Türkiye’de üretilen 150 oyuncağın serüveni veri tabanına işlendi
Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Avşar Gürpınar, Türkiye’de üretilen oyuncakları inceleyerek malzemeleri, üretim tarihleri, tasarımcıları ya da üretici firmaları bilgileri yer alacak şekilde veri tabanı oluşturdu. Oyuncakların tarih içerisindeki değişiminin de gözlenebildiği veri tabanının tüm araştırmacılara açık olacağını ifade eden Gürpınar oyuncak ve çocuk ilişkisine dair ise, “Çocuğun oyuncağa yüklediği anlamla yetişkinlerin yüklediği anlam arasında çok derin farklılıklar olabilir” dedi.
ANKARA - Bilgi Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Öğretim Üyesi Avşar Gürpınar, farklı tarihlerde Türkiye’de üretilmiş 150 oyuncağın tasarım ve üretimini ortaya koyan bir envanter hazırladı. Bilgi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Fonu desteğiyle yürütülen proje kapsamında oyuncakların geçmişten bu güne dönüşümünü de ortaya koyan veri tabanından tüm araştırmacılar yararlanabilecek.
‘OYUNCAKLAR BİR İDEOLOJİNİN UZANTISI’
Türkiye’de üretilen oyuncakların çetelesini tutmak istediklerini ve 150 oyuncağı malzemeleri, üretim tarihleri, biliniyorsa tasarımcıları ya da üretici firmalarıyla birlikte veri tabanına işlediklerini söyleyen Gürpınar’a göre oyuncaklar ilk ortaya çıktıkları tarihten itibaren doğrudan bir propaganda aracı olarak kullanılmasalar da bir ideolojinin uzantısı olarak görülebilir. Belli dönemlerde ülkelerin doğrudan propaganda aracı olarak da kullandığı oyuncakların dününe, bugününe ve gelecekte bu alanda yapılacak olası araştırmalara dair yönelttiğimiz sorulara Gürpınar’ın yanıtları şu şekilde oldu:
Bilgi Bilimsel Araştırma Projeleri (BAP) Fonu desteğiyle yürüttüğünüz proje kapsamında bu zamana dek Türkiye’de üretilmiş oyuncakları araştırdınız. Yaklaşık 150 oyuncağın tasarımı ve üretimine dair bilgilerin yer aldığı bir de veri tabanı hazırladınız. Bu süreç nasıl başladı ve gelişti?
Doktora tezim, Türkiye’de oyuncakların küreselleşme etkisinde değişimi üzerineydi. Bu tezi hazırlarken bir yandan da oyuncakların tarihi üzerine de araştırmalar yaptım. Burada tarihsel bazı boşlukların, kesintilerin olduğunu fark ettim. Tez yapısı dahilinde oyuncak tarihi araştırmasına imkan vermiyordu. Doktora sonrası çalışmalarımda bir Türkiye tasarım kronolojisi projesi kapsamında son 200 yılın Türkiye’de oyuncağın tarihini anlatan bir kronoloji hazırladık. Bu İstanbul tasarım bienalinin bir parçasıydı. Bu bazı boşlukları doldurmaya yardımcı oldu. Daha sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin öğretim üyelerine sağladığı bir araştırma fonu dahilinde bunu bir araştırma projesi olarak ortaya koydum.
‘TÜRKİYE’DE ÜRETİLEN OYUNCAKLARIN ÇETELESİNİ TUTALIM İSTEDİK’
Türkiye’de üretilmiş oyuncakların zamanında üretilenler tarafından belki de çok arşiv değeri taşımadığı düşünülerek korunmamasından dolayı azlığı ve saçılmışlığına karşı bir bariyer oluşturmak için Türkiye’de üretilen oyuncakların çetelesini çıkartalım, onları detaylı bir şekilde özellikleriyle anlatalım istedik. Bunu da yapmanın en iyi yolunun bir veri tabanı hazırlamak olduğunu düşündük. Kimi kişisel koleksiyonlarda yer alan kimi oyuncak müzelerinde yer alan 150 kadar oyuncağı bu veri tabanına, malzemeleri, üretim tarihleri, biliniyorsa tasarımcıları ya da üretici firmalarıyla işledik. Burada amaç yüz ya da yüz elliye, belli bir sayıya ulaşmak değildi. Bu veri tabanı hem araştırmacılara açık bir halde hem de geliştirmeye de imkan tanıyor. Kapalı bir metinden ziyade üzerinden araştırma geliştirilebilecek bir yapı sektörü oluşturmaya çalıştık.
