Müyesser Yıldız'ın avukatı: Dijital verilere eklemeler yapılmasından endişeleniyoruz
Tutuklanan Odatv Haber Müdürü Müyesser Yıldız'ın avukatı Erhan Tokatlı: "Asıl hedefin Müyesser Yıldız'ın dijital arşivlerini ele geçirmek olduğunu değerlendiriyoruz. Evindeki kendisine ve aile fertlerinin tümünün dijital materyallerinin tamamına, kime ait olduklarına bakılmaksızın el konuldu. Dijital verilerimize, FETÖ döneminde de örneklerini gördüğümüz gibi eklemeler yapılmasından endişe duyuyoruz."
DUVAR - Gazeteci Müyesser Yıldız’ın tutuklanma sürecine ilişkin bilgiler veren avukatı Erhan Tokatlı, dosyadaki diğer isimlerden farklı olarak, müvekkilinin evindeki dijital materyallerin tamamına, kime ait olduklarına bakılmaksızın el konulduğuna dikkat çekti.
Avukat Erhan Tokatlı, Yıldız ile ilgili ilk suçlamanın 'askeri casusluk' olduğunu ve yazılmayan haberlerin suç sayıldığını ancak bunun hukukta yerinin olmadığının anlaşılması üzerine suçlamanın 'ifşa'ya, Türk Ceza Kanunu'nun 329'uncu maddesine dönüştürüldüğünü anlattı. Tokatlı şöyle devam etti:
'ÜÇ HABER SON ANDA DOSYAYA KONULDU'
"Bunun için de Müyesser Yıldız’ın şüpheli ('etkin pişmanlık'tan yararlanmak isteyen tutuklu asker) E.B. ile görüştüğü ve teknik takibin yapıldığı günlere denk gelen üç haber son anda dosyaya koyuldu. Başlangıçtan itibaren bu haberlere odaklanılmış olsa, suçlama askeri casusluk şeklinde yöneltilirdi."
Müyesser Yıldız'ın avukatı: O astsubayın itirafçı olduğunu sorguda öğrendik
'SUÇLAMA KONUSU HABERLER ERİŞİME AÇIK'
Tokatlı, suçlama konusu haberlere engelleme getirilmediğine ve erişime açık olduğuna da dikkat çekti. Yıldız'ın cep telefonunda kayıtlı bulunan bazı SMS'lerden de soruşturma konusuyla ilgisi olmayan sorular üretilerek dosyaya bir şeyler konulmaya çalışıldığını da söyleyen Tokatlı, şunları söyledi:
"Dikkat çekmek istediğimiz ikinci husus, diğer şüphelilerin sadece kendilerine ait olan dijital materyallerine (bilgisayar, telefon, vb.) el konulduğu halde, Müyesser Yıldız'ın evindeki kendisine ve aile fertlerinin tümünün dijital materyallerinin tamamına, kime ait olduklarına bakılmaksızın el konulmuş olmasıdır.
Buradan da hedefin Müyesser Yıldız’ın dijital arşivlerini ele geçirmek olduğunu değerlendiriyoruz. Bu olay 2. Kozmik Oda olayıdır diyebiliriz.
OĞLU TANIK OLARAK DİNLENDİ
Savcılık sorgusunda Müyesser Yıldız’a, bilgisayarında şifreli bir dosya olduğu söylendi. Yıldız, şifrelemeyi bilmediğini, bilgisayarında öyle hiçbir dosya bulunmadığını belirterek, ‘Emin misiniz? Benim değil, oğlumun bilgisayarı olmasın? O bilgisayar mühendisi’ dedi. Savcılık, Müyesser Yıldız’ın bilgisayarında bulunduğunda ısrar etti.
Müyesser Yıldız, ‘Bu meseleyi netleştirelim. Hangi bilgisayarda olduğuna bir kez daha bakın. Eğer benimkinde ise kesinlikle dışarıdan yüklenmiştir’ diyerek ısrarını sürdürdü.
