'Uyuşturucuya iten en önemli etken geleceksizlik duygusu'
Televizyonlarda, gazetelerde, raporlarda sayılarla ifade edilen madde bağımlıları kimler, ne yaşadılar, ne yaşıyorlar? Uzun uğraşlar sonucu madde bağımlılığından kurtularak, kendisine yeni bir hayat kurmayı başaran F., işsizlik, umutsuzluk gibi etkenlerin özellikle gençleri uyuşturucu kullanımına sürüklediğini söylüyor. Gençlere, toplumsal sorunlara eğilmeleri ve geleceklerinin peşinde koşma tavsiyesinde bulunuyor.
DUVAR - İçişleri Bakanlığı verilerine göre yılın ilk altı ayında düzenlenen 63 bin 281 uyuşturucu operasyonunda 93 bin 844 kişi gözaltına alınırken, 9 bin 456 kişi tutuklandı. Operasyonlarda tonlarca eroin ve esrarın yanısıra sentetik uyuşturucu yakalandı.
Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'nın 2019 yılının sonlarında yayınladığı uyuşturucu kullanımı raporuna göre ise uyuşturucu bağımlılığı tedavi merkezlerine geçen yıl 251 bin 593 kişi başvurdu. Bu kişilerni 65 bin 896'sı denetimli serbestlik kapsamında yönlendirilenlerden oluştu. 2018 yılında tedavi gören bağımlıların iş durumlarına göre yapılan incelemede ise yüzde 21'inin işsiz olduğu, yüzde 43'ünün de düzenli bir işi olmadığı tespit edildi. Yüzde 1,2 sinin ise ekonomik olarak aktif olmaması dikkat çekti.
Peki televizyonlarda, gazetelerde, raporlarda sayılarla ifade edilen madde bağımlıları kimler, ne yaşadılar, ne yaşıyorlar? 30 yaşındaki F. bu kişilerden yalnızca biri. İtildiği geleceksizlik ve işsizlik nedeniyle madde kullanmaya başlayan F., daha sonra uzun uğraşlar sonucu madde kullanımına veda etti. Bulunduğu çevreden koparak uzaklaşan ve kendine yeni bir hayat kuran, F., kendisini madde kullanımına iten nedenlerden, bırakma sürecine kadar geçen zaman içerisinde yaşadıklarını anlatarak, sorularımızı cevapladı.
'KATİL, GÜLEREK VE MUTLU EDEREK GELİYOR...'
Uyuşturucu madde kullanımına nasıl başladın?
Merak. Bu nedir diye kullanıyorsun. Sonra hoşuna gidiyor. Bir kere daha bir kere daha derken alışkanlığa dönmeye başlıyor. Başlarda doğrudan alışkanlık olmuyor. Ben kendimde ve çevremde bir çok insanda bunu gördüm. Sonra zorunluluğa dönüyor.
Bağımlılık aşamasına geçişten bahsediyorsun sanırım?
Evet. Bu alışkanlık halini aldıktan sonra geri dönüşü zor oluyor. Bundan uzaklaşmak için destek alman gerekiyor. Karakter ve kişilikle de alakalı biraz. Söylediğini yapabiliyorsan, iradene hakimsen destekle beraber uzaklaşabiliyorsun. Bunlar esrarla ilgili tabiiki. İşin içine kimyasal girdiğinde bu durum çok daha zor. Destek almadan bırakmak mümkün değil. Başaran belki vardır ancak yüzde 90 destek alması gerekir. Hem psikolojik hem de ilaç tedavisi. Kimyasalın bağımlılığı müthiş zor bir şey.
Yine başlamanda çevre de çok büyük etken. Kullananların arasında yaşıyor veya kalıyorsanız siz de bir süreden sonra sempati duymaya başlıyorsunuz. Sözde arkadaş ortamlarında bu iş yapılabiliyor ve bir çok insan da böyle başlıyor. Arkadaş dediğiniz insanlar kendisi kullanıyor diye size de telkinlerde bulunabiliyor. Bu açıdan bu dönemde katil aslında gülerek geliyor diyebiliriz.
LİSEYİ BİTİRMİŞ, ÜNİVERSİTE YOK, İŞ YOK...