‘HERKESİN ARAŞTIRMADAN YARARLANMASI AMAÇLANIYOR’
Bir dönemin oyuncaklarını içeren bu veri tabanından diğer araştırmacılar nasıl yararlanacak?
Bu veri tabanı temelde üç dönemi içeriyor. İlki İstanbul endüstri öncesi oyuncak üretiminin yapıldığı Eyüp oyuncaklarında üretilen geleneksel diyebileceğimiz oyuncaklar. İkinci dönem çok kabaca 1940-1980 arasını kapsayan endüstriyel dönem. Üçüncü faz ise küresel dönem diyebileceğimiz 1980 sonrası Çin’de üretilen, ürettirilen oyuncaklar, daha yeni nesil dönemden öne çıkan örnekler. Bu veri tabanı Bilgi Üniversitesi’nin de dahil olduğu Openaccess açık erişim platformunda erişime açık hale getirilecek. Openaccess de ciddi derecede önem kazanmış bir yapı. Günümüzün kapalı akademik araştırma anlayışının tam tersi şekilde araştırma sonuçlarının, veri tabanlarının yani akademik bilginin tüm araştırmacılara açık edilmesi. Bu sayede herkesin bundan yararlanması amaçlanıyor. Bilgi Üniversitesi de kütüphane aracılığıyla açıkerişimbilgied u.tr aracılığıyla bu araştırmayı açık hale getirecek.
‘CAİLLOU GİBİ GÖRÜNEN AMA ÇALIŞTIRDIĞINDA KOLBASTI OYNAYAN BEBEK’
Oyuncaklar aracılığıyla bir zaman diliminde yaşanan dönüşümlere de tanıklık ediyoruz. Özellikle iletişim araçlarının gelişmesi, tarihi olaylar oyuncakların serüvenini nasıl etkiledi?
Doktora tezim küreselleşme etkisinde Türkiye’de oyuncak tasarımı ve üretiminin değişimi üzerineydi. Küreselleşmenin ya da batılılaşmanın etkisinde oyuncaklar nasıl değişiyor ve dönüşüyor buna baktım. Farklı taklitler üretildiğini söylemek mümkün. Birincisi bu küreselleşmeye ayak uyduran, onun ürettiği formları ve biçimleri tekrarlayan ya da taklit etmeye çalışan bir kol var. Bunlar ya yabancı oyuncakların Türkiye’deki distribütörlüğünü almak yoluyla olabiliyor ya da ona benzer formatlarla kendisi üretmek şeklinde tezahür edebiliyor. Örneğin yurt dışındaki bir çizgi film karakterine karşılık burada ona benzer bir film dizi ya da karakter varsa bu karakter oyuncakları dediğimiz oyuncakların üretilmesi gibi sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Farklı tipleri bir araya getirmeye çalışan denemelerin olduğunu da görüyoruz. Mesela bir Caillou Fransız merkezli bir çizgi animasyon. Caillou oyuncakları çok popülerdi bir ara. Caillou gibi görünen ama çalıştırdığında kolbastı oynayan bir bebek görebiliyorsunuz. Türk kültüründen olduklarını düşünen bir referansla yabancı popüler bir referansı bir araya getirme şeklindeki oyuncakları da görebiliyoruz. Eski formların, eski oyuncak tiplerinin de farklı malzemelerle yeniden üretildiğini görüyoruz. Bazen eski geleneksel malzemeye dönüş, ahşap oyuncaklar, elle üretilmiş oyuncaklar gibi gelenekselci bir yaklaşım da karşımıza çıkıyor.
‘OYUNCAKLAR BİR İDEOLOJİNİN UZANTISI GİBİ GÖRÜLEBİLİR’
Tarihte oyuncakların propaganda aracı olarak da kullanıldığı biliniyor. Tarihsel olarak oyuncaklara yüklenen bu anlam nasıl gelişti?
Oyuncaklar ilk ortaya çıktıkları tarihten itibaren doğrudan bir propaganda aracı olarak kullanılmasalar da bir ideolojinin uzantısı olarak görülebilir. Bundan önceki zamanlarda çocuğa küçük bir yetişkin olarak bakılıyor. Dolayısıyla onun oynadığı oyuncaklar da onun gelecekte oynayacağı rollere onu hazırlamak için kullanan nesneler gibi görülebilir. Oyuncak tasarımı da büyük oranda gerçek hayat nesnelerinin, gündelik hayat nesnelerinin minyatürasyonu yoluyla ilerliyor. Erkek çocuk büyüdüğünde bir antik Yunan’da savaşçı olacaksa tahta kılıçla oynuyor ama bu ne kadar oyun ne kadar pratik burası tartışılır. Onu biraz da antropologların söylemesi gerekir herhalde. Ya da bir kız çocuğu büyüdüğünde anne olacaksa ona bezden bir bebek yapılıp verilmesi… Önce ona bakmayı, onu korumayı ya da onu kollamayı öğrenmesi o toplumdaki örtük ideolojilere dair bize bir şeyler söylüyor.
