İstanbullu Rumlar'dan Cumhurbaşkanlığı'na: Video gerçeği yansıtmıyor
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın yayınladığı ve Türkiye'deki azınlıkların sorunlarıyla ilgili atılan adımların anlatıldığı videoya İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu'ndan tepki geldi: "Topluluğumuza karşı 1923-2003 yılları arasındaki yapılan insan ve anayasal haklarını ihlalleri ve öncelikle T.C.'ye düşman çevrelerin düzenlediği 6-7 Eylül 1955 Pogromu'nun resmi şekilde tanınması ve menfi neticelerin giderimi durumunda, ancak o zaman azınlıkların refah içinde yaşadıklarından söz edebiliriz."
DUVAR - Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 28 Temmuz'da Twitter hesabından bir video paylaştı. Altun, henüz Ayasofya'nın açılmasının gündemde olmadığı kış aylarında çekilen propaganda videosunun altına "Türkiye, Cumhurbaşkanı @RTErdogan başkanlığında, eşitlik ilkesini geliştirmek ve milletimizin kültürel ve dini çeşitliliğini korumak için benzeri görülmemiş adımlar attı. Bu bölüm Rom Ortodoks Topluluğu'na odaklanıyor" yazdı. Videoda Müslüman olmayan azınlıkların Türkiye'de ne kadar sorunsuz yaşadıklarına vurgu yapılıyordu.
Η Τουρκία, υπό την υγεσία του Πρόεδρου της Δημοκρατίας @RTErdogan, έκανε πρωτοφανή βήματα προκειμένου να προωθήσει την αρχή της ισοπολιτείας και να διατηρήσει την πολιτιστική και θρησκευτική πολυμορφία του Έθνους μας. Αυτό το επεισόδιο εστιάζει στην Ρωμαίικη Ορθόδοξη Κοινότητα. pic.twitter.com/yCzubedMMW
— Fahrettin Altun (@fahrettinaltun) July 28, 2020
Yurt dışında yaşamak zorunda kalan İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu ise bir açıklama yayınlayarak videoda anlatılanların gerçeği yansıtmadığını ve sorunların hala devam ettiğini belirtti. Açıklamada "Son on yıldır, federasyonumuz T.C. makamlarına çoğu yanıtsız kalan bir dizi teklif sunmuştur. Ankara ve Atina'daki T.C. hükümet yetkilileri ile birçok kez görüşmeler yapılmıştır. İlişikte arz ettiğimiz sorunlarımızla ilgili herhangi bir ilerleme kaydedilmediğini hatırlatmak zorundayız... Topluluğumuza karşı 1923-2003 yılları arasındaki yapılan insan ve anayasal haklarını ihlaleri ve öncelikle T.C. ye düşman çevrelerin düzenlediği 6-7 Eylül 1955 Pogromu resmi şekilde tanınması ve menfi neticilerin giderimi durumunda, ancak o zaman azınlıkların refah içinde yaşadıklarından söz edebiliriz" denildi.
Açıklamanın tam metni şöyle:
"Türkiye Cumhurbaşkanlığı iletişim müdürü Sayın Fahrettin Altun twitter hesabından Müslüman olmayan azınlıkların Türkiye'de refah içinde yaşadığını gösteren görsel-işitsel bir materyali görme fırsatını bulduk.
Ancak filmin hiçbir yerinde, bu azınlıkların ve özellikle Rum-Ortodoks Topluluğunun, geçmişte evvelki hükümetlerin siyasi eylemleri neticesinde yüzde 98 oranında atalarının şehri olan İstanbul’dan mecburen göçe uğradıklarından bir göçmen toplumu olarak yaşadıklarını göstermemiştir.
Son yıllarda birçok kez Sayın T.C. Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan İstanbul Rum Toplumunun siyasi şiddet kaynaklı kitlesel zorunlu göçünü kınamıştır
İki örnek
Mayıs 2009 tarihinde Düzce konuşmasında: "Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi. Bu hatalara zaman zaman biz de düştük. Ama aklıselimle düşününce, başımızı iki elimizin arasında aldığımızda, hakikaten ne yanlışlar yapmışız diyorsunuz.”
20 Nisan 2018 STAR ile NTV kanallarının ortak canlı yayınında muhabirlerin sorularını yanıtlarken: "...Yıllar yılı ülkemizde bizim Rum vatandalarımızın sayısı az değildi, öylemi, on binler, yüz binler böyle idi, ama maalesef bizim ülkemizde de olan bazı hatalı davranışlar sebebi ile tabii ki buradan birçok vatandaşımız ne yazık ki Yunanistan’a gitme durumunda kaldı. Bizim de hatalarımız var, bunları görmek lazım."
