İşçiler bir araya geldi: Köle değil, işçiyiz
İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu'nun çağrısıyla işçiler bir araya geldi. Kıdem haklarının ellerinden alınmak istediğini söyleyen işçiler, "Köle değil, işçiyiz" dedi.
DUVAR - İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu bugün İstanbul Bakırköy meydanında bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Belediye İş, Gıda İş gibi birçok iş kolundan çalışanların katıldığı açıklamada kıdem hakkına dikkat çekildi.
Sık sık, "Yaşasın 15-16 Haziran direnişimiz, hükmet şaşırma sabrımızı taşırma, emekçiyiz haklıyız kazanacağız, kıdeme uzanan eller kırılsın, pandemi bahane sömürü şahane, kıdem hakkımız gasp edilemez, bizler işçiyiz, köle değiliz, kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz, patronlara değil, emekçiye bütçe" sloganlarının atıldığı açıklamada hükümete çağrıda bulunuldu.
Belediye İş 2 No'lu Şube Başkanı Erol Özdemir yaptığı açıklamada, "Türkiye işçi sınıfının şanlı 15-16 Haziran Direnişi geçmiş değil gelecektir. Geçmişten günümüze, gücümüz birliğimizdir" dedi.
'VİRÜSE YAKALANAN BİNLERCE İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ'
Türkiye işçi sınıfı tarihinin en büyük işçi direnişlerinden biri olan 15-16 Haziran Direnişi'nin örnek olduğunu vurgulayan Özdemir şöyle devam etti: "İşçi Sınıfı, tarih boyunca birlik olmayı başardığında haklarını korumuş, kollamış ve ilerletmiştir. Ancak safların dağıldığı, birliğin zayıfladığı günlerde ise ne yazık ki işçilerin kazanılmış haklarına hep saldırılar olmuştur. 15 – 16 Haziran 1970 ‘de işçiler en temel haklarına saldırı olduğunda ne yapılması gerektiğini göstermiştir. Grev hakkını kısıtlamayı düşünen, sendikal hakları kısıtlamayı hedefleyen 274 ve 275 sayılı yasalar meclisten geçmiş olmasına rağmen, yüzlerce fabrikadan 100 binlerce işçinin günler süren mücadelesi sonuç vermiş ve anti demokratik yasa iptal edilmiştir."
Özdemir açıklamasını şöyle sürdürdü: "Dünden bugüne sermayedarlar ve onlardan beslenen iktidarlar hep kazanılmış haklara saldırıyı bir görev edinmişlerdir. Dünyanın ve ülkemizin yeni korona virüsü Covid-19’a karşı mücadele ettiği bugünlerde, sermaye grupları salgını fırsata çevirmek isteyerek, yeni çalışma modellerini gündeme sokuyor, kıdem tazminatı gibi işçilerin en temel haklarına saldırıyorlar. Bilim insanlarının, sendikaların uyarılarını dikkate almayan işverenler, kar hırsıyla virüse karşı mücadeleyi zaafa uğratılıyor. On binlerce işçi ve emekçi korona virüsüne yakalanırken binlercesi hayatını kaybetti, kaybediyor."
ÖNLEMLER...
Yapılan açıklamada korona virüsüne karşı işçiler için acil önlemler alınması gerektiği belirtildi ve önlemler şöyle sıralandı:
"-Çalışması zorunlu alanlar dışında iş yerleri çalışmalarına ara versin,
-İşten atmalar yasaklansın ve ücretli izin uygulansın,
-Yaygın test yapılsın,
-Kişisel koruyucu ekipmanlar herkese ücretsiz sağlansın."
Bu önlemlerin görmezden gelindiğini söyleyen Özdemir şöyle devam etti:
"Birçok öneri görmezden, duymazdan gelinirken bu krizi fırsata çevirmenin yolları aranıyor. Pandemi sürecinde esnek çalışma uygulamalarının yaygınlık kazandığı gibi MESS ve MÜSİAD’ın ortaya attığı (işçilere kelepçe takma, izole edilmiş çalışma alanları) gibi akıl almaz uygulamalar tartıştırılıyor. Patronlara teşvik paketleri açıklanırken; işçiler ya ücretsiz izne, ya işsizliğe, ya da kısa çalışma ödeneği gibi sefalet ücretlerine mahkum edildi, ediliyor."
'İKİ FORMÜL VAR'
Özdemir, "Tam bunların olmazlığını, yapılmaması gerektiğini haykırdığımız bugünlerde iktidar; 'Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi' adı altında kıdem tazminatını yeniden gündeme getirdi" dedi ve ekledi:
"İki formül var deniyor; birinde kıdem tazminatının 11 günlük kısmını fona aktaralım, bir diğerinde ise işçilerden yüzde 6 kesinti yapalım ve fonda tutalım deniyor. İşçi 60 yaşına kadar fondan para alamasın, o zaman gelirse de ancak bir kısmını alsın gibi akla hayale aykırı öneriler sunuluyor! Daha önce defalarca gündeme getirdiklerinden farklı bir şey yok. Tek fark bu kez aynı içeriğin cilası iyi yapılmış, iyi parlatılmış. Özündeki mantık ise aynı; en temel hakkımız olan kıdem hakkını gasp etmek. Mevcut kıdem tazminatı uygulamasında işçiden hiçbir kesinti olmazken, işverenin ödemesi gereken ücreti azaltıp, işçiden kesinti yapıp, emekçinin alınteri fona aktarılmak isteniyor. Türkiye’de dünden bugüne işçiler için kurulduğu iddia edilen her fon gibi kıdem tazminatı fonu da yine işçiye değil, çeşitli teşvikler adı altında işverenlere kullandırılmak isteniyor. Buna müsaade etmeyeceğiz! İşçinin iş güvencesi sayılan kıdem hakkının ortadan kaldırılmasına, kolayca işten atılmasına fırsat vermeyeceğiz!"
"Türkiye işçi sınıfının bu saldırıları engelleyecek gücü vardır" diyen Özdemir son olarak şöyle konuştu: "15 – 16 Haziran mücadele deneyiminde olduğu gibi, Türkiye işçi sınıfının ve dünya işçi sınıfının birçok şanlı direniş ve mücadelesinde olduğu gibi yapılması gereken tek şey vardır; birleşmek ve ortak mücadele hattını kurmak. Artık 'yapmayın, etmeyin', demenin zamanı geçmiştir, kıdem hakkımız, ücretsiz sağlık hakkımız, ücretli izin, yaygın test gibi acil taleplerimiz için mücadeleyi büyütme zamanı gelmiştir."
İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Sinan Ceviz de örgütlü örgütsüz bütün işçilere, "Bir araya gelin" çağrısı yaptı.