PE Ağı: Pandemide işçilere orman kanunu uygulandı
Patronların Ensesindeyiz Dayanışma Mücadele ve Haberleşme Ağı (PE Ağı), pandeminin ilk üç ayında işçilerin uğradığı ihlalleri ve hak kayıplarını araştıran bir rapor hazırladı. Raporu Gazete Duvar’a değerlendiren dayanışma ağı “Ortaya çıkan tablo tahmin ettiğimizin ötesinde ağır. Neredeyse her sektörden işçilerin karşı karşıya kaldığı büyük bir hak gaspı fotoğrafı çektik. İşçilere orman kanunu uygulandı” açıklamasında bulundu.
İSTANBUL - Covid-19 pandemisinin işçilere etkisini araştıran PE Ağı, salgının ilk üç ayında işçilerin maruz kaldığı sorunları kapsayan bir rapor hazırladı. Bu rapora göre salgın döneminde işçilerin önemli bir bölümü ya işini kaybetti, ya ücretsiz izne zorlandı ya da kısa çalışma ödeneği adı altında, normal ücretinden çok daha düşük bir ödemeyle yaşamını sürdürmeye çalıştı. Sendikalı işyerlerinde işçileri koruyucu kimi adımlar atılmış olsa dahi, bunlar çok küçük bir işçi toplamını etkiledi.
2018 yılında kurulan Patronların Ensesindeyiz Dayanışma Haberleşme ve Mücadele Ağı (PE Ağı), işçilere hukuki destek sağlıyor ve iş yeri ile işçileri bir araya getirip sorunları çözmeye çalışıyor. Gazete Duvar’a konuşan dayanışma ağı pandemiyle beraber işçilerden gelen bildirimlerin önemli ölçüde arttığını ve bu bildirimlerden yola çıkarak “İşçilerin PE’ye Yansıyan İsyanı” raporunu hazırladıklarını belirtiyor.
Telefon, e-posta, sosyal medya kanalları üzerinden PE Ağı’na ulaşan bine yakın ihbar ve şikayetin bir araya getirilmesiyle oluşturulan rapor, salgının etkilerini göstermeye başladığı mart ayı ortasından, haziran ayının başındaki normalleşme sürecine kadar geçen süreci kapsıyor. Dayanışma ağı, pandeminin ilk üç ayında işçilerin ortaklaşan sorunlarını şöyle ifade ediyor: “Mart ayında işçilerin gündeminde en çok işten çıkarma ve ücretsiz izin vardı. Bunu birkaç hafta sonra kısa çalışma ödeneğindeki değişiklik ve bunun yarattığı belirsizlikler izledi. Nisan ayı ortasından itibaren ise ücretsiz izinde işçi onayının kaldırılmasından kaynaklı sorunlar ve mağduriyetler gündeme geldi. İşçiler ücretsiz izin desteği için başvurunun nereye, nasıl yapılacağına ilişkin sorular sordular. Mayıs ayında ise en çok normal mesai yapmalarına rağmen kısa çalışma ödeneği alan işçilerin sorunları gündemdeydi.”
‘İLK ÇIĞLIK TURİZM İŞÇİLERİNDEN GELDİ”
Türkiye’de ilk yeni tip korona virüsü vakası, 11 Mart tarihinde görüldü. Bu haberle birlikte yeni sezon için hazırlıklarına henüz başlayan turizm sektörünün faaliyetleri tamamen durdu. İş sözleşmeleri kış sezonunda askıya alınan çok sayıdaki turizm çalışanı son 60 gün kriterini sağlayamadığı için kısa çalışma ödeneğinden de faydalanamadı. Pandeminin ilk önce turizm sektörü çalışanlarının ortada kaldığını belirten Patronların Ensesindeyiz Dayanışma Ağı, açıklamasını şöyle sürdürüyor:
“Salgın başladığında ilk çığlık otel işçilerinden geldi. Kimi otelde rehin kaldı, kimi ücretsiz izne çıkarıldı. İlk ay yine özel okul öğretmenlerinin durumu da ağır oldu. Okullar kapandı ama pek çok özel okul online eğitim yapmaya başladı. Öğretmenlere para ödemeden çalıştırdılar. Kısa çalışma başladıktan sonra da tam zamanlı çalışmalarına rağmen çoğunun sigortası asgari ücret üzerinden ödendiği için asgari ücretin altına ödenekle çalışmaya zorlandılar. Ücretsiz izne çıkarılan ama online ders yaptırılan bir çok öğretmen var.”
Dayanışma ağı, haziran ayı itibarıyla başlayan normalleşme süreciyle beraber işçilerin çalıştırıldığını ancak büyük bir bölümünün ücret alamadığını vurguluyor. Yine normalleşme döneminde mesai saati diye bir kavram kalmadığınına dikkat çekiyor.
