Şehirden köye organik tarım için göç ettiler

Kentleşmenin getirdiği hava, gürültü kirliliği, trafik ve sürekli koşturmanın ağır geldiği her biri farklı meslek dallarından 8 kişiyi Dersim’de organik tarım buluşturdu. Tarım işinin bedensel olarak ağır geldiğini belirten Özkan Ulucan, “Sabah sekiz gibi başlıyoruz. Akşama kadar işimiz sürüyor. Mahsulü almaya başladık. Yeşil fasulyemiz hastalık kaptı. Doğal çalıştığımız için ilaç vermedik. Bazen emeğimizin boşa gittiği oluyor. Yine de patronsuz çalışmak güzel bir duygu” diyor.

Google Haberlere Abone ol

Burcu Özkaya Günaydın

HATAY - Büyükşehirlerde yaşayan herkes en az bir kere düşünmüştür ‘köye, kırsala yerleşip, tarım yapmayı’… Ama birçok insan için bu olay muhabbetten öteye de gitmez. Kimisi şikayet etse de büyükşehir nimetleri ağır basar, kimi kısa zamanda sıkılacağını düşünür. Sonuç; tarım yine bir sonraki arkadaş meclisinde konuşulmak üzere bir süreliğine rafa konur. Kendilerini Dersim Harçik Kollektif adını veren farklı meslek dallarından 8 kişi, kırsala yerleşip, tarım yapmayı sadece muhabbette bırakmamış, hayata geçirmiş.

'METROPOL AĞIR GELİYORDU'

Mayıs ayından beri Dersim’e yerleşen kimisi sinemacı, kimisi gazeteci, kimisi gıda teknikeri olan 8 arkadaş Şogeyik (Atlantı) köyünde 20 dönümlük arazide ilaçsız, organik tarım yapıyor. Özkan Ulucan, Güzel Sanat’larda sinemayı bitirmiş. Belli bir süre İstanbul’da sinemalarda çalışmış. Ama metropol hayatı ağır gelmeye başlamış Özkan’a ve bir arkadaşıyla birlikte memleketi Dersim’e gelmeye karar vermiş. Bir süre sonra diğer arkadaşlar da eklenmiş ve 8 kişilik bir grup olmuşlar: “Buranın süreci biraz ağır. Mayıs ayından beri çalışıyoruz. Toplamda 8 kişiyiz. Tarla bir arkadaşımızındı. Organik tarım yapmaya çalışıyoruz. Ticari amacı da var elbet ama esas amacımız, kollektif olarak birlikte üretip, birlikte paylaşım yapmak.”

.

'BEDENSEL YORGUNLUK ZORLUYOR'

Ulucan, Dersim halkının yavaş yavaş kendilerini anlamaya başladığını düşünüyor. Toprakla uğraşmanın keyifli olduğu kadar ağır, zor tarafları olduğunu belirten Ulucan, deneyimlerini şöyle aktardı: "İşlerin tamamen bedensel güce dayanması bizi çok yoruyor. Bedensel yorgunluğun dışında bizi çok zorlayan bir durum yok. Tarlada fasulye, domates, biber, reyhan karpuz vb. ekiyoruz. Tarlanın etrafının tel örgüyle çevrilmesi, çapa durumu, taşıma, bunlar çok yorucu oluyor. Sabah sekiz gibi başlıyoruz. Akşama kadar işimiz sürüyor. Mahsulü almaya başladık. Yeşil fasulyemiz hastalık kaptı. Doğal çalıştığımız için ilaç vermedik. Bazen emeğimizin boşa gittiği oluyor.”

'PATRONSUZ YAŞIYORUZ'

Yaptıkları işin iyi tarafının başta bir patronun olmaması olduğunu belirten Özkan Ulucan, tarımın da özgürleştirmeye yetmediğini vurguluyor: “Her ne olursa olsun, zorunluluktan yapılan iş zaman zaman maalesef ki bizlerde ruh bırakmıyor. Bir de yaptığımız iş tüm vaktimizi alıyor ve farklı çalışmalar yapmamızı engelliyor.”

Ulucanlar, devletten ya da belediyeden teşvik almadıklarını, kooperatifin ürünleri satma noktasında destek sunduğunu belirtti. Ektikleri ürünleri mevsime göre belirliyorlar şimdilerde, önlerindeki hedef hasat.. Özkan Ulucanlar’ın toprak ile uğraşmayı sevenlere çağrısı şöyle: "Toprak ile uğraşmayı sevenlerin yeri kırsal bölgelerdir. Eğer bu alanda üretim yapmak istiyorlarsa yalnızca bu bölgenin kırsalı için değil farklı yerlerde de toprakla uğraşabilirler. Bu işleri yaparlarken bu işin beden işi olduğunu unutmamaları gerekir.”

Sevim Kahraman.

HABER YAPTI SONRA KOLLEKTİFE KATILDI

Sevim Kahraman gazeteciliği bırakıp, Dersim’de kolektifin bir üyesi olmuş. Sevim, Dersim coğrafyasına çok da yabancı değil, birkaç yıldır haber için gidip geldiği bir yerdir Dersim… Doğa ve toprağa her zaman bağlı olduğunu belirten Sevim: “Şehirden gelip toprakla buluşan şu anda da birlikte bu çalışmanın içinde olduğumuz iki arkadaşın haberini yaptıktan sonra somut bir hal almaya başladı. Doğaya, toprağa bağlılığım kendimi bildim bileli hep vardı. Hep istediğim fakat nereden başlayacağımı çok kestiremediğim bir şeydi toprakla uğraşmak. Bu anlamda da bu kolektif benim için iyi bir başlangıç oldu.”

Aldığı bu kararla kentin keşmekeşinden, gürültüsünden, samimiyetsizliğinden, bir nebze de uzak kaldığı için mutlu olduğunu belirten Sevim, kentten tamamen kopuk bir hayat yaşamadığını, sosyal hayatını ötelemediğinin de altını çiziyor. Sevim’in büyük kente dair en büyük özlemi dostları…

GAZETECİLİK VE TARIM BİRLİKTE YÜRÜYOR

Daha önce tarımın kıyısından dahi geçmediği için zorlandığını söyleyen Sevim Kahraman “Ekimiydi, dikimiydi, çapasıydı, hasadıydı derken her birinde zorlandığım kadar da keyif aldım açıkçası. Doğal bir üretim yapıyor olmanın ise ayrı bir zorluğu var tabi” diyor.

Sevim, tarımdan önce yaptığı mesleği gazeteciliğin bir iş değil de yaşamının parçası haline geldiği çok sık gündem takibi yapamasa da yaşadığı coğrafyaya dair bir arkadaşıyla beraber Çark Tv adlı youtube kanalı üzerinden çalışmalar yapmaya da çabalıyor. Bu nedenle de gazeteciliği bırakmış gibi hissetmediğini belirtiyor. 20 dönüm araziye fasulye, domates, biber, patlıcan, reyhan, kavun ve karpuz ektiklerini belirten Sevim, kolektifin hedeflerini şöyle aktardı: “Ektiklerimiz ürün vermeye bir haftaya başlar. Biz de bu ürünlerimizi toplayıp tezgahta satışını yapacağız, kurutma ürünlerimizi kooperatife vereceğiz. Onun dışında da dileyen tarlaya gelip buradan kendisi toplayıp alabilir.”