Sınırı geçmeye çalışan mülteci: Her şeyimizi aldılar bizi Meriç'e attılar
Koronada normalleşme süreci ile mültecilerin Avrupa'ya geçme umuduyla Yunanistan sınırına gidişleri başladı. Faslı Maryan ve Senegalli Salman da o mültecilerden.... Yunanistan tarafına geçtikten sonra polis köpekleri tarafından ısırılarak yaralanan Maryan travma yaşıyor. Salman ise "Geri yollamak için Meriç nehrine getirdiklerinde üstümüzdeki her şeyimizi aldılar. İteleyip nehre attılar" diyor.
DUVAR - Korona virüsü tedbirlerinin kademeli olarak kaldırıldığı normalleşme döneminde, mültecilerin Yunanistan’a geçme çabası sürüyor. Ancak, hayatlarını tehlikeye atarak sınırı geçmeyi başarsalar bile Yunanistan kolluk kuvvetleri tarafından darp edilerek Türkiye sınırına geri itiliyorlar. 22 Mayıs’ta Meriç Nehri’ni geçerek Yunanistan’a ulaşan Faslı mülteci Maryan, “Yanlarındaki köpekleri üstümüze saldırttılar. Sol bacağımdan ciddi yaralandım” diyor. 28 yaşındaki Senegalli Salman ise “Üstümüzdeki her şeyimizi aldılar. İteleyip Meriç nehrine attılar” diye konuşuyor.
Türkiye’de yaklaşık 5 milyon mültecinin yaşadığı tahmin ediliyor. Mültecilerin çok büyük bir bölümü günlük ücretle kayıt dışı işlerde çalıştırılıyor. Korona virüsü pandemisiyle ekonomik ve sosyal zorlukları artan mülteciler, güvencesizlik içinde hayatta kalmaya çalışıyor. Tarlabaşı Dayanışma Grubu’ndan Muhammed Sıddık Yaşar, mültecilerin korona virüsü öncesinde sınırlı olsa da gelir elde edebildiğini ancak pandemiyle beraber işlerini kaybettiklerini belirtiyor: “Virüs taşıdığı gerekçesiyle kaldıkları evlerden ve çalıştıkları işlerden çıkarılıyorlar. Bu durum ciddi anlamda bir açlık oluşturuyor. Gelirleri yok, kurumsal destek ve sağlık desteği de verilmiyor.”
Türkiye’nin Avrupa’ya geçişleri engellemeyeceğini duyurduğu 28 Şubat tarihinden mart ayının ortasına kadar yüz binlerce mülteci sınıra giderek Yunanistan’a geçmeye çalıştı. Yunanistan kolluk güçlerinin sert müdahalesine maruz kalan mülteciler, darp edildiler, eşyaları ve paraları çalındı, hakarete uğradılar, işkence gördüler. Uluslararası Af Örgütü’nün “Siyasi Bir Oyunun Ortasında Kalanlar” raporuna göre sınırda en az iki kişi öldürüldü ve en az bir kişi kayıp.
‘ŞEHİR DIŞINA ÇIKABİLECEK KADAR PARA BİRİKTİRENLER DİREKT SINIRA GİDER’
İstanbul’da mültecilerin yoğun olarak yaşadığı Tarlabaşı’nda mültecilere hukuki destek veren, barınma ve gıda yardımı sağlayan Tarlabaşı Dayanışması, sınırda insan hakları gözlemleri de yapıyor. Ekibin gönüllülerinden Muhammed Sıddık Yaşar, pandemiyle beraber mültecilerin yaşam koşullarının daha kötüye gittiğini belirtiyor. Yaşar, tedbirlerin kademeli olarak kaldırıldığı normalleşme döneminde Yunanistan’a geçme çabalarının artacağını ve mültecilerin ölümcül rotaları denemeye devam edeceğini belirtiyor. “Binlerce göçmen ne ülkesine geri dönebilmiş ne de karşıya geçebilmiş durumda. Şehir değiştirebilecek kadar para biriktirebilenler hızlı bir şekilde sınıra gidip Yunanistan’a geçmeyi deneyecektir.”
“Çünkü bu insanlara bir motivasyon verildi. Her ne kadar şiddet ve ölüm kıskacında kalsalar da geçmeye çalışacaklar. Normalde bir sığınmacının sınırı geçmesi için en az iki yıl çalışıp para biriktirmesi ve bu parayı insan kaçakçılarına vermesi gerekiyor. Türkiye sınır hattındaki asker ve kolluk güçlerine yakalanmadan kaçak bir şekilde karşıya geçip orada da Yunan askerlerine yakalanmadan günlerce ormanda yürüyüp bir mülteci kampına ulaşıp kayıt yaptırmaları gerekiyor. Şimdi bunun yüzde 50’sini para harcamadan, Türkiye sınırında herhangi bir zorluk yaşamadan yapabilecekleri açıklandı. Bunu hiçbir sığınmacı göz ardı edemez.”
Muhammed Sıddık Yaşar, yüzlerce mültecinin Ramazan bayramından bir hafta önce Çanakkale ve İzmir üzerinden botlarla Yunanistan’a geçmeyi denediklerini ve geçişlerin bu günlerde de devam ettiğini söylüyor. ‘Bize sürekli kapılar açılır mı?’ diye soruyorlardı. ‘Sakın o kapıları denemeyin, burada yaşamaya devam edin’ dediğimizde ise ‘Bizim çaremiz yok. Burada kalıp ülkemize iade edilirsek ölmekle aynı şey. Bari kapıya gidip deneyelim’ gibi cevaplar aldık.”
