlik görevi alarak elde ettiğimiz ek gelirlerimizden olmamız gibi durumlara yol açıyor. Doğrudan işten çıkarılmakla karşı karşıyayız...”
Sevgi son olarak şöyle devam etti: “Salgın koşullarında ticari işletmelerin dahi çalışanlarına öncelikle kısa çalışma önerisinde bulunduğu koşullarda üniversitelerin sorgusuz sualsiz ücretsiz izin uygulamasına gitmesi en kibar tabirle fırsatçılıktır.”