Gençlerin özellikle ergenlik döneminde olan bireylerin arasında bunu kullanmak "havalı" birşey olarak bile nitelendirilebiliyor. Ailevi sorunlar, toplumsal sorunlar hepsi bir sebep olabilir ancak bence en büyük sebep ekonomik geleceksizlik. 19 yaşında örneğin. Liseyi bitirmiş, üniversiteyi kazanamamış, iş bulmayan, ailesinin verdiği harçlıkla yaşamını idame ettiriyor. Geleceğe dair bir ümidi, beklentisi bir hedefi yok çünkü hedefine ulaşamayacağını düşünüyor. Dolayısıyla daha kolay yönleniyor ve düşüyor. Bu da gençlere cazip gelebiliyor. Yaş büyüdüğünde biraz daha anlaşılıyor. Ben 30 yaşındayım. Bu maddelerin bir katil olduğunun farkındayım. Zaten madde kullanımı bir biçimde seni toplumsal meselelerden de uzaklaştırıyor. Çekingen hale getiriyor. Özgüven kırıcı hale getiriyor. Hem kendimden doğru hem de etrafımda daha önce kullanan arkadaşlarımdan gözlemlediğim kadarıyla aktarıyorum.
UNUTKANLIK; 'SORUYU TEKRAR ALABİLİR MİYİM?'
Bağımlı olduğunun farkına nasıl vardın? Ne hissettin?
Maddi anlamda buna her zaman ulaşabilecek bir birey değildim. Ulaşamadığın zaman kendini çok kötü hissediyorsan bu bağımlılık belirtisidir. Başka insanlarda başka şekilde reaksiyon da gösterebiliyor. Kimisi çok sinirli oluyor mesela. Unutkanlık diğer en büyük belirtilerinden biriydi bende ki hâlâ da yaşıyorum. Sorduğum soruyu tekrar sorabiliyordum veya insanların ne söylediğini, kendimin ne yaptığını unutabiliyordum. Günlük yaşam içerisinde de böyle gelişiyordu bu. Bu arada soruyu tekrar alabilir miyim?!
TOPLUMSAL DIŞLANMIŞLIK, KENDİNE ÖZGÜ DİL OLUŞTURUYOR
Narkotik geçen günlerde uyuşturucu çeşitlerine dair 77 ayrı takma isim belirlemişti. Bakıldığında bu ortamın farklı bir dili bile oluşmuş. Bu konuda ne diyorsun?
Karşındaki insanın kullanıp kullanmadığını tek bir kelimeyle anlarsın. Örneğin polis memurlarına "zarbo", "federal" denirken kendi aralarında kullanan arkadaşlarına "müpto", "junkie" denilebiliyor. Yoksunluk durumuna "harman", kullanım durumuna "kafamın peşindeyim" deniliyor mesela. Bütün yörelere göre jargon değişebiliyor. Onların kendi şarkılarına ve müziklerine bile bu işlemiş. Uyuşturucu çeşitlerinin bile sokak isimleri var. Dışarda bunu kullanmayan insanların anlamaması için böyle bir şey gelişiyor muhtemelen. Dışlandıkça kendi aralarında bir dil oluşuyor. Ancak bu dilin oluşması da çok basit birşey değil aslında. Bu duruma kapsamlı olarak bakmak lazım. Bunların biraz da toplumsal dışlanmışlıktan kaynaklandığını düşünüyorum. Bu dilin oluşmasının sebeplerinden biri de bu. Tabi bir de yapılan fiilin yasal açıdan bir "suç" olması da etken.
Dışlanmışlık durumunu başka ne gibi durumlar açığa çıkarabiliyor?
Bu toplumsal dışlanmışlık sonraki süreçlerde bireyin tedaviden korkmasına ve kaçmasına da etken olabiliyor. Uyuşturucu kötü bir şey evet. Ama uyuşturucu bağımlısı olan biri, toplum için bir alkol bağımlısından daha tehlikeli değildir. Uyuşturucu bağımlıları toplumdan kendilerini soyutladıkları ve dolaylı olarak soyutlandıkları için tehlikeli görülüyor. Teraziye koysanız ikisi de aynıdır. Bağımlı bağımlıdır. Ve vakit kaybetmeden tedavi olmalıdır. Dışlamak çözüm değil. Uyuşturucu kullanımda bile ekonomik ayrım var buna da dikkat çekmek istiyorum. Fakir uyuşturucusu ve zengin uyuşturucusu diye ayrım var, yok değil. Gelir seviyesi düşük olan kesimler daha çok sıkıntı yaşıyor, daha ucuz ve kolay bulunduğu için sentetik ve kimyasal madde kullanımına yöneliyor.