NAZİ ALMANYASI’NIN OYUNCAK ÜZERİNDEN PROPAGANDASI
Bunun daha bariz bir şekilde görüldüğü zamanlar Nazi Almanya’sında, Alman çocuklara zar atarak ilerlenen bir oyun var ve Musevilerin Almanya’dan atılması için kullanılmasını temsil ediyor. Ya da Birinci Dünya Savaşında Türkiye’ye asker figürlerinin gönderilmesi gibi açıktan şeyler de mevcut. Amerika’da 1950’lerde üretilen oyuncakların birçoğu Amerika’daki toplum yapısına dair şeyler de söylüyor. Kadının ya da erkeğin oynaması gerektiği düşünülen role dair mesajlar veriyor. Barbie’ler, uzay araçları gibi oyuncaklar da ideolojik oyuncaklar olarak görülebilir. Diğer bir yandan baktığımızda Barbie özgür, farklı mesleklerde çalışan ve ekonomik olarak özgürlüğünü kazanmış kadın birey olarak yorumlanabilir. Ama diğer tarafa geçerken Barbie’nin makyaj yapması gibi durumlar kimlik rollerine dair bir şeyler söylüyor. Doğrudan ideolojik oyuncaklar şu zaman ortaya çıktı demek çok mümkün değil ama her zaman oyuncakların gösterdikleri ve gizledikleri bakımından böyle bir rolü var. Topaç gibi yoyo gibi çok eski zamanlarda Çin’de keşfedilmiş bir takım figüratif olmayan, gerçek hayatı taklit etmeyen oyuncakların da salt bir oynama pratiğine işaret ettiklerini, ideolojilerden azade oldukları da söylenebilir.
‘ÇİN OYUNCAK ÜRETİMİNİZDE FASON ÜRETİM YAPAN BİR YER GİBİ DÜŞÜNÜLEBİLİR’
Günümüzde özellikle Çin merkezli devasa bir oyuncak sektörü yaratılmış durumda. Oyuncakların geçmişteki anlamıyla, kullanımıyla, bugünkü anlamı ve kullanımı arasında çocuklar açısından bir değişim var mı?
Bu geniş kapsamlı bir soru. Soruyu ikiye ayırmam gerekiyor. Çin etkisi diyebileceğimiz durum biraz göründüğünden daha karmaşık. Çin sadece kurduğu bu devasa sanayi bölge şehirleriyle bir yandan kendisi oyuncak üretirken bir yandan da birçok şirketin üretiminde rol oynuyor. Türkiye’deki birçok üretici de buradan yararlanıyor. Ama biz bunların Çin menşeli olduğunu ya sadece kutunun üzerindeki ibareden öğreniyoruz ya da hiç öğrenemiyoruz. Çin kendi kültürünüze dair oyuncakları üretmenizde fason üretim yapan bir yer gibi de düşünülebilir. Çin’in etkisi farklı boyutlarda tezahür ediyor. Diyelim ki Türkiye’de faaliyet gösteren bazı firmalar Çin’le rekabet için ürettikleri nesnelerin özelliklerini değiştirebiliyor. 1960’larda kurşun asker üreten Pilsan firması bugün büyük hacimli plastiken oyuncaklar üretiyor. Bu damperli kamyonlar, küçük çocuk bisikletleri gibi. Bu onlara Çin’le maliyet ve fiyat anlamında mücadele etmekten kurtarıyor. Doğrudan Çin’in ihraç etmesi zor olan oyuncakları üretip hem iç pazara hem de Rusya, İran gibi pazarlara satabilmesi mümkün oluyor.