‘YAŞAMIMDAKİ ÇIKMAZLARDAN KURTULMAK İÇİN GİTMEK İSTİYORUM’
Sınırda kolluk kuvvetlerinin saldırısına uğrayan ve bacağından yaralanan 25 yaşındaki Faslı Maryan, Türkiye’ye ocak ayında gelmiş. Avrupa’ya geçişlerin engellemeyeceği haberinin ardından yüzbinlerce mülteci gibi o da Edirne’ye, Yunanistan sınırına gitmiş. Ülkesindeki istikrarsızlıklar ve yaşam koşulları sebebiyle zor durumda olduğunu söylüyor. Uzun yıllardır boks yapan Maryan, kendi deyimiyle yaşamındaki çıkmazlardan kurtulmak ve boks hayatını devam ettirmek için Avrupa’ya gitmek istediğini anlatıyor. Mart başında sınıra gittiğinde mültecilerin maruz kaldığı şiddeti gören Maryan, İstanbul’a geri dönmeye karar vermiş. “Orada yaşanan şiddet, işkence, ölüm, gasp ve geçenlerin geri gönderilmesini görünce vazgeçtim” diyor.
‘POLİS KÖPEKLERİ ÜSTÜMÜZE SALDIRDI’
Covid-19 pandemisi sebebiyle sınırlar kapatıldığı için ülkesine dönemeyen Maryan, İstanbul’da kalmaya devam etmiş. İçinde bulunduğu maddi ve sosyal koşullar sebebiyle çaresiz hissettiğini söylüyor. Ramazan Bayramı arefesinde bir grup mülteci ile beraber Meriç Nehri üzerinden Yunanistan’a geçmiş. Devamını şöyle anlatıyor:
“Bir süre arazide gittik, sonra Yunanistan polisi bizi yakaladı, yanlarındaki köpekleri üstümüze saldırttılar. Kendimi korumaya çalışırken köpek bana saldırdı, sol bacağımdan ciddi yaralandım. Bizleri kayıt ya da legal bir işlem yapmaksızın, illegal bir şekilde sınıra getirip geri ittiler. Yaralı olduğum için zor oldu.”
Maryan, şu anda Tarlabaşı Dayanışması’nın misafirhanesinde kalıyor. Fiziksel sağlığı yerinde olsa da sınırda maruz kaldığı muamele sebebiyle travma yaşıyor. Korona virüsü önlemleri gevşetilip yurtdışı uçuşları başladığında ülkesine dönmek istiyor.
‘HER ŞEYİMİ ALDILAR, BAKSIRLA KALDIM’
28 yaşındaki Salman ise, Türkiye’ye Senegal'den gelmiş. Pandemiden önce Beyazıt’ta bir tekstil atölyesinde çalışan Salman, küçük bir evde 8-10 kişi yaşadıklarını söylüyor: “Günde 12-14 saat çalışıp ancak ev kirası ve temel gıdamızı karşılayabiliyorduk.”
Yunanistan’a geçişlerin engellenmeyeceğini duyunca, çantasını alıp sınıra gitmiş ve Meriç Nehri üzerinden Yunanistan’a geçmeyi denemiş. Sınırı geçmeyi başarsa da Yunanistan kolluk kuvvetleri tarafından geri itilmiş:
“Çaresizce defalarca geçişi denedim her seferinde yakalayıp geri ittiler. İlk geçtiğimde yakalanınca eşyalarım, çantam, telefonum gasp edildi. İşkence yaptılar ve darp ettiler. Bununla da kalmayıp üstümü başımı çıkardılar. Diğer göçmenlerle beraber hepimizi soğuk suya iterek geri gönderdiler. Eşyalarım, her şeyim alındığı için yapacak hiçbir şeyim yoktu. Baksır ile kalmıştım. Gururum incinmişti.”
Salman, mart başında tekrar İstanbul’a dönmüş: “Salgın başlamıştı, işsizdim ve sınırdan geldiğim için çaresizdim. Ülkeme dönecek param dahi yoktu. sonra da sınırlar kapandı” diyor. Pandemide içinde bulunduğu koşullar ağırlaşan Salman, birkaç arkadaşıyla beraber Ramazan bayramından sonra yeniden Yunanistan’a geçmeye karar vermiş. Can güvenliklerini tehlikeye atarak çıktıkları bot yolculuğuyla Yunanistan’a ulaşmayı başarsalar da sonuç değişmemiş.
“Meriç Nehri’ne gittik. Yaptığımız gözlemin ardından sınırı botla geçip Yunanistan’a ulaştık. Görünmemek için ormanda saklanıp çok ağır şartlarda ilerledik, çok mesafe kat ettik. Çok yürüdük. Yunanistan polisi yakalayıp tutukladı. Bizlere hakaretler, küfürler ederek gasp ettiler ve darp ettiler. Geri yollamak için Meriç nehrine getirdiklerinde üstümüzdeki her şeyimizi aldılar. İteleyip nehre attılar.”
Salman, şu an ne yapacağını bilmediğini ve geleceğine dair en ufak bir fikri olmadığını ifade ediyor: “Çaresizim, işsizim, iş bulmaya çalışıyorum.”