Akşener: İşsizlikte son 60 yılın en kötü 10 yılı Erdoğan'a ait
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Meclis'te kürsüyü, üniversite mezunu işsiz bir gence bıraktı. Gencin konuşmasının ardından kürsüye çıkan Akşener "Erdoğan geçen gün 'Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ekonomisine sokmaya hiç olmadığımız kadar yakınız' dedi. Türkiye yüzde 100 büyüse bile ilk 10 ekonomisine giremiyor hatta ilk 20’den düşme ihtimali var. Yanı ağam bizle eğleniy" dedi.
DUVAR - Türkiye'nin günümüzde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'her üniversite mezunu iş bulacak diye bir kaide yok' açıklamasının sonuçlarını yaşadığını belirten İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener "Vatandaşım aylarca iş aramış bulamamış, sonra resmi makamlardan iş aramaktan vazgeçmiş. Artık o vatandaşım işsiz sayılmıyor. Yanlış adımlarla atılan adımların sonucu da yanlış olur. Temenni ile ülke yönetme devri bitti. Akraba ile eş ile doldurdukları TÜİK ne derse desin genç işsizlik Türkiye’nin en büyük sorunlarında biridir. Yüzde 25’lik işsizlik artık kaybedeceğimiz vaktimiz olmadığını gösteriyor. Güney Doğu ve Doğu Anadolu’da genç işsizlik vahim durumda" dedi.
İYİ Parti'nin TBMM Grup Toplantısı'nda geçe haftaya esnafı kürsüye çıkaran Akşener, bugün de 28 yaşındaki üniversite mezunu işsiz Serhan Koray Çiftçi'yi kürsüye davet ederek, konuşturdu. Yurt dışında eğitim gördüğünü, ülkesine faydalı olmak için Türkiye'ye döndüğünü ancak uzun süre işsiz kaldığını dile getiren Çiftçi, "İşsiz olmak yarını görememek, hayal kuramamak demektir. Umutlarını kaybeder insan. İş bulmak zorlaştı. Tüm umutlarını bize bağlayan anne babalarımızın da tüm hayalleri yok olup gidiyor. Ülkemde ülkeme dair hayal kurmaktan vazgeçtim. Üzgünüm. Her şey bu kadar olumsuz. Bu kürsüden konuşan ülkemin geleceğidir." ifadelerini kullandı.
Akşener, işsiz gencin konuşmasının ardından konuşmasına devam etti.
'İKTİDAR BAROLARI AYRIŞTIRMAK İSTİYOR'
Bursa'daki selde ölen 6 kişinin ailesine başsağlığı dileyen Akşener, "Biliyorsunuz, milletçe sadece doğal afetlerle mücadele etmiyoruz. Hukuk Devleti, hukukun üstünlüğü, tarafsız yargı kavramları da, iktidar eliyle tasarlanan siyasi afetlerle karşı karşıya. Yargının 3 ayağından biri savunmadır, yani avukatlardır. İktidar ve küçük ortağı, getirmeye çalıştıkları bir düzenleme ile baroları da ayrıştırmak istiyor" eleştirisinde bulundu.
Akşener konuşmasında özetle şunları söyledi:
CÜBBESİNE DÜĞME DİKTİRMEMİŞ AVUKATLARA TEŞEKKÜR EDİYORUM: Dün, bu düzenlemeye karşı, demokratik bir şekilde tepki veren baro başkanları, gündüz, saatlerce güneşin altında, gece de, sağanak yağmurun altında bekletildiler, itilip kakıldılar. Güneşten ve yağmurdan korunmaları için gönderdiğimiz, tentelerin bile kurulmasına müsaade edilmedi. İlin valisi çıkıp, çaresizlikle İçişleri Bakanlığı’nı işaret ederek, “250 metre yürümelerine izin veremediğini” ifade etti. Yapılan kasıtlı provokasyona rağmen, demokrasi çizgisinden ayrılmayan, ve ne kadar uğraşırsa uğraşsın, iktidara bizleri ayrıştıramayacağını gösteren, baro başkanlarımıza ve cübbesine düğme diktirmemiş avukatlarımıza sağduyularından ötürü teşekkür ediyorum. Bu günler elbette geçecek, Hukukun üstün, yargının bağımsız ve adaletin herkes için olduğu bir Türkiye’de, elbette buluşacağız.