‘ÇOCUĞUN VE YETİŞKİNLERİN OYUNCAĞA YÜKLEDİĞİ ANLAM ARASINDA DERİN FARKLAR OLABİLİR’
Sorunun ikinci kısmı daha da komplike belki. Biz bir oyuncağı ürettiğimizde onunla ilgili düşündüğümüz oynama senaryoları çocuklar için geçerli olmayabilir. Bir çocuğa bir oyuncak hediye ettiğimizde bizim düşündüğümüz şekliyle o çocuk oynamayabilir. O oyuncağa farklı anlamlar yükleyebilir. Kendimden örnek vermek gerekirse, benim 80’li yılların sonunda oynadığım oyuncaklardan bir tanesi Kızılderililer ve kovboylar oyun setiydi. Çok parçalı, asker ve atları olan bir setim vardı. Bu oyuncak aslında gerçekten ideolojik bir oyuncak olarak da düşünülebilir. Ama benim o zaman için bunla ilgili bir bilgim olmadığı için farklı biçimlerde oynuyordum. Çocuğun oyuncağa yüklediği anlamla yetişkinlerin yüklediği anlam arasında çok derin farklılıklar olabilir. Hatta hiç kesişmediği durumlar da söz konusu olabilir. Oyuncağın çocuk üzerine anlamı üzerine pedagogun çalışması gerekebilir. Biz tasarımcılar olarak daha çok üretim ve tarihini inceliyoruz, dönemlerine ayırmayı çalışıyoruz. Anlam kısmı bu araştırma kapsamında onun ötesinde kalıyor.
‘TÜRKİYE’DE OYUNCAK SEKTÖRÜ TASARIM BAĞLAMINDA OLDUKÇA BAKİR’
Son olarak bu dev sektör oyuncak üzerine gelecekte yapılacak araştırmaları sizce nasıl etkiler?
Oyuncak gerçekten dev bir konu. İçerisinde birçok farklı disiplinin olduğu bir konu. Tasarım araştırmaları, sosyoloji, tarih, politika, endüstri mühendisliği, üretim yöntemleri, kültürel çalışmalar, çocuk araştırmaları, pedagoji gibi disiplinlerin hepsi burada kendine bir çalışma alanı bulabiliyor. Tasarım bunun sadece bir kısmını ele alabilir ve inceleyebilir. Türkiye’de oyuncakla ilgili tasarım araştırmaları tabii ki önemli bir konu. Zaten bunu çalışmaya ve biraz daha belirginleştirmeye çalışıyoruz.
Bunun yanı sıra tasarım açısından değerli birtakım bilgilere şuradan da ulaşılabilir. Birincisi geleneksel oyuncaklar. Bu oyuncakların kültürel bilginin aktarımı açısından nasıl ve ne kadar önem taşıdığı. Oyuncakların aslında bu bilgi transferini sağlayan nesneler olduğunu düşünebiliriz. Bir büyükannenin torununa bir bez bebek yapmayı öğretmesi, o çocuğun dikişi öğrenmesi demek belki de, kompozisyonu öğrenmesi, rengi öğrenmesi demek. Topaç yapmayı öğrenmek, ahşap işçiliği; sapan yapmayı öğrenmek fizik öğrenmek demek. Bunlar içerisinde var olan örtük bilgiyi ortaya çıkarmak kıymetli. Türkiye’de oyuncak sektörü hala tasarım bağlamında oldukça bakir. Sektördeki oyuncak firması sayısı diğer ülkelere ve coğrafyalara kıyasla zaten çok fazla değil. Bu sektörde aktif olarak tasarımcı olarak faaliyet gösteren insan sayısı da çok fazla değil. Türkiye’de üretilen oyuncakların tasarım girdisi üretim süreçlerinde istenen düzeyden uzak. Dolayısıyla bu niş alanın, sektördeki bu boşluğun görülmesi, keşfedilmesi, ortaya çıkartılması açısından tasarım araştırmaları önem taşıyor.
‘YENİDEN OYUN OYNAYABİLMEK İÇİN TASARIMCILARIN CİDDİ ARAŞTIRMA YAPMASI GEREKİYOR’
Bunun yanı sıra çocuklar zaten hassas ve üzerine ayrıca çalışılması gereken bir konuyken çocukluğun üzerine gelen bu farklı haller, mesela çeşitli duyulardan mahrum olmak; işitsel, görsel engelli olmak ya da farklı rahatsızlıklara, hastalıklara sahip olmak, duyarlılıklar üzerine düşünmek ve bu hassasiyetlere veya engellere sahip çocuklar için de tasarlamak oldukça önemli. Zaten araştırmalar da bu yöne doğru gidiyor. Onun peşi sıra çocukların, tüm insanlığın olduğu gibi, dijitalleşen dünya, küreselleşen dünya içerisinde bir nevi pasif tüketiciler gibi kalması ya da dönüşmesi bu durumu bertaraf edebilecek deneme ve çalışmaların yapılmasını gerekli kılıyor. Gerçekten yeniden oyun oynayabilmek, yeniden oyuncaklarla mutlu olabilmek, onları bir neşe kaynağı haline getirebilmek için tasarımcıların da ciddi bir biçimde araştırma yapması ve çalışması gerekiyor.