Alamos ruhsatı olmamasına rağmen hâlâ Kazdağları'nda
Kazdağları’nda altın arama faaliyetleri yürüten şirketler, ruhsatları yenilenmemesine rağmen alanda bulunmaya devam ediyorlar. ÇED raporunda öngörülenden çok daha fazla ağacın kesildiği bölgede yaklaşık bir yıldır çadırlı nöbetlerine devam eden yaşam savunucuları, sessiz kalınırsa şirketlerin kaldığı yerden devam edeceklerini söylediler ve dayanışma çağrısı yaptılar.
ÇANAKKALE - Uluslararası altın tekeli Kanadalı Alamos Gold ve onun yerli iştiraki olan Doğu Biga Madencilik’in Kazdağları silsilesi içinde bulunan Kirazlı bölgesinde yürüttüğü altın madeni faaliyetine karşı başlatılan çadırlı Kazdağları Nöbeti birinci yılına yaklaştı. 350 günü aşkın süredir devam eden direniş, haftalardır Çanakkale merkezinde süren “El ele insan zinciri” eylemi ile desteklenirken, altın şirketi ise ruhsatını yenileyememesine rağmen bölgedeki varlığını sürdürüyor. Altın şirketinin ‘ruhsatsız’ bir biçimde varlığını sürdürdüğü Kirazlı’da, yaşam savunucularına kesilen cezalar ise toplamda 300 bin lirayı aştı. Kazdağları Nöbeti'nin Kirazlı/Balaban’da talebi ise; şirketin bölgedeki tüm projelerinin iptal edilmesi ve ağaç katliamı yapılan alanların rehabilite edilmesi…
'ÖNGÖRÜLENDEN 4-5 KAT FAZLA AĞACI TALAN ETTİLER'
Çanakkale Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyon Başkanı Avukat Ahmet Ozan Yılmaz, 11 Eylül 2012 tarihinde Ağı Dağı ve Kirazlı altın madenleri ve zenginleştirme tesisi projeleri ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen “ÇED Olumlu” kararlarına karşı yürütmeyi durdurma talepli iptal davaları açıldığını söyledi. Projeler için, Ağı Dağı, Kirazlı ve Çamyurt madenlerinde binlerce ton siyanür kullanılacağını, su kaynaklarının ve doğanın kirletileceğini, böylelikle doğal yaşamın ve insan yaşamının doğrudan etkileneceğini vurgulayan Yılmaz, “Şu anda dahi projede kesilmesi, katledilmesi öngörülen orman varlığının 4-5 katı ağaç ve bitki talan edilmiştir. Yani şirket, ÇED sürecinde taahhüt ettiği orman kıyımından çok daha fazla bir alanı yok etmiş durumdadır. Ormanın tamamen rehabilite edilmesi ise teknik olarak mümkün değildir. Çünkü orman varlığı bir bütün halinde ekosistem oluşturmaktadır” dedi. Yılmaz, maden şirketlerine yönelik açılan davalarla hukuku mücadelenin sürdüğünü ifade etti.
'BÖLGEDEKİ ORMANLAR 283 BİTKİ TÜRÜNE EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR'
Maden sahası, Atikhisar Barajı ve barajı besleyen su toplama havzası üzerinde bulunuyor. Bölgedeki akarsularla beslenen barajın, Çanakkale ve çevre yerleşim alanlarının su ihtiyacını karşılama konusunda tek kaynak olduğunu ifade eden Yılmaz, “Siyanürlü altın madeni alanının yüzde 98,7’si orman alanında bulmakta ve yalnız bu bölgede 18 memeli, 41 kuş, 10 sürüngen ve 117 böcek türü yaşamaktadır. Projede önemli bir kısmı katledilen ormanlar 283 farklı bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır. Proje alanında tespit edilen türlerin 7’si dünyada sadece Türkiye’de yaşamaktadır. Altını topraktan ayrıştırmakta kullanılan siyanürün ise tamamının bertaraf edilmesi teknik olarak dahi mümkün değildir. Suyumuz, toprağımız ve havamız geri dönüşü mümkün olmamak üzere kirletilmek, yok edilmek istenmektedir” dedi.