GENÇLER SİZİ YOK SAYANLARI NOT EDİN: Bu hafta gözümüz kulağımız yine sınav salonlarında olacak. YKS, yani Yükseköğretim Kurumları Sınavı var… Olağanüstü şartlara ve zorluklara rağmen, inatla sınava sokulan gençlerimize, zihin açıklığı diliyorum. Tüm zorluklara rağmen, çalıştınız, çabaladınız. Sınavın yapılacağı alana girerken her tür önlemi alın. Sizin büyüklerinizden daha dikkatli olduğunuzu görüyorum. Ama sizi yok sayanları da unutmayın, not alın. Zamanı gelince de hesabını sorun.
İKTİDARIN GENÇLERLE SORUNU VAR: Farkında mısınız; AK Parti iktidarlarının gençlerle hep bir sorunu var… Giydiğine karışıyor. Yediğine-içtiğine karışıyor. Oturmasına-kalkmasına karışıyor. Gençliğini hakkıyla yaşamamış adamlar; gençlere sürekli bir ders verme havasında. Sürekli bir ayar verme havasında. Sürekli bir parmak sallama havasında… Gençlerin hakkı hukuku söz konusu olduğunda, hep itip kakmak var, hep dayatmak var.
25 YAŞ ALTININ SOSYAL HAKLARI TIRPANLANIYOR: İşte bu hafta, meclise yeni bir yasa hazırlığı geliyor. Düşünmüşler taşınmışlar, “Biz bu gençlerimize daha hangi kötülüğü yapabiliriz” demişler; 25 yaş altındaki çalışanların sosyal haklarını tırpanlayacak, onları işverene ve hayata karşı savunmasız bırakacak bir formül bulmuşlar. Araya 50 yaş üstü çalışanları da katıp, 25 yaş altı çalışanlar için, “10 günden az çalıştıkları taktirde, sigorta primi ödenmeyebilir” diye bir taslak hazırlamışlar. Akıllarınca, salgın sürecinde bir önlem olarak kullanılan, esnek çalışma uygulamasını, sabit hale getirecekler. Deprem vergilerini nasıl sabit vergi haline getirip, 18 yıldır milleti yoldularsa, şimdi de salgını fırsat bilip, gençlerimizin sosyal haklarını tırpanlamaya hazırlanıyorlar. İşten çıkarmaları kolaylaştırıyorlar. İYİ Parti meclis grubu, bu girişime karşı sonuna kadar direnecek. Ülkemizin geleceğini ipotek altına alan bu iktidarın, gençlerimizi daha fazla incitmesine müsaade etmeyeceğiz.
4 GENÇTEN 1'İ İŞSİZ: Bize göre işsizlik, ve daha da önemlisi genç işsizliği, ülkemizin karşı karşıya olduğu en büyük sorunların başında geliyor.Bugün Türkiye’de genç işsizlik oranı yüzde 24,6. Yani her dört gencimizden biri işsiz. İstihdam oranı ise yüzde 27. Yani her dört gencimizden sadece biri çalışabiliyor. Her on gencimizin üçü ise ne okuyor ne de çalışıyor. İşin daha acısı ne biliyor musunuz? Türkiye’deki işsiz vatandaşlarımızın dörtte biri üniversite mezunu. Bir milyondan fazla üniversiteli işsizimiz var. İşte tam da bu nedenle, bu hafta Milletin Kürsüsü’ne genç bir arkadaşımız çıkacak. Eserini görüyor musun Sayın Erdoğan; Hayal kuramayan bu gençlerimiz, iş bulamayan bu gençlerimiz, mutlu olmak için yüzünü başka ülkelere çeviren bu gençlerimiz, işte onlar senin eserin. Eserinden memnun musun Sayın Erdoğan? Suçlu onlar değil, suçlu sensin Sayın Erdoğan.