'YENİ TUTUM ÖNEMİNİ YİTİRMEKTEDİR'
İsteklerine karşı Yurt dışında yaşayan İstanbullu Rumların Evrensel Federasyonu olarak, 2003 yılından bu yana mevcut hükümetin iktidara geldiği zaman, Toplumuza karşı tutumundaki değişikliği açıkca tanıdık ve söyledik. Ancak bu yeni tutum, maruz kaldığımız ihlallerin yaratığı hasarların onarılmaması durumunda, önemini yitirmektedir.
Son on yıldır, Federasyonumuz T.C. makamlarına çoğu yanıtsız kalan bir dizi teklif sunmuştur. Ankara ve Atina'daki T.C. hükümet yetkilileri ile birçok kez görüşmeler yapılmıştır.
İlişikte arz ettiğimiz sorunlarımızla ilgili herhangi bir ilerleme kaydedilmediğini hatırlatmak zorundayız:
- Makamalara sunduğumuz programlara, gençlerimizin atalarının Şehrine geri dönmesinin desteklenmesi önerilerimiz için hiç bir cevap almamıştır. Birkaç yıl içinde İstanbul’da Topluluğumuz birkaç yüz kişi sayılacak ve artık bir Topluluk izinden bile söz edemeyeceğiz. Geriye dönecek gençlerimiz ve Türkiyeli gençler ile birlikte çalışabileceği Araştırma Merkezleri kurulmasını önermiştik, ancak herhangi bir yanıt alamadık. Aynı zamanda gençlerimiz için özel Üniversite bursların verilmesini önermiştik ve bu öneri içinde hiç bir cevap almadık.
- Pek çok gencin eğitim alabileceği Heybeliada Ruhban Okulu, ülkemizin yürürlükteki yasalarına aykırı olarak kapalı kalmaktadır.
- Gençlerin çoğunun çalışabileceği en büyük hayır vakfımızında, iş bulma imkanları bulunmamaktadır. Sebep bu Vakıf , T.C. yasalarına karşı çıkan ve otuz yıldır hiçbir zaman seçim yapmayan bir yönetim tarafından yönetilmesidir.
- 2013 yılından bu yana, Vakıfklarımız seçim yapamakta ve bu durum bunların düzgün işleyişinde çok ciddi sorunlar yaratmaktadır.
- Toplumuzun yeni nesil üyeleri, 1965-2000 yıllarında ebeveynlerinden sistemli bir şekilde vatandaşlıktan yoksun bırakılması politikasının bir sonucu olarak, T.C. vatandaşlığını almak için önerilerimiz incelenmemiştir.
'TALEPLERİMİZ CEVAPSIZ KALMIŞTIR'
- Tek Parti rejimi tarafından el konulan, Toplumuzun tarihinin Osmanlı devrinden kalan en kıymetli emaneti olan ve şu anda Türk Tarih Kurumunda (TTK) bulunan Dersaadet Rum Cemiyetinin Arşivinin İstanbul’da bir Vakfımıza verilmesi taleplerimiz cevapsız kalmıştır.
- Kamu Başdenetçiliğine can havli altında göçe mecbur edilen hemşehirlerimizin mülkiyet haklarını korunması ve bunlara gasp eden çevrelere karşı alınması gerekli kanuni tedbirler alınmamıştır. Bu çevreler, her şeyden önce, hazineden yan yoldan tazminatlar alarak Devlete zarar vermektedir.
- Maalesef, TTK tarafından Kasım 2019'da düzenlenen Ekümenik Patrikhaneye ve Heybeliada Ruhban Okuluna karşı iftira niteliğinde bir konferansın düzenlenmesi ile ilgili şikayetimiz cevapsız kalmıştır.
Topluluğumuza karşı 1923-2003 yılları arasındaki yapılan insan ve anayasal haklarını ihlaleri ve öncelikle T.C. ye düşman çevrelerin düzenlediği 6-7 Eylül 1955 Pogromu resmi şekilde tanınması ve menfi neticilerin giderimi durumunda, ancak o zaman azınlıkların refah içinde yaşadıklarından söz edebiliriz.
Geçmişteki yapılmış adaletsizlikleri kabul ederek, olumsuz neticelerinin samimiyetle telafi edilmesi, hem Hıristiyanlıkta hem de İslam'da temel bir ilkedir." (HABER MERKEZİ)