Aile Sağlığı Merkezi'nde çalışanların yüzde 80'ine korona testi yapılmadı
TTB’nin Aile Sağlığı Merkezleri (ASM) araştırmasına göre salgına karşı gönderilen kişisel koruyucu ekipmanı yetersiz bulan ASM’lerin yüzde 82’si bu malzemeleri dışarıdan satın aldı. Bu dönemde ASM’lerin yüzde 81’inde sağlık çalışanlarına kontrol amaçlı PCR testi, yüzde 84’ünde de kontrol amaçlı antikor testi uygulanmadı.
ANKARA - Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi 'Aile Sağlığı Merkezlerinde TTB Araştırma Sonuçları'nı açıkladı. Salgın dönemlerinde birinci basamak sağlık hizmeti veren aile sağlığı merkezlerinde yapılması gerekenlerin de aktarıldığı toplantı online düzenlendi.
TTB’nin Aile Sağlığı Merkezleri’nde (ASM) çalışan hekimlerle yaptığı araştırmaya göre ASM’lerin yüzde 82’si koruyucu ekipmanları kendi paralarıyla satın alırken, ASM’lerde çalışanların yüzde 81’ine ise kontrol amaçlı PCR testi uygulanmadı. Birinci basamağın güçlendirilmesi adına atılması gereken adımları sıralayan tabipler, bölge ve nüfusa dayalı birinci basamak sağlık sisteminin oluşturulması gerektiğini ifade etti.
YÜZDE 82’Sİ KORUYUCU MALZEMELERİ KENDİSİ ALDI
TTB, TTB Aile Hekimliği ve TTB Pratisyen Hekimlik Kolları’nın katkılarıyla Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) yaşanan sorunları ortaya koymak adına yapılan araştırma için pandeminin sürdüğü mayıs ve haziran aylarında 53 farklı ilden 410 ASM’yle online anket aracılığıyla bilgi topladı. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre, Sağlık Müdürlükleri tarafından ASM’lere gönderilen kişisel koruyucu ekipmanlar ASM’lerin yüzde 71’i tarafından yetersiz bulundu. ASM’lerin yüzde 82’si ise bu malzemeleri kendi paralarıyla satın aldı.
ASM’lerin yalnızca yüzde 26’sında Sağlık Müdürlükleri tarafından Covid-19 pandemisiyle ilgili eğitim düzenlendi, yüzde 62’sinde de sağlık çalışanlarının bireysel ve online olarak Covid-19 pandemisiyle ilgili eğitim aldığı tespit edildi.
BAŞVURULARDA AZALMA
TTB’nin çalışmasına göre ASM’lerin yüzde 81’inde sağlık çalışanlarına kontrol amaçlı PCR testi, yüzde 84’ünde de kontrol amaçlı antikor testi uygulanmadı. ASM’lerin yüzde 11’inde ise bir ve daha fazla sayıda görevli sağlık çalışanı enfekte oldu.
ASM’lerin yüzde 93’ünde hem tahlil için hem de kanser taraması için gelen hasta sayısında azalma, yüzde 70’inde sağlık raporu için başvurularda azalma, yüzde 68’inde Covid-19 dışı hastalık başvurularında azalma ve yüzde 51’inde de hem aile planlaması hizmetleri için hem de kronik hastalıklar için başvurularda azalma gözlemlendi.
‘AİLE HEKİMLERİ SÜRECE MÜDAHİL OLAMADILAR’
TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Prof. Dr. Kayıhan Pala, Dr. Rıdvan Yılmaz ve TTB Aile Hekimliği Kolu Emrah Kırımlı toplantıda birinci basamak sağlık hizmetleriyle ilgili atılması gereken adımları anlattı.
Pandeminin Türkiye’de ortaya çıktığı dönemde birinci basamak aile sağlığı merkezlerine yönelik planlama ve organizasyonun yapılmadığını ifade eden Dr. Rıdvan Yılmaz, “Hastaneye başvuran ve şikayeti olan insanlar üzerinden tanımlama yürüdü. Birinci basamağın gerçek gücü sahaya inebilmesi ve sahada çalışabilmesidir. Aile hekimleri ve ilçe sağlık müdürleri arasında süreci birlikte yürütme koordinasyonu oluşturulamadı. Aile hekimleri sürece müdahil olamadılar. Birinci basamaktaki bina yetersizliği hizmet sunumunda sorunları ortaya çıktı. Hasta olmayanlarla hastaları birbirinden ayırmada zorluklar yaşandı. Birinci basamak organizasyonlarının planlanmadığını ve örgütlenmediğini söylemek mümkün” diye konuştu.
