Bilim insanları temkinli: 1. dalga henüz kontrol altına alınamadı

Covid-19 salgınında vaka sayılarındaki düşüşün ardından hızla normale dönüldü. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz önümüzdeki süreçte vaka sayılarının yakından takip edilmesi gerektiğini belirterek, “Şu an elimizde vakaların arttığına dair kesin bir kanıt yok. Eğer iki bin, üç bin gibi sayıları görürsek daha ciddi önlemlerin alınması gerekir” dedi. Prof. Dr. Kayıhan Pala ise “Az da olsa yoğun bakımlarda yatan hasta sayısında ve entübe edilen hasta sayısında artış var. Dolayısıyla bunlar henüz Türkiye’de birinci dalganın kontrol altına alınamadığının göstergeleri” dedi.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Korona virüsü (Covid-19) salgının etkisinin sürdüğü Türkiye’de "normalleşme adımları" çerçevesinde birçok kısıtlama kaldırıldı. 65 yaş ve üzeri kişilerin günün belirli saatlerinde dışarıya çıkmasına izin verildiği, 18 yaşın altındakilerin sokağa çıkma kısıtlamasının kaldırıldığı süreçte topluma yönelik “sosyal mesafeye uyma” ve “maske takılması” uyarıları yapılıyor.

'VAKA SAYILARI ARTARSA SIKI KURALLAR ALINMALI'

Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz’a göre önümüzdeki süreçte vaka sayılarında belirgin bir artış gözlenirse daha sıkı kuralların ve önlemlerin alınması gerekiyor. Vaka sayısının arttığı bir tabloda salgını kontrol altına alabilmek adına sınırlamaların yaygınlaşabileceğini belirten Yavuz, “Şu an vakaların arttığına dair kesin bir kanıt elimizde yok. Eğer iki bin, üç bin gibi sayıları görürsek daha ciddi önlemlerin alınması gerekir. Çünkü bu hastalığın kontrol altına alınabilmesi için temasın, kalabalıkların ve kapalı ortamda bulunmanın mümkün olduğunca azaltılması gerekiyor” diye konuştu.

Uzmanların, “Kapalı ortamda bulaş olur” söylemini dile getirdikçe, insanların “açık havada dilediğim gibi dolaşırım” diye düşündüğünü belirten Yavuz, “Ama böyle bir şey yok. Açık havada da olsanız insanlarla yakın temasta bulunuyorsanız bulaş riski her zaman var” dedi.

'GÜNLÜK VAKA SAYILARI NE YAPACAĞIMIZI BELİRLEYECEK'

Yasakların birer birer kaldırıldığı dönemde geleceğe yönelik ne tür sonuçların yaşanacağına dair öngörüde bulunmanın zor olduğunu belirten Yavuz, şunları söyledi:

"Bu hastalığın durumunun çok yakından takip edilmesi gerekiyor. Bizim sürveyans sistemimizi (verilerin toplanıp analiz edilmesi) yakından takip etmemiz gerekiyor. Olgu sayılarına göre de önlemler alınması gerekiyor. Şimdiden ‘şöyle olacak, böyle olacak’ demek için elimizde çok fazla veri yok. Günlük vaka sayıları ne yapacağımızı belirleyecek. En çok güvendiğim sürveyans sisteminin kurulmuş olması. Elimizde aşırı oynamaları fark edip müdahale edebilecek bir araç var. Bu sistem içerisinde yakından takip ederek kendi kontrolümüzü sağlayacağımızı düşünüyorum."

'KİŞİ TÜM ÖNLEMLERİ ALSA DA TAM ANLAMIYLA KORUNMAK MÜMKÜN DEĞİL'

"Normalleşme sürecinde" bireylere yapılan uyarıların, insanların hastalıktan korunması için yeterli olmayacağını belirten Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala’ya göre kişi tüm önlemleri alsa dahi tam anlamıyla korunmak mümkün değil. Fabrikada çalışan bir işçi örneği veren Pala, yerel ya da merkezi yönetimlerin sorumluluğunu şu şekilde ifade etti:

“Bir emekçi bir fabrikada çalışıyor. Kendisinin bu alandaki duyarlılığı çok yüksek, bütün önlemleri almaya çalışıyor. Sürekli ellerini yıkıyor ve dışarıya çıktığında kalabalıklara karışmıyor. Zorunda kaldığında iki metrelik mesafeye dikkat ediyor ve doğru şekilde maske kullanıyor. Ama bu kişi işe gidip gelirken toplu taşıma araçlarıyla gidip gelmek zorundaysa ve kamu ister merkezi ister yerel düzeyde bu olanağı ona sağlayamıyorsa, otobüse ya da metroya bindiğinde iki metrelik fiziksel uzaklığı koruyamayacak bir şekilde ulaşmak zorunda kalıyorsa kendisini tam anlamıyla koruyabildiğinden söz etmek mümkün değil.”