'KESİLEN CEZALAR HUKUKA AYKIRI'
Maden şirketinin çalışma ruhsatının yenilenmemesine rağmen alandaki varlığını sürdürdüğünü belirten Yılmaz, “Alanda direnen yurttaşlar da nöbetlerine devam etmektedirler. İdare ise alanda anayasal protesto hakkını kullanan vatandaşlara korona virüsü salgınını bahane ederek, idari para cezaları kesmektedir. Bu durum açıkça kanundan kaynaklanan yetkinin kötüye kullanımıdır. Hukuka aykırıdır” dedi.
'SESSİZLEŞİRSEK ŞİRKETLER KALDIĞI YERDEN DEVAM EDECEK'
Kirazlı/Balaban bölgesinde 350 günü aşkın bir süredir çadırlı nöbeti sürdüren yaşam savunucularından Ferzan Aktaş, “26 Temmuz 2019'da başlayan çadırlı Kazdağları nöbetimiz, 360’ıncı gününe yaklaştı. Kar, kış, yağmur, soğuk demeden yaklaşık 360 gündür gece gündüz nöbetimizi sürdürüyoruz” dedi. Alamos Gold’un bölgeyi hala terk etmediğini ifade eden Aktaş, “9 aydır ruhsatsız olmasına rağmen hala iş makineleri park halinde, ormanlarımızı işgal ediyor ve alan yurttaş girişine yasaklı tutuluyor. Biliyoruz ki sessizleşirsek, vazgeçersek bu şirketler kaldıkları yerden devam edecek, Kazdağları ormanlarını yok edecek ve tüm şehrin suyunu çalacak. Bize de siyanür ve ağır metallerle kirlenmiş toprak ve atıklarını bırakacaklar. Yerli ya da yabancı hangi şirket olursa olsun, faydası sadece şirketlerin kasasına giden ama karşılığında halka ve kurduyla kuşuyla tüm canlılara ölümden başka bir şey getirmeyen altın madenciliğini Kazdağları'mızda istemiyoruz. Kirazlı'dan da işgalci şirketin tahliye edilmesini ve alanın acilen rehabilite edilmesini istiyoruz” dedi.
'ŞİRKETİN ÇALIŞMALARINI GÖZLÜYORUZ'
Çadırlı nöbetini sürdüren yaşam savunucularından Melis Tantan “Projede dinamitle patlatılması hedeflenen Balaban tepesinin yamacında bir yıldır, her gün şirketin faaliyetlerini gözlüyor, kanunsuzlukları duyuruyoruz” dedi. Alamos Gold’un işletme ruhsatının yenilenmemesine rağmen ekim ayından beri iki kez ağaç kesimi yaptığını tespit ettiklerini söyleyen Tantan, orman bölge müdürlüklerine yaptıkları itirazlarla ağaç kesimleri durduklarını belirtti. Proje için hali hazırda 347 bin 815 ağacın kesildiği ifade eden Tantan, bu sayının ÇED raporunda bahsedilen sayının çok üstünde olduğunu söyledi.
'DAYANIŞMA İLE ÜSTESİNDEN GELİNEMEYECEK ŞEY YOK'
Çanakkale’de her cumartesi, “El ele eylemi” ile insan zinciri yaptıklarını söyleyen Tantan, altın madenine karşı yürüttükleri mücadele için, “Diğer illerde nöbetimiz ile dayanışmalar kurarak, başka ekoloji mücadeleleri ile dayanışarak, Ekoloji Birliğine katılarak hem Kazdağları’nı gündemde tutuyor hem de yeni saldırıları engellemeye çalışıyoruz. Bir yıldır para cezalarına, karalama kampanyalarına, yalnızlaştırma çabalarına rağmen hiç ara vermeden sürdürdüğümüz çadırlı nöbet, dayanışma ile üstesinden gelinmeyecek hiçbir şeyin olmadığını bize gösterdi” dedi. Tantan ayrıca, Alamos’un alandan tahliye edilmesi için 226 kurum, milletvekili ve sanatçının imzası ile başlatılan kampanyanın devam ettiğini söyledi. (DUVAR)