Dünyada Covid-19 aşı pazarı: Herkes pastadan pay alma derdinde

Rusya’nın korona virüsü aşısını bulduğu iddiasına uzmanlar mesafeli yaklaştı. Prof. Dr. Mehmet Ceyhan “Çok acele ediliyor. Rusya eğer ‘bulduk’ diye açıkladığı aşıyı insanlarda kullanırsa hiç akla gelmeyecek yan etkiler görülebilir” dedi. Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ ise Rusya’nın korona virüsü aşısını bulduğunu ilan etmesinin prestij kazanma ve yarışta önde olduğunu vurgulama çabası olduğunu söyledi, Türkiye’de aşı tarihi için en erken 2021 yılının bahar aylarını işaret etti.

Google Haberlere Abone ol

ANKARA - Çin’de ortaya çıkan ve dünya genelinde ölümlere neden olan korona virüsü salgınına karşı dünyanın birçok ülkesinde başlatılan aşı üretme çalışması sürüyor. ABD ve Rusya’nın son dönemde art arda yaptığı ‘aşıyı bulduk’ açıklamalarının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Türkiye’de Covid-19 aşısının klinik aşamaya geldiğini duyurdu.

ÜLKELERİN AŞI ÜRETME YARIŞI: RUSYA AŞIYI BULDUĞUNU AÇIKLADI

Erdoğan’ın korona virüsü aşısının geldiği son durum hakkında önceki gün “2 aşı adayımız hayvan deneylerini başarıyla tamamladı. İnsanlar üzerinde klinik çalışma safhasına geldi” açıklamasından bir gün sonra Rusya Devlet Başkanı Putin, korona virüsüne karşı geliştirilen ilk aşının tescil edildiğini, hatta 20 ülkeden bir milyar doz sipariş alındığını açıkladı.

DSÖ: AŞININ GÜVENİLİRLİĞİ İNCELENİYOR

Rusya’dan yapılan açıklamanın ardından Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise “Rus sağlık yetkilileriyle irtibat halindeyiz. Aşının DSÖ ön yeterliliğini sağlamasıyla ilgili görüşmeler sürüyor. Bu ön yeterlilik, aşının tüm güvenlik ve etki verilerinin titizlikle incelenmesini kapsıyor” ifadelerine yer verdi. Peki, Rusya’nın aşıyı bulduklarına dair açıklamaları bilimsel mi? Aşı üretme süreci nasıl şekilleniyor, ne kadar sürüyor? Tüm bunları uzmanlara sorduk.

ÜLKELERİN ‘AŞIYI BULDUK’ AÇIKLAMALARI PRESTİJ KAZANMA ÇABASI

TÜBİTAK tarafından aşı geliştirmek için kurulan 'İnaktif Covid-19 Aşısı Geliştirilmesi' projesinde görevli olan Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ’a göre; Rusya’nın korona virüsü aşısını bulduğunu ilan etmesi, prestij kazanma ve yarışta önde olduğunu vurgulama çabası. Rusya’dan yapılan açıklamanın bilimsel dayanağının henüz açıklanmadığına dikkat çeken Yeşilbağ, “Rusya bu konuya ilişkin bilimsel verileri paylaşmadı. Bu yüzden de güvenlik testleri ile ilgili bir değerlendirme yapmamız mümkün değil. Bu süreçte ülkeler yarış halinde. Dolayısıyla ülkelerin ‘aşıyı bulduk’ açıklamaları prestij kazanmak, bir adım önde olduklarını duyurmak için başvurdukları bir yöntem” ifadelerine yer verdi.

AŞI ÜRETİMİ: ‘OLAĞANÜSTÜ DURUMLARDA HIZLANDIRILMIŞ TEST PROTOKOLLERİ UYGULANIR’

Normal şartlarda aşı geliştirme sürecinin 8-15 yıl sürdüğünü; ancak salgın gibi olağanüstü durumlarda bu sürecin daha da kısaldığını belirten Yeşilbağ, aşı üretim sürecini şu şekilde anlattı:

“Bir aşının tehlikeli bir yan etkisinin olmadığını ve hedeflenen hastalığa karşı bağışıklık sağladığını gösteren uzun bir çalışma süreci gerekir. Akademik araştırma ile başlayan süreç, laboratuvar ortamında yapılan çalışmalar ve deneyler ile devam eder. Sonrasında da klinik deneyler ve üretim aşaması gelir. Yani normal süreçlerde 8-10 yıl gibi zahmetli bir süreçtir. Ama salgın gibi süreçlerde hızlandırılmış test protokolleri uygulanır. Hatta Amerika’da aşı çalışmasında bazı aşamaların atlanmasına ilişkin değerlendirme yapıldı. Bu da aşı sürecini hızlandırıyor.”