“İşçilerin talebi çalışabilmek, çalışırken ücret alabilmek, belirsiz olmayan mesai süreleriyle çalışmamak. Şu anda işçi sınıfının gündemi bu. Kimi iş yerlerinde çalışanlar ücretlerinin ödenmesi için komiteler kurdu. Kimi sektörlerde ortak sorunlar için dayanışma ağları oluşturuldu. Bazı kazanımlar elde ettik. Bunlar önümüzdeki dönem daha da ağırlaşacak sorunlar için güç biriktirmek anlamı da taşıyor. Bizim gördüğümüz, işçilerin örgütlenmek için geride durmadığı. Ama iki şey arıyor işçiler. Birincisi çok yalnız oldukları için, yan yana gelebildikleri her adımdan muazzam bir güç alıyorlar. İkincisi güvenmek istiyorlar. Hem birbirlerine hem de birlikte hareket edecekleri merkeze.”
Rapordan satır başları şöyle:
“Belirsizliğin çok yoğun olduğu pandeminin ilk dönemlerinde çok sayıda ‘yardım çığlığı’ diye özetlenebilecek çağrı aldık. Hukuki olarak danışmak isteyenler, iş yerinde yaşadığı sorunu çözmek için bir yol arayanlar ve hatta yalnızca kendini yalnız hissettiği için arayanlar da oldu. ‘İş bulamıyorum, ailem var, intihar edeceğim’ diye feryat edenler oldu.”
MARKETLERDE İŞ YÜKÜ ARTTI, MOLALAR KULLANDIRILMADI
“Halkın özellikle belirli dönemlerde marketlere akın etmesi nedeniyle, market işçilerinin iş yükü olağan dönemlerin çok üzerine çıktı. Bunun PE’ye yansıması ise aşırı fazla mesai ve molaların kullanılamaması şikayetlerinin yanı sıra, marketlerde hijyen önlemlerinin alınmadığı, özellikle kasalardaki işçilerin maske ve eldiven kullanmasının yasak olduğu ve işçilere maske, eldiven, dezenfektan gibi koruyucuların dağıtılmadığı yönündeki şikayetler oldu.”
“Ağırlıkla kayıt dışı, çok düşük ücretlerle, güvencesiz ve ciddi risklerle karşı karşıya çalışan inşaat işçileri, Covid-19 sürecinde daha da savunmasız kaldı. Özellikle yurtdışında çalışan işçiler bir anlamda çalıştıkları ülkelerde rehin kaldı. Binlerce kişinin tıkış tıkış yaşadığı kamplarda kalan işçiler ülkeye dönmek istedi ancak içeride birkaç aylık ücretleri, fazla mesaileri, kiminin yıllık izin hakkı ve alacakları olduğu için çetin bir mücadele başladı. Bunun yanında Türkiye’deki şantiyelerden hijyen önlemlerine ilişkin olarak sürekli şikayet geldi. Sıcak su bulunmaması, ısınma problemleri, kalabalık ve temiz olmayan koğuş, duş ve yemekhane ortamı başlıca şikayetlerdendi.”
“Bu süreçte yine pek çok sektörü ortak kesen bir durum beyaz yakalı işçilerin evden çalışma konusu oldu. Evden çalışan işçiler yemek ücreti ve kimi yan ödemelerden mahrum kaldı. Aşırı ve ispatlanamayan fazla mesaiye zorlandı ve çalışanlara evde kameranın çalışma saatleri içinde sürekli açık olması gibi etik olmayan zorlamalar dayatıldı.”
‘VİRÜSE YAKALANMAYACAĞIM TAAHHÜTNAMESİ İMZALATMAYA KALKTILAR’
“Nisan ayında en çok başvuru imalat sanayindeki işçilerden, fabrikalardan geldi. Bunda en büyük ağırlığı metal ve tekstil oluşturdu. Sokağa çıkma yasağının olduğu günlerde işçilerin özel izinle çalışmaya zorlanması nedeniyle bir anda öne çıktı. Bunun dışındaki şikayet başlıkları ise ağırlıklı olarak zorunlu ve hatta borçlandırarak yıllık izin kullanımı, ücretsiz izin, vaka çıkmasına rağmen üretime zorlama, hijyen önlemlerine uyulmaması, fabrikadaki vakaların yönetim tarafından gizlenmesi gibi konularda yoğunlaştı. Fabrikadaki yetersiz hijyen önlemleri, suların dahi akmadığı fabrikalara kadar uzanırken, ‘virüse yakalanmayacağım’ diye taahhütname imzalatmaya kalkan patronları dahi görmüş olduk. Kimi fabrikalarda, atölyelerde ise hasta olduğu, karantinada bulunduğu veya kaygı duyduğu için işe gelmeyen işçiler olmasına rağmen aynı adette üretim çıkması beklentisi, iş yoğunluğunun artışına yol açtı.”
Raporun tamamına şu linkten ulaşılabilir: https://mcusercontent.com/037225969073e3f8ab921c373/files/27f46bc1-204e-466f-a9cc-6236b5de39c4/PE_bas%C4%B1n.pdf