6 bin yeni taksi 'hayali borsa' için reddedildi
UKOME’ye sunulan teklifin dün reddedilmesiyle “İstanbul’a 6 bin taksi” tartışması yeni bir boyut kazandı. 11’e 16 oyla reddedilen teklif, alt komisyonda görüşüldükten sonra yeniden UKOME’ye gelecek. İBB Meclisi CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, “Tamamen siyasi bir kararla karşı karşıya kaldık. İBB dışındaki tüm kuruluşlar, red oyu verdiler” derken, kararın Bağcılar Oto Center’daki galericilerin lehine olduğunu belirten kent araştırmacısı Adnan Tetikol, “insanlar burada hayali bir plakaya ortak oluyor” diye konuşuyor. Taksiciler Esnaf Odası Başkan Vekili Veli Yurt'a göre ise trafik ve korsan sorunu çözülmeden yeni taksi uygulaması tartışılabilir değil.
DUVAR - İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) “İstanbul’a 6 bin yeni taksi” teklifi, dün öğle saatlerinde Ulaştırma Koordinasyon Merkezi (UKOME) toplantısında görüşüldü. 11’e 16 oyla reddedilen teklifle ilgili kararı değerlendiren İBB Meclisi CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, “16 milyon İstanbullunun ihtiyacı yok sayılarak siyasi bir karar alındı” diyor.
Teklifin görüşüldüğü toplantı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreteri Yavuz Erkut başkanlığında, İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Oylamaya geçilmeden önce görüş bildiren İstanbul Taksiciler Esnaf Odası, yeni sarı taksilere ihtiyaç olmadığını ve bir düzenleme yapılacaksa bunun taksilerin kalitesinin artırılmasıyla ilgili olması gerektiğini ifade etti. Ardından oylamaya geçildi. Oy çokluğuyla reddedilen teklif, alt komisyona sevk edildi. Alt komisyon, kararı kendi içinde görüştükten sonra yeniden UKOME’ye gönderecek.
Tarık Balyalı, 19 Şubat 2020’de Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle UKOME'nin yapısının değişiklik yapıldığını hatırlatarak, “UKOME iktidarın yönlendirmesine açık hale geldi” diyor. Bu değişiklikten önce UKOME’de 11’i İBB, 10’u hükümet tarafından belirlenen 21 üye bulunuyordu. Şu anda ise UKOME’nin 27 üyesi bulunuyor. Bu üyelerin 11’i İBB’den 16’sı ise hükümet tarafından belirleniyor.
“Bugünkü toplantıda İstanbul Büyükşehir Belediyesi dışındaki tüm kuruluşlar, '6 bin yeni taksi' teklifine ret oyu verdiler. Tamamen siyasi bir kararla karşı karşıya kaldık. Ancak İstanbul halkının beklentisine uygun bir şekilde aklı selim bir karar verilmesi gerekiyor. Bütün İstanbulluların gözü bu kararda. Bunu bize gelen telefonlardan ya da sosyal medya paylaşımlarından çok net olarak görüyoruz. UKOME’nin de bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin önerdiği biçimde karar alması gerektiğini düşünüyoruz.”
İMAMOĞLU 12 HAZİRAN’DA DUYURMUŞTU
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 12 Haziran tarihinde katıldığı bir televizyon programında İstanbul’a 5 bin yeni taksi kazandırılacağını açıklamıştı. Ancak bu sayı revize edildi ve teklif UKOME’ye 6 bin taksi olarak sunuldu. Hizmet standartlarını yükseltmeyi ve taksicilerin çalışma koşullarını iyileştirmeyi amaçlayan düzenleme, yeni bir model olma iddiası taşıyor. İBB’nin açıklamasına göre şoförler, yeni ticari taksilerde üç vardiya sistemine göre çalışacak ve 8 saat mesai yapacak. Taksiler, elektronik sistemlerle donatılacak ve böylece denetlenebilir olacak. Ödemeler İstanbul Kart’la yapılabilecek. İBB Başkanı İmamoğlu, taksi eksiğini gidermeyi ve piyasayı dengede tutmayı amaçlayan düzenlemeyi kamuoyuyla paylaşırken, “Bir nevi İstanbul’a özgü taksi üretimine de start vermiş olacağız bu çalışmayla. Bizim burada koruyacağımız alan, İstanbullu olacak” diye konuşmuştu.