TTB Aile Hekimliği Kolu Emrah Kırımlı, birinci basamağın sürece katıldığı, karşılıklı bilgilendirmenin de içerisinde olduğu bir salgın yönetimi organizasyona geçilmesi gerektiğini belirterek, “ Anlık kararlarla, yarın ne olacağını bilmediğimiz, dışarıda bırakılmış bir salgın yönetimiyle ne yazık ki biz de hastalarımızla sahipsiz kalmaya devam edeceğiz” dedi.
‘ASM’LERİN GÜÇLENDİRİLMESİ ŞART’
TTB Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz ise salgın sürecinde acilen yapılması gereken önerilerini ise şu ifadelerle sıraladı:
“Bölge ve nüfusa dayalı birinci basamak sağlık sistemi salgını yönetmek için olmazsa olmaz bir koşuldur. ASM’lerin fiziksel yapılarından sağlık emek gücüne kadar ASM’lerin güçlendirilmesi şarttır. Binalarının sağlık hizmeti sunmaya uygun olmadığını biliyoruz. Bu koşullarda hastalarla hasta olmayanları, aşılama için gelenlerle hastalık şüphesiyle gelenleri ayırmamız mümkün değil. Planlamalarda sağlık çalışanlarının söz ve karar süreçlerinde etkin olmasını istiyoruz. Yapılacak işlerde eğitimlerin gelişi güzel değil belli bir program çerçevesinde ve bilimsel yapılmasını talep ediyoruz. Bu süreçte sağlık emekçileri angaryayla karşı karşıya kaldılar ve ücretleri verilmedi ya da kesildi. Sağlık Bakanlığı’nın, sağlık otoritelerinin mobbingine ve baskısına maruz kaldılar. Bunu ortadan kaldırmak Sağlık Bakanlığı’nın görevidir.”
‘BİRİNCİ BASAMAKTA TÜM UYGULAMALAR KAMUSAL OLMALI’
Pandemi sürecinde sağlık sistemindeki sorunların görünür hale geldiğini ifade eden TTB üyesi Halk Sağlığı uzmanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, atılması gereken adımları sıraladı. Türkiye’de birinci derece sağlık hizmetinin “Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluk alanı değilmiş gibi” çalışanlara terk edildiğini belirten Hamzaoğlu şunları kaydetti:
“Birinci basamaktaki bütün uygulamalar kamusal olmalı ve doğrudan genel bütçeden finanse edilmelidir. Daha zaman kaybetmeden ve yeni pandemilerle karşılaşmadan aile sağlığı sistemi bölge ve nüfuz tabanlı bir sistem olarak düzenlenmelidir. Bununla ilgili düzenlemeler zaman kaybetmeden başlatılmalıdır. Birinci basamak sağlık hizmetlerinin temeli olduğu görünmeden salgınla baş etmemiz mümkün olmadığı açığa çıkmıştır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hastanecilik hizmetlerinin öne çıkmasının temel gerekçesi, birinci derece sağlık hizmetlerinin bölge ve nüfus temelli örgütlenmemiş olmasından kaynaklanmaktadır. “
‘BAKANLIK EBE VE DİYETİSYENLERLE FİLYASYON YAPMAYI HEDEFLİYOR’
“Filyasyon yani şüphelilerle kimler temaslı, hastaların izlenmesi gibi işlemler birinci basamakta görevli kişilerdedir. Bir yerlerden görevlendirilmiş, bir sokağa girerek gerçekleştirilmeye çalışılan filyasyon filyasyon olmaz. Salgının birinci aşamasında Sağlık Bakanlığı bu konuda hiçbir eğitimi olmayan diş hekimleri arkadaşlarımız başta olmak üzere, o bölgede hizmet sunmayan pek çok sağlık çalışanından ekipler kurup filyasyon yapmaya kalktılar. Maalesef hem ekip içinden çok sayıda kişi hasta oldu hem de yeterince etkili verilere ulaşılamadı. Salgının bu aşamasında bir patlamaya doğru gidilirken bakanlık filyasyon yapmaya karar verdi. Bu sefer de ebelerle ve diyetisyenlerle yapmayı hedefliyor. Bir de ilaç verme yetkisi de veriyor bu ekibe. Arkadaşlar ön tanılarla ilaca başlayacak ve bu kabul edilemez. Bundan vazgeçilmesi gerekir. Ebe ve diyetisyen arkadaşlarımızın eğitimlerinde bu yoktur.”