Uzmanların sonbahar endişesi artıyor: Tedbir alınmazsa bir kişi 2-3 kişiye bulaştıracak
Mart ayından bu yana Türkiye’de etkisini sürdüren Covid-19 salgını, ikinci dalga uyarılarının yapıldığı sonbahar öncesi yeniden yükseliş eğiliminde. Uzmanlar vakaların yeniden azalma eğilimi göstereceği tarihe dair net bir açıklama yapamazken uyarılarını tekrar ediyor. Hekimler, maske kuralına uyulmadığı, sosyal mesafeye dikkat edilmediği, kamusal önlemler hayata geçirilmediği takdirde vaka sayılarının azalmayacağı görüşünde.
ANKARA - Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan günlük Covid-19 tablosuna göre vaka sayılarında artış devam ediyor. Vaka sayısında artışın 15 gün daha süreceğine dair açıklamalar yapılsa da uzmanlara göre sosyal mesafe ve maske gibi tedbirlere uyulmadığı, kamu tarafından bazı tedbirler alınmadığı sürece vaka artışı sürecek. Vaka artış eğiliminin kaç gün süreceğine dair tarih vererek açıklama yapmanın doğru olmadığını belirten uzmanlar salgını kontrol altına almak adına atılması gereken adımları anlattı.
‘BU ŞEKİLDE DEVAM EDERSEK VAKA SAYISINDAKİ ARTIŞ DEVAM EDER’
Türkiye’de etkisini arttırarak sürdüren Covid-19 salgınına karşı uzmanlar tarafından bir taraftan ikinci dalga uyarıları dile getirilirken bir taraftan da birinci dalganın henüz kontrol altına alınamadığı ifade ediliyor. Nisan ayı ortalarında kayıtlara geçen günlük 5 bin vaka eğiliminin binin altına düşmesinin ardından yeniden yükselişe geçmesine gerekçe olarak sosyal mesafe kurallarına uyulmaması, maske kullanımına dikkat edilmemesi ve toplu etkinlikler gösteriliyor.
Vaka sayısındaki artışın hangi tarihe kadar süreceğine ilişkin bir değerlendirmenin doğru olmadığını belirten Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara’ya göre bu artış eğilimi toplumun maske ve mesafe kuralına ne kadar uyacağıyla ilişkili. Bugünkü adımlarla devam edildiği taktirde vaka sayılarındaki artışın süreceğini söyleyen Kara, “Bu şekilde devam edersek, önümüzdeki dönemin de solunum yolu enfeksiyonlarının da başladığı bir dönem olduğu için, vaka sayısındaki artış deva eder. Ama biz önlemlere uymayı başarırsak, önlemleri en azından sıkı sıkıya uyarsak, bunu sadece sokakta yürürken diye düşünmeyelim aynı evde yaşamadığımız herhangi biriyle yan yana olduğumuzda da önlemleri alabilirsek vaka artışının önüne geçer, hatta vakaların inişini hızla sağlarız” dedi.
Türkiye’nin salgın karşısında henüz birinci dalgayı tam olarak atlatamadığını ifade eden Kara, “Vakalarımızda dalgalanmalar oluyor ama bu dalgalanmaların bir kısmı bugünlerde olduğu gibi büyük oluyor. Gerçekten ciddi bir yükselmemiz var ve bu tedirgin edici. Bu nedenle ivedilikle, hep beraber şöyle düşünmemiz lazım; Yapabileceğimin en fazlasını en hızlı şekilde yapmak gerekiyor. O da mutlak ve mutlak maske takmak, mutlak ve mutlak mesafe kuralına uymakla olur. Ama bunu yaşamımızın her anında uygulamamız lazım. Bir düğüne gittiğim zaman karşımızdaki amcamın oğlu, dayımın kızı şeklinde bir düşünce içerisinde hareket ederek, ‘Ondan bir şey gelmez’ demememiz gerekiyor. Karşımızdaki herkesin virüs bulaştıracağını düşünüp maske ve mesafeye dikkat etmemiz gerekiyor” diye konuştu.
‘VAKALAR DURUP DURURKEN AZALMAZ’
Vaka sayılarında artış döneminde olunduğunu, bunu azaltacak herhangi bir ek tedbir alınmadığı taktirde artışın süreceğini belirten Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan’a göre “15 gün dişinizi sıkın”, “15 gün sonra salgın bitiyor” gibi ifadeler toplumu yanıltıyor.
Maske zorunluluğu, toplanma sayılarında kısıtlama, kademeli mesai ve evden çalışma gibi önlemlere uyulmadığı taktirde vaka artışının devam edeceğini söyleyen Ceyhan, “Mesaili esnek çalışma modeline bütün Türkiye’de tüm kurumlarda geçilirse daha etkili olur. Bölgesel tedbirlerin çok yararlı olmayacağını düşünüyorum çünkü şehirler arası dolaşım bu kadar serbestken bölgesel önlemler çok etkili olmayacaktır. Onların bütün Türkiye sathında uygulanması lazım” dedi.