İBB’nin yeni taksi açıklamasına İstanbul Taksiciler Esnaf Odası ve Bağcılar Oto Center’da plaka alım satımı yapan galericiler tepki gösterdi. Bir galericinin, “Esnaf eski esnaf değil. İstanbul trafiğini kilitleriz” sözleri ise gerilimi artırdı. İBB Başkanı İmamoğlu’nun bu sözlere yanıtı ise, “İstanbul halkının, taksi ihtiyacı olup olmadığına karar verecek makam, Bağcılar Oto Galerisi’ndeki birkaç taksi galericisi değildir. Kimse bizi tehdit etmeye kalkmasın” oldu. Öte yandan hafta başında Anadolu Ajansı'na konuşan İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Eyüp Aksu, “Biz Türkiye'de siyasetin de kaderini değiştirecek bir STK ve topluluğuz” ifadelerini kullanmıştı. Aksu’nun bu sözleri, “6 bin yeni taksi” tartışmasının siyasi bir boyuta taşınması olarak yorumlandı.
‘BAĞCIYI DÖVMEYELİM, ÜZÜM YİYELİM’
Taksicilere zarar vereceği gerekçesiyle uygulamaya karşı çıkan İstanbul Taksiciler Esnaf Odası’na göre taksilerin mevcut sorunları çözülmeden yeni plaka tartışması yapılmamalı. Taksiciler Odası Başkan Vekili Veli Yurt, “İstanbul trafiği ve korsan en önemli iki sorun. Bunlar bir masada görüşülür ve ortak bir çözüm bulunur. Bunlar çözülmeden olmaz. Biz diyoruz ki bağcıyı dövmeyelim hep beraber üzüm yiyelim” diyor.
Veli Yurt, UKOME’ye sunulan teklifin taksi piyasasının rekabet dinamiklerine ve hukuka aykırı olduğunu savunuyor. “Kiralık olayının belediye tarafından yapılması ne bizce ne de hukuken söz konusu olabilir. Plaka sahibinin hangi kriterleri taşıması gerektiği 1986 yılında çıkarılan 10553 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile çizilmiştir. Orada ‘geçimini şoförlükle kazanan kişi’ ibaresi vardır mesela. Şimdi belediye geçimini şoförlükle mi kazanıyor?”
“Bir sıkıntı varsa, sayı yetersizse bunu belli kriterlerle ortaya koyan bir analiz olmalı. Kalkıp Londra, Paris, Dubai demek çok doğru değil. Toplumların gelişmişliği, özel araç kullanım sayısı, şehre gelen turist sayısı ve kişi başına düşen milli gelir gibi ölçütlerle tespit edilmeli. İhtiyaç varsa burada ihale yolu olabilir, biz ihaleye karşı değiliz. Ama biz diyoruz ki önce sorunlar çözülmeli.”
Veli Yurt, Bağcılar Oto Galerisi’ndeki esnafların tehdit içeren sözlerini Taksiciler Odası olarak onaylamadıklarını da belirtiyor. “Evet, oto center bizim borsamız. Ama oto center'ın açıklamaları bizi bağlamıyor ve biz de bu açıklamaları kabul etmiyoruz. Orada bir esnaf açıklama yaptı, ‘Yolu kilitleriz, trafiği kapatırız’ dedi. Biz bunu doğru bulmuyoruz. Kırıp dökmek taksici esnafının mizacında yoktur. Ama şunu da altını çizerek söylemek istiyorum, biz emeğimizi, ekmeğimizi, hakkımızı kimseye yedirmeyiz.”