‘HER ÜLKE KENDİ BİLİMSEL POTANSİYELİNİ YANSITMAK İSTİYOR’

Korona virüsü aşısının üretim aşamasında ülkeler arasındaki uyum ve işbirliğine ilişkin süreci değerlendiren Prof. Dr. Yeşilbağ, “Ülkeler arasında eşgüdümü sağlamak için bazı mekanizmalar kuruldu; ama her ülke kendi iç dinamiklerini, kendi bilimsel potansiyelini yansıtmak istiyor. Dolayısıyla farklı değerlendirme süreçleri olabiliyor. Özellikle ticari formata dönüşmüş bir aşının kullanılmaya başlanması ile daha organize olunabileceğini düşünüyorum. Ama burada önemli bir nokta var: Belki birkaç aşı aynı anda ticarileşecek. Bu aşılara ülkelerin ulaşım potansiyelleri nasıl olacak? Bu işin ekonomik boyutu veya politik boyutu nasıl şekillenecek? Aşıyı üreten ülkeler dağıtımda nasıl bir yol izleyecekler? Bunlar belirleyici olacak. Ama biz her hâlükârda kendi ulusal aşımızı çalışmak durumundayız” diye konuştu.

‘İKİ AŞIMIZIN TİCARİLEŞMESİ SÖZ KONUSU OLABİLİR’

Prof. Dr. Yeşilbağ Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı gibi iki projenin hayvan deneyi aşamasını geçtiğini belirterek, “Türkiye’de TÜBİTAK tarafından korona virüsüne yönelik aşı geliştirilmesi için oluşturulan ‘İnaktif Covid-19 Aşısı Geliştirilmesi’ projesi kapsamında çalışmalar sürüyor. Burada 8 tane farklı proje var. Bunlardan iki tanesi şu an hayvan deneyi aşamasını geçti. Hayvan deneylerinde de aşının niteliği gereği farelerde yapılan deneyler yeterli görüldü. Diğer formattaki projeler biraz daha arkadan gelecek. Netice itibari ile bir veya birkaç aşımızın başarıyla sonuçlanmasını, aşının ticari formata dönüşmesi söz konusu olabilir” dedi

‘EN ERKEN AŞI 2021 BAHARINDA ÇIKABİLİR’

Prof. Dr. Kadir Yeşilbağ’a göre, Türkiye’de 2020 yılı içerisinde aşının bulunması mümkün görünmüyor. Aşının ticarileşmesine ilişkin süre verilmesinin doğru olmadığını ifade eden Yeşilbağ, “Ben bu yılın eylül ayı içerisinde aşının bulunacağını öngörmüyordum. Ancak Rusya’dan gelen haber sürpriz oldu. Türkiye’deki aşı çalışmasına ilişkin 2020 yılı içerisinde kullanılabilir bir aşının olması zor görünüyor. Ancak 2021 baharında belli ölçeklerde bir potansiyel olabilir.”

PROF. DR. CEYHAN: “RUSYA ‘BULDUK’ DİYE AÇIKLADIĞI AŞIYI KULLANIRSA AKLA GELMEYECEK YAN ETKİLER GÖRÜLEBİLİR’

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’a göre ise Rusya’nın aşıyı bulduklarına dair açıklamasının bilimsel bir değeri yok. Daha Rusya’nın bahsettiği aşıya ilişkin bilimsel verilerin incelenerek aşının güvenilirliğinin ortaya konacağını belirten Ceyhan, “Rusya çok kısa bir süre önce insan çalışmalarına başladı. Bu kadar kısa sürede çalışmaları bitirip insanlara uygulamaya düzeyine geçmesi kabul edilebilir değil. Rusya, henüz araştırma sürecinde diyebiliriz. Güvenilirlik verileri elde edilmeden insan çalışmalarına başlanması son derece sakıncalı. Yan etkisinin kabul edilebilir düzeyde olduğunun çalışılması gerekiyor. Rusya eğer ‘bulduk’ diye açıkladığı aşıyı insanlarda kullanırsa hiç akla gelmeyecek yan etkiler görülebilir, çok sayıda sağlıklı insanı hastalandırabilir” ifadelerine yer verdi.

KORONA VİRÜSÜ PAZARI: ÜLKELER PASTADAN PAY ALMA DERDİNDE

Ceyhan, ayrıca korona virüsüne karşı başlatılan aşı çalışmalarının bilimsellikten uzaklaşarak ekonomikleştiğine de dikkat çekerek, “Şu an korona virüsü aşısını bulup bütün dünyaya uygulatırsanız, bu inanılmaz büyük bir pazar. Ülkeler arasındaki aşı yarışını pazardan pay kapma yarışı olarak değerlendiriyorum. Çok acele ediliyor. Bu tehlike yaratır” dedi.