Günhan Kuşkanat’ın ardından
Kitaplarında sorgulayıcı olmayı seçti. İnsan ruhunun karanlıklarına doğru yol almaktan başka çaresi kalmadığını gördüğünden mi? Eserleri bu yüzden hep bir derinlik taşıdı. İnce bir insandı...
Mario Levi
Bir hoca
Mesleğini çok sevmişti. O sadece bir İngilizce hocası değildi. Anlatırdı hep. Öğrencilerine derslerinde, bilgi edinmelerini, kültürlerini arttırmalarını sağlayacak sorular sorar, gereken açıklamaları heyecanla yapardı. Onlara değer verirdi çünkü. Eksiklerini görünce de çok üzülürdü. Yine de yılmaz, vazgeçmezdi. En çok da sorgulayıcı olmalarını sever, bu konuda onları teşvik ederdi. Çabası takdir edildi mi? Edenler çıkmıştır mutlaka. Aksini düşünmek bile istemem. Dahası mesleğine kendisini nasıl adadığı, eminim, rahle-i tedrisinden geçenler çokça hatırlıyordur. En önemlisi de yıllarca unutulmayacaktır.
Bir yazar
Yazmayı çok sevmişti. Onun için başka bir heyecandı bu. 2005 yılında Cevdet Kudret ödülünü alan Kış Leylekleri adlı hikâye kitabıyla edebiyat dünyasına çok parlak bir giriş yapmıştı. Ardından birbirinden çarpıcı romanlar geldi. Kıyısız Gemiler 2006’da, Evvel Aşklar Masalı 2008’de, Beni Çocukluğumdan Öp 2012’de, Hiçkimse’nin Anısı 2016’da okurlarıyla buluştu. Bu kitaplarında da sorgulayıcı olmayı seçti. İnsan ruhunun karanlıklarına doğru yol almaktan başka çaresi kalmadığını gördüğünden mi? Eserleri bu yüzden hep bir derinlik taşıdı. O satırlar hassasiyetinin akislerini taşıyordu. İnce bir insandı çünkü. Çok ince bir insan. Bunu kaç kişi gördü? Bu çetin yazarlık serüveninde hak ettiği ilgiyi ve değeri gördü mü? Okurlar kazandı elbet, sevenleri de oldu. Ama ben yine de içten içe, çok daha fazlasını beklediği duygusuna kapıldığını gördüm bazen üzülerek. Neden? Ucuz çözümlere hiçbir zaman itibar etmedi de, ondan. Dikkat çekmeye çalıştığım hassasiyeti bu konuda taviz vermesine izin vermiyordu. Belki de bu yüzden onu da başka okurları bekleyen yazarlar arasında görüyorum.
Bir insan
Vefalı bir dosttu. Hal hatır sormayı hiç ihmal etmezdi. Tüm bu niteliklerinin yanı sıra değerli bir insandı çünkü. Belki de sevmek kadar sevilmeye de muhtaçtı. Bu hassasiyeti aksi halde nereye koyacaktık?
Günhan Kuşkanat dünyamızdan birçoğumuzun derinliklerine fark ettirmeden dokunan örnek bir insan kimliğiyle geçti. Kendisini tanıyanların hep hatırlayacağı bir insan… En derin uykusuna daldığı yerden bize anıları ve yazdıklarıyla seslenecek artık. Onu eserleriyle yaşatmaktan başka ne yapabiliriz ki?