Ticari plakaların ünlülere ya da zengin iş adamlarına ait olduğu iddiasını da sorduğumuz Veli Yurt, “10 bin üyemiz var. Ben taksi takip sistemine girdiğim zaman bir tane ünlünün ismini bile göremiyorum” diye konuşuyor.
YENİ TAKSİYE İHTİYAÇ OLUP OLMADIĞINA NASIL KARAR VERİLİR?
1991 yılından beri yeni plaka verilmeyen İstanbul’da, resmi kayıtlara göre 17 bin 395 taksi bulunuyor. Uzmanlar, nüfus 3 katına çıkarken taksi sayısının aynı kaldığını belirtiyor ve bu sayının ihtiyacı karşılamadığına dikkat çekiyor. Peki, bir kentte ne kadar taksi bulunması gerektiğine karar verilirken hangi ölçütlere bakılıyor? Kent araştırmacısı Adnan Tetikol, bir kentte ulaşım aracı sayısında düzenleme yapılırken esas alınması gereken ilk kriterin kamu yararı olduğunu belirtiyor:
“İstanbul büyük bir küresel merkez. Dolayısıyla ulaşımla ilgili karar verirken bu kentin küresel sistem içerisindeki yerine bakmak lazım. Çoğu şirketin merkezinin bulunduğu İstanbul, çok büyük bir ticaret hacmine sahip. Örneğin dünyada en çok noktaya uçuş gerçekleştiren Türk Hava Yolları’nın merkezi İstanbul’da. Ayrıca İstanbul yılda 10 milyondan fazla turistin geldiği kültürel derinliği olan bir merkez. Bununla beraber kentin yapılaşma alanı da önemli bir ölçüt. Görüyoruz ki bir ulaşım aracının hizmet ettiği alan sürekli büyümüş ama ulaşım aracı yani taksi sayısı aynı kalmış.”
Yüksek lisansını Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Küresel Şehirler ve İstanbul Araştırmaları bölümünde tamamlayan Adnan Tetikol, 2018 yılında yazdığı “Küreselleşme Sürecinde İstanbul’da Taksicilik Hizmetinin İktisadi Olarak İncelenmesi” başlıklı tezinde taksicilik sektörünü ele aldı.
Ticari plaka alım satımı yapan Bağcılar Oto Center’daki galerileri “hayali bir borsa” olarak tanımlayan Adnan Tetikol, “İnsanlar hayali bir plakaya ortak oluyorlar, hiçbir bağlayıcılığı yok” diyor.
"1/8, 1/5, 1/4 gibi oranlarda plakaya giriyorlar. Daha doğrusu bir plakanın kira gelirine yatırım yapıyorlar. Hatta dönem dönem hayali taksi plakaları üzerinden dolandırıcılık hikayeleri ile karşılaşıyoruz. Şöyle bir örnek var mesela: 2013’te İstanbul Eyüp’teki bir firma, hayali plakalar üzerinden tam 900 kişiyi dolandırmış ve piyasadan topladığı 700 milyon TL ile ortadan kaybolmuştu.”