Müyesser Yıldız’ın ısrarı sonucunda söz konusu dosyanın hangi bilgisayarda olduğuna bakıldı ve oğlunun bilgisayarında olduğu görüldü.
Bundan sonra savcılık Müyesser Yıldız’ın oğlunun tanık olarak ifadesini almak zorunda kaldı. Bu olay da soruşturmanın nasıl aceleye getirildiğinin, dosyanın dijitaller sayesinde hazırlanmaya çalışıldığının bir diğer örneğidir.
'BEKLEYELİM BAKALIM YİNE ÖNCE AYNI MEDYADA MI YAYINLANACAK'
Müyesser Yıldız’ın daha gözaltındayken ve dosya hakkında kısıtlılık kararı varken İstanbul merkezli bir medya grubu ve muhabirin soruşturmaya dair birçok bilgiyi noktasına, virgülüne kadar yazdığını belirten Tokatlı, şunları kaydetti:
Bu yüzden bizler, soruşturmanın İstanbul Başsavcılığı tarafından yürütüldüğünü sandık. Oysa başından beri Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütüldüğünü savcılıkta öğrendik. Bunun üzerine Müyesser Yıldız, savcıya suç olan medya organına bu sızıntının nasıl olduğunu sordu; ancak bir cevap alamadı.
Kaldı ki, o gece bir çok gazeteci sorgu zaptını istediğinde Müyesser Yıldız, ‘Biz hiçbir şey vermeyelim, bekleyelim bakalım, yine ilk önce aynı medya organında mı yayınlanacak.’ demişti; öyle de oldu.
Sorgu ve tutuklama kararından sonra da, bipolar tedavisi gördüğü ortaya çıkan ve etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen şüpheli E.B’nin ifadeleri de yine aynı medya grubunda yayınlandı.
'ÜÇ BELGENİN DE DEVLETİN GÜVENLİĞİYLE İLGİSİ YOK'
Kesinlikle böyle bir husus geçmemesine rağmen ‘Müyesser Yıldız, belgeleri WhatsApp’tan almış’ başlığı atıldı. E.B’nin: ‘Benden istedi’ dediği, ama hiçbir şekilde Müyesser Yıldız’a ulaştırmadığı 3 belgeye bakarsak hiçbirinin devletin güvenliği ile ilgisi bulunmadığı görülecektir. Bu şekilde soruşturmanın gizliliğinin ısrarla çiğnenmesi ve soruşturmanın yönlendirilmeye devam edilmesi, Müyesser Yıldız’ın gerçekte kimler tarafından hedef alındığını ortaya koymaktadır.
'FETÖ ÖRNEKLERİNDE GÖRDÜĞÜMÜZ GİBİ'
Müyesser Yıldız en baştan çökmüş bir iddia ile tutuklanmıştır. Bundan sonrasında Müyesser Yıldız’ın cep telefonundaki mesajlar, telefon numaraları ve bilgisayarında bulunan, tamamen mesleki bilgiler üzerinden yeni bir suç uydurulmasından; imajı alınmamış, hash değeri tutanakla kayda geçirilmemiş dijital verilerimize, FETÖ döneminde de örneklerini gördüğümüz gibi eklemeler yapılmasından endişe duyduğumuzu vurgulamak ilk kaygımızdır. Bu kaygımızı kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.
'TEHDİT ALDI, GÜVENLİĞİ TEHLİKEYE GİRER'
Bir diğer kaygımız da gözaltından kısa bir süre önce önemli bir devlet yetkilisinin Twitter hesabından açıkça Müyesser Yıldız’a hakaret ederek hedef göstermesi sonrasında kendisi pek çok tehdit almıştır. Karantina süreci bittiğinde Müyesser Yıldız diğer tutuklu ya da hükümlülerle bir arada kaldığı takdirde güvenliğinin tehlikeye gireceği de bir diğer kaygımızdır." (HABER MERKEZİ)