Tedbir alınmadığı takdirde vakaların “durup dururken” azalmayacağını belirten Ceyhan, “Bir durumda azalır, virüs mutasyona uğrar ya da toplumsal kitlesel aşılama yaparsınız ancak bu şekilde azalır. Yoksa durup dururken herhangi bir şekilde tedbir almazsanız, tedbirlere uyulmazsa vaka azalmaz. Artış olacaktır çünkü bu bilimsel gerçek. Tedbir alınmadığı takdirde her bir kişi iki üç kişiye bulaştıra bulaştıra dalga şeklinde artarak büyüyor ve devam edecektir” diye konuştu.
‘SONBAHARLA BİRLİKTE VAKA SAYILARINDAKİ ARTIŞ DEVAM EDEBİLİR’
Vaka sayısındaki artışın önüne geçebilmek adına atılması gereken en önemli adımın vakaları tespit etmek olduğunu söyleyen Hacettepe Üniversitesi’nde görevli Türk Tabipleri Birliği Halk Sağlığı Kolu’ndan Doç. Dr. Cavit Yavuz Işık’a göre, kaçırılan her vaka haftalar sonra yüzlerce vaka şeklinde karşımıza çıkabilir. Vakaları tespit etmenin ve bunları hızlı bir şekilde izolasyona almanın önemini vurgulayan Işık son dönemdeki vaka artışına dair ise şunları söyledi:
“Özellikle son iki haftada istikrarlı bir azalma göstermesi gerekirken bu yaşanmadı. Kademeli açılma kriterlerinden bir tanesi toplumsal bulaşıcılığı kontrole almaydı. Biz bunu hızlı gerçekleştirdik. Haziran ayından itibaren vakalarda bir artışa yansımış oldu. Yaz dönemini de günlük bin vaka bandında geçirdik ama şimdi görüyoruz ki resmi vaka sayılarımız bin beş yüz bandına yerleşmiş oldu. Bu özellikle yaz dönemi temasın artması nedeniyle gerçekleşmiş gibi görünüyor. Hem hızlı açılmanın etkisiyle hem de yaz dönemi yaşanan fazla temasın etkisiyle bu yaz döneminin sonunu bin beş yüz bandında geçiriyoruz. Sonbaharla birlikte vaka sayılarındaki bu artış devam edebilir ve bu da endişe verici bir nokta.”
‘TOPLUMUN UYUM SAĞLAYABİLECEĞİ KAMUSAL ÇALIŞMALAR YAPMALIYIZ’
Hastanelerde Covid-19 vakalarının yoğun olduğunu, aktif vaka sayısının ise resmi rakamlar üzerinden bakıldığında 17 bine yaklaştığını belirten Işık, “Resmi rakamlara göre bile 17 bin civarında insanımız Covid-19’la ilgili tedavi alıyor. Vaka havuzumuz 17 bine çıktı ki bu 8 Temmuz düzeyinin üstünde bir rakam. Bu artmaya devam ettikçe geriye doğru gideceğiz. Biz aslında salgını kontrol altına alıp toplumsal bulaşıcılığı düşürüp sonbahara gayet düşük sayılarla girebilecekken geriye doğru gidiyoruz ve vaka sayılarımız artıyor. Bir yandan da toplumda tespit edemediğimiz vakalar olduğunu, virüs taşıyan bireyler olduğunu düşünürsek toplumsal bulaşıcılığının kontrol altında olmadığını ifade edebiliriz” dedi.
Sonbaharla birlikte kapalı mekanlara tekrar dönüleceğini, buralarda daha fazla kişiler arasında temas yaşanacağını, grip sezonunun da başlamasıyla endişelerinin daha da arttığını belirten Işık sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak şöyle bir şansımız var. Covid-19’la ilgili aldığımız her önlem gripte de işe yarıyor. Bu önlemlere ne kadar uyum sağlar, korunmanın ne kadar önemli olduğunu iyi anlatırsak, bununla birlikte kamusal önlemleri ne kadar hayata geçirebilir ve o gözle toplumun uyumunu arttırma çalışmaları yapabilirsek sıkıntımız o kadar az olur. Örneğin bu hafta yayınlanan genelgeyle kamuya esnek çalışma yapabilme yetkisi gibi adımlar önemli. Bu anlamda iller düzeyinde yapılabilecekleri ortaya koyup tekrardan bazı önlemleri hayata geçirmeye çalışmak gerekiyor. Bunu sadece bireylere bırakmak da doğru bir yol ve yöntem değil. Toplumun uyumu düşükse toplumun da uyum sağlayabileceği kamusal çalışmalar yapmalıyız. “