Peki bu 'hayali kiralama' işlemi nasıl gerçekleşiyor? Ticari plakanın yasal sahibi, plakasını belirli bir ücret karşılığında galerilere kiraya veriyor. Galeriler de bu ticari plakaları, üzerine komisyon koyarak taksicilere kiralıyor. Böylece bir plaka, en az iki kez kiraya veriliyor. Ticari taksiyi işleten kişiyle, plakanın yasal sahibinin hiçbir ilişkisi ya da iletişimi olmuyor. Dolayısıyla bir denetim mekanizması da kurulamıyor. Adnan Tetikol bu sürecin nasıl geliştiğini şu sözlerle anlatıyor: “Önceki yıllarda plaka sahibi olan kişinin çalışmadığı saatlerde aracı bir başkası çalıştırırmış. Bu genelde aile içinde yapılırmış. Mesela baba dinlenirken oğlu ticari taksiye çıkarmış. Zamanla plaka sahiplerinin yüksek kira gelirleri sebebiyle sektörden çekilmesiyle bu bir ticaret haline geliyor. Şu anda Bağcılar’daki oto galericiler bu işin acenteliğini yapıyor. Bir şahıs plaka ediniyor ve galericiler ‘Plakayı kiraya vereceğiniz biri yoksa biz sizin adınıza kiraya verebiliriz’ diyor. Dolayısıyla plaka sahibi olmasalar da kira gelirinden de fayda sağlamış oluyorlar.”
Tartışmanın bir başka odak noktası ise bir büyükşehir belediyesinin elinde 6 bin ticari taksi plakası bulundurmasının haksız rekabete yol açacağı düşüncesi. Adnan Tetikol, 'haksız rekabet' tartışmasının doğru bir eksende yürütülmediğini savunuyor:
“Bir kamu kurumunun, mevcut taksi plakalarının neredeyse dörtte biri kadar plakayla sektörde bulunması bir etki ve bir müdahale yaratır fakat bu müdahaleyi serbest piyasa söylemleri üzerinden değerlendirmek yanlış olur. Çünkü burada, günde 1 milyon yolcunun taşındığı bir kamu hizmetinden bahsediyoruz. Bunun ücret tarifesi ve tüm yasal düzenlemelerini zaten kamu belirliyor. Bu sebeple hizmet üretecek araç sayısını da kamu belirleyebilir.”
Teklifin UKOME tarafından kabul edilmemesini “büyük bir talihsizlik” olarak değerlendiren Tetikol, “Ticari taksi yetersizliği taksilerle ilgili bütün sorunların kaynağı. Korsan taksi, yasa dışı çift plaka, alım satımdaki yüksek rant bu sorundan kaynaklanıyor. Çünkü insanlar ulaşım aracına ihtiyaçları olduğu sürece bunu çözmeye çalışacaklar. Güzel bir fırsat yakalanmıştı. Umarım teklif tekrar UKOME’ye geldiğinde bu yanlıştan dönülür.”
‘BELEDİYENİN YETKİSİDİR KİMSE KARIŞAMAZ’
15 yıldır taksi şoförlüğü yapan Ercan Yılmaz ise, “Bir taksi şoförü olarak size söylüyorum, belediye taksi sayısına karar da verir düzenleme de yapar. Buna kimse karışamaz, bu belediyenin yetkisidir” diyor. Yılmaz’a göre İBB’nin sunduğu uygulamanın desteklenmesi ve yeni ticari taksilerin bir an önce trafiğe çıkması gerekiyor.
“Çok eskiden beri aynı taksi sayısı ile devam ediyoruz ama nüfus gittikçe artıyor. Evet korona döneminde işler azaldı, taksiler boş kaldı ama şimdi yavaş yavaş düzeliyor. Önümüzdeki aylarda talep daha da artar, o zaman bu kadar kişiye kim, nasıl yetişecek? Özel aracı olan bile gün geliyor taksiye biniyor. Bunun yağmuru var, karı var.”
‘GALERİCİLER 12 AYA 13 KİRA ALIYOR’
Kullandığı aracı Bağcılar Oto Center’da bulunan bir galeriden fahiş bir bedel ödeyerek kiraladığını söyleyen Seçkin Saruhan ise iki yıldır taksicilik yapılıyor. Saruhan, İBB’nin 6 bin yeni taksi kararını desteklemiyor ve “İhtiyaç var, doğrudur ama önce mevcut sorunları çözsünler” diye konuşuyor.