AĞAM BİZİMLE EYLENİYİ: Türkiye, 2019 yılında, 755 milyar dolarlık milli gelirle, dünyanın 19’uncu ekonomisi oldu. 10’uncu sıradaki Kanada’nın milli geliriyse, 1 trilyon 730 milyar dolar. Türkiye 2020’de yüzde 100 büyüse dahi, ilk 10 ekonomi arasına giremiyor. Mevcut durumda, bırakın ilk 10’u, ilk 20’de kalamama riskimiz var. Yani, “Eğam bizimle eyleniyi…”
DALGA GEÇER GİBİ İŞSİZLİK NEREDE DİYORLAR: “İşsizlik kanayan yaramızdır, çare bulun” diyoruz; Dalga geçer gibi, “Hani nerede işsizlik?” diyorlar. Eşle dostla doldurdukları Türkiye İstatistik Kurumu’ndan aldıkları, sipariş tablolarla, milleti kandıracaklarını sanıyorlar. Damat Bakan, “Bana bu ay şu kadar enflasyon, bu kadar işsizlik lazım” diyor. TÜİK, siparişi adrese teslim ediyor. Verileri çarpıtırak, algıyı kontrol edip, krizi yönetebileceklerini zannediyorlar. Ne yapıyorlar biliyor musunuz; Gidip vatandaşa soruyorlar. Diyorlar ki, “Çalışıyor musun?”, "Hayır" diyor. “Peki, bir iş olsa çalışır mısın?” diye soruyorlar. Elbette “Evet” diyor. Sonra altın soru geliyor. Diyorlar ki; “Son 4 haftada, herhangi bir resmi kuruluşa, iş başvurusu yaptın mı?” O işsiz vatandaşım, “Hayır yapmadım” dediği anda, hayatı birden düzene giriyor. Neden biliyor musunuz, çünkü artık işsiz sayılmıyor. İşi yok, ama en azından, iktidarın gözünde artık işsiz değil. Güler misin, ağlar mısın?Oysa aynı vatandaşım aylarca iş aramış, bulamamış. Bulamayınca da umudunu kesip, resmi kanallarla iş aramaktan vazgeçmiş. İş aramadığı için de, Ankara’daki kayıtlara göre artık işsiz değil. Son bir senede, 1 milyon 600 bin kişi, iş bulmaktan ümidini keserek istihdamdan çıktı. Son bir senede, işgücümüz 2 milyon 235 bin kişi azaldı. Ama bunlar Damat Bakan’ın umurunda mı? Elbette değil. Yalan yanlış veriler üzerinden siyasal kampanya yaparak kriz yönetme devri çoktan geçti. Temenniyle ülke yönetme devri artık bitti. Akrabayla, eşle, dostla, yandaşla doldurdukları TÜİK, ne derse desin, genç işsizliği Türkiye’nin en önemli sosyoekonomik problemidir.
YENİ SİSTEMDE İŞSİZLİK KATLANDI: Hâlihazırda, 15-29 yaş aralığında ne işte, ne de okulda olmayan çocuklarımızın sayısı 5 milyonu aştı. Bu rakam, işçisi, memuru, sözleşmelisi, kadrolusu, ülkemizin tüm kamu istihdamından daha fazla. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi, tüm bu sorunları hızlıca çözecekti değil mi?... Bakalım çözmüş mü? Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçildiğinde, 1 Temmuz 2018’de bu sayı 5,6 Milyon kişiydi. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin ilk 20 ayının sonunda, 7,9 Milyon kişiye ulaştı. Artış oranı yüzde 40! Plansız, programsız, ortak akıldan yoksun bir yönetim anlayışının, yarattığı savrulmanın sonucu işte budur.
İŞSİZLİKTE SON 60 YILIN EN KÖTÜ 10 YILI ERDOĞANA AİT: TÜİK’in “dokunuşlarına” rağmen, işsizlikte, son 60 yılın en kötü 10 yılı sana ait. Son 60 yılın en kötü 5 yılı da sana ait. Tüm zamanların en kötü 3 yılı ise Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemine, Cumhur koalisyonuna, damadına, Yani o da sana ait Sayın Erdoğan.
NASIL BİR SİSTEMDE YAŞADIĞINIZIN FARKINA VARIN: Bütün Türkiye hep birlikte yemeğe gidiyoruz. Çoğunuzun cebinde para yok, o yüzden en fazla bir çay söyleyebiliyorsunuz. Ama aynı masada oturan bazıları, sipariş verdikçe veriyor. Bir insanın yiyemeyeceği kadar çok yemek söylüyorlar. Siz yutkunurken, onlar yiyip, içip, eğleniyorlar. Ama hesap geldiğinde ortadan yok olup, tüm hesabı size bırakıyorlar. Hem sofradan aç kalkıyorsunuz, hem de o hesabı siz ödüyorsunuz. İşte bu kadar adaletsiz bir sistemde yaşıyorsunuz.
EYT, 3600 EK GÖSTERGE SORUNUNU ÇÖZECEĞİZ: İYİ Parti iktidarında, sadakat değil, liyakat aranacak. İYİ Parti iktidarında, başta gençlerimiz olmak üzere, her vatandaşımın fırsat eşitliği olacak. İYİ Parti iktidarında, EYT’lilerin çilesi sona erecek. 3600 ek gösterge sözü verilenlerin, hakkı teslim edilecek. Öğretmenlerin, sağlıkçıların, işçilerin, gasp edilen hakları teslim edilecek.
(HABER MERKEZİ)