'BİRİNCİ DALGA BİTMEDEN İKİNCİ DALGA ORTAYA ÇIKTI'

Toplumun, Covid-19’a ilişkin ortaya atılan yanlış bilgi ve teorilerden kendini uzak tutması gerektiğini belirten Pala, “Örneğin birileri çıkıp, ‘Virüs hastalık yapma yeteneğini yitirdi’ diyor. Oysa bakıyorsunuz bu söylendiği sırada dünyada daha önce yüksek olgu sayısıyla karşımıza çıkmayan Brezilya, Meksika, Rusya gibi ülkelerde, bırakın salgının sürmesini patlamayla karşılaşıyoruz" dedi.

"Komşumuz İran, önce sayı binin altına indi sonra binin üzerine çıktı üç bine yaklaştı" diyen Pala, "Daha birinci dalga bitmeden ikinci dalga ortaya çıktı. Bilimsel bilgiler henüz bize bu hastalıkla ilgili virüsün hastalık yapma yeteneğinde azalma olduğunu göstermiyor. Aşısı, tedavisi olmayan, kişiden kişiye bulaş riski çok yüksek olan virütük bir pandemiyle hala karşı karşıyayız" diye konuştu.

'GÜÇLÜ VERİYE SAHİP OLMADAN YENİDEN AÇILMANIN İÇERİĞİNİ DEĞERLENDİRMEK MÜMKÜN DEĞİL'

Normalleşme adımlarının olası sonuçları üzerine konuşabilmek için Sağlık Bakanlığı’nın vakaların illere, ilçelere, yaş gruplarına, cinsiyetine göre dağılımını açıklaması gerektiğini belirten Pala, “Sağlık Bakanlığı Türkiye’de üçüncü ayını dolduracak pandemide verileri açıklamaktan kaçınıyor. Bakan İstanbul’u Wuhan’a benzettiği için orada yoğun olduğunu biliyorduk ama sonrasındaki gelişmelere dair bilgimiz yok. Çünkü Sağlık Bakanlığı’nda şeffaflık yok” dedi ve şöyle devam etti:

“11 Mayıs’ta AVM’lerin açılmasıyla başlayan süreç, karar verme yaklaşımının arkasında epidemiyolojik verilerin olmadığını zaten göstermişti. Şu anda yeniden açılma diyeceğimiz bütün girişimleri salgının Türkiye’de ne durumda olduğuna ilişkin verilerden ziyade ekonomik ve siyasi yaklaşımlarla değerlendirmek gerekir. Onun dışında Türkiye’de salgının kontrol altına alındığına ilişkin zamana bağlı olan temel üreme sayısındaki değişim gibi herhangi bir resmi veri açıklanmış değil. Bazı bilim insanları tarafından yaklaşımlarla tahminler var ama bunu epidemiyolog olmayanlar yapıyor. Herhangi bir güçlü veriye sahip olmadan bu yeniden açılmanın kapsam ve içeriğini çok ayrıntılı değerlendirmek mümkün değil. İllere göre farklılık gösterme olasılığı özellikle karantina ilan edilen yerler üzerinden değerlendirilecek olursa il bazında hatta ilçe bazında bazı kararların alınması mümkün görünüyor.”

‘BİREYE SORUMLULUK VEREREK SORUNU ÇÖZEMEZSİNİZ’

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, bir etkinlikte 190 kişiye hastalığın bulaştığı açıklamasını hatırlatan Pala, “Kişiden kişiye bulaşma ihtimali hızlı olan bir hastalığın daha fazla yayılmasını engellemek için mutlaka önlem almak gerekir. 1 Haziran’da hemen hemen her yer açıldı. İlk on gün içerisinde vaka sayıları günlük 700’e doğru inerken şimdi tekrar bine çıktı. Az da olsa yoğun bakımlarda yatan hasta sayısında ve entübe edilen hasta sayısında artış var" dedi.

Birinci dalganın kontrol altına alınamadığının görüldüğünü dile getiren Pala, "Dolayısıyla bunlar henüz Türkiye’de birinci dalganın kontrol altına alınamadığının göstergeleri. Alınan kararları salgının kontrol altına alınması üzerinden değil ekonomik siyasi ve toplumsal beklentiler üzerinden değerlendirmek daha doğru olacaktır” şeklinde konuştu.

Normalleşme adımları sürecinde hükümet yetkilileri ve bazı uzmanlar topluma alması gerektiği önlemleri de her fırsatta dile getiriyor.

Topluma sorumluluk yüklenirken toplumun hem sağlık okuryazarlığının hem de risk algısının gözetilmesi gerektiğini belirten Pala, “Ülkemiz gibi sağlık okur yazarlığı düşük, bu hastalıkta da görüldüğü gibi, risk algısı da düşük bir toplumda sorumluluğu topluma verecek olursanız buradan iyi şeyler çıkmaz. Risk algısı ve sağlık okuryazarlığı yüksek olsa bile her durumda bireye sorumluluk vererek bu sorunu çözemezsiniz. Benim kurallara uymam yetmeyecek. Sizin de kurallara uymanız gerekecek. Eninde sonunda, ya iş yerinde ya sokakta ya da markette bir yerde karşılaşacağız ve temas yüzeyini kullanmak zorunda kalacağız. Tek başına birey sorumluluğu üzerinden bulaşıcı hastalıklarla mücadele edilmez” ifadelerini kullandı.