Seçkin Saruhan’a göre en büyük sorun, mal sahiplerinden aldığı plakaları kendi kurallarına göre işleten galericilerin hiçbir şekilde denetlenmemesi. “Devletin buna el atması lazım. Kiracılar çok zor durumda kalıyor. Galericilerin kiracılar üzerinde korkunç bir baskısı var. Bizden 12 kira yerine 13 kira alıyorlar, bir kira hava parası oluyor. Kiracıyla plaka sahibinin hiçbir bağlantısı, alakası yok. Bu yasal da değil bildiğimiz kadarıyla. Bizim tüzüğümüze göre böyle bir işleyiş yok ama devlet bunu es geçiyor, denetlemiyor.”
Ticari taksi sayısında bir artış olursa plaka alım ve kiralama bedellerinin düşmesi bekleniyor. Seçkin Saruhan, kiraların bir miktar düşmesinin hiçbir sorunu çözmeye yetmeyeceğini söylüyor:
“Piyasaya 6 bin taksi sürerek devlet bu sorunları çözmüş olmuyor. Çünkü bir miktar düşüş olsa bile ben yine aşağı yukarı aynı kirayı ödemeye devam edeceğim. Bana hiçbir faydası olmayacak. Kiraları aşağıya çektirsinler mesela, galericilere tek elden işi yaptırmasınlar. Eğer plaka kiraya verilecekse bunu mal sahipleri kiraya versin. Mesela benim bir tane arabam var ben bunu mal sahibinden bulamadım, eğer bulabilsem 45-50 bin TL ödeyecekken bu arabayı galeriden 100 bin TL’ye aldım. Yani galeri, yüzde 100’ün üzerinde kâr sağladı.”
İBB’nin modelinde çalışanlara sigorta yapıldığını ve mesai saatinin 8 saatle sınırlı olduğunu hatırlatan Saruhan, diğer taksicilerin bu koşullarla rekabet edemeyeceğini anlatıyor.
“Galeriye ödediğimiz kira bedeli bu kadar yüksekken biz bu şartları sağlayacak durumda değiliz. Bunların hepsi ek bir maliyet. Zaten kira ödemekte zorlanan kiracı bunu ödeyemez hale gelir.”
Sektör içi tartışmaların yanı sıra ticari taksilerin hizmet kalitesi de uzun zamandır üzerine konuşulan başlıklardan. Tam da bu sebeple İBB’nin gündeme getirdiği yeni uygulama, İstanbullular için hizmet kalitesini artıracak bir model olma umudu taşıyor. Taksilerden en çok yağmurda yolcu almama, gideceği lokasyona göre yolcu seçme ve yolu uzatarak fazladan kazanç elde etme gibi nedenlerle şikayet ediliyor. Her hafta en az bir kez taksi kullandığını söyleyen Bengisu Çolak, taksicilerin tutum ve davranışlarını çoğunlukla kaba bulduğunu ifade ediyor: “Bir denetleme sistemi olmadığı için akşam saatlerinde kullandığım taksilerde özellikle tek başıma isem çok tedirginlik yaşıyorum. Ayrıca, taksiciliğin ne kadar zor olduğunu, hak ettikleri parayı asla kazanamadıklarını bu yüzden küçük kurnazlıklarına göz yummamız gerektiğini vurgulayarak söylüyorlar.”
Kültür sanat alanında faaliyet gösteren bir şirkette çalışan Bengisu Çolak, İBB’nin taksi projesini sosyal medyadan öğrenmiş. İstanbul’un denetlenebilir ve sürdürülebilir bir taksi sistemine sahip olması gerektiğine dikkat çekerek şöyle diyor: “İstanbul trafiğine girecek taksiler iyi denetlenirse, taksicilere potansiyel para kazanacakları kişilerin müşteri oldukları kadar insan oldukları da anlatılırsa projenin başarılı olacağına inanıyorum. Tabii ki bu süreçte kimsenin mağdur olmasını da istemiyorum.”