ÖLÜME DOĞRU SÜRÜKLENİYORSUN
Yaşı 14 ile 23 arasında olanlar kimyasala daha çok yönleniyorlar. Bir süreden sonra yeterli gelmiyor ve daha başka şeylere yönleniyor. Her seferinde biraz daha yükseliyorsun ancak ne kadar yükselirsen aslında o kadar da düşüyorsun. Yavaş yavaş ölüme doğru sürükleniyorsun. Örneğin başta bir tane uyuşturucu hap kullanırken, sonra iki daha sonra üç diye yükselmeye başlıyor. Tedavi gören bir çocukla konuşmuştum. "10 tane atıyorum ben de sadece unutkanlık yapıyor" diyordu. Belki yaşıyor olması bile bir mucize. 10 tane uyuşturucu hap kullanır hale gelmişsen zaten ne bulursan içer hale gelmişsin demektir.
-Kullanıcıların çoğunun gündelik yaşam içerisinde aktif olmadığını da görüyoruz?
Bu insanlar çoğunlukla geceleri yaşıyor. Gündüz toplum ayakta, toplum yaşıyor. Sen de orada olmak istemiyorsun. O toplumun içine girmek istemiyorsun. Gece yaşayıp gece takılıyorsun. Hayatı düzenli olan insanlar genelde gündüz yaşıyorlar. İşe gider, akşam işten çıkar, sosyal alanlarında zaman geçirirler. Bunun içine girmek istemiyorsun. Çünkü senin durumun bu değil, böyle bir hayatın yok. Farklı bir hayat yaşıyorsun. Elinde imkanın da yok, belki işin de yok. Haliyle o insanların arasında bulunmak da istemiyorsun. Zaten bir süre sonra da insanlarla sağlıklı ilişki kuramamaya başlıyorsun. Dramatize etmek için söylemiyorum ama sonra da sadece geceleri sokak lambalarının ürkek ışığını flu bir şekilde görerek ölümü beklemeye başlıyorsun. Tabi hiçbir zaman bilincin yerinde olmuyor.
-Peki madde kullanımından kurtulmak için ne yapmak gerekiyor? Senin düşüncen nedir?
Önce bireyin bağımlılığını kabul etmesi gerekiyor. Bağımlılığını kabul etmezse kurtulamaz. Bağımlılığını farkettiği ve zararlarını görmeye başladığı noktada yardım alması gerekiyor. Tahammülsüzlük, sinir, insanlarla ilişki kurmama veya kuramama. Bunları gördüğün ölçüde, bunların sana zarar verdiğini düşünüyorsan kurtulmak ve uzaklaşmak istiyorsun. Ben bu şekilde bıraktım. Hayatımdan da fazlasıyla memnunum.
MADDE KULLANMAK YERİNE TOPLUMSAL SORUNLARA EĞİLSİNLER
-Son olarak madde kullananlara yönelik tavsiyen var mı?
Bunu kullanmak yerine toplumsal sorunlara eğilsinler çünkü mutsuzluk bireye özgü bir kavram değil. Baktığında bütün toplum mutsuz. Bireysel anlamda da sürekli mutluluk diye bir şeyin söz konusu olmadığını ben anladım. Örneğin 20 yıl sürekli mutluluk diye bir şey söz konusu değil. Kullanıcıların aradığı bu olabiliyor ancak bu reel hayatın akışına da uygun değil. Mutluluğunu sen yaratıyorsun. Bazen anlık mutlulukların bile olabiliyor. Mutlu olmak için de bunu kullanmaya gerek yok. Buna ihtiyaç duymadan da mutlu olabiliyorsun. Bunu kullanmak yerine özgürlüklerinin, geleceklerinin peşinden koşsunlar. Uyuşturucu kullanarak geleceği kurtarmak ve mutlu olmak mümkün değil. Kullananlar da kendilerine neden bunu kullandıklarını sorsunlar, sorgulasınlar. Bir an önce dönsünler.